Kayıtlar

Haziran, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HEM CHP'Yİ KÖTÜLE, SONRA BİZDEN OY İSTE!

Resim
YAŞAR EYİCE *- İYİ Kİ VARLAR! Mimar Vildan Kara ‘Bizden sana çok iyi malzemeler çıktı!’ diye yazmış ve ortak dostlarımızın isimlerini sıralamış… Bir düşündüm doğru… Ama memlekette her şey doğru mu? Ya da ‘doğruları’ ne kadar biliyoruz… Birkaç kez yazdım: ‘Şu zamanda Kılıçdaroğlu’ndan daha doğru, dürüst, duyarlı, bilgili, demokrat bir lider bulmak zor!’ diye… Tabii bu sözlerim Cumhuriyet Halk Partisi’ne gönül verenler için… Yani oylarını kullananlar için… Yani vatan ve millet sevgisinden başka bir beklentisi olmayan sıradan yurttaşlar için… Yoksa CHP’nin içinde çöreklenip, vatan millet edebiyatı yaparak, kendilerine ve yakınlarına pay çıkaranlar için değil… CHP’den nemalanmak için başka partilere gidenlere hiç değil… *- KILIÇDAROĞLU’NU SAVUNMAK ONLARA DÜŞTÜ Şimdi, Vildan Kara’nın da tanıdığı bir ‘gerçek CHP’linin sözlerine kulak verelim. ‘İstemezükçüler’ i bakın nasıl anlatıyor? İzmirli Egeli CHP’liler için yazıyorum: “vekilleri ‘Sorunlu’ ilan edenler; 2018’deki kurultayda anti-dem

ABARTILI FİYATLAR, SOYGUN NİTELİĞİNDE

Resim
YAŞAR EYİCE *- CANIM NASIL YANMASIN? Çin’den gelen haber şu: ‘Airbus, ilk kez Çin’den Avrupalı müşteriye uçak teslim etti!’ İçim ‘cızz!’ etti! Anımsatmadan önce haberi açayım: ‘Çin’in Tianjin kentinde bulunan Airbus’ın Asya’daki son montaj hattında monte edilen bir A321neo tipi uçak, bugün Macar havayolu şirketi WIZZ Air’e teslim edildi. Bu, Airbus’ın Avrupalı müşterilere teslim ettiği, Tianjin’de monte edilen ilk A321neo uçağı oldu.’ Şimdi ‘cızz’ ın nedenini açıklayayım: 2008 yılından önceki yazılarımda ısrarla, ‘otomobil’ değil, uçak sektörüne girmemiz gerektiğini, bir otomobili, sanayilerde herhangi bir tamircimizin bile en iyi şekilde imal edebileceğini savunmuştum. Kurtarıcımız, büyük lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘İstikbal göklerdedir!’ sözünü açmış, sayesinde Türkiye’nin en önemli uçak fabrikaları kurduğunu da görüntülerle anlatmaya çalışmıştım. Çin de o günlerde ‘uçak sanayini’ yeni yeni önem veriyor ve dev adımlar atmaya başladığını, kendilerini önemli atılımlarla ger

KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Resim
YAŞAR EYİCE (yasar.eyice@gmail.com) *- İÇİNİZDEKİ IŞILTI HİÇ SÖNMESİN Sevgili Dostlar; Kurban Bayramı’na huzurla erişmenin mutluluk ve heyecanı içindeyiz. Mübarek Kurban Bayramı’nın hepimize hayırlar getirmesini diliyorum. Bayramlar; Berekettir, umuttur, özlemdir, niyettir. Dualarınız kabul olsun, dilekleriniz yerine gelsin, sevdikleriniz hep sizinle olsun. Kardeşliğin doğduğu, sevgilerin birleştiği, belki durgun, belki de yorgun, yine de mutlu ve umutlu, sevgi dolu nice Bayramlara ve güzel günlere ‘Merhaba’ diyelim… Kurban Bayramınız kutlu ve mutlu olsun, sevgiler yükselsin…Umutlarımı hiç bitmesin, sönmesin… *- KURBAN BAYRAMI KUTLU OLSUN Bugün Bayram olduğu için, güzellikleri yazmak adettendir. Belki birçoğumuz ‘Bayram Sevinci’ni yaşayamıyoruz, bazı komşularımız ve ahbaplarımız gibi… Kimimiz keyif içindeyken, kimimizin içi kan ağlıyor, sevdiklerimiz ve sevenlerimiz için… Tuzu kuru olanlar için söylenecek söz yok. Ama ben bugün yazımın ilk bölümünü can yakan noktadan almak istiyoru

HEP TENKİT OLMAZ TEŞEKKÜRÜ DE BİLMELİYİZ

Resim
YAŞAR EYİCE *- URLA’DA ŞİKÂYETLER BİTMİYOR (yasar.eyice@gmail.com) Urla’da mutlu insanlar da var. Örneğin esnaf… Örneğin; tamirciler… Örneğin; manavlar, kasaplar… Yani ticaretle ilgilenenler… Emlakçılar… Ve de İstanbul başta olmak üzere başka kentlerden bu şirin ve güzel beldeye gelip yerleşenler… Rekora giden, altına, dolara, avroya yatırım yapanlar bile arsaya, araziye, inşaat sektörüne girişimde bulunanların yanında neredeyse fakir fukara kalacaklar… Yollar delik deşik… Sözde ‘yama’ yapıyorlar… Bundan kim mutlu olabilir? Tabii ki tamirciler… Sanayiciler… Gıda fiyatları el yakıyor… Pislik ve bakımsızlık ‘felaket!’ denilecek bir noktada… Hem Kaymakam hem de kayyum olarak Belediye başkanlığına vekalet eden muhterem kişi, ‘Büyük’ yatırımların peşinde… Herhalde hedefi çok büyük… Olabilir tabii… Bence ‘Valilik’ kesmez hızını… Bilmem anlatabildim mi? Ama bir noktada hakkı… Bir muhtar söyledi; ‘Bizim mahallede AKP diğer partileri geçti!’ diye... ‘Öyle mi?’ Evet öyle! CHP’li yönetici ve be

ONURSAL BAŞKAN EROL AKINCILAR 'DEVAM!' DEYİNCE...

Resim
YAŞAR EYİCE (yasar.eyice@gmail.com) *- AJDA PEKKAN’IN EVİNE BEYGİRLE GİRMEYE ÇALIŞTI! *- *- CÜNEYT ARKIN ‘SÜPER STARK AJDA’DAN İYİ BİR DAYAK YEDİ! Cüneyt Arkın ile ilgili ‘Tekmili 24 kısım’ araştırma yazıma nokta koymayı düşünüyordum. Ama öyle ilgi gördü ki, anlatacak sözcük bulamıyorum. Son olarak bugün, İzmir Gazeteler Cemiyetimizin unutulmaz yöneticilerinden, onursal başkanımız Erol Akıncılar telefonla aradı. Öyle methedici sözler söyledi ki, ‘utandım!’ İyi bir takipçim olduğunu belirterek, kutladı… ‘Efsane Başkanlarımızdan’ Erol Akıncılar ile 1960’lı yıllarda Demokrat İzmir Gazetesinde çalışıyorduk. Müdürlüğümüzü yapıyordu, sonra TRT’ye geçti. Çeşitli kentlerde müdürlüklerde bulundu. TRT televizyonlarında, denetim görevini de üstlenmişti. Erol Akıncılar’ın imzası olmadan, bırakın haberleri, hiçbir program yayınlanamazdı. Sert ve doğru mizaçlı Erol Akıncılar ağabeyimiz, yine efsanevi başkanlarımızdan İsmail Sivri’den sonra tüm rakiplerine fark atarak ve TRT’den bir oy bile eksil

KAYNAĞI BELİRSİZ KORKULARDAN YARARLANIYOR

Resim
YAŞAR EYİCE (yasar.eyice@gmail.com) *- ‘SARIŞIN MAVİ GÖZLÜ’ HAYATININ ANLAMI OLDU Eskişehir’de bostan bekçiliği ve çobanlık yaparken, tren penceresinden gördüğü ‘Mavi gözle sarışın kızı’ bir türlü unutamayın Cüneyt Arkın’ın bu ‘Mavi göz sarışın aşkı’ okumaya ve öykü yazmaya başladığından itibaren yaşamını kaybettiği 85 yaşına kadar sürdü. Lise öğrenimini Eskişehir Atatürk Lisesinde gördü. Buradaki sınıf arkadaşlarından birisi Yılmaz Büyükerşen'di. 961 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu günlerde konuşmasından öğrendik; Bu kez ‘Mavi gözlü sarışın’ aşkı Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk aşkı ile sürdü, hatta alevlendi. Bunu da ‘çok okumaya’ ve ‘yurdun gerçeklerini’ görerek anladığını belirtiyor. ‘Mavi Gözlü sarışın Atatürk aşkı, her Türk gibi beni de sardı, sarmaladı’ diyerek görüşünü özetliyor… *- ARADA NE OLDU? Önceki yazılarımda belirtmiştim: Fahrettin Cüreklibatır, yani Cüneyt Arkın’ın bazı öyküleri yazılışlarından yirmi yıl kadar sonra

YAZDIĞI ÖYKÜLERİ BEĞENMEDİ... KİRA ARTIŞI AYNI KALDI

Resim
YAŞAR EYİCE *- SOYADI YİNE YANLIŞTI ‘Cüneyt Arkın’ diye bildiğimiz Fahrettin Cüreklibatır’ın yazma arzusunu kaç zamandır anlatmaya çalışıyorum. En büyük hayali de bir öyküsünün dergi ya da gazetede yayımlanmasıydı. Dileği yerine geldi. Devamı da oldu! Ne zaman Mayıs 1960 olan ilkinden 2 yıl sonra. Doktor olarak Adana’nın dağ tepe köylerinde hastaları iyileştirmeye çalışırken… 1960 öncesinde de öyküleri vardı, ama bunu sonradan öğrendik. Kitaplarından birine ‘Masa’ adıyla aldığı bir öykünün dibinde ‘21 Ağustos 1959’ tarihi ve ‘Emel’e’ yazılı bir ithaf ibaresi olduğunu gördük. Bir başka örnek de; 1953 yılında, Eskişehir’de öğrenciyken, ekranları arasında düzenlenen ‘hikâye yarışmasında’ birinciliği elde ettiğini de, anlatım ve hatıralarından öğrendik. Düşünün? Zamanının en önemli yayın organlarından, ‘Seçilmiş Hikâyeler’ Dergisinin devamı olarak kabul edilen, sanat dergisi ‘Dost’un Haziran 1962 tarihli dokuzuncu cilt 15’nci sayısında, hem de ‘Oğuz Aral’ın desenleri’ eşliğinde’ yayımla

ACI BİR TESADÜF, SONU OLDU!

Resim
YAŞAR EYİCE *- RUKİYE ‘EVET’ DEDİ, HEM DE ÜÇ KEZ… Yaşamımızda en önemli yeri tutanlar öğretmenlerimizdir… Özellikle ilkokul öğretmenlerimizi unutamayız. İlk aşkımız öğretmenlerimizdir. Sevgiyi, mutluluğu, güzelliği onlarda buluruz. Tabii ki istisnalar hariç! Anlatmıştım; ‘Cüneyt Arkın’ diye bildiğimiz Fahrettin Cüreklibatır’ın yazma arzusu da ilkokulda Öğretmen Maide Coşkuner’in teşvikiyle başladığını… Tren penceresinde gördüğü ve ‘âşık olduğu’ mavi gözle sarışın kızın etkisi altında kalıp, onun şahsında şiirler, hikâyeler yazdığını… Hatta 1953 yılında Eskişehir Lisesi’nde okurken, yapılan hikâye yarışmasında ekranlarını geride bırakıp, birinciliği aldığını da. 1955 yılında İstanbul’da Tıp Fakültesi’ne yazıldığında, Eskişehir’de tanıştığı Cemal Süreya ile dostluğunu pekiştirir. İstanbul Üniversitesi’nde ‘a’ dergisini çıkaran ekiple ‘Öğrenci Evi’nde buluşur ve şiirlerini yazar. *- SIFIRDAN BAŞLAMAK Belirtmiştim; Adı Adnan Özyalçıner’in önerisiyle koyulmuş, bu ‘küçük harfli a’ her

'SENSİZ OLMAZ!' DEYİP, TELEFONU KAPATMIŞ!

Resim
YAŞAR EYİCE *- UMULMADIK ZAMANDA… Bazen aklımızdan geçen bir kişiyi, olayı düşünürken birden olduğunu, kendinizi içinde bulduğunuzu görürsünüz. Hatta aklınızdan geçirdiğiniz bir isim ile ya karşılaşırsınız. Cüneyt Arkın’ın ‘Mavi gözlü sarışın aşkı’ başlıklı yazımın içinde, Zeki Müren ile bir anımı da, çalakalem aklıma geldiği şekilde yazmıştım. Bodrum’un ve sanatçıların paşası Zeki Müren’le birlikte, birbirimize göz kırparak, ‘tonton’ Gazeteci Melih Dizdaroğlu’na oynadığımız oyunu, en ufak bir olayda bile kızaran bu dostumuz okumuş ve beni aradı; ‘İnan bir saat kadar önce TRT’de Zeki Müren’in unutulmaz şarkıları ile işlenmiş programı izlerken, o günü anımsamış, hayalimde canlandırmıştım’ dedi. Düşünün ‘Hayalinizde bile düşleyemediğiniz, Türkiye’nin en büyük sanatçısı sizi evinde ağırlayacak, sizin hoşlanacağınız sözlerle sizi taçlandıracak, kısa sürede samimiyet kuracak ve hemen dibinize oturacak ve o kadar yakın olacak ki, heyecandan siz uzun bankın, sıranın kayarak bir ucundan diğ