BAŞKA YERDE YOK

YAŞAR EYİCE *- BİR ŞEY YAPMALI! Prof. Dr. Ahmet Saltık, ‘Bir şey yapmalı, bir şey yapmalı!’ diye tekrarladıktan sonra ‘Bartın’ ile ilgili bir yazı göndermiş. ‘Turistik’ değil… Parsellemelerden, satışlardan fala da söz etmiyor. Sadece yazısının ‘ciddi’ olduğunu belirtmek için, ‘Suriyeli göçmenlere karşı cephe alınması amacı ile yapılan bir post değildir’ yazmış… Peki bu olay nedir? ‘Son bir aydır, küçük bir şehir olan Bartın’a 15 bin Suriyeli gelmiş… Hem de bir günlüğüne… Yani alışveriş yapmadıkları gibi konaklamadıklarından kente bir yararları da olmamış, Prof. Ahmet Saltık’ın ifadesine göre. Göç İdaresi Başkanlığına kayıtları yapılan bu Suriyelilere 600 lira yol parası, 2 bin lira da yine günlük yol harcırah ücreti ödeniyormuş… Emeklilerimiz üç beş kuruş denilecek bir para için banka banka dolaştıkları günümüzde, bu günlük ziyaretlerin 3 ay süreceklerini belirten Ahmet Bey şöyle diyor: ‘Burada Suriyeli Türk vatandaşları küçük görmek ya da büyük tehlike olarak göstermek istemiyorum.

YAŞAR EYİCE *- GERÇEKÇİ OLALIM Bergamalı, parti başkanı Rifat Serdaroğlu sık olmasa da görüşlerini makale şeklinde dile getiriyor. Rifat Serdaroğlu kökten demokrat birisi. Sağlık Bakanlığı da yaptı. Yani İzmir ve Türkiye için önemli bir isim. Bir zamanlar İzmir siyaseti iki merkezde şekilleniyordu. Demokrat Parti ya da Adalet Partisi Bergama’da, Cumhuriyet Halk Partisi ise Ödemiş’te… Yine yazmıştım; Siyasette iki meslek grubunun da mücadelesi vardı; Sağlıkçılar yani Doktorlar ve hukukçular yani avukatlar… Şöyle geriden bu yana bakın, bunlara bir de müteahhitler girdiler. Esnaf, işçi, diğer meslek grupları ise cılız kaldılar. Avukatlar hep su üstünde kalmayı başardılar. İstedikleri yasaları hep çıkardılar. ‘Hak, hukuk, adalet’ diyerek işlerini yürüttüler… ‘Hak, hukuk, adalet!’ demeyeceğim, dediğim şöyle: ‘Bana avukatından memnun olan kaç kişi gösterebilirsiniz?’ Ya da, ‘Avukattan şikâyetçi olmayan var mı?’ Napolyon, ‘Para… Para… Para!...’ demiş… Bu yüzden halk arasında ‘Para’ sözcüğü

YAŞAR EYİCE *-TÜRKLERLE İLGİLİ Güzel bir tatil günü diliyorum. Bugün bizden yani Türklerden söz edeceğim… Aslında bir derleme… Ama bilinmesinde yarar var… Bazılarına da kapak olur! Fransız Tarihçi, Albert Sorel 1800’lü yıllarda bakın ne demiş? ‘Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri kutuplar, diğeri Türkler!’ Fransa ilk Cumhurbaşkanı, Adolph Tiers (1850), ‘Eğer bir Türk devleti olmasaydı mutlaka yaratmak gerekirdi’ demiş şimdiki Fransızlardan farklı olarak… Yine Fransızlardan devam edelim: Fransa İmp. Napoleon Bonaparte (1801) bizim için ne düşünüyormuş? ‘İnsanlari yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur, kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler.’ ‘Türkün yüzünü, kuvvetli endamını, pırıltılı kostümünü, zarif tav

YAŞAR EYİCE *- NURLARDA YATSIN Halk Oyunlarımızın üstatlarından, kadim dostum Arif Okay’ın Çeşme Egesüs sitesi girişindeki ‘Kır kahvesi’ndeki lokma ve anma törenine katıldım. Kemalpaşa Tetra Pak’ın önemli isimlerinden Arif Okay’ın sevgili eşi Karşıyakalı Reyhan Sarsar Okay ise gençlikten bu yana büyük önem verdiğim bir arkadaşım… Lokma ve anma törenine gitmemezlik edemezdim. Reyhan ile meslektaş da sayılırım. Birlikte zamanın en büyük tirajlı gazetesinde Aydın Bilgin yönetiminde çalışmıştık. Sonra aynen Aynur Can gibi o da ‘Ben ayrılıyorum’ diyerek meslekten uzaklaşmışlardı. Şimdi bir günlüğüne bile yanımıza gelseler, ‘Usta gazeteciler’ diye ‘Şeref Divanı Üyeliğini’ kazanarak beratlarını alabilirler. Çünkü örnekleri var… Mesleği bırakmış gitmiş, başka işlerde çalışmış, sonra ‘Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer Kürkçü dükkânı’ örneğinde olduğu gibi bir şekilde bir yerlere girip adeta sığınanlar aramızda ’40 yıllık gazeteci’ gibi dolaşıyorlar. ‘Üstat’ olarak bilinen Arif Okay, İzmir’i

YAŞAR EYİCE *- UÇAK DA BEDAVA! Filiz Avcı Belet yönetim kurullarında bazı üye ve başkanlarına olumlu gözle bakmadığım ve bir türlü ısınamadığım İzmir Ticaret Odası meclis üyesi… Yıllardır tanıdığım, en hareketli, en çalışkan koşturan ve başarılı 52 Grup (Reklamcılık, Kamuoyu Araştırma, Açıkhava Reklamcılığı ve Organizasyon Grubu Meslek Komitesi Başkanı’ görevini başarı ile sürdüren Filiz Hanım sayesinde birçok gelişmeden haberdar oluyorum. Çünkü; gelişmeleri onlarca üyesine, meslektaşına ve İzmirlilere duyuran ender yöneticilerden biri… Ben kendisine hep ‘teşekkür’ edenlerdenim bilgilendirdiği için… Bir gün sormuştum, ‘Acaba bu emeğinin karşılığını alabiliyor musun?’ diye.. ‘Evet!’ demişti… Yani İzmirli ticaret erbabı kendisine benim gibi takdir edip, teşekkürlerini eksik etmiyorlarmış… Sanıyorum çoğu okuyucum ve İzmirli Filiz Avcı Belet’i bir ara İzmir’in köklü kulüplerinden ‘Ülküspor’ un as başkanlığından tanıyıp, hatırlayacaklardır. ‘Elinin hamuruyla erkek işine karışma!’ denilen

YAŞAR EYİCE *- İZMİR ŞEHİDİNİ UĞURLADI Pençe Kilit Harekatı’nda Kuzey Irak’ta şehit düşen İstihkam Astsubay Çavuş Batuhan Şimşek’in (24) cenazesi İzmir’e getirildi. Adnan Menderes Havalimanı’ndaki karşılama merasiminin ardından Bornova’daki aile evine götürülen şehit Şimşek burada helallik aldı. Şimşek’in cenazesi daha sonra Gaziemir 15 Temmuz Camisi'ne götürüldü. İkindi namazına müteakip kılınan cenaze namazına İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Nilay Kökkılınç, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Ali Sivri, İzmir milletvekilleri, ilçe belediye başkanları, siyasi partilerin temsilcileri, vatandaşlar katıldı. Kökkılınç, daha sonra Kadifekale Hava Şehitliği’ne defnedilen Şimşek’in annesi Ayten Şimşek ile babası Hakan Şimşek’e başsağlığı diledi. *- DARP EDİLEN KADIN ŞOFÖRE OTOBÜSÜNDE ZİYARET İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer önceki gün bir erkek yolcu tarafından darp edilen ESHOT şoförü Burçin Akça'ya görevi başında ziyarette b

YAŞAR EYİCE *- GURUR ABİDEMİZ İzzet Karasu’dan bir video aldım… Bir de not vardı… İzzet Karasu şunları yazmıştı: ‘İzmir Balkan-Rumeli Camiasına olduğu kadar Türk spor camiasına yapmış olduğu hizmetleri ile gurur abidemiz olan saygıdeğer büyüğüm TÜFAD İzmir Şube Başkanı Dr. Şaban Acarbay ağabeyimizin Buca Rumeli Balkan Kültür ve Dayanışma Derneğinin Buca SİNİ KÖŞK'TE verdiği dayanışma kahvaltısındaki gururumuzu okşayan muhteşem konuşması…’ Namık Kemalli, yani en azından 50 yıllık dostumuz, arkadaşımız, yoldaşımız, ülküdaşımız, sporcumuz, yardımsever, hayırsever, çalışkan, dürüst, inançlı, güvenli Dr. Şaban Acarbay belki de İzmir’in yetiştirdiği en kibar, saygın ve efendi bir hemşerimiz… Kaç kez ‘Keşke Şaban Acarbay gibi olabilsem!’ diye aklımdan geçirdiğim olmuştur. Dr, Şaban Acarbay mantıklı, bilgili, cesur konuşmalarını hep yürekten yapıyor. Dinleyeni etkilediği gibi coşturuyor da… Bir insan hiç kızmaz mı? Sanki sinirleri alınmış… Dr. Şaban Acarbay için övgüler azdır… Bakın beni

YAŞAR EYİCE *- PARANIZI KAPTIRMAYIN Tatil zamanında, aylarında olduğumuz için öncelikle paylaşayım: Gürkan Ertaç büyüğümüzün belirttiğine göre; Danıştay’ın aldığı karar doğrultusunda, karayollarında kurulan tüm EDS mobeseler devreye girdiler. Yani; Şerit değiştirirken, sollama yaparken kesinlikle sinyal vermeyi unutmayınız. Emniyet kemerinizi mutlaka takın, hız sınırına dikkat edin.. Özetle; Ceza sistemi başladı! Ben buna ‘korna’ çalmayı ve araç içindeki çöplerin gelişigüzel atılmasını da ekliyorum… Aslında önemli miktarda cezaları var ama nedense önemsenmiyor. Ya sigara içen tiryakiler ile telefon tiryakilerine ne demeli? Olacak iş değil ama oluyor işte! *- ‘KARYA GÜZELİ!’ Divan Edebiyatının aşk şairi Nedim: ‘Ey saki, bir elinde gül bir elinde kadeh olarak geldin; hangisini alayım: Gülü mü, kadehi mi, yoksa seni mi?’ demişti. En sevdiği çiçek güldü. Patrona Halil İsyanında damdan dama atlayarak kaçarken düştü, öldü. Vatan şairi Namık Kemal ‘Hürriyet’ kasidesinde: ‘Felek her türlü

YAŞAR EYİCE *- GELDİ, GEÇTİ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçenlerde bir açıklamasında ‘Hanım hanımcık kızımız!’ dedi. Bu kızımız Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ikili görüşmelerde ‘tercüman’ olarak yanına aldığı bir hanımdı… Kılıçdaroğlu dolaylı yönden olmasa da açık seçik şu mesajı veriyordu; ‘Mütercim tercüman olarak Dışişleri’nin yani Devletin memurlarını, diplomatlarını kullanmalıyız. Böylece teamüllere uyulur, konuşmalar kayıtlara da geçer…’ Biliyoruz; Cumhurbaşkanı bir süredir ikili görüşmelerinde güvendiği, ama bu konularda tecrübe ve bilgisi tartışılan bir hanım tercüman kullanıyordu. İktidar kanadı ‘kıyamet’ kopardı… İki cephede yazılanlar çizilenler oldu… Konu ‘dış politika’ değil, bir sözcük idi! Kılıçdaroğlu’nun ‘Hanım hanımcık!’ demesiydi özel tercüman hanıma… Biz İzmirliler de ‘Hanım hanımcık!’ sözcüğünü çok kullanırız, özellikle methiyelerde… Kemal Kılıçdaroğlu da İzmir milletvekili olduğu için herhalde bundan kullanmıştır… Bu da ben