Kayıtlar

Mayıs, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BALKANLARIN BAŞBAKANI KAZANÇOĞLU'NA BÜYÜK VE ÖNEMLİ BİR ÖDÜL

Resim
YAŞAR EYİCE *- FATİHANLAR UYANIYOR ‘Meğer yanılıyormuşuz!’ başlıklı bir yazı yazmış, Türkiye’de yaşayan, ayrımsız Tüm Rumeli Türklerinin, Evlad-ı Fatihanların önemlerini dile getirmiştim. Onlarca ‘tebrik’ aldım… Örneğin Bornova’dan Nadide Apaydın Akbulut, ‘Bugün tam da istediğim gibi yazmışsınız. Senelerdir söylediğimizi dillendirdiniz. Önümüzdeki kritik seçimi etkileyecek en önemli unsur balkan göçmenlerinin oylarıdır.’ demiş… Abartısız söylüyorum, kayıtlarını çıkarmak da çok kolay… ‘Gurme’ olarak adlandıracağım Nadide Hanım’ın 20 bine yakın ‘gerçek’ takipçisi bulunuyor. Bir gün bu konuyu uzun uzun anlatırım. Şu kadarıyla yetineyim Nadide Apaydın Akbulut önce ‘Selanik tatları’nı anlatıyordu, şimdi de Boşnak böreğinden tutun da, Girit Mutfağına kadar bildiklerimiz kadar bilmediklerimizi de anlatıyor. Kısa ve öz söyleyeyim: Türkiye genelinde Rumeli göçmenlerinin 83 milyonluk Türkiye’de yüzde 32.. İzmir’de ise yüzde 58… Bu rakamlar önemli bir gerçeği yansıtıyor. Şimdi de çok önemli bir

ÇEŞME'DE ŞANS YOK GİBİ

Resim
YAŞAR EYİCE *- SATILIK EV FİYATINA KİRALIK Gazeteci Soner Kızılkaya ile Oğulcan Bakiler Çeşme’ye gitmişler ve bir araştırma yapmışlar, sezon öncesi satılık ve kiralık evlerle ilgili… Önceki yıllarda, çarşı pazar konuşulur ve özellikle dükkân kiralarındaki fahiş artışlar yazılırdı. Ya şimdi, ‘Çeşme’de satılık ev fiyatına sezonluk kira!’ gündem oluyor… Corona virüsü salgını tatil yapmak isteyenlerin tercihini kalabalık otellerden müstakil evlere çevirdi. Ancak salgının ardından tatil tercihini yine evlerden yana kullananlar bu yıl cep yakan kiralarla karşılaşıyor. İzmir’in turistik ilçesi Çeşme’de yaz boyunca sezonluk olarak kiraya verilen evlerin fiyatı 100 bin lira ile 1 milyon lira arasında değişiyor. Çeşme’de emlakçılık yapan Senem Altınbaşak, salgın sırasında müstakil evlere talebin arttığını gören ev sahiplerinin bu yıl kira fiyatlarını aşırı yükselttiğini söyledi. Altınbaşak, ‘Çeşme özellikle şu an çok zirvede. Talep çok fazla var fakat fiyatlardan dolayı insanlar geri çekil

HEPSİ BİZİM İÇİN

Resim
YAŞAR EYİCE *- YATERİ KADAR! Ne kadar doğru, her şeyin yeteri kadarını dilemek! Mutluluk, acı, sevinç, hüzün, hasret, hastalık… Hep bizim için. Ama nedense ‘doymak’ bilmiyoruz… ‘Gözün doysun’ ya da ‘Toprak doyursun!’ gibi laflar etmez miyiz, bazıları için… Çoğunluğumuzun ağzından çıkan ortak görüş ve inanış şöyledir: ‘Her şeyin hayırlısı!’ Şimdi size bir hikâye anlatacağım, konuyla ilgili olarak; *- AĞLIYORLARDI… Uçağın kalkış anonsundan önce yolcular biniş kapısına davet ediliyordu. Yaşlı kadın kızına sıkı sıkıya sarılmış hem ağlıyorlar hem de bir birlerini bırakmak istemiyordu. Dudağında dökülen cümleler beni o kadar etkilemişti ki; ‘Senin için her şeyin yeteri kadarını diliyorum!’ demişti… Kızı ise şöyle demişti: ‘Seni seviyorum Anne!’ ‘Ben de seni seviyorum kızım. Ben de senin için her şeyin yeteri kadarını diliyorum…’ Birbirlerine övgü dolu kelimeleri övgü dolu kelimelerle onurlandırıyorlardı. Ayrılmadan önce kız yere eğilerek ayaklarının üzerine alnını koyarak annesini on

TERBİYE VE ZEKA BÖYLECE ANLAŞILIYOR

Resim
YAŞAR EYİCE *- BİR ZAMANLAR AYIPTI Rumi’nin ‘Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden zekâsını anlarsınız’ deyişini bahsetmiştik… Konuyu açmamızın bir nedeni de, hani bir politikacı çıkmış özellikle İzmirli hanımların gülmelerine laf atmıştı ya, ondan… Sonra ‘kahkahaları’ paylaşmıştık… Şimdi de ‘Gülmek Zeka İşidir’ yazımıza gelen bir iki yorumdan söz etmek istiyorum bu güzel tatil gününde... Örneğin; İngilizce Öğretmeni Şeniz Ayçiçek şunları diyor: ‘Gülmek eskilerde ayıp sayılırdı. Hatta ‘...gibi ne gülüyorsun!’ diye imada bulunulurdu. Oysa ‘Bir kahkaha bir kilo pirzola yerine geçer!’ diye bir tabir var. Ne kadar önemli gülmek, neşelenmek moral açısından… O an düşüncenizden uzaklaşıp gidiyorsunuz. Tam dinlenme!... Son zamanlarda nelerle neşelendiğimizi pek anlayamadım. ‘Okumadığımızdan!’ diye düşünüyorum. İnsanlar farkına varmadan yaptıkları davranışları tekrar tiyatral sergilemelerle nasıl gülüyorlar. Aman! Gülüp, neşelenelim de… Eğlence de yaşamın bir kesiti…

RUMELİLİ TÜRKLER MEĞER YARIDAN FAZLAYMIŞ

Resim
YAŞAR EYİCE *- MEĞER YANILIYORMUŞUZ Son Yapılan akademik çalışmaya göre; Türkiye'deki Rumeli Göçmenlerinin, Türkiye toplam nüfusu olan 83 milyondaki payı 32 milyon… Şaka değil, gerçek! Genel Nüfusa Oranı yüzde 39, İzmir Nüfusundaki payı 2.5 Milyon, İzmir Nüfusuna oranı yüzde 58… Yani çoğunluk Rumeli göçmenlerinde… Bunların yanında Suriyeliler de, Doğu illerinden İzmir’e ve Ege’ye yerleşenler de solda sıfır kalıyorlar… Yani öyle sanıldığı gibi değil… Rumeli ve adalardan gelen göçmenlere İzmirliler de hep ‘Avrupalı’ gözüyle bakmışlardır. Ama ya diğerleri için ne diyelim? ‘Hoş geldiniz’ diyoruz ama bazıları hâlâ iyi niyetimizi nedense içlerine sindiremiyor. Bu konuda fazla bir şeyler yazmak istemiyorum. Ama şunu söyleyeyim: Belediyelerde çalışanlara bir bakın, ya da belediye meclislerindeki temsilcilerin durumlarına… Hatta partilere ve sivil toplum kuruluşlarına ve yöneticilerine… ‘Bileğinin hakkı!’ derler ya, herhalde böyledir… Şunu demek istiyorum, artık kökeni Rumeli olanlara da

BİR KİŞİNİN DEĞİL, MECLİSİN KARARI OLUR

Resim
YAŞAR EYİCE *- HERKESE EŞİT DAVRANILAMAZ Çocukluğundan bu yana tanıdığım Jeoloji Mühendisi Uğur Göndem’le uzun bir aradan sonra yine görüşme imkanım oldu. Hal hatırdan sonra önemli bir konuyu gündeme getirdi sevgiil Uğur Göndem… Babası gibi o da doğma büyüme İzmirli… Babasını sanıyorum gerçek İzmirliler yakından tanıyordur. Çünkü ‘Çelebi insan’ Erdal Göndem sanıyorum 60 yılı aşkın bir süre İzmir’de foto muhabirliği yapan, İzmir’in sorunlarını yazan değerli bir gazeteci idi… Sanıyorum, insanlarla barışık onlarla samimi bir dialoga giren, büyükle büyük, küçükle küçük olan çok ender gazetecilerden biriydi… Bir ağabey, bir usta, bir İzmir aşığı idi Uğur’un babası Erdal Göndem.. Nasıl bir zamanlar Muğla’da Barış Manço ile aynı yatağı paylaşmak zorunda kaldıysam, Erdal Göndem ile de Marnaris’te Adnan Kaşıkçı’yi takip ederken, Martı Otel’de aynı yatağı paylaşmak zorunda kalmıştık. Çünkü koskocaman Marmaris’te hiçbir otelde ve pansiyonda bir kişilik tek boş yatak yoktu. Son yatağı da uykusuz

BAĞIRAN HAKLI DEĞİLDİR, KAZANAMAZ.

Resim
YAŞAR EYİCE *- GÜLMEK ZEKÂ İŞİDİR ‘Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden zekâsını anlarsınız’ der Rumi. Önce gülen kişinin nelere güldüğü ile zekâsı arasındaki ilintiye bakmak gerekir, ama bu kesinlikle eksik kalır. Nelere gülündüğü ile gülen bireyin duyarlılığı da zekâ etmenine eklenmelidir. En basit örnekten yola çıkarsak, karda kayıp düşen birine aptallar bıyık altından gülerler. Bu kadar basittir bir aptalı güldürebilmek. Aptallık bir yana duyarsızlık da gereklidir zor duruma düşmüş birinin haline gülebilmek için. Oysa zekâ düzeyi yüksek olup bunu derin bir vicdan ile harmanlayabilen kişi karda kayıp düşen birine gülmez, hatta gider yerden kaldırır gerekirse. Yani: Gülebilme Katsayısı= 1/ Zekâ+ Duyarlılık’dır. Şimdi isim vermeden bazı sözde komedyenlerden söz edelim… Hatta bir isim de takalım bu kişi ya da kişilere… Biraz ilgili bunun ya da bunların kim ve kimler olduğunu hemen anlar, çıkarır.. Anlatmaya çalışayım: *- FARK ÖRNEKLERİ Charlie Chaplin

GÜZELLİKLER İÇİNDE GEÇİRELİM

Resim
YAŞAR EYİCE *- SIKINTI BÜYÜK Sıkıntılı bir haftayı geride bıraktık! Siyasetteki sıcak gelişmeler bir yana yeni zamlarla tanıştık. Bu arada 10 binin üzerindeki ‘ücretli’ öğretmenlerimizin sıkıntısını yaşadık. Düşünebiliyor musunuz? 10 yıldır tayinini bekleyen ama ‘ücretli’ olarak görev alan bir öğretmenimizin 30 saat sonrasında eline geçen aylığın 2 bin 300 lira civarında, yani asgari ücretin neredeyse yarısı kadar maaşla geçinmeye çalışıyor. Geleceğin doktorlarını, mühendislerini yetiştiren bu öğretmenlerimiz acaba kendi ailelerini ve tabii ki çocuklarını eğitimini nasıl sağlıyorlar. Çocuklarının beslenme çantalarına yiyecek bir şeyler koyabiliyorlar mı? Yaz tatili ile birlikte bu öğretmenlerimizin aylıkları da kesilecek… Yani ‘işsiz’ kalacaklar… Sıkıntı büyük! Ama bu güzel tatil günü sizleri daha fazla üzmek istemiyorum. Sözü emekli bir öğretmenimiz Nermin Cengiz’e vermek istiyorum… Her şeye rağmen Nermin Cengiz öğretmenimiz bakın aklından ve gönlünden geçenleri nasıl dile getirmiş

BAZILARI DOSTLUK İSTEMİYOR!

Resim
YAŞAR EYİCE *- BİRKAÇ ADIM ÖNDE Uluslararası Giritliler ve Mübadiller Federasyonu Genel Başkanı Zafer Yusuf Güzelkasap’ın birlik ve beraberlik çalışmalarını yakından takip ve takdir edenlerdenim. Eşrefpaşalı Zafer Bey’den bir mesaj aldım. Aynı saatlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de Atina belediye başkanı ile ‘sanat ve kültür’ anlaşması imzalıyordu. Zafer Y. Güzelkasap şu bilgiyi paylaşıyordu: ‘Bugün Federasyon merkezimizde,Yunan Asıllı , Fransız yönetmen Cécile Psaltopoulos ve ekibi konuğumuzdu. İzmir Urla dan,1923 'de mübadele ile Yunanistan'a, oradan da Fransa'ya giden Ailesi'nin izlerini sürmek, aynı acıları yaşayan Suyun bu yakasındaki, kendisi gibi mübadil torunlarını tanımak, tanıtmak ve tüm mübadillerin anısına çekeceği belgeselin ön hazırlıkları dâhilinde bizimle de röportaj yapmak için İzmir’e gelen değerli dostumuza, Film Festivallerinde mübadeleyi dünyaya anlatacak bu anlamlı belgesel için teşekkür ediyor, başarılar diliyor, suyun öte yak

YÜREĞİ, GÖNLÜ, KENDİ GÜZEL BİR RESSAM

Resim
YAŞAR EYİCE *- İÇİMİZDEKİ BİR GÖÇMEN KIZI Ressam Vahit Akan önemli bir bilgi verdi. Belirttiğine, daha doğrusu açıklamasına göre, Birgi’de ilk sanat sempozyumu 10 yıl önce bir ‘Göçmen Kızı’ ile gerçekleşmiş! Merak ettim, yani ilgimi çekti… Ben bir gün önce ‘Ödemiş ve Birgi’de bir ilk olarak Doktor- Ressam Yıldız Arun’un küratörlüğünı yaptığı Birgi Uluslararası Sanat Sempozyumu’ndan söz etmiştim. Demek ilk değilmiş… Aslında 10 yılda bir değişim olur… Bu teknikte de böyledir, sanatta da, jenerasyon da değişir… İşin garibi gruplar ve insanlar arasında kopukluk da başlar… Peki Ressam Vahit Akan’ın sözünü ettiği ‘Göçmen Kızı Aynur Mahmutova Kaplan’ kimdir? Vahit Akan’a göre, ‘akademik kariyerli’ bir ressamdır… Onu lanse edecek bir tanıdığı yoktur… Ama her zaman en iyilerle ve mütevazı adımlarla sanat camiasında yerini koruyor… Sanat, kültür, sağlık, eğitim… Bunlar vazgeçilmezlerimiz… Bunlar aklımdan geçince Aynur Mahmudova Kaplan’ın sitesine girdim… Ressam Ayten Karasu, Kemal Temiz, eşi ç

DÜNYACA ÜNLÜ RESSAMLAR ÖDEMİŞ- BİRGİ'DE İDİ.... SESSİZ GELDİLER, SESSİZ GİTTİLER

Resim
YAŞAR EYİCE *- ÖDEMİŞ’DE BÜYÜK ADIM Nuri Arun! Benim çok ama çok değer verdiğim, Türkiye’nin ilk makine mühendislerinden biriydi… Nurlarda yatsın… Türkiye’de bu mühendislik dalının eğitimi olmadığı zamanlarda Almanya’da derece ile fakülte bitiren bir değerimizdi. Vefat ettiğinde, tanıma şerefine eriştiğim için Makine Mühendisleri Odası Yönetimi kendisi ile ilgili anımı anlatmamı istemişler ve odanın dergisinde yayınlamışlardı. Nuri Arun’un kızı Yıldız Arun tıp doktoru… Ege Üniversitesi’nin kıymetlerindendi… Şimdi emekli… Ama dur durak bilmiyor… Yıldız Hanım benim görüşüme göre İzmir’in ‘gerçek’ yıldızı… Büyük bir sanatçı… Eserleri yıllardır yurt dışında sergileniyor. Neden kendisinden yararlanılamıyor, bir türlü anlamakta zorlanıyorum… Yeni öğrendim; Birgi’de 7 Mayıs’ta başlayan 14 Mayıs’ta sonuçlanan uluslararası sanat sempozyumu yapıldı… Ödemiş’in hemen bitişiğinde, tarihi ve sanatsal evleri ile bilinen bu kentimizdeki serginin küratörlüğünü de Ressam – Doktor Yıldız Arun hanımefen