BAŞKA YERDE YOK

YAŞAR EYİCE *- ONUR VE ŞEREF GÜNÜ 30 Ağustos Anadolu’yu işgal etmeye cüret edenlerin emsali olmayan bir mağlubiyetle yüzleştikleri gündür. 30 Ağustos, Türk Ulusunun Anadolu’dan, yurdundan asla çıkarılamayacağının açık belgesi, 100 yıllık destan ve Türk Ulusunun onur ve şeref günüdür. ‘Keşke Yunan kazansaydı ‘diyen Fesli Kadir zihniyetinin temsilcileri ve 6. filoya kucak açan İsmail Kahraman gibiler ulusumuzun şerefli ve onurlu tarihine asla dil uzatamaz, Eski Meclis Başkanı İsmail Kahraman’, daha yeni, ‘‘şehirlerin kurtuluşunun kutlanmasına karşıyım’ gibi tuhaf bir laf etti. 30 Ağustos bir milletin var olma savaşıdır. Sadece düşmana karşı değil emperyalist güçlerle bir olarak, milletini satan, yüzüstü bırakan, işbirlikçilere karşı kazanılan zaferdir. 30 Ağustos aydınlık ve bağımsız Türkiye´nin kapılarının sonuna kadar açıldığı, iki asırdan beri süregiden gerileme sürecinin noktalandığı, yoksul ve bitap düşmüş bir halkın yeniden dirildiği, ulusal kurtuluş mücadelesinin zaferle ta

YAŞAR EYİCE *- MİNNET ve HASRETLE Tam 100 yıl önce, 26 Ağustos'ta başlayan o kutsal mücadelenin unutulmayacak anısına... İlk kurşunu atan gazeteci Hasan Tahsin'e; ‘Yaşasın Venizelos’ diye bağırmadığı için şehit edilen Albay Süleyman Fethi Bey'e; 27 Ağustos 1922 sabahı Mustafa Kemal Paşa'ya telefonda, kuşattıkları tepeyi yarım saat sonra alacaklarını bildirmesine rağmen bunu başaramayınca intihar ederek hayatına son veren Miralay Reşat (Çiğiltepe)'a; Özellikle cephenin biraz gerisinde yüksekçe bir yere oturup tabancalarını dizlerine koyarak ‘Geri çekileni vururum’ mesajı vermesi ve birkaç sefer geriye kaçan askerler üzerinde bunu bizzat uygulamasıyla ‘Deli Halit’ lakabını alan Mirliva Halit (Karsıalan)'e; Kütahya'nın Emet ilçesinden kendisi, Emet halkı ve süvarileri tarafından kaçırılan Yunan ordusunu kovalayarak İzmir'e giren ilk süvari birlikleri komutanı Ferik Fahrettin (Altay)'e; Demiryollarının kesiştiği yer olan Eskişehir'e bir üs kuran

YAŞAR EYİCE *- TÜRKİYE’’DEKİ MERKEZ Usta Gazeteci Yaşar Aksoy, büyük hayranlık duyduğum Üstat Gazeteci Halit Kakınç’ı öyle güzel anlatmış ki, tanımayanların bile kesinlikle şapa çıkaracağını söyleyebilirim. Bu arada Halit Kakınç’ın son zamanlardaki yazılarını otuma imkanı buldum. Nasıl anlatayım? Kullanılmayan bir kelime düşündüm ve buldum: ‘Prima!’ Bu sözcüğü çok yıllar önce ‘Demirperde’ denilen Sovyetler Birliği içindeki devletlerin yönetici ve gazetecilerinden çok duyardım. ‘Nasıl?’ diye sorduğumda, ‘Muhteşem’ anlamına gelen bu sözcüğü söylerlerdi ‘Prima!’ Bu arada parmaklarıyla da bu sözcüğü desteklemek için işaret yaparlardı. Geçenlerde Halt Kakınç bir İzmir internet sitesinde ‘Üzüm buğusu gibisin sen İzmir’im…’ başlığıyla şunları yazmış: Kali Oreksi, Rumcası… Anuş Illa da, Ermenicesi’dir AFİYET OLSUN’un… Ne alâka?.. Kel alâka filan değil, bol alâka!.. Sevgili Dostlar… Dünya genelinde 20’den fazla üzüm türü bulunur. Üzümler, asma adı verilen ağaçlarda yetişir. Asmanın anavatanı

YAŞAR EYİCE *- GURUR VE COŞKUSU İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlama mesajı yayınladı. Okuyucularımla paylaşıyorum: “Türk Milletinin ve O’nun bağrından çıkmış ordumuzun, kahramanlığını ve cesaretini bir kez daha tüm dünyaya gösteren 30 Ağustos zaferinin 100. yıl dönümünde, bu büyük zaferi bir bayram olarak kutlamanın gurur ve coşkusunu milletçe hep birlikte yaşıyoruz. Milletimizin makûs kaderini değiştiren 30 Ağustos Zaferi, Türk milletinin karşısına çıkan tüm engelleri millî birlik ve beraberlik içerisinde, kardeşlik ruhuyla, büyük bir inanç, azim ve kararlılıkla aşmasının somut bir ifadesidir. 30 Ağustos, cephesi elinden alınan, orduları dağıtılan ve tarihin karanlığına gömülmek istenen bir milletin, bayrak, hürriyet ve mukaddesat uğruna seve seve ölüme koştuğunun göstergesidir. 30 Ağustos 1922’de, aziz milletimiz ordusuyla birlikte dişini tırnağına takarak kendisini tarih sahnesinden silmek isteyenlere unutulmayacak bir ders vermiş ve bağımsızlığında

YAŞAR EYİCE *- MERAK ve HEYECANLA Bazen bir adamın fotoğrafını rastlarsınız bir yerde. ‘Bu kimdi? Ben bunu nereden tanıyorum, nerede tanıştım?’ diye düşünürsünüz. Oysa hiç bir yerde tanışmamış ve rastlaşmamışsınızdır, ama çok aşinasınızdır tipine. Zira benzeri yüzlerce insana denk gelmişsinizdir o güne kadar. Aynı gülüş, aynı bıyık, aynı saç şekli aynı kravat vs . Genelde büyükşehirlerin merkeze uzak mahallelerinde yeni palazlanan ve her gün üstüne koyan insan tipi. İsimleri değişik olsa da misal saç şekilleri hep aynıdır. Hep aynı berber gider ve hep aynı şeyi ister berberinden. Önce saç kesimi, sonra silindirik bir saç fırçasına iliştirilen saçların fön makinası eşliğinde kabartılıp geriye doğru taranması… Ardından bolca yerli sprey ile kalıp haline getirilip, en sert rüzgarda bile kıl kıpırdatmayacak bir kıvam. Sakal tıraşı ilk tur ustra ile aşağı doğru, ikinci tur tam aksi istikamete, sinekkaydı. Berberin, ‘Abi bizim Hilmi çok süper kokular getirdi, orjinali ile aynı!’ deyip s

YAŞAR EYİCE *- ALLAH DA AF ETMEZ İlber Ortaylı sayfasından şunları yazmış! 20 yılı doldurdunuz. 20 yıldır tek başınıza Türkiye’yi yönetiyorsunuz. Ülkeyi getirdiğiniz duruma bakın! Tarikatlarla-Cemaatlerle-Hırsız müteahhitlerle işbirliği yapılıyor. Bu da hepimizin bildiği gibi Türk Milletinin soyulmasına sebep oluyor. İnsanlarımızı ekmek kuyruklarına, pazar artıklarına, hastane sıralarına, ödenemez faturalara mahkûm durumdalar. Bunları da her gün medyadan duyuyor, öğreniyoruz. Nüfusun yüzde 5’i çok daha zengin, yüzde 95’i daha da fakir. Enflasyon azdı. Bazıları Cumhuriyet Tarihinin en büyük servet transferini yaptı. Tam bir “Ali Kıran Baş Kesen” kesilenler var. Atatürk’e savaş açanlar var. Devletimizi kuran ve bize özgür bir vatan armağan eden Önderimizin anasına bile hakaret edildi. FETÖ-CIA ile beraber olanlar, Türk Ordusunun Komuta Heyetini paramparça etti. İlkokul mezunu sümüklü bir yobaz, Türkiye’ye darbe girişiminde bulunacak seviyeye getirildi. Devletimizin kurucularına ağır

YAŞAR EYİCE *- MADALYONUN İKİ YÜZÜ VAR Çeşme’de oturan bir arkadaşımız Perşembe gece yarısı yani Cuma’yı gördüğümüz gün birçok meslektaşım gibi bana da ortak bir mail atarak önemli bir sorunu bildirmiş. Onlarca değil binlerce kişiyi ilgilendiren olayı paylaşayım: ‘Üzülerek ifade ediyorum on yıllarca maalesef Çeşme’nin kanalizasyonu arıtmasız Ovacık azmak koyuna atılıyormuş. Geçen hafta içinde bu şarj borusunda bir çatlak oluşunca sahile yakın bir bölgede evsel atıklar ve foseptik görülünce ilgili kurumlara bölgede yaşayan site sakinleri ve yönetimleri hemen şikayette bulunmuş. İZSU dalgıçları gelip durumu tespit etmiş ve alınan bilgi çerçevesince konuyu çözeceklerini söylemişler. Ancak esas sorun neden arıtmasız bunların Çeşme denizine bırakılması bölgede yaşayan site yöneticileri toplanmış ve basın açıklaması yapmaya karar vermişlerdir . Sayın Tunç Soyer eminim ki bu konuyu duyunca bu denize boşaltıma 'dur’ diyecektir. Arıtma olmadan denize boşaltım suçtur. Çevre bakanlığı,

YAŞAR EYİCE *- BERNA LAÇİN’DEN MEKTUP VAR İki gün önce bir mektup aldım: Mektupta, ‘Merhaba Yaşar. Ben Berna Laçin, bu kampanyayı Türkiye’de tek kullanımlık plastiklerin yasaklanmasını talep etmek için başlattım. Bunun mümkün olduğunu biliyorum. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde tek kullanımlık plastik tabak, bardak gibi ürünleri yasaklayan kanun 3 Temmuz itibariyle yürürlüğe girdi. Biz neden yapmayalım? Lütfen şimdi kampanyayı imzala ve tanıdığın herkesle paylaş.’ deniliyordu. ‘Tek kullanımlık plastikler yasaklansın!’ denilen mektubu aldığımda, 56 bin 043 kişi Berna Laçin tarafından başlatılan kampanyayı imzalamıştı. Bu kadar kişinin imzası ve isteği dikkate alınır mı? Bilemiyorum! *- ‘TALEBİMİZ VAR’ Akdeniz’in derin sularında %92,8 oranında plastik saptandı. Sahiline günlük vuran plastik atık miktarı, kilometre başı 5 kg. Plastik, Dünya’yı hızla öldürüyor. ‘Ama bunu durdurmak elimizde’ diyor Berna Laçin Hanım… Mektupta özetle şöyle deniliyor: ‘Ben Berna Laçin, bu kampanyayı Tür

YAŞAR EYİCE *- BUGÜN BAŞLATILDI Okumayanlara anlatalım: Büyük Taarruz, ebedi Başkomutan Atatürk tarafından bugün başlatıldı. Türk ordusu, Anadolu'nun içlerine kadar gelmiş Yunan'ı günler sonra İzmir’den denize dökecek. Bugün bir dönüm noktasıdır dostlar. Bir milletin, ülkesini geri aldığı gündür. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz… Bundan 951 yıl önce Anadolu’ya adım attık, 100 yıl önce de hürriyetimiz için Büyük Taarruz’u başladık. Malazgirt Zaferi’nin önderi Sultan Alparslan ve Büyük Taarruz’un Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyorum. Bugün İzmir’in çifte bayramı kutlu olsun. Büyük Taarruz'un 100. Yılı ve Ölüm Gemisi'nin geri gönderilişi, bugün 26 Ağustos’ta gerçekleşti. Zehir yüklü, asbestli gemi NAE Sao Paulo'nun Aliağa’ya gelişine itiraz etmiş, İzmir dünyanın çöplüğü değildir, olmayacak demiştik. Ve böyle olmalı: Ekrem İmamoğlu açıkladı. İSKİ’ye 30 yaş altı 223 sözleşmeli personel almak için

YAŞAR EYİCE *- BİR KERE BİLE İnsan öldürmeye yarayan bir kılıcın nasıl bir emek aracına dönüştüğünü Milattan önce yaşayan bir Latin şairi, Tibullus, şu dizelerle anlatır: ‘Barış çağında ışıldar çapayla saban, Karanlık bir köşede askerin, Korkunç silahları pas tutar...’ Kılıç ve saban... Mustafa Kemal Atatürk'ün de söyleyeceği vardır bu konuda: ‘Kılıçla toprak ele geçirenler, sabanla toprak ele geçirenlere yenilmekten, sonunda bulundukları yerleri bırakmaktan kurtulamazlar…’ Bağımsızlığın, özgürlüğün emeğe dayalı politikalarla korunabileceğini çok iyi bilen Atatürk, zorbalığa, sömürüye karşı emeğin yanındadır… Sonunda kazananın emekçiler olacağını şu sözleriyle açıklar: ‘Kılıç kullanan kol yorulur, nihayet kılıcı kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenmeye, paslanmaya mahkûm olur. Lakin saban kullanan kol gün geçtikçe daha çok kuvvetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe daha çok toprağa sahip olur…’ *- BİRDENBİRE! Muazzez İlmiye Çığ bakın Gazi Mustafa Kemal Atatürk için neler