Kayıtlar

Şubat, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Şehitlerimiz kayıp değilmiş, yer değiştirmişler!

YAŞAR EYİCE *- Şehitlerimizin sayısı arttı Bizim için kolay bir cümle değil mi? ‘Bu vatan size minnettar!’ Sıcak mı? Samimi mi? Duygusal mı? Ne özelliği ve güzelliği var bu cümlenin? Baştan savma, kolay, laf olsun diye söylenmiş... Yahu bir değil 33 şehit bu... Bırakın bizleri, dünyanın bile ayağa kalkması lazım değil mi? 38 karısı olan bir Arap Kralı 90 yaşında yatağında ölüyor, biz bile Bayraklarımızı yarıya indiriyoruz, üzüntümüzü bildiriyoruz ama bunlar   sanki bizlerle alay edercesine başlık atıyorlar, yandaş televizyonlar ise eğlenceye devam... Bu kez balıkları, folkları göstermeyen ama komedi filmlerini yayınlayanlar da görevlerini ne güzel yapıyorlar değil mi, şehitlerimize karşı? Ateş düştüğü yeri yakar! Bu bizim atasözümüz, ne kadar güzel söylenmiş değil mi? Ağlarsa anam ağlar, der Anadolu insanı... Son zamanlarda Reis, ‘rejim güçleri’ sözünü lügatimize daha doğrusu kafamıza soktu! Bunlar resmen Suriyeli askerler değil mi, Reis’in dediğ

Hâlâ bekliyorum,?

YAŞAR EYİCE *- Başımız sağ olsun! 27 Şubat 2020 gece yarısından bu yana baygın haldeyim... Hatta az öncesine kadar internete de girmedim, yani bilgisayarı elime almadım. Sıkıntım, üzüntüm sonsuz... Milletimiz için çok acı bir günü yaşadık. Düşünüp duruyorum, ‘Ne yapmalıyım?’ Ben bir şey yapamam da, Reis, yani AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan birkaç dakika sonra, bağlılıklarını, desteklerini bildirenler nerede? Elektronik postaları inceledim, bunlar ortada yok! Tam birlik ve beraberlik zaman ama çoğu ortada yok! Ben kahroluyorum, şehit haberlerimize ve de ‘alçakça’ olarak adlandırılan saldırılara.... Onlardan birkaç satır bile yok... Ya da ben farkında değilim... Beynim zonglarken büyük umutlarla açtığını belirttiğimiz sınır kapılarına göçmenler akın ettiler... Ama karşılarında bizim gibi yufka yürekliler yoktu ki! Üzülmek, kahrolmak, hatta ağlamak herhalde bizim içindi... Lafı daha fazla uzatmadan bazı mesajlardan özet verm

Urla pazar yeri otopark oldu!

YAŞAR EYİCE *- ‘Yaptım, oldu!’ düşüncesi! Yaşamımın bir bölümünü Urla’da geçirdiğim için beni de ‘Urla Yerel Hizmetler Takip Platformu’na aldılar. Yöneticilerini tanımıyorum ama iyi niyetlerini biliyorum. Urla ile ilgili çok önemli haberleri de bu platformun üyeleri sayesinde öğreniyorum. Örneğin; İzmir değil, Türkiye çapındı önemli olarak gösterilen Urla Pazarı kapatılmış... Otopark yapılmış! ‘Gözlerime, kulaklarıma inanamadım!’ denir ya, öyle bir şey! Böylesine önemli bir Pazaryeri kapatılır mı? Öyle münasip görmüşler işte... *- İlk hasat kime? Yücel Şengezer isimli bir üretici iki gün önce şu mesajı paylaştı; ‘Körpe sakız enginar tarlamızdan İzmir Fuar Üretici Pazarına ilk hasatımızı yaptık; Yalnız gönlümüz buruk! Kendi ilçemizdeki vatandaşlarımıza, ürünlerimizi ulaştıramamak bizi çok üzüyor. Üreticiler desteklenmeli korunmalıdır. Biz bu ürünleri yetiştirinceye kadar canımız çıkıyor. Yetkililere duyurulur......! Biliyorsunuz Urla’da birk

Boyu bir altmış amma...

YAŞAR EYİCE *- Hadi canım! Nihayet benim gibi düşünen bir meslektaşım çıktı. Çoğunun umurunda bile değil... ‘Dokunan yanar!’ diye düşünüyorlar her halde... Daha önceleri birkaç kez daha Gazeteci – Yazar Aydan Tuncayengin’den alıntılar yapmıştım. Aydan Hanım, yazısına şu başlığı atmış; ‘Boyu bir altmış, ego bir seksen!’ Devam etmiş: ‘Protokol hastalığı mı, nezaket kuralları mı?’ Tabii ki birilerini anlatıyor.. Benim aklıma da biri geldi: Elinde bastonu ile dolaşıyor, çevresine sahte gülücükler dağıtıyor... Tüm davetlerde en önde... Kendine ‘duayen’ diyenleri seviyor... İyiliksever olarak gösterilmesini istiyor... Ama şu ana kadar bir garibana, ihtiyaç sahibinin bırakın karnını doyurmak, bir bardak çay bile ısmarlamamıştır. Bir kişi ‘Bana iyilik yaptı!’ desin, ellerinden öpeyim... Nerde? İşte onlardan birinin tafsiri, diyelim... İzmir çukurunda herkes birbirini bir şekilde tanır... Ya da ortak noktaları çoktur... Yani İzmir’de çok aklı ev

Bergama'nın otları tamam da, Urla'dan ne haber?

YAŞAR EYİCE *- Bunlar sahtekâr! Kapımızdaki tehlike Koronavirüs’ü ülkemizde ilk duyuran ve önemini belirtenlerden biri olduğum için mutluyum. Bir de bu konunun üzerinde ısrarla duranlardan birinin de TSYD yani Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Başkanı Oğuz Tongsir olduğu için yine mutluyum.. Çünkü sorunların üzerine giden başkasını henüz tanımadım... Şimdi, yani yumurta kapıya gelince bazıları uyandı... Ama nasıl? Bundan yararlanmak ve adlarını duyurmak için.... Bakıyorsunuz, AKP’li rektörlerin yönetimindeki üniversitelerde sözde birkaç kişi toplanarak Koronavirüs hakkında yine sözde bilgilendirme yapıyorlar... Bunlara sözüm, ‘Hadi ordan sizde!’ Bazı oda ve dernekler, ya da birlikler için de aynı şeyleri söyleyebilirim Hepsi ama hepsi ‘İş yapıyoruz!’ hikâyesi altında kendilerini ve koltuklarını koruma çabasındalar. *- Beyinleri daha iyi çalışıyor Her zaman söylüyoruz; Önce Sağlık... Çocuklarımıza, daha doğrusu torunlarımıza ya da küçüklere öğr