Boyu bir altmış amma...


YAŞAR EYİCE

*- Hadi canım!

Nihayet benim gibi düşünen bir meslektaşım çıktı.
Çoğunun umurunda bile değil...
‘Dokunan yanar!’ diye düşünüyorlar her halde...
Daha önceleri birkaç kez daha Gazeteci – Yazar Aydan Tuncayengin’den alıntılar yapmıştım.
Aydan Hanım, yazısına şu başlığı atmış;
‘Boyu bir altmış, ego bir seksen!’
Devam etmiş:
‘Protokol hastalığı mı, nezaket kuralları mı?’
Tabii ki birilerini anlatıyor..
Benim aklıma da biri geldi:
Elinde bastonu ile dolaşıyor, çevresine sahte gülücükler dağıtıyor...
Tüm davetlerde en önde...
Kendine ‘duayen’ diyenleri seviyor...
İyiliksever olarak gösterilmesini istiyor...
Ama şu ana kadar bir garibana, ihtiyaç sahibinin bırakın karnını doyurmak, bir bardak çay bile ısmarlamamıştır.
Bir kişi ‘Bana iyilik yaptı!’ desin, ellerinden öpeyim...
Nerde?
İşte onlardan birinin tafsiri, diyelim...
İzmir çukurunda herkes birbirini bir şekilde tanır...
Ya da ortak noktaları çoktur...
Yani İzmir’de çok aklı evvel var...

*- Bu hastalık!

Şimdi Aydan Tuncayengin’e yine söz verelim:
Az önce belirttiğim gibi, ‘‘Hangisi önemli sizce?’ diye de soruyor.
Ve devam ediyor:
‘Protokol hastalığından/hastalarından kurtulmalıyız!...
Uzun zamandır aklıma takılıp duruyor şu ‘Protokol Hastalığı ve Hastaları…
Protokol denince tüylerim diken diken oluyor...
Yüzlerce toplantıya, programa, açılışa, kongreye, panele vs. katıldım ve yürüttüm. 
Birçoğunun organizasyonunda, koordinasyonunda bire bir bulundum.
En önemli gündem maalesef hep ‘Protokolü korumak’ oldu.
Aman ha eksilmesin bir yerleri.
Benim için hepsi "Değerli Misafirler"
Biri tarafından verilen idari takdir, benim için insani takdirden üstün değildir.
Saygı Sevgi ve Nezaket en kıymetli protokoldür.
Halkı için faydalı işler yapmayan boş kişiler ancak makamları işgal eder.
Saygıyı da hak etmezler.
‘Protokol düşkünlüğü’, ‘ön taraflara oturma’ bizim ülkede adeta virütik bir durum, ego hastalığı...
Davetlerde ve programlarda protokol erkânı ile değil de halkın arasında oturmuş olsalar keşke bunun da olumlu etkileri hissedilse toplumda, güven yaratsalar.
Halktan uzak olan, insanlıktan da uzaktır.
Örneğin işadamlarına, sanatçılara, dernek başkanlarına ayrı masalar ayrılıyor.
Kimi zaman bir vakıf/dernek toplantısı kimi zaman da piknik, şölen, iftar gibi organizasyonlar oluyor. Herkes mi protokol kardeşim?
Fuar işindeyken en büyük krizi protokol açılış günü yaşardım. 
Boyu bir altmış egosu bir seksen insanlarla
Sevmiyorum protokolü kardeşim,  nezaketsiz, saygısız insanları...’

*- İki zıt örnek

Benzer cümleleri çok kurdum...
Ve bir gün de Bornova’nın önceki Belediye Başkanı Olgun Atilla’yı ele almış, örnek göstermiştim...
Henüz kendisi ile tanışmıyordum, Bornova’daki bir etkinliğe gittim.
Olgun Atilla yeni başkan idi, önde kendisine ayrılmış yerde oturmadı, halkın arasında bir yer buldu...
Arada yer değiştirdi...
Yine halkın arasında idi...
Aynen Aydan Tuncayengin istediği gibi...
Sonra telefonumu öğrenmiş teşekkür etti.
Urla’da ise önceki bayan başkan döneminde bir törene davet edildim.
Hatta ismimi de yazdırdım..
Ama o ne?
Dediler ‘250 kişi mi ne protokolde, basına yer kalmadı. Ama isterseniz diğer törene katılabilirsiniz!’
Diğer tören dedikleri ise Urla’nın Kurtuluşunda halk ikiye bölünmüş...
Belediyenin karşısındaki avm’nin bulunduğu meydanda halkın katılacağı konser var, orada olabilirsin!
Düşünün bir kadın belediye başkanı diye CHP’liler ya da bazı Urlalılar mutlu ama o başkan herhalde kendisini seçtiren daha doğrusu Ankara’dan adaylığını sağlayanların, belki de danışman maaşı alanların önerisi ile Ağaçlı yol üzerindeki lüks mekanda yemekli bir ikinci toplantı yapıyor, 250 kişilik protokol listesine...
Şimdi Urla’nın protokolünde kaç kişi var, bilmiyorum...
Belki de AKP’den adaylığını koyan bir başhekim, bir iki daire amiri falan filan...
Meclis üyelerini bilmiyorum...
Öyleyse Kayyum olarak atanan Kaymakamı kutlarım, listeyi dolayısıyla eş, dost ve akrabaların oluşturduğu protokolde bulunanları da meclis üyeleri gibi dikkate almadığı için...
Daha örnek çok,,,
Şimdilik bu kadar!

***-
GÜNCEL

*- İmkânlar bitmiyor!

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Hatay’da Gıda Güvenliği ve Tarım Sektörü Çalıştayı gerçekleştirdi.“Mültecilere Yanıt Programı Kapsamında Tarımsal Geçim Kaynaklarının Geliştirilmesi” başlığı altında Hatay’da çalıştayda, Suriyeli katılımcılara, tarla dayanıklılığını nasıl geliştirebilecekleri, tarım gelirlerini nasıl oluşturabileceklerini, mevcut girişimleri nasıl güçlendirebilecekleri konusunda fırsat sağlamayı hedeflenerek, öğretiliyor.

*-



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BÖYLE BİR ANLAŞMA GÖRÜLMEDİ... DENİZİ YOK ANLAŞMAYA LİMANLAR KONULDU...

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR