Kayıtlar

Eylül, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İPLER KİMİN ELİNDE

Resim
YAŞAR EYİCE *- ‘FIKRA GİBİ!’ ANLATIM Okuyucu mektupları ile ilgili ve bilgili vatandaşlarımıza özel önem veriyorum. Bunlardan biri de, yazılarını ‘selametle’ diyerek bitiren Ferhat Güven… ‘Sizler, gerek Maliye ve Vergi sorumluları, gerek Bankacı, gerek iş adamları, gerek Araştırmacılar, uzman kişiler, ekonomistler, siyasiler olarak bu konuda neler düşünüyorsunuz acaba?’ diyen Ferhat Güven şöyle devam ediyor: ‘Kıymetli dostlar, bugün bir senaryo daha yazacağız. Fakat öncesinde bir kaç anekdot paylaşmamız gerekmekte. Öncelikle hala cebinizde bir kağıt para varsa hemen elinize alıp üzerinde yazan yazıya dikkatlice bakınız. Cebinizde yoksa ay sonunu beklemeyesiniz diye biz sizin için paranın resmini koyduk, oradan bakabilirsiniz. Paramızın en üstünde; ‘Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ yazar. ‘Türkiye Cumhuriyet'i Merkez Bankası’ yazmaz. Dikkat edelim, Türkiye ‘Cumhuriyeti’ yazmıyor. Yani parayı basan Merkez bankası devlete ait değildir. Merkez bankası ile İş Bankasının hiç bir fa

PAYLAŞMAYI SEVİYOR

Resim
YAŞAR EYİCE *- HERKES PAYINI ALMALI! Konuşma ve beden dilimiz sayesinde yaşantımıza yön verebiliriz. Yaşamı bir sunum sahnesi olarak kabul edersek, iletmek istediklerimizi verimli bir biçimde sunmamız sayesinde, geri dönüşün o kadar sağlıklı olacağını bilmemiz gerekir. Bu da her şeyde olduğu gibi ‘eğitim’ ile olur.. Eğitim sayesinde özgüveni kuvvetli, iyi bir konuşmacı olmanın farkındalığı ortaya çıkar. İşimizde, mesleğimizde de bu böyledir. İzmir’in önemli kuruluşlarından biri de Grafika şirketi. Yöneticisi de, takipçisi olduğum, önemli kadın girişimcilerimizden Filiz Avcı Belet… Filiz Hanım, ‘Akıldan sorular gitmeden, kalbe güven yerleşmezmiş!’ diyor… İzmir Ticaret Odası’nda (İZTO) Meclis üyelisi ve reklamcılar, açık hava, kamuoyu ve organizasyon grubu komite başkanı, Filiz Avcı Belet. 3 Ekim, pazartesi günü yapılacak seçime yönelik hiçbir laf etmemişti bugüne kadar. Sadece ve sadece İzmir’e ve üyelere, yani meslektaşlarına hizmek etmeyi, gelişmeleri duyurmayı düşünüyor ve onları

BUNLARDA UTANMA, SIKILMA YOK!

Resim
YAŞAR EYİCE *- BİR MERKEZDEN Gazi Mustafa Kemal Atatürk için iftira kampanyaları bilinçli bir şekilde sürdürülüyor. Öyle ki, her gün bir sahte imam türüyor ve akıl almaz sözler ediyor. Bunların yandaşları da az değil… Daha dün biri ‘Benim atam değil!’ dedi… Şimdi de bu gerici tayfasında ortak slogan şu: ‘Hakkımı helal etmiyorum!’ Kime? ‘:Bu memleketi kurtaran, kurucumuz Gazi Mustafa Kemal’e… Bunlar bir ara yıllar önce köylerde, kasabalarda büyük Devlet Adamı İsmet İnönü için, ‘Asker Kaçağı!’ yalanını yayıyorlardı. İnanılacak gibi değil! Ama gerçek! Önceki yazımda, ‘Atatürk düşmanları için bulunmaz bir nimetti onun sofraları. Atatürk'e en çok bu sofralar aracılığıyla iftira atıldı.’ Diyerek gerçekleri dile getirmiştim. Büyük ilgi çekmiş… Devamını yazayım; *- YAREN SOFRALARI Atatürk ülke ve devlet meselelerinde önemli kararların alınması aşamasında konuyla ilgili uzman niteliğindeki kişileri köşke yemeğe davet eder, konuyu ortaya atar ve kişilerin görüşlerini sohbet ortamında din

BEN BİLEMEDİM, BELKİ SİZ BİLİRSİNİZ

Resim
YAŞAR EYİCE *- DİLİN MİLLİ ve ZENGİN OLMASI Birkaç gün geçti… Ama bazı yobazlar ve ‘Ne Mutlu Türküm!’ diyemeyenleri şaşkınlık içinde gördüğüm için yazma ihtiyacı duydum. 26 Eylül Türk Dil Bayramının 90.yılı Türk milletine kutlu olsun. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK diyor ki: ‘Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca müessirdir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır…’ Genel Yayın Müdürlüğümü yapan düşünür, yazar, şair, gazeteci Attila İlhan’ şu sözü kulağımda çınlıyor: ‘Bir milleti geleneklerinden ayırmak, esir hale getirmek istiyorsan ilk şart dilini bozmaktır.’ Yine her zaman iftiharla söz

BUNDAN SONRASI BİRAZ ZOR GEÇECEK

Resim
YAŞAR EYİCE *- DÜZMECE ve BİLMECE… ‘Düzmece’ sözcüğünü son zamanlarda çok kullanıyoruz. Tabi ki kendi aramızda… Ama ‘kaybeden’ taraflar da bu lafa hemen sarılıyorlar. ‘Düzmece reformlar’, ‘Düzmece referandumlar’ ya da ‘Düzmece seçimler’ gibi.. ‘Anketler’ için de ‘Düzmece’ diyenler var… Bunlardan biri de benim… Oğuzhan Uğur’un da benzer bir yaklaşımı var! Örneğin şunları yazmış; ‘Cevapları prompterdan okunan hazır sorular okumak… Ve bunlar kendilerine ‘gazeteci’ diyorlar. Bahaneleri ne acaba? İyi hissetmek için bahaneleri ne? Rahat uyuyabilmek için nasıl bahanelere sarılıyorlar? İnsan içine çıkabilme motiveleri ne? Tebrik etmek lazım…’ *- SİNİRLENEN DOKTOR Bir başka vatandaş, Seda Koçak bakın neye dikkat çekiyor! ‘Dünden beri ekranlarda sinirlenen doktor bağırdı haberleri var. Kimsenin kimseye bağırıp çağırmasını savunmuyorum ama bir doktorun sinirlenmesinin bir doktorun öldürülmesinden daha fazla haber değeri olmasına çok şaşıyorum!’ Seda Koçak Hanım, herkes kendi kafasına göre

OLACAĞI BU!

Resim
YAŞAR EYİCE *- HADDİNİ BİLMEK Aşık Veysel’iin şu dizeleri ne kadar güzel, ne kadar anlamlı! ‘Aldanma cahilin kuru lafına, Kültürsüz insanın külü yalandır, Hükmetse dünyanın her tarafına, Arzusu hedefi yolu yalandır…’ Bu satırlar hep bize birilerini hatırlatır, eskiden bu yana… Biliyorsunuz kaç zamandır gündemdeki konulardan biri de, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı… İzmir’de açık ve net konuştu.. İstediği sonucu parti içinden aldı… Şimdi 2 Ekim’de 6 lider yine bir araya gelecek… Havadan sudan konuşacak değiller herhalde… Benim ne demek istediğimi, hukukçu – siyasetçi Abdülkadir Özdemir bir noktada, geçmişten, bir anısını anlatırken yanıtlamış da oluyor. *- GEÇMİŞTEKİ BİR ANI ‘1993 yılının Ocak ayında Uğur Mumcu"nun bir suikast sonucu öldürülmesi halkın büyük tepkisine yol açmıştı. Hemen her gün halk ve bir kısım sol örgütler meydanlarda, mahallelerde toplanıp suikastı protesto ediyorlardı. 12 Eylülden sonra ilk kez halk çoluk çocuğu ile bu eylemlere katılıyorl

ÇERESİZ, YALNIZ İNSANLAR ve BADEMLER İLE DİKİLİ...

Resim
YAŞAR EYİCE *- YÜREKTEN SEVGİ Yaşar Kemal’in belirttiği gibi, Dünyanın en iyi davranışı, en kutsal güzelliği, insanın insana cömert bir sevgiyle yaklaşımıdır. Dünyada her iyilik unutulur, unutulmaz ya unutulur diyelim, hiçbir zaman, hiçbir insanın unutamayacağı bir güzellik var, o da bir insanın bir insandan gördüğü yürekten bir sevgidir… *- GÜÇ YETMEZ Şu dünyada yalnız kalan, kimsesiz çaresiz olan yalnız ve yalnız insandır. Herkesin, her şeyin yaşaması, ölümsüzlüğü var, insanın yok. Ağaç, kuş, otlar, böcekler, yılanlar çıyanlar, hiç birisi, hiç birisi yok olmuyor. Ama insan yok oluyor. Çünkü insan kendinde başlayıp, kendinde bitiyor… Şu insanlar, şu dünyada var oldukça her şeye akıl erdirecekler, kartalın uçuşuna, karıncanın yuvasına, ayın, günün doğuşuna, batışına, ölüme, kalıma, her şeye akıl sır erdirecekler. Karanlığa ışığa, her şeye, her şeye akıl erdirecekler, tek insanoğluna güçleri yetmeyecek. Onun sırrına ulaşamayacaklar. *- ALMIŞ YÜRÜMÜŞ Bir de Don Quijote’e kulak

TÜRKLER ANADOLU'YA ÇOK AMA ÇOK ÖNCE GELDİLER

Resim
YAŞAR EYİCE *- TÜRKLERİN ANADOLU´DAKİ TAPUSU Bilinmesini istiyorum. Başlıkta belirtildiği gibi biz Türklerin Anadolu’daki tapusu, 5000 yıllık bir belge; Shemsahara Tableti’dir. Anadolu topraklarında ‘Türk’ adının geçtiği ilk yazılı belge olması bakımından önem taşıyan, M.Ö. 3.000 yılının sonlarına ait bir tablete ait 3 nüshadan bir tanesi Babil, bir tanesi Mısır Tell-Amarna, bir diğeri de Boğazköy-Hattuşa’da bulunmuştur. M.Ö. 2291-2255 arasında hüküm süren Sami kökenli Akkad Krallığı hükümdarı Naram-Sin döneminde gerçekleşen olayların anlatıldığı bu tabletin Hitit ve Mısır başkentlerine nasıl gittiği, orada neden arşivlendiği bilinmiyor! İlk satırları kırık olduğu için anlaşılamayan tabletin metnini sizinle paylaşayım: *- TABLETİN YAZDIKLARI 7. Daha sonra şehir dışında olduğu Enlil Tapınağı inşâ etti. 8. Bana karşı bir araya gelen devletler isyan ettiler: 9. Anmana ila, GU-SU-A kralı; Bunana-ila King of Pakke GU-SU-A Kralı Anmana-ila; Pakke Kralı Bunana-İla 10. Uliui Kralı Lapana-

GARİBANLAR NE OLACAK?

Resim
YAŞAR EYİCE *- BİNDE 3 BİLE OLMUYOR! Facebook’da 5 bine yakın ‘arkadaşım’ var. Hesabı A. Buğra Tokmakoğlu açmıştı. İlk günler hariç, hiç kimseye de ‘arkadaşlık’ teklif etmedim. Şimdi ‘Facebook’ uyarıyor… ‘Bazılarını ayıklamaya başla!’ diye… Çünkü kapasite, beş bin kişi ile sınırlı… Hangisini sileyim? 10- 15 kişi kesin takipçi ve yorumcu… Bu sayı 150’ye kadar çıkıyor… Hepsi bu kadar! Sanıyorum; bu sorunu herkes yaşıyor. Hatta bu yüzden ‘facebook’ yerine bir başka ‘sosyal medya’ grubuna kaptırıyor… ‘Boş ver!’ diyenler var. Tuhaf, hoş karşılamadığın kişileri de görüyor ve tanıyorum. Çok bilgili olanları da… Hemen herkese Facebook’tan takip etme fırsatı bulur ya da yaratırsam ‘yaşgünü’ mesajları gönderiyor, üzüntü ve acılarına katılıyorum. Ama inanın yüzde 10’u yanıt veriyor… Yalnız benim değil, herkesin sorunu bu… Tabii ki, heckerlerin ele geçirdiği hesaplar da oluyor. Bunlar sizi para tuzağına çekiyorlar. Bir iki kez, yakalanmıştım bunlara… Bu yüzden sık sık uyarı yapmaya çalışıyorum.

NE BİR RUS NE BİR FRANSIZ YA DA ALMAN VARDI!

Resim
YAŞAR EYİCE *- ALTINDAN ELBİSE YAPIYORLARDI Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yapılan kazılarda çıkan kemiklerin DNA analizleri şaşırtıcı gerçekleri ortaya koyuyor. Herodot tarihi der ki; M.Ö.625 yılında Zile yakınlarında Pers ordusu bir hile ile Saka/iskit ordusunu(Alper Tunga'yı) yenene kadar tüm Anadolu’ya Saka'lar hakimdi. Saka'lar MÖ. 5. Yy.da Altından elbise yaparken, o tarihte ne Rus vardı, ne Alman ne de Fransız vardı. Biraz daha geriye gidelim... Sümerlere (yani Orta Asyalı Kengerler) Turukku'ya, ‘Türk’ Turku krallığına gidelim... Çünkü Anadolu medeniyetini kuranların eski Yunan Medeniyeti olduğu tezi bize yıllardır yutturulmuştu ya.... İşte, şimdilerde dünya çapında Arkeoloji Profesörleri topraktan çıkardıkları kemiklerin Dna'larıyla o yöredeki köylülerin DNA'larını karşılaşınca şok geçiriyorlar.. Çünkü Dna'ları yüzde 97 uyumlu. Örneğin; antik Burdur - Isparta tarihi Aglasun kazılarından... Burdur ve Isparta'da ki Sagalassos uygarlığı

NE BİR RUS, FRANSIZ YA DA ALMAN VARDI!

YAŞAR EYİCE *- ALTINDAN ELBİSE YAPIYORLARDI Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yapılan kazılarda çıkan kemiklerin DNA analizleri şaşırtıcı gerçekleri ortaya koyuyor. Herodot tarihi der ki; M.Ö.625 yılında Zile yakınlarında Pers ordusu bir hile ile Saka/iskit ordusunu(Alper Tunga'yı) yenene kadar tüm Anadolu’ya Saka'lar hakimdi. Saka'lar MÖ. 5. Yy.da Altından elbise yaparken, o tarihte ne Rus vardı, ne Alman ne de Fransız vardı. Biraz daha geriye gidelim... Sümerlere (yani Orta Asyalı Kengerler) Turukku'ya, ‘Türk’ Turku krallığına gidelim... Çünkü Anadolu medeniyetini kuranların eski Yunan Medeniyeti olduğu tezi bize yıllardır yutturulmuştu ya.... İşte, şimdilerde dünya çapında Arkeoloji Profesörleri topraktan çıkardıkları kemiklerin Dna'larıyla o yöredeki köylülerin DNA'larını karşılaşınca şok geçiriyorlar.. Çünkü Dna'ları yüzde 97 uyumlu. Örneğin; antik Burdur - Isparta tarihi Aglasun kazılarından... Burdur ve Isparta'da ki Sagalassos uygarlığı

YİGİT LAKABIYLA ANILIR

Resim
YAŞAR EYİCE *- YILLARIN MÜJDESİ Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kendisini, ‘Gençlerin Demokrat Amcası’ olarak tanıtıyordu. Bir süredir ise AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine seslendiği gibi, ‘Bay Kemal’ i kullanıyor. Bülent Ecevit’i ‘Karaoğlan’ lakabını bir köylü kadın takmıştı. Sonra benimsendi aynen Kılıçdaroğlu’na ‘Bay Kemal’ lakabı da yakıştı… Şimdi ise yıllardır ‘Bay Kemal’ diyen Reis, herhalde yeni bir sıfat arıyor, olmalı… Geçen hafta yine gözler dolar ve avro’dan daha doğrusu yabancı paralardan çok Borsa ve altın piyasasına dönmüştü. Borsa’dan iki üç günde yatırımlarının dört beş mislini kazananlar, bir anda hayallerinin yıkılışını da yaşadılar. Paraşütsüz düştüler… Eh ana muhalefet partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da boş duracak değil ya? Şöyle konuştu: ‘Borsada yaptığınız manipülasyonları izliyorum ve notumu alıyorum. Küçük yatırımcının çaldığınız parasını size ödeteceğim. Vallahi de ödeyeceksiniz!..’ Tabii

İFTİRADA ÜZERLERİNE YOK

Resim
YAŞAR EYİCE *- O'NUN SOFRA ADABI Atatürk düşmanları için bulunmaz bir nimetti onun sofraları. Atatürk'e en çok bu sofralar aracılığıyla iftira atıldı. 'İçki sofralarında gününü gün etti' diye zehirlendi binlerce genç Türk'ün kafası. Peki işin aslı neydi, ne yapılır, ne içilir, neler konuşulurdu bu sofralarda? İçeriğe öncelikle Sabiha Gökçen'in şu sözleriyle başlamak isterim: ‘Şu bilinmelidir ki, Gazi Paşanın sofrası asla bir işret âlemi yeri, bir vakit geçirme, bir zaman öldürme yeri değildi. Dünya ve yurt sorunlarının, ilmin, felsefenin, sanatın, insanlık idealinin ve uygar Türk ulusunun geleceğinin sabahlara kadar tartışıldığı bir okuldu bu sofra.’ *- KARA TAHTA EKSİK OLMAZDI Yemek masasının bir kenarında kara tahta dururdu. Yemeğe katılanlar düşüncelerini bu kara tahtanın önünde tebeşirle bir şeyler çizerek ve yazarak anlatırlardı. Ayrıca her tabağın yanına bir not defteriyle kalem konurdu. Atatürk’ün sofrası sadece Çankaya’da kurulmazdı. Dolmabahç

ARAPLAR GİBİ HAVUZ SUYUNA DA GÜVENMEYİN

Resim
YAŞAR EYİCE *- ANLAMAK ÇOK KOLAY Gazete ve dergilerin tirajı 2021 yılında 2020 yılına göre yüzde 7,2 azaldı. 10 yılda gazetelerin tirajı yüzde 59 düştü. Ulusal gazetelerin günlük ortalama toplam tirajı 2 milyonun altına indi. 145 ulusal gazetenin günlük ortalama tiraj toplamı 1 milyon 990 bin oldu. Bu rakam 2011 yılında 4 milyon 717 bin idi. Gazete ve dergilerin yayın bölümünde çalışanların sayısı son 9 yılda yüzde 51 azaldı. 2022 yılında durum daha da kötü… Yalçın Bey yazmış; Bir bilgi daha... 1997 yılında işletmeye alınan, Avrupa’nın kapasite olarak en büyük 3. gazete basım tesisi olan DPC İstanbul (Demirören Grubu) gazete üretim tesisi 1 Ekim 2022 tarihi itibarı ile tamamen kapatılıyor. Ayrıca 1.990.000 olarak verilen sayı da hiçbir denetimden geçmemiş bir bilgidir. Gerçek sayı 1 milyonun altı’ Yazmıştım; Denetim çok kolay! Gazetenin matbaa müdürlüğünü de yaptığım ve bu konuda emniyete ifade verdiğim için anlatayım: Her matbaada yetkili müdürün imzaladığı ‘Kaptanın seyir defter

BÖYLE PİSLİK GÖRÜLMEDİ

Resim
YAŞAR EYİCE *- VAYY BE! Seyrantepe’de Tamirci Hüseyin Usta söze ‘Vayy be!’ diyerek başladı… Sonra devam etti; ‘Araplar pis derlerdi, inanmazdım!’ ‘Hayrola!’ dedim… ‘Hikmet Ağabeye bir kiralık araba getirmişler, temizlik için… İçini görünce, içim kalktı ve bu yüzden ağzımdan ‘Vayy be!’ sözü çıktı… Aklıma geldikçe de ‘Vayy be!’ diyorum. Videoya almış! Sosyal medyaya da koymuş… Görüp de içi dışına çıkmayan olmaz… Bilinçli olarak ‘Bu aracı kirletin!’ deseniz bu kadarını yapamazsınız… Mine K. Hanım da benim gördüklerimi görmüş… Hüseyin Usta gibi ‘Vay be!’ falan demiyor… O ise görüntülerin karşısında şöyle yazmış; Böyle bir gurupla aynı kültürü, aynı dili, aynı ülkeyi, gelenekleri kesinlikle Yaşamak istemem. Yaşam alanlarını da paylaşmak istemem. Bana ne derlerse desinler! İster ırkçı, ister faşisti! Fark etmez! Terbiyesizlik bunlarda genetik!’ *- PEK FARKI YOK Meğer ne çok dertliler varmış! Şöyle bir araştırma yaptım. Evini Araplara kiralayan Şarkıcı Cenk Eren, ‘Arap dostlarımız kirala

İZMİR'DE KESİNLEŞTİ...

Resim
YAŞAR EYİCE *- İZMİR’DE PEKİŞTİRDİ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İzmir’de, ‘Hayırlı Cuma’ günü partisinin 27’nci Dönem 5’inci Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’nın açılışında sordu; ‘Benimle misiniz?’ diye sordu. Konuşmasında, ‘Artık karar verin. Bu halk düşmanlarını beraber yenecek miyiz, yenmeyecek miyiz? Benimleyseniz benimle olduğunuzu da artık hissetmek istiyorum. Sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum’ diye konuştu: Kaç zamandır, yandaşların ‘aday’ olarak gösterdikleri, İmamoğlu ve Yavaş, ‘Yanınızdayız’ diye yanıt verdi. Böylece, CHP’de ‘Cumhurbaşkanı adaylığı bahsi’ kapandı. CHP’nin tek adayı, kaç zamandır bizim de yazdığımız gibi ‘Bay Kemal’ yani Kılıçdaroğlu oldu. Bu, 2 Ekim’de CHP’nin ev sahipliğindeki toplantı öncesi Altılı Masa’ya da bir mesaj niteliğinde… Şimdi ‘Yanındayım’ mesajları sosyal medyada büyüdükçe büyüyor. Benim dikkatimi çeken, Prof. Dr. Bengi Başer oldu: Söylediği şu: ‘Kılıçdaroğlu dürüsttür, devlet geleneğini bilir, eğitimlidir, mütevazıdır,