ARAPLAR GİBİ HAVUZ SUYUNA DA GÜVENMEYİN

YAŞAR EYİCE *- ANLAMAK ÇOK KOLAY Gazete ve dergilerin tirajı 2021 yılında 2020 yılına göre yüzde 7,2 azaldı. 10 yılda gazetelerin tirajı yüzde 59 düştü. Ulusal gazetelerin günlük ortalama toplam tirajı 2 milyonun altına indi. 145 ulusal gazetenin günlük ortalama tiraj toplamı 1 milyon 990 bin oldu. Bu rakam 2011 yılında 4 milyon 717 bin idi. Gazete ve dergilerin yayın bölümünde çalışanların sayısı son 9 yılda yüzde 51 azaldı. 2022 yılında durum daha da kötü… Yalçın Bey yazmış; Bir bilgi daha... 1997 yılında işletmeye alınan, Avrupa’nın kapasite olarak en büyük 3. gazete basım tesisi olan DPC İstanbul (Demirören Grubu) gazete üretim tesisi 1 Ekim 2022 tarihi itibarı ile tamamen kapatılıyor. Ayrıca 1.990.000 olarak verilen sayı da hiçbir denetimden geçmemiş bir bilgidir. Gerçek sayı 1 milyonun altı’ Yazmıştım; Denetim çok kolay! Gazetenin matbaa müdürlüğünü de yaptığım ve bu konuda emniyete ifade verdiğim için anlatayım: Her matbaada yetkili müdürün imzaladığı ‘Kaptanın seyir defteri’ gibi ‘kara defter’ vardır. Makine kaçta döndü, kaçta baskı bitti, prova baskı ne kadar, piyasaya verilen sayı kaç? Ve her şeyden önemlisi lokomotiflerde olduğu gibi baskı makinalarında da, aynen otomobillerdeki gibi fabrika ayarlı saat bulunuyor. Her anı, her baskıyı tane olarak gösterir… Değiştirmek, silmek imkânsızdır. Yani bir gazetenin ya da derginin baskı sayısı bellidir. Şunu da söyleyeyim: İstediğin kadar basarsın ama kaçı satılır, kaçı tezgâhta kalır? Bu da iki bayiden öğrenilir… Okuyucu bile bunu bilir, görür, anlar… 50 tane bile satmayan ya da abonesi olmayanlar, duayen diye geçinenlerin böylece devletten ve kurumlardan ne kadar maddi fayda sağladıklarını artık siz düşünün? *- ARAP SEVERLER Birkaç yıl önce bunu da yazmıştım. Şimdi tekrar dikkatinize sunuyorum. 670 ile 740 yılları arasındaki Türk Tarihi sansürlüdür, tarih ders kitaplarında yer almaz, anlatılmaz. Neden biliyor musunuz? Çünkü din kardeşlerimiz Araplar tarafından; 1- 100.000'in üstünde Türk katledilmiştir. 2- 50.000'in üstünde Türk genci köle ve cariye yapılmıştır. 3- Şehirler yağmalanmış, ‘ganimet’ diye halkın her şeyi talan edilmiştir. 4- Tüm zenginlikler, tarihi eserler yok edilmiş, yakılmış, yıkılmıştır. 5- Dünyanın en büyük katliamlarından biri olan ‘Talkan Katliamında’ 40.000 Türkün kafası kesilerek 24 km yol boyunca ağaçlarda sallandırılmıştır. ( Tarihte örneği çok azdır.) 6- Aynı şekilde ‘Curcan Katliamında’ da esir alınan 40.000 Türk'ün nehir kenarında kafaları kesilmiş, nehrin suyu kıpkızıl olmuş, cesetler yine ağaçlarda sallandırılmıştır. 7- ‘Teslim olursanız canınız bağışlanacak’ diye söz verilmiştir ama o söz hiç bir zaman yerine getirilmemiş, ‘Şeriat söz tanımaz’ denilerek kadın-erkek kılıçtan geçirilmiştir. 8- Araplar, tarihte yaptıkları bu en büyük yağma ve talandan çok büyük servet elde etmişlerdir. 9- Türkler böyle bir vahşet ve mezalimi Çinlilerden dahi görmemişlerdir. 10- Bu tarihi gerçekler güya ‘İslam etkilenmesin’ diye, esasen de Arap seviciler tarafından gizlenmekte, bahsedilmemektedir. Curcan ve Talkan katliamları için web sitesi bulunmaktadır. *- MANİSA’DA HAVUZ DAVASI Yaz sıcaklarının yerini, serin havanın aldığı bu günlerde Manisa’dan; insan sağlığını tehdit eden bir havuz ve o havuzun işletme sahipleri ile ilgili çok konuşulacak bir haber geldi. İddiaya göre; Manisa’nın Yunusemre İlçesinde 500’e yakın kişinin yaşadığı (LK Residance) ın ortak havuzunun suyu; ölümcül bakteriler ve enfeksiyon hastalıkları riski barındırıyor, havuza girenlerde buradan enfeksiyon kaparak, hayati tehlikesi olan ölümcül hastalıklara maruz kalıyor. Konuya ilişkin iddialarla, durumu yargıya taşıyan M.K. adındaki site sakini; mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğini, site yöneticilerinin insan sağlığını hiçe saymakta direnmelerini de ifşa etmeye devam edeceğini duyurdu. İddialara göre sitelerin veya konut türlerinin yöneticileri; mevsimsel olarak hizmete sundukları havuzların dezenfeksiyon işlemlerini, havuzları bakteri ve mikroorganizmalardan koruyacak ilaçlama ve klorlama işlemlerini gerektiği kadar ve gerektiği tarih aralıklarında yapmıyor. Havuz, Sağlık Müdürlüğü ve Hıfzıssıhha Kurulu kararıyla mühürlenerek, kullanıma kapatıldı. Enfeksiyon hastalıkları uzmanlarına göre havuzlardan bulaşan enfeksiyonların en başında sindirim sistemi enfeksiyonları ve özellikle ishaller geliyor. Özellikle rotavirüs, nörovirüs enterovirüs, Hepatit A virüsü gibi virüsler; Cryptosporidium, amip, Giardia ve kıl kurdu gibi parazitler ve Salmonella (Tifo), Shigella (Dizanteri), E. Coli (Turist İshali) gibi bakteriler iyi temizlenmemiş ve yeterince dezenfekte edilmemiş havuzlarda uzun süre canlılığını koruyabilir. Bu mikropları içinde barındıran havuz suyunun çok az miktarda yutulması ile bile sindirim sistemi hastalıklarına; bulantı, kusma, yüksek ateş, karında ağrı, karın krampları ve ishallere neden olabiliyor. İyi temizlenmeyen, yeterli dezenfeksiyon yapılmayan havuzlara girilmesi halinde ayrıca; Cilt ve mantar enfeksiyonları, genital sistem enfeksiyonları, veya kanser başlangıçları, Üriner sistem enfeksiyonları, İdrar yolu enfeksiyonları, sistit enfeksiyonları, dış kulak yolu enfeksiyonları, orta kulak enfeksiyonları, sinüzit, göz enfeksiyonlarına yakalanılabiliyor. Özellikle 2 yaş altındakiler olmak üzere tüm çocuklar, gebe kadınlar, organ nakli yapılmış olanlar, kemoterapi veya radyoterapi alan kanser hastaları, şeker ve böbrek hastaları havuzdan en kolay mikrop kapıp, hemen hastalanabiliyor. Sık ve ağrılı idrar yapmak, karın ağrısı, ateş, kusma, kasıklarda ağrı ve bel ağrısı gibi hastalıklarda yine gerektiği kadar dezenfeksiyonu yapılmamış havuzlara giren kişilerin, yaşayabileceği sağlık sorunları arasında. *- PASAPORTLARI TÜRKİYE’DEN Dünyada yaşanan çip krizi nedeniyle yerli ve milli pasaportlarını üretmeye başlayan Türkiye, yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki vatandaşları da unutmadı. Türkiye Cumhuriyeti Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan yeni nesil KKTC pasaportları, Türkiye’de bulunan KKTC İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler’e teslim edildi. Geçen Ağustos ayında, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü holografik şerit, hayalet resim, metamorfik desen gibi özelliklerle dünyanın en güvenli pasaportu olacak, ‘üçüncü nesil’ olarak adlandırılan pasaport üretimini başlatmıştı. *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR