BİR KİŞİNİN DEĞİL, MECLİSİN KARARI OLUR

YAŞAR EYİCE *- HERKESE EŞİT DAVRANILAMAZ Çocukluğundan bu yana tanıdığım Jeoloji Mühendisi Uğur Göndem’le uzun bir aradan sonra yine görüşme imkanım oldu. Hal hatırdan sonra önemli bir konuyu gündeme getirdi sevgiil Uğur Göndem… Babası gibi o da doğma büyüme İzmirli… Babasını sanıyorum gerçek İzmirliler yakından tanıyordur. Çünkü ‘Çelebi insan’ Erdal Göndem sanıyorum 60 yılı aşkın bir süre İzmir’de foto muhabirliği yapan, İzmir’in sorunlarını yazan değerli bir gazeteci idi… Sanıyorum, insanlarla barışık onlarla samimi bir dialoga giren, büyükle büyük, küçükle küçük olan çok ender gazetecilerden biriydi… Bir ağabey, bir usta, bir İzmir aşığı idi Uğur’un babası Erdal Göndem.. Nasıl bir zamanlar Muğla’da Barış Manço ile aynı yatağı paylaşmak zorunda kaldıysam, Erdal Göndem ile de Marnaris’te Adnan Kaşıkçı’yi takip ederken, Martı Otel’de aynı yatağı paylaşmak zorunda kalmıştık. Çünkü koskocaman Marmaris’te hiçbir otelde ve pansiyonda bir kişilik tek boş yatak yoktu. Son yatağı da uykusuz geçen o hafta içinde Foto Muhabiri Erdal Göndem’le paylaşmış, sonunda yataktan birbirimizi itmektense plajda kumların üzerinde sabahlamayı seçmiştik. Erdal Gündem şimdi yok! Jeoloji Mühendisi Uğur Göndem de, ‘Nasıl bazı gazetecilerin isimleri parklara, yollara, caddelere verildiyse, öz İzmirli babamın da hakkı var!’ diyerek Karabağlar Belediyesi’ne resmen başvurmuştu… Uğur Beye göre, her gazetecinin böyle bir hakkı olmalı! Ben konuşmamızda, ‘Olmaz!’ diye çıkıştım… Şaşırınca anlattım: ‘Baban yüzde bir milyon bu hakkı fazlasıyla elde eden çok değerli bir gazeteciydi. Ustaydı. Geçimini sadece ve sadece fotoğraf makinası ile kaleminden yani gazetecilikten kazandı, sizi büyüttü, okuttu… Ama baban gibi değerler sayılı…’ Sonra devam ettim: ‘Çünkü bazı duayen diye geçinen sahtekarlar, adını sözde yazmasını bilmeyenler, sevgililerine, şoförlerine, berberlerine mukavele yaparak sürekli basın kartı almalarını bile sağlayanlar, topu görse bomba sanacak kadar spordan anlamayanlar gibi kalemi görse başka şey sancak kadar cahiller bile içimizde gazeteci diye geziyor ve kendilerini böyle tanıtıyorlar. Bunlarla Erdal Göndem gibiler bir olamaz…’ dedim. Ve bunlardan örnekler verdim, isim olarak da… ‘Adamını bul!’ derler ya, bu tipler mutlaka bir adamını bulurlar ve her zammen iyot gibi üste çıkarlar… Bunlar ‘Elifi görseler, mertek sanırlar!’ Bu değim sanki bunlar için kitaplara girmiş… Bunları neden anlattım; Çünkü Karabağlar Belediyesi son zamanlarda hiç park açmadı… Dilekçeye verdikleri yanıta göre, ‘Park açılırsa Erdal Göndem’in adı verilecek!’ Bence bu aldatmaca… Çünkü kararı meclis alır ve konu meclise getirilir… Acaba Karabağlar Belediye Meclisi’ndeki üyelerden kaç tanesi Erdal Göndemi tanıyor, biliyor? Ya da kaç tanesi buranın yerlisi? Bu da irdelenmesi gereken önemli bir konu tüm kentlerimizde… Bilmeyen, tanımayan, elifi mertek sananlar çoğunlukta olduğu sürece iş yürümez… *- TEKRAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİ Şimdi Karabağlar’daki Bahar Mahallesi’ne ‘Çalıkuşu Semt Merkezi’ yapılıyor… Tatil günü olmasına rağmen kepçeler geldi ve çevrenin tek yeşil alanı Parkın bir bölümünü derin bir şekilde kazmaya başladı. ‘Ne oluyor?’ diye semt sakinleri toplandılar ve ‘Olmaz!’ diye diretmek, direnç göstermek istediler. Muhtar ile Belediye Başkan Yardımcısı geldi, ‘Parkın iyice küçültülmesine ve ‘Çocuklar nerede oynayacak?’ diyenlere Bahar mahallesi Muhtarın ve Karabağlar Belediye başkan yardımcısı geldi. Onlara şikâyet ettiler. Fakat ‘Çalıkuşu Semt Merkezi başkanın emriyle yapılacak!’ yanıtını aldılar. Halka ve isteklerine karşı hiçbir yönetici de siyasetçi de karşı gelemez… Bir yanlışlık varsa dönülür… Ya da yanlış anlama varsa anlatılır, ortak nokta bulunur. Ben kendi namıma ‘Çalıkuşu Semt Merkezi’nin yapılmasına olumlu bakıyorum… Ama halkın istekleri ve düşündükleri de doğru… Her yer beton yığını oldu, çocuklar, yaşlılar, aileler nereden ve nasıl hava alacaklar? Bence Başkan gelip projeyi anlatmalı… Halkın istekleri ve görüşleri – ki haklılar- o zaman sorunun çözümü için bir başka yol aranmalı… *- BU GÜNE KADAR GÖRÜLMEMİŞTİ ‘İhracat ihracat!’ diye çırpınıyoruz, değil mi? Ama şu anda Avrupa’ya gidecek TIR’ların 39 kilometrelik bir kuyruk yaptıklarından, 4-5 gündür beklediklerini biliyor musunuz? Birçok sürücü taşıdıkları malların bozulacağı endişesi ile isyan etmiş durumda. Bugün ‘Ne oluyor?’ diye Vali Bey de, Edirne'den Bulgaristan'a açılan Hamzabeyli Sınır Kapısı'nda incelemeye gitti. Şöförleri dinledi. Kapıkule Sınır Kapısı'nda ise 3 bin 500'den fazla TIR, çıkış için bekletiliyor. Sebebi ne? Belirtildiğine göre; sınır kapılarındaki yoğunluğun, Bulgaristan’a girecek gıda ürünlerinin analizini yapan şirkete yönelik yolsuzluk operasyonundan kaynaklanıyor. Böyle deniliyor. Trakya Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğü yetkilileri ise kuyruğun, Türkiye'nin artan ihracatıyla oluşan yoğunluğa Bulgaristan tarafının karşılık vermemesi nedeniyle her geçen saat uzaması nedeniyle oluştuğunu söylüyor. Göksel Ertürk, 21 yıldır TIR şoförlüğü yaptığını ve ilk defa böyle uzun kuyruk gördüğünü söyledi. Kuyruğa 39 kilometreden girdiğini belirten Ertürk, "Bursa'da yüklediğim ihraç yükünü Romanya'ya götürmek için bekliyorum. Ben 21 yıldır TIR şoförlüğü yapıyorum, ilk defa bu kadar uzun bir kuyruk gördüm. Sebebini öğrenemedik ama bizim tahminlerimize göre Bulgaristan tarafının çalışmadığı söyleniyor. Dün akşam 6 kilometre gelmişim ve 32 kilometre kaldı. Yaklaşık 15 saate 6 kilometre gelebilmişim. Çarşamba günü Bursa'dan yola çıkan arkadaşım şu an yeni Hamzabeyli Sınır Kapısı'nda TIR parkına giriş yapmış. O da bekliyor bizde bekliyoruz. Onun avantajlı tarafı ihtiyaçlarını gidereceği tesisler var, bizim yok’ diye konuştu. Firmalarla nakliyecilerin arasındaki anlaşmaya göre mallar en fazla bir hafta içinde Avrupa’daki alıcıya teslim edilmeli. Özellikle gıda ürünü taşıyanlar ne yapacak? Aklıma başka kötü şeyler de geliyor ama bizimkiler bu sorunu herhalde çözeceklerdir. Sonra olayın perde arkasını da öğrenir sizlerle paylaşırım… Önce sorun çözülsün… Bu işi tezgahlayanlar ortaya çıkarılsın… Bakalım arkalarında kimler ya da hangi ülkeler var? *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR