HEPSİ BİZİM İÇİN

YAŞAR EYİCE *- YATERİ KADAR! Ne kadar doğru, her şeyin yeteri kadarını dilemek! Mutluluk, acı, sevinç, hüzün, hasret, hastalık… Hep bizim için. Ama nedense ‘doymak’ bilmiyoruz… ‘Gözün doysun’ ya da ‘Toprak doyursun!’ gibi laflar etmez miyiz, bazıları için… Çoğunluğumuzun ağzından çıkan ortak görüş ve inanış şöyledir: ‘Her şeyin hayırlısı!’ Şimdi size bir hikâye anlatacağım, konuyla ilgili olarak; *- AĞLIYORLARDI… Uçağın kalkış anonsundan önce yolcular biniş kapısına davet ediliyordu. Yaşlı kadın kızına sıkı sıkıya sarılmış hem ağlıyorlar hem de bir birlerini bırakmak istemiyordu. Dudağında dökülen cümleler beni o kadar etkilemişti ki; ‘Senin için her şeyin yeteri kadarını diliyorum!’ demişti… Kızı ise şöyle demişti: ‘Seni seviyorum Anne!’ ‘Ben de seni seviyorum kızım. Ben de senin için her şeyin yeteri kadarını diliyorum…’ Birbirlerine övgü dolu kelimeleri övgü dolu kelimelerle onurlandırıyorlardı. Ayrılmadan önce kız yere eğilerek ayaklarının üzerine alnını koyarak annesini onurlandırıp, tekrar ayağa kalkıp annesine sarılıyordu. Nedendir bilmem ama bunu bir kaç defa tekrarlamıştı. Bir süre sonra anne ile kız ayrıldı. Sonra kız güvenlik kapısından içeri girerken, anne arkasından hem bakıyor, hem de el sallıyordu. *- SONSUZA KADAR GÖREMEYECEK! Bir süre baka kaldıktan sonra nedendir bilmem ama kadının yanına gittim. Kadın ile birlikte kızına bakıyordum. Ağlamaklı bir sesle bana döndü ve dedi ki: ‘Bir daha sonsuza dek göremeyeceğin birine el sallayıp veda ettin mi?’ Durdum. Donakaldım. Yutkundum. Şaşırmıştım. ‘Neden ki ?’ diye sordum… ‘Çok yaşlandım ve kızım çok uzaklarda bir ülke de yaşıyor, maddi değil ama zaman ve çocuklarının durumdan dolayı sadece yakılma törenim için gelecek ve ben artık onu bu yaşamımda asla göremeyeceğim’ dedi ve ayni kelimeyi yineledi. ‘Kızım, senin için her şeyin yeteri kadarını diliyorum!’, diyerek ellerini bir birine kavuşturarak 3 defa tekrarladı. *- AİLE GELENEĞİ Kızı gözden kaybolunca, beraber yürümek isteyeceğini düşünerek, biraz daha yanında kaldım ve yürümeye başladığımız da; ‘Affedersiniz bir soru sorabilir miyim?’ dedim… ‘Neden?’ dedim,’Her şeyin yeteri kadarını dilediniz kızınız için, neden en iyisi değil. En güzeli değil. Gönlünce değil. Fazlası ile değil de Yeteri kadarını dilediniz?’ Yaşlı kadın gülümsedi ve dedi ki; ‘Bu bizim ailemizin bir geleneğidir. Annemin annesi, onun annesi ve onun diğer annesi hep bir birlerine bu şekil derlermiş, Senin için her şeyin yeteri kadarını dilerim.’ ‘Peki’ dedim, ‘Anlamı nedir bunun?’ Tekrar Gülümsedi; o kadar da güzel yakışıyordu ki gülümsemesi hayranlıkla izliyordum yaşlı kadını. ‘Bu hayatı sürdürmek için ihtiyaçlarımızın fazlasına ne gerek var ki? Aç gözlülüğümüzün ve hırslarımızın nedenlerinin hepsi daha fazlasına sahip olma duygusundan değil mi ki? Neye sahip olursanız olun, yeteri kadarına sahipseniz mutlusunuz demektir. Her şeyin fazlasına hiç gerek yok ki Tüm insanlık için: Günlerimizi ve geleceğimizi aydınlatacak parlak bir gelecek için yeteri kadar güneş diliyorum Güneşin aydınlığı ile yeteri kadar yağmur diliyorum. Hayat verecek yağmur ile yeteri kadar mutluluk diliyorum. Mutluluğun sevinç ile arttığı sevinçlerin daha büyük gözükmesi için yeteri kadar acı diliyorum. Yaşamınızı karşılamak ve yaşamanız için yeteri kadar kazanç diliyorum. Sahip olduklarınızın takdir edilmesi için yeterince kaybını diliyorum. Ve bu kaybının güle güle olması için sana da yeterince bir yaşam diliyorum.’ dedikten sonra, yaşlı kadın ağlayarak yanımdan uzaklaşmıştı. Kendime geldiğimde, bende ağlamış, farklı bir yöne doğru yürüdüğümü ve hava alanına niye geldiğimi hatırlamaya çalışmıştım…’ Tabii ki bu hikayeyi ne ben yaşadım, ne de yazdım… Tashi Nyima Lama’dan aldım… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR