ARTIK İDARE FALAN KALMADI, KALKTI

YAŞAR EYİCE *- PARANIZI KAPTIRMAYIN Tatil zamanında, aylarında olduğumuz için öncelikle paylaşayım: Gürkan Ertaç büyüğümüzün belirttiğine göre; Danıştay’ın aldığı karar doğrultusunda, karayollarında kurulan tüm EDS mobeseler devreye girdiler. Yani; Şerit değiştirirken, sollama yaparken kesinlikle sinyal vermeyi unutmayınız. Emniyet kemerinizi mutlaka takın, hız sınırına dikkat edin.. Özetle; Ceza sistemi başladı! Ben buna ‘korna’ çalmayı ve araç içindeki çöplerin gelişigüzel atılmasını da ekliyorum… Aslında önemli miktarda cezaları var ama nedense önemsenmiyor. Ya sigara içen tiryakiler ile telefon tiryakilerine ne demeli? Olacak iş değil ama oluyor işte! *- ‘KARYA GÜZELİ!’ Divan Edebiyatının aşk şairi Nedim: ‘Ey saki, bir elinde gül bir elinde kadeh olarak geldin; hangisini alayım: Gülü mü, kadehi mi, yoksa seni mi?’ demişti. En sevdiği çiçek güldü. Patrona Halil İsyanında damdan dama atlayarak kaçarken düştü, öldü. Vatan şairi Namık Kemal ‘Hürriyet’ kasidesinde: ‘Felek her türlü eziyet sebeplerini toplasın gelsin Millet için çıktığım yoldan dönersem namussuzum.’ demişti. Alpözen bu dizeleri çok sevmişti. Bir ömür boyu Bodrum Kalesi'ni ve içindeki müzeyi korumuştu, kollamıştı. Her türlü tehlikeyi sollamıştı. Karyalı Prenses Salonu'nu Kültür Bakanı D. Fikri Sağlar açmıştı. Kraliçe Ada günümüze ışınlanmıştı. Ya şimdi? Salonu yerle bir ettiler. Kraliçeyi botokslayarak gençleştirdiler. Bakan Ersoy'a ‘Karya Güzeli’ dedirttiler. Oldu mu? Hayır olmadı. Sergilemenin bilimselliği kalmadı. Desenize bilim nire, biz nire? *- NASIL DEMEYELİM? Şair Can Yücel ‘Bana bir varmış... de!.. Bir varmış bir yokmuş, deme... İçime dokunuyor...’ demişti. Can Ağabey sanki olacakları bilmiş ve özetlemişti. Bir ara yazmıştık, yine ‘üstat Oğuz Alpözen’in ağzından anımsatayım; Ne demişti; ‘Bak anlatayım; Bodrum Kalesi, Alman Kulesi'nin önündeki alana ‘Yukarı Avlu’ derdik. Biz müzeciler orayı çok severdik. Bodrum Lions Kulübü'nün desteğiyle, ortasında ada olan büyük bir havuz yaptık. Suya, adını unuttuğum koca koca kara balıklar attık. Ada üzerinde tavus kuşlarının kulübesi vardı. Çocuklar düşen renk renk telekleri toplardı. Yıllar sonra: ‘Burası doğa parkı değil !’diye güzelim ağaçları söktüler. Havuzun içine moloz döktüler. Üstüne barakadan tuvalet diktiler. Kale- müzenin yeni buyurganları sanki kral ya da çar,,,’ *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR