Kayıtlar

Eylül, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

70 YIL GERİYE GİTSEK, 140 YIL İLERİ GİDERİZ

Resim
YAŞAR EYİCE *- KAMYONDAN OTOBÜS Unutulan, unutturulan, kimsenin anımsamadığı ve kutlamadığı ‘Tayyare Bayramı’nı ısrarla anlatmıştım. Ben de, Gazi Mustafa Kemal’in ‘İstikbal göklerdedir!’ sözünün arkasında olduğumu bir zamanlar dizi gibi yazmıştım. Hatta TOG’tan önce üst karar vericilere ısrarla ‘Çin’ başta olmak üzere Uzaya yatırım yapanları anlatmaya çalışmıştım. Kısaca söylediğim şuydu: ‘Son model bir otomobili bizim tamircilerimiz alasını yaparlar!’ demiştim. İzmir Efes Oteli’nde yapılan bir özel fuarda konuştuğum ve izlediğim küçük anlatımlarda, ‘Biz uçağın da alasını yaparız!’ iddiasını gördüm. Hatta şu anda bilinen ya da bilinmeyen bazı uluslararası sanayicilerimiz var, nasıl ünlü arabaların önemli parçaları ve benzerleri orijinalleri İzmir’den, Manisa’dan, Marmara bölgemizdeki kentlerden gidiyorsa, yan sanayisi de bizde. Yaparız… Yani uçak da bizim kaliteli ustalarımız, teknisyenlerimiz ve onlara destek verip işi öğretecek uçak mühendislerimiz, makine mühendislerimiz, fizikçil

SADECE ÜÇ GAN ÖNCE LÜBNAN'A SALDIRAN İSRAİL'İN SİBER GÜCÜNÜ YAZMIŞTIM

Resim
YAŞAR EYİCE *- EN AKILCI GÖRÜŞ Uzun süre önce değil geçen Pazar günü ‘Kimsenin kimseyi incitmediği bir dünya olsun’ olsun diyerek ‘siber tehlikeden’ ve ‘dolayısıyla ‘İsrail’den’ söz etmiştim. Yazarken, “Şimdi birileri kabul etmediği gibi, ‘Sen İsrail’in reklamını mı yapıyorsun?’ diye yorumlar yazacağını da düşünmedim değil. Bu konuları İzmir’de ilgilenen, Türkiye’nin de beklediği tehlikelerle ilgili yazıları genelde Yeni Haber’in kurucu yöneticisi Muzaffer Tezel’den takip ederim ama bu kez atladı ve onun önüne geçtiğimi de Kıdemli Gazeteci Ünal Tümin’den öğrendim. Usta Gazeteci Ünal Tümin’e ‘Kıdemli’ dememin nedeni de 86 yaşına rağmen 66 yıldır kalemi elinden bırakmamasından… Hani İstanbul’da ‘usta’ diye geçinin 35 yıllık meslektaşlarımızı ikiye katlıyor. *- TOPA TÜFEĞE, BOMBAYA KARŞI İki gündür ‘dünya İsrail’in Lübnan’a yaptığı siber saldırıyı’ konuşuyor. ‘Acaba Ortadoğu’da başlayacak harp, bütün dünyayı etkileyip, saracak mı? Üçüncü dünya savaşının kıvılcımları, şimdi de Filisti

ANILAR AH ANILAR

Resim
YAŞAR EYİCE *- BİR FOTOĞRAFIN YAZDIRDIKLARI Okuyucu mektuplarına büyük önem veriyorum. Birçoğumuzun bildiği ama anlatmadığı anlatamadığı sorunları acı da olsa tüm çıplaklığı ile ortaya döküyorlar. Örneğin Hollanda’dan yazan Gülsen Demirli, ‘Hollanda’da ev ya da bina satın aldığınızda, sadece toprak üstünün tapusunu satın alırsınız. Türkiye gibi değil!’ diyor, uzun uzun anlatıyor. *- YARIM ASIR ÖNCESİNE GİTTİM Yasemin Güzeltepe bir fotoğraf göndermiş. Altındaki yazıları okumazsanız, sizi geçmiş zamana gönderir. 50- 60 yıl öncesinde ya kamyon kasalarında, ya da kamyondan bozma otobüslerle konu komşu Ege sahillerindeki kasabalara deniz banyosuna giderdik. Soyunma kargı denilen kamışların aralarında ya da kum tepeciklerinin arkasında olurdu. Kumsalda kilim ya da serilen hasırların üzerinde oturulur, denize girilip çıkılırdı. Yine sahilin bazı kesimlerinde kerpiçten yapılmış derme çatma gazinomsu lokantalar olur, servis de kimi yerde çakıl taşlarının, bazı yerlerde kumsalın üzerinde kon

NİTELEKSİZ İNSANLAR KENDİLERİNİ BİLMEZLER

Resim
YAŞAR EYİCE *- HESAP- KİTAP! Evimiz, ev ekonomimiz nasılsa, dünya de hep hesap kitap üzerine yönetilir. Tüm projeler hesap kitap üzerine hazırlanır ve yaşama geçirilir. Halkın yoksul kalması da bu projelerin içerisindedir. ‘Hinoğlu hin!’ dediklerimiz vardır ya, bu projeler için de geçerlidir. Birçok yerde ve inanışta ‘Kadının adı olmadığından!’ dikkat ederseniz birçok sözlerimizde hiç kadın yoktur. Biri insan için söylenir, diğeri de insan evladının yaptığı ve yaşama geçirdiğidir. İnanın, kötüler hep galip gelirler, bu fark edildiğinde iş işten geçmiş de olabilir. Ne derler, ‘Cehennem iyilikler üzerine kurulmuştur!’ Tabi ben tümleci biraz değiştirdim. ‘İyi bildiklerimiz, öyle düşündüklerimizden bazılarının gerçek yüzleri’ sonradan çıkmıyor mu? Bazı projeler sonucunu söyleyeyim: ‘Halk yoksul bırakıldı. Yoksul insanların sorgulama, okuma, araştırma yetisi yok olur, bunu da bazıları iyi biliyorlardı. Yoksulu bir de cehalete mahkûm ettiler. Çocuklarını da tarikatların cemaatlerin yurt

İÇİMİZDEKİ ŞANTAJCI SAHTEKARLAR

Resim
YAŞAR EYİCE *- İÇİMİZDEKİ SAHTEKÂRLAR Aydın ve Didim’deki bir ‘gazeteci müsveddesinin’ tehdit ve şantaj yazılarıyla bazı kişi ve belediye başkanlarından tabiriyle ‘avanta’ aldığı gündeme geldi. Bu ilk değil, ‘Sarı Basın’ adını verdiğimiz sahtekârlar hep varlar. Bu arada ‘Sarı Basın’ ile ‘Sarı Basın Kartı’nı karıştırmayalım. ‘Sarı Basın’ı özetle ‘sahtekârlar’, etik kuralları hiçe sayan, bazılarının açıklarını arayıp onlardan para ya da değerli bazı mallarına el koyanlar falan diyebiliriz. ‘Sarı Basın Kartı’ ise mesleği sadece ‘habercilik’ olanlara ve medya kuruluşunda çalışanlara devlet tarafından verilen özel kimlik kartı olarak tanımlayabiliriz. Şimdi bu ‘Sarı Basın Kartları’nın yerini, ‘Turkuaz Basın Kartları’ aldı. Yani değişiklik yapıldı, yeni bir sayfa açıldı. *- FAZLADIRLAR Bu tanıtım meslek kartları ancak sözde hak edenlere veriliyor, çünkü bir medya kuruluşu ile sözleşme yapması gerekiyor. Ama nedense belli sayıda olması gereken bu sözleşmeler patron ya da yöneticiler tara

MEMLEKET MESELESİ GİBİ

Resim
YAŞAR EYİCE *- KUTLU OLSUN! Merhaba! Bugün biz Müslümanların ritüellerinden Mevlid Kandili. Bu mutlu gecenin, birlik ve beraberliğimizi arttırmasını, tüm insanlığa barış, huzur, bolluk ve bereket getirmesini içten diliyorum. Bu arada hafta sonunun da sevdikleriniz ve sevenlerinizle keyifli, neşeli, keyifli geçmesi, hayallerinizin gerçekleşmesi dileğiyle sevgilerimi gönderiyorum. *- HEPİMİZİN ÖNEMLİ SORUNU Hastanelerde bakıcılar var. Bunlar birine girdiler mi, aynen politikacılar gibi çapa atıp, aylar değil yıllarca tutunuyorlar. Bu herkesin işine geliyor, hastabakıcısından yönetime kadar. Ama bunların çoğunluğu Türk vatandaşı değil. Çoğunluğu Türkmenistan vatandaşı… Birine adını sordum; ‘Gül!’ dedi… Bir başkasına, o da, ‘Sultan!’ Bir ‘gece’ ya da ‘gün’ diyelim, aldıkları bakım yevmiyesi 2 bin liradan başlıyor. Hastanenin bir çalışanına sormuştum; ‘İş durumuna, yani isteğe bağlı fiyatları değişiyor… Bazıları bin liraya kadar düşüyor!’ dedi. Sonra öğrendim: ‘Birçoğu dışarıdan bir men

KUMARBAZIN BÜYÜK AŞKI ve MOR CEPKEN

Resim
YAŞAR EYİCE *- ZAMAN GEÇİNCE Çocuklarımızla ilgili yaşanan son olumsuz ve üzücü, can sıkıcı olaylardan sonra ‘Çocuklarınıza kızmayın!’ diyenler, uyarı mesajları atanların sayısı oldukça yükseldi. Emekli Fransızca Öğretmeni Nesrin Dizdaroğlu şöyle diyor: ‘Dağıldı, döküldü, kırıldı, kirletti!’ diye lütfen kızmayın çocuklara. Yıllar geçer, tertemiz ve düzenli bir eviniz olur belki. Onlar gitmiştin ve eviniz bomboş gelir. Çok özlersiniz, ‘gelse de dağıtsa!’ diye ama zaman geçmiştir, artık!...’ Nesrin Dizdanoğlu büyük olasılıkla, kayıp sayılan binlerce çocuk, katledilen yavrularımız, cinsel saldırı altında kalan evlatlarımız haberlerini duyup, sinirleri laçka olunca bu satırları yazma ihtiyacını duydu. Konu ile ilgili sananlar olabilir ama ben ‘ilginç’ bulduğum bir üniversitemizin araştırma ve değerlendirmesini de, yine zaman zaman konu edilen bir çalışmayı paylaşacağım. Belirttiğim gibi bunun, büyük dram yaratan Diyarbakırlı kızımızla ilgili senaryolarla da ilgili değil. Ben bilmiyordum

SORANLARA 'DEVECİ OLACAĞIM' DİYORDUM

Resim
YAŞAR EYİCE *- YERSİZ, YURTSUZ GARİPLER ‘Korkarak yaşarsan, hayatı izlemekle geçirirsin!’ diyen Okuyucum Ahmet Şen’in anne tarafından dedesi şimdi Bulgaristan sınırları içindeki Petriç’ten gelme bir muhacir. Yani Balkan göçmenlerinden. Sık sık, muhacirleri belirterek, ‘O garipler, yersiz yurtsuz memleketin çeşitli yerlerine sığınmışla, çok çile çekmişler’ diyerek vatan sevgisinin gerçekte bunlarda olduğunu anlatıyor. *- ATATÜRK HASTALIĞI Sevgili Okuyucum Ahmet Şen, ‘Atatürk Hastalığı’ olarak bilinen ‘Siroz’dan anneannesinin de vefat ettiğini ve yaşamı boyunca ağzına bir damla alkol almadığı gibi dini vecibelerini yerine getirdiğini anlatmıştı. Bence iki bilgi de çok önemlidir. Bazı kötü niyetli kişi ve siyasiler, bu ‘Siroz’ hastalığını karambole getirip ‘Atatürk’ün içkiden vefat ettiğini’ tabi allandıra ballandıra anlatıyorlar, araştırması, okuması olmayan, dünyadan bihaber insanlarımıza inandırıyorlar. Ben de dayımın oğlu Ziraat Yüksek Mühendisi Aydoğan Yağcı’nın fakültede iken ‘

HESAPLARI, TÜM RUHLARIYLA TARAFLARINA ÇEKİP, SONRA ÖLDÜRMEK!

Resim
YAŞAR EYİCE *- ‘BENİM SENDİKAM VAR!’ Az sonra ‘pislik nedir?’, onu anlatacağım! ‘Hadi oradan pis insan!’ demeden önce Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinden söz edeyim; ‘Örnek(!)’ hastanede, verdiğiniz dilekçelere Başhekimlik yanıt vermiyor. Yani görmezden, duymazdan geliyorlar. Hastaların beş dakika, 4’ncu Murat gibi aralarına girseler neler görecekler, neler duyacaklar? Belki de Gordiom’da olduğu gibi kılıcı çekip, düğümlenen olayları kısa sürede çözecekler. Hastalara ‘yastık’ yok! Refakatçıların altından, eğer bir şekilde almış, elde etmiş ise ‘Çekip!’ sökercesine alıp götürüyorlar. Buna ben ‘Zorbalık!’ falan demiyorum, ‘Yönetim zaafı’ olarak değerlendiriyorum. Bir personel itiraf etti, ‘Kısa sürede en az üç kadro değişmiştir!’ Bu servisler için geçerli bir anlatım. Dahasını söyleyeyim; Neredeyse bir kilometre (!) uzaklıktaki servis dışı görüntüleme, ultrason, gibi dahili merkezlere gidecek hastaları bazı personel taşımıyor, tekerlerli sandalyeleri hasta yakınlarına kullandırıyorl