CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU VE DAİMİ OLSUN

YAŞAR EYİCE *- DAİM OLSUN Ne diyoruz? “Türk Milleti, en karanlık gecede bile umudunu yüreğinde taşıdı. O umut, bir güneş gibi Samsun'dan doğdu... Adı Cumhuriyet oldu…” 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlamaları sırasında Başak Karacan’ın bir paylaşımı dikkatime çekti: Başak Karacan şunları yazmış: “Çocukluğumuzdan beri aldığımız kurtuluş tarihi eğitiminin tavrı gereği, savaşların çetin geçtiğini diğer tüm olayların ‘hop diye’ gerçekleştiğini düşünürüz. Olayların detayları ya flu anlatılır, ya da hiç anlatılmadan doğrudan sonuç öğretilir. Mesela ben, örgün eğitimimi bitirdikten yıllar sonra, cumhuriyetin ilan edilmesine muhalif birçok vekil olduğunu okuduğumda, hele bir de kim olduklarını öğrendiğimde şaşkına dönmüştüm. Muhalif olma sebepleri ve halktaki izdüşümleri, şu yaşıma kadar tanık olduğum bazı toplumsal sıkıntılarımızın sebebini anlamamı sağladı. Biliriz ama göz ardı ederiz: Tarih, hem günümüze hem geleceğe ışık tutar. Bu ışık olmayınca önümüzdeki çukurları görmez, her birine düşeriz. Bayramımız kutlu, Cumhuriyetimiz daim olsun…” *- GİDİŞİ VAR, DÖNÜŞÜ YOK! Engin Yavuz ‘yeşilci’ gazeteci… Hiç kimseye ‘eyvallahı’ olmayan Engin Yavuz, bir ara bisiklete merak sardı, sonra doğaya ve demiryollarına… Gezgin oldu… Dikkat çekici konuları ele aldı. Tabii hepsi bizim tabirimizle ‘atlatma’ haber oldu. İşte son günlerdeki bir atlatma olduğu kadar ilginç bir yazısı. “Olur mu, oluyor işte!” Söke treninin gidişi var, dönüşü yok!... *- ALAŞEHİR TRENİNDEN SONRA “Söke’den Denizli’ye her gün saat 06.30 ve saat 16.40’ta iki tren (MT5700) hareket ediyor. Mesafe 183 kilometre. Yolculuk süresi hatların yoğunluğuna göre 3 saat 10 dakika ile 3 saat 25 dakika arasında değişiyor. Söke’den saat 06.30’da hareket eden tren 09.52’de, saat 16.40’ta hareket eden tren 20.04’te Denizli’ye ulaşıyor. Bilet ücreti 220 lira, eğer 65 yaş üzerindeyseniz 110 lira ödüyorsunuz. Söke’den hareket eden tren Sazlıköy, Ortaklar, Germencik, İncirliova, Aydın, Umurlu, Köşk, Karaali, Sultanhisar, Atça, İsabeyli, Nazilli, Kuyucak, Pamukören, Horsunlu, Buharkent, Sarayköy, Goncalı istasyonlarından geçerek Denizli’ye ulaşıyor. *- AYDIN’A VAR Denizli’den Söke’ye günde bir kez tren seferi var ve tren Denizli’den 06.30’da hareket edip saat 09.55’te Söke’ye ulaşıyor. Söke’den Denizli’ye gezmek ve kenti tanımak için gidecekseniz aynı gün akşamüzeri geri dönme ihtimaliniz yok. Çünkü akşamüzeri Denizli’den Söke’ye hareket eden bir tren yok. Ancak gün içinde Denizli’den Aydın’a üç tren seferi var. Saat 14.37, 16.00 ve 18.40’ta hareket eden trenler 2 saat 25 dakikada Aydın’a ulaşıyor. Bilet ücreti 160 lira ve 65 yaş üzerindeyseniz 80 lira ödüyorsunuz. Eğer 06.30’da gezmek için Söke’den Denizli’ye gitmeyi ve aynı gün geri dönmeyi planlıyorsanız Denizli’den 16.00’da Aydın’a gidecek trenin hareket saatine kadar birbirine yakın olan Laodikeia Antik Kenti’ni, Pamukkale’yi ve Hierapolis Antik Kenti’ni ziyaret edebilirsiniz. Çünkü Aydın’dan Söke’ye son minibüs saat 20.30’da, 404 numaralı son belediye otobüsü saat 20.20’de hareket ediyor. Minibüs bedeli 100 lira, belediye otobüsü tam bilet ücreti 65.60 lira.” Sevgili Engin Yavuz ne güzel anlatmış… Ama piyasadan haberi yok galiba! Sabah fiyatı başka, akşam başka nakliyecilerin… ‘Akaryakıta zam geldi!’ diye kendilerini savunuyorlar… Tamam güzel de, akaryakıt istasyonlarında pompa fiyatları, mehter marşı gibi iki ileri bir geri gidiyor. Tamam bunu biliyoruz. İleri gittiğinde, nakliyeciler, toplu taşımacılar, minibüsçüler, dolmuşçular aklınıza ne geliyorsa hepsi hemen sözde fiyat ayarlaması yapıyor… Örneğin kilometreye bir kuruş fark ediyorsa, 10 lirayı yapıştırıyorlar, buna da, mecburiyetten ‘tamam’ diyoruz da, ya geriye sarım olduğunda indirim olduğunda bunu bilet ücretlerine yansıtmıyorlar? Bilmem anlatabildim mi? Onlar anladı, biz de anladık ama anlamayanlar da çok nedense!... *- DENİZDE YAŞAM ALANI Şimdi kara yoluculuğundan, deniz yolculuğuna gidelim. Sıkıntı yaratmamak için isimleri paylaşmıyorum… Ama burada denizcilerimizin önemli bir sıkıntısını dile getiriyim. Bu çalışandan çok işverenleri ilgilendiriyor. Sırtınızı dayayın çayınızı koyun ve denizcilerimizin dile getirdikleri önemli noktaya dikkat kesilin.. “Denizde Yaşam Alanları Üzerine Birkaç Gerçek…’ aşağıda… Sanıyorum bugüne kadar hiç ama hiç kimse bu konuşa değinmedi… İşte bir gerçek daha: *- TARİHİ MOBİLYALAR “Yıl 2025 olmuş… Teknoloji, yapay zekâ, sürdürülebilir enerji konuşuyoruz… Ama denizciler hâlâ gemilerdeki yaşam alanlarını 1990’lardan kalma mobilyalarla paylaşıyor. Birçok kişi için gemi sadece bir iş yeri. Ama, denizciler için yılın neredeyse yarısı orası bir ev. Bir odada, bazen dört ay, bazen altı ay… Aynı duvarlara, aynı koltuklara, aynı yemek salonuna bakarak geçiyor hayat. Bir noktadan sonra gerçekten Truman Show gibi hissettiriyor aynı sabahlar, aynı manzara, aynı kapalı alanlar… *- GÖRMEZDEN DEĞİL, MASRAFTAN KAÇILIYOR Tersane dönemleri aslında bunun için bir fırsat olmalı. Gemiler karadayken, yaşam alanlarını yenilemek, mobilyaları modernize etmek, kabinleri ferahlatmak, personelin refahını yükseltmek için en doğru zaman. Ama çoğu zaman bu fırsat görmezden geliniyor. Çünkü ‘öncelik’ hep makine dairesi, boya, klas işleri oluyor… İnsan faktörü ise listenin en altına sıkışıyor. *- STRES ATILAMIYOR Oysa her sene milyonlar kazandıran bu operasyonların kalbinde insan var. Yorgun, bıkmış, stresli bir personelden maksimum verim beklemek mümkün mü? Çoğu gemide hâlâ spor salonu bile yok. Denizde günlerce hareket alanı sınırlı olan insanlar için, bedensel ve ruhsal sağlık aynı anda eriyor. *- FARK ETMEZLER Bir başka denizcimiz anlatıyor: “Biz denizciler, karadaki insanlardan daha uzun süre kapalı ortamlarda, daha yüksek stres altında yaşıyoruz. Ama birçoğumuzun ‘ev’ dediği yer, zamanla sadece ‘çalışma alanına’ dönüşüyor. Şirketler, tersaneler, armatörler… Lütfen bu gerçeği fark edin. Yaşam alanları, sadece konfor değil; insan sağlığının, motivasyonun ve güvenli operasyonun bir parçasıdır.” *- İLERİ Mİ, GERİ Mİ? Şimdi Deniz Genoğlu’na kulak verelim: “Yıl 1996… İlk stajımı Tahir Kıran gemisinde yapmıştım. Gemi, İrlanda yapımıydı. Daha o zaman fark etmiştim: stajyer kamarasında tuvalet ve banyo vardı, giriş kısmı ise bugünkü birçok geminin pilot ya da armatör kamarasından bile genişti. Zabitan kamarasında pinpon masası bulunmasına rağmen hâlâ ferah bir alan kalıyordu. Benim için en etkileyici detay ise alabandaydı. Bugün birçok gemide alabanda kalmadı; onun yerine yeşil metal bölmeler ‘alabanda’ olarak kullanılıyor. Fakat bence bu, bir denizcinin mental sağlığını olumsuz etkileyen bir durum. Gözünü açar açmaz yeşil metal bir duvara bakarak güne başlamak, gerçekten kötü bir his. Peki suçlu kim? *- İDARE EDER “Bana göre net: Japon tersaneleri. Arabada, teknolojide kalite standartlarını sürekli yükseltirken, gemi inşasında hâlâ ‘işi görür’ mantığıyla hareket ediyorlar. Seri üretim yaptıkları gemilerde standardı biraz yükseltseler, armatörler yine alır çünkü kalite her zaman kendini satar. Ama maalesef konu standart tutma meselesi…” *- FİLOLARIN DURUMU Benim yerime, Uğur Umut Yamak özetle şu yanıtı veriyor: “Maalesef filo yaşları yenilendikçe yaşam alanları daha da daraldı ve kalitesizleşti. 1990 öncesi gemilerde daha büyük yaşam alanları varken gross hesapları yüzünden 90 sonrası gemilerde yaşam alanları minimal düzeyde tutuluyor…’ Yani bizler mutlu oluyor, Ege ya da Akdeniz turlarına çıkıyor, mutlu oluyoruz. Ama ya çalışanlar? Onlar ‘Kunta kinteler!’ çalışsınlar, bahşiş alırlarsa mutlu olsunlar… Yaşamlarından çok şey veriyorlarmış, patronların, armatörlerin, büyük işletme sahiplerinin, acentelerin umurunda mı? *- METİN AYDINOĞLU VAR YA! İzmir’de ‘vefa’ denilince aklıma birkaç isim geliyor. Bunlardan biri de, spor yazarı ve futbol hakemlerimizden Metin Aydınoğlu… İçinde kıskançlık ve fesat olmayan, mesleğini seven, doğru dürüst, duyarlı ve gerçek dost Metin Aydınoğlu son yazısında ‘Siz daha hakem olmadınız mı?” demiş. Biliyorsunuz, ‘Hakemlik’ konusu son zamanlarda gündemden düşmüyor. Özellikle Futbol hakemliği… Daha önce şikeleri konuştuk yıllarca… Şimdi Futbol Federasyonu başkanı bombayı patlattı ve ‘Bahis oynayan’ hakemleri açıkladı. Neyse bu konuları ileride çok konuşur ve tartışırız. Biz sözü bu işlerin yani futbolun tam göbeğinde olan sevgili Metin Aydınoğlu’na verelim. Bakalım neler yazmış? *- BAŞVURU KOLAY ve ÜCRETSİZ “İzmir, TFF aday futbol hakem kursu (2025), 2 gün kaldı. Google'a bu linki giriniz ve tıklayınız; https://forms.gle/MPar5NnYfVw9GGvP7... Ve karşınızda futbol hakemliği. İşte bu kadar. Hakem olabilmek ve de hakem kalabilmek pek de kolay değil ama, başvuru bu kadar kolay hem de ücretsiz. Size iki üniversite öğrencisi gençten bahsedeceğim, hakem oldular. Basketbol ile futbol hakemleri. Biri hakem arkadaşımın oğlu, diğeri akrabam. Hemen 'Baba oğul muhabbeti' devam ediyor, 'Akrabalarla mı doldu demeyin, valla darılım. Alakası yok, konumuzun. Eğitimle, okulla çok da güzel yürür gider hakemlik, birbirine çok faydası da olur. 2019'da başladı Furkan Köse basketbol hakemliğine, 2001'li. 9 Eylül Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İstatistik Bölümü öğrencisi. 5 yıl Kemalpaşa Belediyespor'da spor yaptı. Babasından gördü hakemliğe merak sardı ama basketbol hakemliğini tercih etti, yasak olur diye. Baba Mustafa Köse, gözlemci. Baba-oğul saçmalığı olduğu için de futbola değil daha çok sevdiği basketbola yöneldi. ‘Saçma’ diyorum, çünkü her baba demek torpil demek değil. Oğlu olduğunu bilmezsiniz, böyle babalar da oldu. *- HERKES BİR DEĞİL Soyadı devam etsin diye aynı kulvardaki rakiplerinin, oğlunun rakiplerinin yani. Önünü kesen adıyla şanıyla onları kullanarak, gözlemcilerden not dilenen babalar da gördük. Böylelerinin oğulları ite kaka bir yerlerde geldi ama, ah alarak. Zaten herhangi bir sopaya sürekli maç verin bol kepçeden not veren gözlemciler de yollayın. Zaten en tepe çıkarılmazsa, adım da Metin değil. Bu gibiler yüzünden 'yassah' geldi hiç de hoş olmadı. Türk hakemliğinin bu hale gelmesindeki en büyük iki nedenden biridir. Asker kökenli hakemlere gözlemcilere yasak getirmek, bir de baba-oğul durumları. Herkes bir değil ki. Küçücük kanatlı mikrop taşıyıcı canlı için koca kazandaki keşkek dökülür mü? Onun gibi. Yaşadık, oldu işte, bugünler daha iyi günlerimiz, daha durun. Mustafa Köse, sosyal yönü çok güçlü, torpil yapmayanlardan. 12 yıl futbol hakemliği yaptı, fedakârca Kemalpaşalıdır. Oğul Furkan Köse, basketbola çok yatkın çıktı. Her yıl klasman yükseldi. İyi ki de basketbola yönelmiş. Halkbank Kadınlar Basketbol Süper Ligi'nde Galatasaray Çağdaş Faktoring - Melikgazi Kayseri maçını Aydın Karaçam, Candemir Tabak ile birlikte yönettiler, kutlarım başarılarının devamını dilerim. *- OKULLA BERABER HARİKA OLUR ‘Akraba’ dedik ya. 'Herkesi hakem yaptım', kendi yakınımı görmemişim. Her kurs öncesi yazarım duyuru yaparım, aklımda tutar telefon açarım. Şu an süper lig dahil, ön ayak olduğum gençleri ekranda, sahada görünce gurur duyarım. Başlatırım çekilirim, izlerim, tavsiyelerde bulunurum o kadar. Başka işlere burnumu sokmam, işim olmaz. Şükran - Mehmet Zeki Açıkalın çifti, teyzem ile eniştem Ödemiş Zeytinlik Genev ile Kayak Merkezi Bozdağ'ın komşusu Gölcük'ten Gölcük Yaylası'ndan. Kuzenim Ahmet bisikletle ben ise koşarak az göl turu yapmadık. Mis gibi hava, YSE çeşmesinden kana kana su içtik, şişirmedi. Şimdi nerdeee? Yoksa daha görmediniz mi? Genetik teyzem merhum annemin, kardeşi. İki büyüğüme de sağlıklı ömür diliyorum. Torunları, Şirin - Ahmet Açıkalın çiftinin evlatları Berkay hakem olmuş haberim yok, utandım. Gerçi duyurularımın faydası olsa da. Geç kalmış bir bilgi. 2023 aralık kursuyla başlamış hem de. Kardeşi de Ecenaz. Berkay 2004'lü, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği öğrencisi. Yeni haberim olduğu için izleyemedim henüz. *- KORKMAYIN, İSTİKLAL MARŞIMIZDAKİ GİBİ Torpille hakem olunmaz, olunursa da adı hakemlik değil başka bir şey olur onun adı. Üç pırıl pırıl genç Deniz Ege Kesenci ve Emre Buzak ile resmi lig maçlarına çıktı Berkay Açıkalın, eğitimlerini de ihmal etmeden. Okul, öğrencilik daha stresli. Kuralları iyi öğrenin, korkmayın İstiklal Marşımızdaki gibi tıpkı. Adalet düsturunuz olsun. 'Zor maç kolay maç yoktur, ' 'Büyük takım küçük takım yoktur'. Bunları aşarsanız, gerisi de çok zor değil. İçiniz rahat olsun yeter. Sadece futbolda değil, diğer branşlarda da hakemliğe başvuru zamanıdır bugünler. Masatenisi, basketbol, voleybol, hentbol, yüzme ve diğer salon sporları. İlgili federasyonlarının sitesine girin, inceleyin ve de başlayın. Türkiye'nin T'si, spor branşının baş harfi, bu kadar Google'a girin ‘şak diye’ karşınızda. Mesela masa tenisi için TMTF yazınız, bu kadar. Yıllar çabuk geçiyor, bahane aramayın. Yoksa siz hala başvuru yapmadınız mı? Bir tık kadar yakın, az sonra değil hemen şimdi… *- NEYİN NESİ? Erkan Ayan’ın okuyucularından oldum. Sosyal Medyada yazıyor. Tesadüfen tanıdım. Erkan Ayan son yazısı, daha çok araştırmasında, “Nadir Toprak Elementleri (NTE) nedir ve neden geleceğin yatırımı olarak görülüyor?” konusunu ele alıp araştırmış. Belirttiğine göre, 17 kritik element, modern hayatın görünmez itici gücüdür. Saymış: Lantan (La) - Seryum (Ce) - Praseodim (Pr) - Neodim (Nd) - Prometyum (Pm) - Samaryum (Sm) - Evropyum (Eu) - Gadolinyum (Gd) - Terbyum (Tb) - Disprosyum (Dy) - Holmiyum (Ho) - Erbyum (Er) - Tulyum (Tm) - İterbyum (Yb) - Lutesyum (Lu) - Skandiyum (Sc) - İtriyum (Y)… Belirttiğine göre; Hayatın Anahtarı: Bir cep telefonundan bir F-35 savaş uçağına, MRI cihazından elektrikli araba motorlarına kadar her şeyde kullanılırlar. Süper güçlü mıknatısların hammaddesidirler. Jeopolitik Önem: Tedarik zinciri büyük ölçüde tek bir ülkeye (Çin) bağımlı. Bu durum, ABD ve AB gibi Batı ülkeleri için büyük bir stratejik risk oluşturmaktadır. Yatırım Fırsatı: Küresel güçler kendi tedarik zincirlerini kurarken, bu alandaki madencilik ve işleme şirketlerinin önemi katlanarak artmaktadır. Bu devasa trende tek bir enstrümanla erişim sağlamak isterseniz, NTE ve stratejik metallere odaklanan VanEck Rare Earth and Strategic Metals REMX ETF'ini inceleyebilirsiniz. *- ÖNEMLİ ŞİRKETLER ETF dahilinde en yüksek pozisyonu olan şirket/hisseler; 1. Lynas Rare Earths Limited: Avustralya ve Malezya'da nadir toprak minerallerinin çıkarılması ve işlenmesi konusunda uzmanlaşmış bir şirkettir. 2. Pilbara Minerals Limited: Avustralya'daki Pilgangoora Lityum-Tantalum Projesi başta olmak üzere, lityum ve tantal madenciliği operasyonları yürütmektedir. 3. MP Materials Corp.: Batı Yarımküre'deki en büyük nadir toprak madeni olan Mountain Pass'te nadir toprak elementleri üretimi ve işlenmesi yapmaktadır. 4. Albemarle Corporation: Özellikle lityum , brom ve katalizörler olmak üzere, temel kimyasallar ve uzmanlık kimyasalları üreten global bir liderdir. 5. Lithium Americas Corp.: Arjantin ve ABD'de büyük ölçekli lityum kaynaklarının geliştirilmesi üzerine odaklanmış bir lityum şirketidir. 6. China Northern Rare Earth (Group) High-Tech Co.,Ltd: Çin merkezli ve dünyanın en büyük nadir toprak üreticilerinden biri olarak, nadir toprak ürünlerinin üretimi ve satışı ile uğraşmaktadır. 7. Sociedad Química y Minera de Chile S.A. (SQM): Lityum, potasyum nitrat, iyot ve güneş enerjisi tuzları gibi uzmanlık besin maddeleri ve endüstriyel kimyasalların üretimiyle ilgilenen bir Şili şirketidir. *-YAKINDA BİZİM DE ŞİRKETİMİZ OLSUN 8. Liontown Resources Limited: Batı Avustralya'da önemli bir lityum yatağı olan Kathleen Valley'i geliştiren bir lityum madenciliği şirketidir. 9. Iluka Resources Limited: Zirkon ve rutil gibi mineral kumlar ile nadir toprak elementlerinin madenciliği ve işlenmesini yapan Avustralyalı bir şirkettir. 10. Ganfeng Lithium Group Co., Ltd.: Lityum kaynaklarının çıkarılması, işlenmesi ve lityum pillerinin üretimi gibi lityum endüstrisinin tamamında faaliyet göstermektedir. 11. AMG Critical Materials N.V.: Uzmanlık alaşımları ve kaplamalar ile lityum ve vanadyum gibi kritik malzemeler üreterek müşterilerine karbon ayak izlerini azaltmalarında yardımcı olmaktadır. 12. IperionX Limited: Titanyum ve nadir toprak elementleri için düşük karbonlu ve döngüsel malzeme çözümleri geliştirmeye odaklanmış bir şirkettir. 13. Vulcan Energy Resources Limited: Avrupa'nın en büyük lityum kaynağı olan Yukarı Ren Vadisi'nde sıfır karbon lityum ve jeotermal enerji üretmeyi hedeflemektedir. 14. Xiamen Tungsten Co.,Ltd.: Tungsten (volfram) ve nadir toprak elementleri ürünlerinin araştırılması, üretimi ve ticaretini yapan Çinli bir şirkettir. 15. Shenghe Resources Holding Co., Ltd: Çin'de nadir toprak madenciliği, işlenmesi ve ticareti alanında geniş bir yelpazede faaliyet gösteren bir şirkettir. “ Bakalım ‘Bizim uzmanlık alanımız!’ diyerek kimler ortaya çıkacak, ben de bekliyorum… *

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BAŞIMIZ SAĞ OLSUN! ACIM BÜYÜK! BOLU'DAKİ OTEL YANGININDA 66 İNSANIMIZI KAYBETTİK

KİTAPLARIN ANLATAMADIĞINI ANLATIYOR

BÖYLE BİR ANLAŞMA GÖRÜLMEDİ... DENİZİ YOK ANLAŞMAYA LİMANLAR KONULDU...