Kayıtlar

Kasım, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TORBA YASADAN ÇIKAR MI

Resim
YAŞAR EYİCE *- KIYAKÇILIĞI ÖNLEDİ Mine Karaca’nın mesajı çok kısa ve anlamlı: ‘Her şey çok güzel olacak Türkiye!’ diyor Mine Hanım… Umudumuz ve düşüncemiz böyle… Ama benim konum başka; sağlıklı beslenmenin anası ‘Balık!’ Yaz aylarında ‘balık sever!’ bir aile büyüğümüz misafirliğe gelecekti. Urla İskele’deki mezata gittim! Ama açılışa daha zaman vardı. İki ayrı sepetteki balıklar dikkatimi çekti ve misafirlerim için almak istedim. Biçilen miktara ‘Yüzde 25’ fazla vermek istediğimi bildirdim. Bir ayrıcalık istemiştim. ‘Tamam’ dediler, ‘İyilik olsun’ diye… Ama bir başkası ‘Ben de şu sepettekileri, istiyorum’ diyerek lafa karışınca, ‘Kimseye ayrıcalık yapamayız, saat 10’u bekleyin!’ denildi Yani benim işimi bozdu bir başka alıcı… Hatırlarsanız, o gün, ‘Merhaba Yaşar Bey, ben doktor Cihan!’ diyerek kendini tanıtanı anlatmıştım. Önce doktorları karıştırdım, biraz zihnimi zorlayınca, ‘Namık Kemal Lisesi’nin akşam bölümünden, tıp fakültesine gitme başarısını gösteren’ öğrencimi anımsamıştım.

KÖTÜYE HIZLA GİDİYORUZ

Resim
YAŞAR EYİCE *- İNSANLIĞI KAYBETMEYELİM İzmir özelliklerini kaybetmeye başladı. Tabii bu ‘gerileme’ sadece İzmir’de değil, ülkemizin büyüyen her kentinde açık saçık meydanda. Bir iki küçük ama önemli noktadan söz edeceğim. Metroya bindim: Bir baktım, çoğumuzdan sağlam biri, ‘Hastayım çalışamıyorum, evime bakmak zorundayım!’ diyerek yol kenarlarında, kavşaklardaki dilenciler gibi yolcuların duygularına hitap ederek paralarına çarpıyor. Biri gidiyor, diğeri ortaya çıkıyor. Bu kez sakallı bir kişi… Alışkın olduğumuz şekilde ‘kağıt mendil’ sözde satıyor. Sistem aynı, acındırma… Vagondakiler bu kez başlarını iki küçük çocuğun ‘Ablalarım, ağbilerim!’ diye başlayan seslerine döndürüyor. Biri darbuka çalmaya çalışıyor, diğeri elindeki kutuya para topluyor, bir yandan da ‘Sanatçılara yardım edin!’ diyor… Bu çocuklar İzmir’in bir ucundan metroya nasıl geliyor ve sanatlarını (!) nasıl icra ederek, yolculara el açıyorlar. *- KONTROL BIRAKILMIŞ Bir ara bunlarla mücadele için ‘kontrol memurları’

HAYALLERE DALMAYALIM, GERÇEK BÖYLE

Resim
YAŞAR EYİCE *- VAY CANINA! Nedeni açıklanmadan aday gösterilmeyen önceki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bir medya gurubuna verdiği demeçte, ‘CHP Normalleşmeyi bırakıp, iktidar olmak için muhalefet etmeli!’ dedi. Tunç Soyer’den önce mi, daha sonra mı tam çıkaramıyorum, Tunç Soyer’den önceki, en fazla başkanlık yapan Aziz Kocaoğlu da, anımsadığım kadarıyla aynı nakaratta laflar etmişti, gazetecilere… Fazla zaman geçmedi, dikkatimi çekiyor, parti içi muhalifler anlaşmış gibi ‘Özgür Özel normalleşmeyi bıraksın’ diyorlar. Bir başka söylenenler de şöyle; ‘Artık Özgür Özel, açıklama yaptıktan sonra, açıklamanın açıklamasını da yapmasın!’ Örnekleri çok… Bu açıklamalar, ‘yanlış anlaşıldım!’ sözleri de, ‘Yanlış yaptım!’ın bir başka versiyonu… Türkçemizde çok güzel sözler var, örneğin, ‘Az konuş da molla sansınlar!’ gibi… Özgür Özel’in işi çok zor gibi görülüyor… Ne derler, ‘Balık hafızalımı ne?’ Bakıyorum, çoğunluk ‘Ben akşam ne yediğimi bile bilmiyorum!’ diye yanıt veriyor, gün

UÇAK MODUNA ALMIŞ

Resim
YAŞAR EYİCE *- İLGİ BEKLENİYOR Fotoğrafın ustası olduğu kadar en iyi güldürü ustasına ders verecek kadar önde olan sevgili Ateş Akkor, ‘İnsan ilgi bekliyor! Kimse aramayınca buruluyorum, ‘Neden kimse aramıyor?’ diye, sıkıntı yapıyorum. 5 gündür hiç kimse aramayınca tamirciye gittim. ‘Ateş Amca uçak moduna almışsın!’ dedi. Bu sefer de, ‘Niye Amca dedi?’ diye sıkıntı yaptım.” ‘Nasıl yanıt veririm?’, diye düşünürken, imdadıma yetişen Fatma Türkteki yetişti. Fatma Hanım da şöyle diyor: ‘Öğrenirsin merak etme! Ben telefon yeniyken, nereye basıyorsam, birisi durmadan benim ne yaptığımı sürekli olarak tekrarlıyordu. Telefoncuya gidip, ‘Şu deliyi susturun!’ diyordum, meğer ‘Görme engelliler için bir programı açıyormuşum!’ İşte komedyenlere Ateş Akkor ve Fatma Türkteki’den güncel iki anektod. *- İKİ KÖY YOK OLUYOR Ayşen Yümsek’in mesajı ‘Yardım’ istemekle özdeşmiş: ‘Kaz Dağlarında bir milyon ağaç, bakır madeni için katlediliyor. İki köy haritadan silinecek. Lütfen sesimizi duyuralım!’ Ayşen

KABZIMAL DA ŞİKAYETÇİ

Resim
YAŞAR EYİCE *- ŞAŞILMAYACAK GİBİ DEĞİL İyi takipçilerimden Emine Elat, şimdi Çeşme, Büyük Çiğli, Yeni Foça ve Bigadiç seyahatlerinden sonra tekrar Bornova’ya döndü. Bu ilçelerimizi konuştuk. Söz döndü dolaştı, İzmir’e yani Bornova’ya geldi. İzmir’in akşamlarının gündüzlerine göre çok daha güzel olduğunu, özellikle bazı semtlerdeki ışıklandırmaların ‘Harika’ olduğunu söyledi. Yeşilliğini kaybeden İzmir belki de bu hata ve eksikliğini, ışık ile kapatmaya çalışıyor. Bunları bir yana bırakalım. Oğlunun desteği ile yaşamını sürdürmeye çalışan Emine Hanım, yakındaki bir markete gitmiş. Canı sabah kahvaltısında domates yemek istemiş. O da ne? Bir kilo domates 87 lira! ‘Bu ne?’ diyerek evine dönmüş… Ben de kendisine başka örnek verdim: Üreticiden bir kilo buğday’ın 7 liradan alındığını, bundan 800 gram un elde edildiğini, bundan da 15 tane hadi bilemedin 10 tane gevrek (simit) elde edildiğini ve15 liradan satıldığını, kazancı kendisinin hesaplanmasını belirttim. Hesaplar ortada… *- KABZIMA

EV SAHİBİ DE KİRACI KADAR HAKLI

Resim
YAŞAR EYİCE *- BODRUM ve TÜRKİYE KAYBI Urla’daki kitaplığımda elimi attım ve çıkan ilk kitaba göz attım. T.Oğuz Alpözen’in ‘Halikarnas Balıkçısının eşiğinde BODRUM KALESİ ve MÜZESİ’ eserine göz attım. Şunları anımsadım: ‘Bodrum Kalesi, içindeki ‘Sualtı Arkeoloji Müzesi’ konusunda dünyanın en büyüğü olmuştu. Hani televizyonlarda ve medyada, ‘Çık… çık… çık…’ diye TIR’ın altında kalacak birini kullanarak, imalatı ya da fabrikayı ‘Dünyanın en büyüğü!’ gibi tanıtmaya çalışarak, dikkat çekmeye çalışan reklam var ya, bu öyle bir şey değil… Gerçeğin ta kendisiydi… ‘Kendisiydi!’ diyorum şimdi yok! Hikaye oldu… ‘Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne benzersiz kılan Turgut Oğuz Alpözen, gücünü Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Temelimiz Kültürdür’ deyişinden, ‘Yurtta Barış Dünyada Barış’ görüşenden almıştı. Tanıdığım ve selamlaştığım, emekli meslektaşım Murat Eştürk’e ‘Demokrat İzmir’ Gazetesinin üç katlı dik merdivenlerinde ‘Merhaba Çocuk!’ diye selamladığı günleri

HOLLANDA ULUSAL MARŞI, HOLLANDA HALKINDA TRAVMAYARATTI

Resim
YAŞAR EYİCE *- KİM TEHLİKEDE? Genelde hak arayanların yanında oluyorum. Ama tek şartla ‘hakkı’ olanların. Bir de artık ‘Sendika adı’ yazmamaya karar verdim. Bir zamanlar önüne gelen banka açıyordu, ya da ‘Bankerlik’ bürosu… Her köşe başında değişik isimlerle görüyorduk. O kadar cazip ama yalan tekliflerle size yaklaşıyorlardı ki, kanmamak imkansızdı. Kendileri sözde battılar ama mudilerini de yanlarında götürdüler. Bir gecede zengin olanlarla, bir gecede tüm varlığını kaybedenleri gördük. ‘Tapu delinmez!’ diye biliyorduk, bunda da güvenin olmadığına tanık olduk. Tabii ki, bir gecede ‘U’ dönüşü yapanları da… Kendi bankasını soyanlara da, mudileri çarpanları da…. Bu yazdıklarımın her cümlesi bir kitap olacak cinsten. Şimdi yazımın başına döneyim: *- ‘HAK YOKSA, İŞ YOK!’ Bir sendika, kamu mühendislerinin iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanarak mesleki ve ekonomik güvencelerine kavuşturulmasına yönelik mücadelesini sürdürüyor. Meslek Kanunu ve koruyucu giyim hakkı için ‘Hak Yoksa İş Yok

İNSAN İNSANA GÜLER İŞTE, GÜLERLER İNSANA...

Resim
YAŞAR EYİCE *- PAYLAŞMAK GÜZEL BİR DUYGU.... Celal Demir, önemli medya gruplarında, önemli görevlerde bulunmuş, gerçek usta diyeceğim bir yazar. Aynen Fotoğraf Ustası Ateş Akkor gibi iki üç cümle ile o kadar güzel espriler, iğnelemeler yapıyor ki, nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Ama önce şu sözlerine kulak vermenizi diliyorum, Acaba kaç meslektaşı böyle yazıp, söyleyebilir? Söz usta Celal Demir’de; ‘52 yıldır gücüm yettiğince ülkemin selametini hedeflemiş biri olarak kendimce uygun bulduğum görüşleri, yaklaşımları, analizleri okurlarla paylaşmaya çalışıyorum. Bir işe yarıyor veya yaramıyor, takdir okurlarımındır. Yazmadığım veya yazdırılmadığım zamanlar ekmek yememiş, su içmemiş gibi olurum. Dahası, siz yemediğiniz, içmediğiniz zaman tanıdıklarınızın da aç ve susuz kaldıklarını düşünür ayrıca üzülürsünüz. Açlığınızı, susuzluğunuzu gideren, size yaşama sevincini tattıran şeyin adı paylaşmaktır... Ülkenizin namuslu siyasetçileri, bilim emekçileri, yazarları, çizerleri günümüzün güze