EGE DENİZİNDE YAŞAM BİTİYOR

YAŞAR EYİCE *- AŞAĞILIK MAYMUNLAR (!) Siyasiler ve de ilahiyatçılar çoğu zaman kutsal kitabımızın, Fatiha’dan sonra ikinci suresi Bakara’dan alıntı yapıyorlar. Kendilerine göre yorumluyorlar. Allah indirmeseydi, inmezdi; o resul bildirmeseydi, bilinmezdi, değil mi? Yozlaşmamışsa insan, bozulmamışsa insan, kirlenmemiş kirletilmemişse insan bizlere kutsal kitaplar gönderilir miydi? İman da gitmiş, irfan da Maalesef bazı meallerde, çevirilerde, kutsal kitabımız değil, örf, mezhep, hatta hurafe konuşturulmuştur. Bu konu üzerinde Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün ayrıntılı olarak çalışmaları bulunuyordu. Şunu da ilave etmeden geçmeyeceğim: Meallerin hemen tamamında dil sorunu da vardır. Meal olabilecek en yakın çeviridir, en küçük ekleme yapılmaz. Parantez arası ilaveler koyulduğunda bu bilimsel anlamda tefsir olur, meal değildir. İslam nasıl yozlaştırıldı? Bunun en güzel örneklerinden birini de Nisa Süresi’nin (Kadın) 34’ncü ayetinde görüyoruz. Buradaki, emrin kökü olan ‘darb’, Kur’an dilinde 6 anlamda kullanılmıştır. Nisa 34’ncü ayetinde bunlardan ikisinin olduğu din alimleri tarafından belirtilmiştir. Ama ayetteki bu emir, iki boyutuyla anlamdırılmak yerine , tek boyutlu ele alınmıştır bazıları tarafından. Bilmem anlatabildim mi? Daha açığını yazayım: Yine gerçek din alimlerine göre, burada, tek boyut olan ve bu ayette kullanılmayan ‘dövmekle’ kayıtlanmıştır. Böylelerine ne demek lazım, bilemiyorum. ‘Kadın düşmanı’ mı, ne? *- ‘İÇKİ SERVİSİ’ YAPIYORDU Hatırlatayım: Bir zamanlar Amerika’da gece kulüplerinde şurda burda ‘barmenlik’ ve ‘Garsonluk’ yaparak hayatını sürdüren ve Türkiye’ye gelip siyasete atılan ve köşeyi dönen biri, bir ‘yavşak’ gazeteci ile yaptığı telefon görüşmesinde, ‘Bakara Suresini’ alaya almıştı. Adı yolsuzluk ve rüşvete karışmış olan, bazıları tarafından ‘İslam’a hizmet ediyor (!) diye kabul edilen bu kişi ne demişti, sonuçta ne olmuştu? Bunu en güzel şekilde anlatılanlardan biri de 23 Eylül 2019 Cuma günü açıklama yapan Afyonkarahisarlı Orhan Arslan’dan öğrenebilirsiniz. Ben daha fazlasını yazamam! Ben bunun yerine, 10 yılda indirildiği bilinen ‘Bakara Suresinden’ bir iki ayeti paylaşmak istiyorum, bazılarımıza örnek olması için… İçimizde bunlardan olduğunu anımsamanız için… *- İŞTE GERÇEK YÜZLERİ 8’nici ayet: ‘İnsanlar içinden bazıları vardır, ‘Allah’a ve âhiret gününe inandık!’ derler ama onlar inanmış değillerdir…’ 9’ncu ayet: Allah’ı ve inanmış olanları aldatama yoluna giderler. Gerçekte ise onlar öz benliklerinden başkasını aldatmıyorlar. Ne var ki, bunun farkında olamıyorlar. 10’ncu ayet; ‘Kalplerinde bir hastalık vardır da Allah onları hastalık yönünden daha ileri götürmüştür. Ve onlar için, yalancılık etmiş olmaları yüzünden acıklı bir azap ön görülmüştür. 11’nci ayet: ‘Onlara, ‘Yeryüzünde bozgun çıkarmayın’ dendiğinde, ‘Tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz’ demişlerdir.’ 12’nci ayet; ‘Dikkat edin, gerçekte onlar, bozgun getirenlerin ta kendileridir de bunun bilincinde olmuyorlar.’ Bir de, 14’ncü ayeti anımsatayım, ki, bunların her zaman içimizde olduklarını ve bizi kandırmak için neler yaptıklarını düşünün? 14’ncü ayet: ‘Bunlar iman etmiş olanlarla yüz yüze geldiklerinde, ‘İman ettik!’ derler. Kendi şeytanlarıyla halvet olduklarında ise söyledikleri şudur: ‘Hiç kuşkunuz olmasın, biz sizinleyiz. Gerçek olan şu ki, biz alay edip duran kişileriz…’ *- İÇİMİZDEKİ İBLİSLER Günümüzde biz inananları kandıranları ‘Yan çizen İblis’e’ benzetiyorum. Hepsi, Şeytan’ın ayağını kaydırdığı, bir kısmımızı bir kısmımıza düşman gösteren, yapan İblis’in ta kendisidir. Doğruluk ve güzellikler için akıllarını kullanmazlar. Yardım isteyen ve dileyenlere bir tekme de atanlar bu İblislerdir… Yüreklerinde ürperti duymazlar. Nimetleri paylaşmazlar, ihtiyaç sahiplerini görmezden gelirler. Kutsal kitabımızda belirtildiği gibi, bu ‘firavun’ gibilerden ve çevrelerindekilerden kurtulduğumuzda, çirkinlik ve kötülükler de yok edilmiş olacaktır. Erkek çocuklarını boğazlayanlar, kadınlara hayasızca davrananlar, kadınların rahimlerini yoklayanlar, kadınları bir şekilde ‘hayata!’ salanlar, uyuşturucudan büyük servet elde edenlerden de kurtulduğumuz gün bizim için ‘bayram’ günlerinden biri olacaktır, sevgili okuyucularım. Hep birlikte iyiye ve güzele yol bulmuş olacağız. Ama her zaman bayrağımızı elimizden bırakmayalım, şehirlerimizi Türk bayrakları ile süsleyelim, bozgunculara, sınır tanımayan, azgınlara karşı… Bunları artık ‘sinekler, sivrisinekler’ olaraktan daha çok, ‘Aşağılık Maymunlar’ olarak niteliyorum… Bizleri bırakıp layık oldukları yere ormana, dağlara gitsinler. Yoksa bizim bunları, aynen düşmanı nasıl İzmir’de denize sürdüysek, geride kalıp bugünlere kalan ‘Aşağılık Maymunları’ da ormana ve dağlara süreceğiz… *- CUMHURİYET TERÖRLE BİR ARADA OLAMAZ Menemen’de CHP İzmir İl Başkanlığı tarafından organize edilen kutlamalara katılan Başkan Dr. Cemil Tugay, ülke gündeminde yaşanan kadın ve çocuk cinayetleri, yoksulluk, terör gibi gündemlere tepki gösterdi. Başkan Tugay, ‘Cumhuriyet yolsuzlukla, hırsızlıkla, hainlikle bir arada olamaz. Cumhuriyet, şeriatla, tarikatla, cemaatle bir arada olamaz. Cumhuriyet vatan hainleriyle, terörle bir arada olamaz. Cumhuriyet ancak bu güzel milletin eşit olduğu bir dünyada bu halkla birlikte olur’ dedi. *- NEREDEYSE TAM KADRO Menemen Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen kutlamalarda Başkan Dr. Cemil Tugay’ın yanı sıra CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, CHP İzmir Milletvekilleri Ednan Arslan, Yüksel Taşkın, Rıfat Nalbantoğlu, ilçe belediye başkanları, ilçe teşkilatları ve çok sayıda yurttaş yer aldı. Kutlamalar İzmir Büyükşehir Belediyesi Bandosu’nun marşları eşliğinde kortejle başladı. Ardından CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve il yönetimi Atatürk Anıtı’na çelenk sundu. *- ‘MİLLET ÜLKÜSÜ’ Törende konuşan Başkan Dr. Cemil Tugay, ‘Cumhuriyet, bundan sonra tebaa değil, bir millet, bir diktatörlük değil, bir demokratik millet, şeriat değil laiklikle yönetilen bir millet ülküsüyle kuruldu. 101 yıl sonra bugün özellikle siyasi olarak Cumhuriyet değerleri için mücadele veren CHP’lilerin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, ülkesine, halkına bağlılığının hiçbir şekilde sorgulanamaz. Eğer biz olmasaydık, CHP olmasaydı bugün Türkiye’yi geriye götürmek isteyen, o çok meraklı oldukları karanlıklara götürmek isteyenlerin karşısında hiç kimse duramayacaktı. O yüzden bu ülke Cumhuriyet Halk Partililere çok şey borçludur. Ben size kendi adıma, çocuklarım adına, ailem adına teşekkür ediyorum’ diye konuştu. *- ‘CUMHURİYET KİMSESİZ DEĞİLDİR’ Cemil Başkan şöyle devam ediyor: ‘Anlamayanlara şunu söylemek lazım; Burası Türkiye Cumhuriyeti. Bu asil milletin kurduğu en büyük eser Cumhuriyet. Cumhuriyet yolsuzlukla, hırsızlıkla, hainlikle bir arada olamaz. Cumhuriyet, şeriatla, tarikatla, cemaatle bir arada olamaz. Cumhuriyet vatan hainleriyle, terörle bir arada olamaz. Cumhuriyet ancak bu güzel milletin eşit olduğu bir dünyada bu halkla birlikte olur. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir doğru ama kimsesiz değildir.’ *- OĞUZ ALPÖZEN HOCAMDAN ÖĞRENDİM Özkan Gülkaynak yazarak, görüntüleyerek dikkat çekiyor. Ama ben önemli konuyu kendisinden değil Bodrum’da yaşayan Türkiye’nin ilk sualtı arkeoloğu, Oğuz Alpözen’den öğrendim. Yazının başlığı, Ege Can Veriyor… Gönderilen fotoğrafları inceledim. İşte bunlardan söz edilerek, şöyle deniliyor: ‘Fotoğraflarını gördüğünüz kabuklular, boyları 1 metreye kadar uzanan pinalardır. İçlerindeki et devasa boyuttadır. Çok değil 15 sene öncesine kadar Urla İskele, Çesmealtı, Mordoğan yöresinde 20 şer cm aralıklarla milyonlarcası bulunurdu. En çok ilgimi çeken deniz canlılarındandır. Çocukluluğumda onları dalışta izlediğimde ‘bu ülkede açlık söz konusu olamaz’ diye düşünürdüm. Geçen yaz Çeşmealtında onları deniz tabanına saplı ama cansız olarak gözlemlemiştim. 5 mil mesafedeki Engecelli körfezi veya lokal adıyla Manal yöresinde böyle bir durum yoktu. Pinalar canlıydı. Ne yazık ki bugünkü dalışta Mordoğan’a kadar bölgede binlerce ölü pina ile karşılaştım. 1 tane bile canlı göremedim. Su altı bulanık, yosunlar hastalıklı deniz tabanı yorgun ve cansız görünüyordu. Kestaneler ve patlıcanlar çok azalmıştı. *- DENİZLERİN FİLİTRESİ Bütün bu saydıklarım deniz kirliğine bağlı değişiklikler, denizlerin filitresi pinalar ve saydığım diğer canlılar deniz temizliğinde çok önemli bir yere sahip. Onların yok olması şüphesiz hızlı bir şekilde deniz yaşamını yok edecektir. Ege gibi nitelikli bir denizi adeta radyasyon görmüş bir denize çevirecektir. Senelerdir defalarca söylediklerim maalesef teker teker gerçek oluyor. *- YAPILMASI GEREKEN Pinaları koruma altına alarak, toplanmasını yasaklamak mavi kart uygulaması gibi abesle iştigaldir. Onları korumak için ilk ve hızlı biçimde yapılacak iş denizlerin her türlü atığa ve balık çiftliklerine karşı koruma altına alınmasıdır. Umarım ilgili yerlere ulaşır ve gereken yapılır. Yoksa Ege deniz yaşamını kaybedeceğiz. *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BÖYLE BİR ANLAŞMA GÖRÜLMEDİ... DENİZİ YOK ANLAŞMAYA LİMANLAR KONULDU...

SAHTEKARLIĞI NORMAL KARŞILIYOR!

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR