SURİYELİ İŞVEREN, ARTIK TÜRK İŞÇİ DE ÇALIŞTIRMIYOR

YAŞAR EYİCE *- DELİLİK BU! Öncel Hanım, yıllarca birlikte çalıştığım, çalışkan, dürüst ve insancıl bir arkadaşım. Aslında Bornova’da ailesi dahil çocukluğundan bu yana tanırım. Sosyal Medyada dolaşıp, bir süre önce gördüğüm ve dikkatimi çeken A. Buğra Tokmakoğlu’nun bilgilendirici mesajını ararken Öncel’in notunu tesadüfen gördüm. Önemli gezginlerimizden biri olan Buğra Tokmakoğlu, yeni ve önemli destinasyonlardan söz ediyordu aynen Enver Kaya’nın önceden belirttiği gibi. Şimdi Gezgin bir tarihçinin seyahat defterini ‘Yaz armağanı’ olarak okuyorum. Söylediği şu: ‘Türkiye’nin güzel tabiatını, zengin kültürel yapısını, adım başındaki ilginçliklerini tanıyan ve seven bir gençliğin buradan kopması pek mümkün değildir. Hatta göçün kendisi bile bu yüzden geçici olabilir!’ Ama içimizde şöyleleri de var! Az önce, THY Opet’te önemli bir görevde bulunan bir vatan haini, Atatürk ve Kadın düşmanı biri ile ilgili yazılanları okumuş, sinirim iyice bozulmuştu. Nasıl oluyor da, açık ve seçik yazılar paylaşabilme cesaretini bulan bu tipler ellerine kollarını sallayarak geziyor, önemli yerlerde görev alabiliyorlardı? Neyse ki, OPET haini tespit etmiş ve göndermiş… Bu kadar kolay olabilir mi, acaba başka ülkelerde? Yazımın girişinde de sevgili Öncel’den söz etmiştim. Nedeni de şu yazdıklarının beynimi zonklatması! Öncel şöyle diyor: ‘Şu anda oturduğum Alaçatı‘daki evi çocukken almıştık… 14 yıldır da yaz kış yaşıyorum… Ben böyle bir manyaklık görmedim! Mad max gibi ortalık!... Kalabalığı size anlatamam, gerçekten abartmıyorum, bir kâbus yaşıyoruz şu anda burada! ‘Bu saatte ortalık biraz rahatlamıştır, bari bir denize girip çıkayım!’ diye gittim, plaj Çin denizi!! Fotoğraf çekebilmek için bile duramadım, öyle akıl almaz bir delilik bu!!,,’ *- DEĞİŞEN NÜFUS YAPISI ve ETKİLERİ Birkaç gün önce, ‘Gaziantep’te 41 sivil toplum örgütü sığınmacı işgaline karşı bildiri yayınladı!’ haberini yazmış, yorumlamıştım. Konu, ‘Şehrimizde (Gazientep’te) değişen Nüfus Yapısı ve Etkileri’ başlıklı toplantıda ‘Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler konusu’ detaylı olarak değerlendirilmiş ve yapılan tespitlerin bir kısmına anlatmıştım. Şimdi gerekli olduğunu düşünüyor ve devam ediyorum: Ne demiştim: ‘Suriyeliler birçok iş kolunda daha uygun koşullarda istihdam edilmektedirler. Ekonomiye işgücü bağlamında yaptıkları katkı önemli olmakla birlikte giderek yapısal sorunlara yol açacakları aşikardır. Suriyelilerin yaygınlaştığı işlerde, bu defa da toplu hareket etme, kendi isteklerini dayatma durumları ile karşılaşılmaktadır. Gaziantep’teki Suriyelilerin yalnızca yüzde 10’u yardım almadan yaşamlarını devam ettirebilmektedir. Geçici koruma altındaki Suriyelilerin kısa vadede daha yüksek gelire ulaşamayacakları ve bağımlılıklarının devam edeceği ortadadır. Kurallar kesin olarak konulmadığı sürece bu sistem böyle devam edecektir.’ *- ÖDÜN VEREN BİZ Sevgili okuyucularım: Maalesef Suriyeliler kendi kültürlerinden ödün vermeden yaşamaktadırlar; Yalnız Gaziantep’teki yaşam; yerli nüfus için gittikçe çekilmez hale gelmiyor. Kendi kültürlerini, alışkanlıklarını olduğu gibi sürdürmekte ve birçok yerde örneğin İstanbul’da bile yaşam alanını daraltıyorlar. Türk öğrencilerimiz üniversiteye girerken yıllar süren yoğun bir hazırlık sonunda seviye tespit sınavına girerek fakültelere yerleştirilirken, Suriyeli öğrenciler YÖS sınavı haricinde sınavsız bir şekilde fakültelere girebilmektedir. Dolayısıyla üniversitelerimizde sürekli artan, haksız rekabet oluşturan Suriyeli öğrenci potansiyeli ile karşı karşıyayız. Önceleri az sayıdaki yabancı öğrenci bir şekilde entegre olurdu. Kalabalık olduklarında buna ihtiyaç duymadıkları, kendi dillerini, kendi kültürlerini içimizde yaşamaya devam ettikleri gözlenmektedir. Gittikçe artan bir şekilde kültürel ve sosyal alışkanlıklarımız, kadim kültürümüz olumsuz şekilde etkilenmektedir. Milli servetimizden önemli bir pay almaktadırlar. *- FAYDA ELDE EDİYORLAR Geçici koruma altındaki Suriyeli sayısının, açıklandığı gibi, bu denli yüksek olması, kamu harcamalarının da artmasına yol açmıştır. Bilindiği gibi kamu mallarının tüketiminden hiç kimse dışlanamamaktadır. Bir başka deyişle kamu harcamalarının bedeli tüm toplum tarafından ödenirken herhangi bir maliyete katlanmayanlar da yapılan harcamalardan fayda elde edebilmektedir. Dolayısıyla Geçici koruma altındaki Suriyeli bahsi geçtiğinde negatif tepki verenlerin, çoğu kez geri planda bu iktisadi gerekçeden hareket ettiği görülmektedir. Geçici koruma altındaki Suriyeliler Türk hastalara oranla kamu hastanelerini 8 kat daha fazla kullanmaktadır. Saha çalışmasında karşılaşılan şikâyetlerden biri de Suriyelilerin yoğun olarak kamu hastanelerini kullanması ve Türk hastaların özel hastaneleri kullanmak zorunda kalmalarıdır. Ayrıca Suriyeli sığınmacılar Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının sağlıkla ilgili yükümlü olduğu muayene ücretini ve ilaç katılım payı ücretini ödemezken, bizim insanımız bu ücretleri ödemektedir. Sağlık sistemine ayrılan bütçenin büyük bir kısmı Suriyelilere harcanmaktadır. Sağlık harcamalarının yanı sıra bir diğer harcamada eğitim harcamalarıdır. *- ÇIĞ GİBİ ÇOĞALIYORLAR Türkiye’de, bir ara yapılan açıklamaya göre, 1.726.044 kayıtlı Suriyeli çocuk bulunmaktadır. Yaş dağılımları ise şu şekildedir; 0-4 yaş arası 570.236 (%33), 5-9 yaş arası 495.023 (%28,7), 10- 14 yaş arası 384.995 (%22,3), 15-18 yaş arası 275.790(%16). Bahsi geçen bu çocukların %67’ sine Türkiye’de eğitim hizmeti sunulmaktadır. Tüm bu gelişmeleri yaşayan, ağırlaşan ekonomik koşullarda geçim sıkıntısı çeken halkımız feveran etmektedir. Gaziantepliler bu konuyu da şöyle özetliyor: ‘Suriyelilerin gelişi ve doğurduğu sonuçlar, ülkemizin her türlü bekasına yönelik, planlı bir projenin parçası olduğu kaygılarımızı doğrulamaktadır; Ülkemiz ve özellikle bölgemiz için en önemli sorun demografik değişimin gelecekte yaratacağı kargaşa olacaktır. Bugün Türkiye’deki Suriyelilerin yarısı 0-18 yaş, 1 milyon 200 bini ise 19-39 yaş arasındadır. Doğurganlık yaş grubundaki kadın sayısı 785 bin 561’dir. Türkiye’de 2022 yılı verilerine göre doğurganlık hızı 1.62 olmuştur. Bu durum, doğurganlığın nüfusun yenilenme düzeyi olan 2.10'un altında kaldığını göstermektedir. Suriye’de Suriyelilerin doğum oranı 2,7 iken Türkiye’deki Suriyelilerin doğum oranı 5,3 seviyesindedir. Önümüzdeki 20 yılın projeksiyonunu çıkardığımızda Gaziantep’in nüfusunun %50’sinin olacağı görülmektedir. *- SURİYELİLER İÇİN KOLAY ve SÜRDÜRÜLEBİLİR Demek ki, Türkiye’deki yaşam Suriyeliler için giderek daha kolay ve sürdürülebilir hale gelmiştir. Dolayısıyla ne kadar kişiyi ülkesine geri gönderirseniz gönderin, bu nüfus artışıyla aynı sayılarla karşılaşmanız neredeyse kesindir. Bu durum ekonomik, sosyal ve siyasi yükün hiç eksilmemesi ve demografik yapının bozulması anlamı taşıyacaktır. *- TERÖRÜN POTANSİYEL ÜYELERİ Suriyeli sığınmacıların 1.300.000 ‘ini 15 yaş altı çocuklar oluşturmaktadır ve yeterince eğitim alamamaktadırlar. Bu çocuklar bir şiddetin içinden, bir savaşın içinden çıkıp geldiler. Bütün bu eğitimsiz, dil bilmeyen, kendini tam olarak ifade edemeyen, psikolojileri bozuk çocuklar tüm suç ve terör örgütlerinin potansiyel üyesi konumundadırlar. Bunun üzerinde çalışılması gerekmektedir. Gün geçtikçe geçici koruma altındaki Suriyelilerin içinde bulundukları bu şartlar nedeniyle suça karışmaları, asayiş sorunları oluşturmaları kaçınılmazdır. Gittikçe daha da derinleşeceği tespit edilen bu durum, özellikle şehrimiz için birçok açıdan beka sorunu olma potansiyeli taşımaktadır.’ *- SONUÇ; Günümüzde yoğun göç alan kentlerin büyük çoğunluğu farklı ırk, dil, din ve ekonomik gelire sahip bireylerden oluşmaktadır. Bu kentler uyum, çatışma ve dışlama üçgeninde, bir arada tutunma ya da ayrışma mücadelesinin verildiği yerlere dönüşmüştür. Göçlerle etnik temelli yerleşim bölgelerinin ortaya çıkması ve bunların ekonomik açıdan dezavantajlı bölgelere dönüşmesi çok daha risklidir. Bu alanlarda oluşan yeni dezavantajlı sosyal, kültürel ve ekonomik ortam bir sonraki nesle aktarılmaktadır. Bu durum problemin kökleşmesine neden olacaktır. Yeni gelişlerin devam ettiği, hatta bu işin borsasının kurulduğu, parayı verenin hala ülkemize gelebildiği yönünde ciddi iddialar vardır. Bu iddiaların araştırılması ve doğruluk payı varsa gereğinin yapılması gerekmektedir. Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de toplumsal olarak neden oldukları en derin etki ekonomik olandır. Farklı biçimlerde ortaya çıkan bu etkiler, aslında toplumdaki diğer dinamikleri de etkilemektedir. Suriyeli sığınmacılar nedeniyle, özellikle eğitim ve sağlık hizmetleri üzerindeki yük fazlasıyla artmıştır. Suriyeli sığınmacıların ekonomik açıdan doğurdukları etkilerin ilki, özellikle sığınmacıların ağırlıklı yaşadığı kentlerde neden oldukları maliyet artışlarıdır. Bu artışların başında gıda, kira ve ev fiyatları gelmektedir. Suriyelilerin neden olduğu bir diğer önemli ekonomik sorun ise iş imkânlarının azalmasıdır. Türkiye’de faaliyet gösteren bazı Suriyeli firmalar ise Türk firmalarına göre özellikle Arap ülkelerine daha rahat ihracat yapabilmektedir. Suriyelilere birçok konuda pozitif ayrımcılık yapılmaktadır. Bu durum geçici koruma altındakilerin akrabalarını da buraya çağırmaya teşvik etmektedir. *- GAZİANTEP’TEN GELEN SES Sonuç olarak, Gaziantep’den gelen ses şöyledir: ‘Acilen mevcut politikasından vazgeçip, halkın problemlerini çözecek ülkemizin gerçekleri ve halkımızın yararlarını gözetecek, geçici koruma altındaki Suriyelilerin geri dönüşünü sağlayacak politikalar üretmesi gerekmektedir. Sığınmacılarla ilgili imzalanan uluslararası anlaşmalar gözden geçirilmeli ve sığınmacıların geri dönüşünü sağlayacak müzakerelere ivedilikle başlanmalıdır. Ülkemizde geçici koruma altındaki sığınmacılara destek olan uluslararası yardım kuruluşları, ülkemizi terk etmeli, mevcut konumlarını Suriye’de yapılandırarak, sığınmacıların kendi topraklarında yaşamalarını sağlayacak çalışmalar yapmalıdır, Bu arada; Suriyelilere verilen destekler ölçülü ve kontrollü hale getirilmelidir, Suriyelilerin ülkemizde kalmasını özendirici şartlar kaldırılmalıdır, Kanunlarımız çerçevesinde Suriyeli küçük kızların evliliğine engel olunmalıdır, Yapılan desteklerle güvenli ve rahat bir yaşama kavuşan Suriyelilerin çok çocuk yaparak nüfuslarının dengesiz bir şekilde artmasını önlemek için, maddi destekler şartlara bağlanmalıdır, Kayıtsız olarak çalışan Suriyeli işyerleri denetimlerle kayıt altına alınmalı ya da kapatılmalıdır, Kayıtsız çalışan Suriyeli işçilerin kayıt altına alınarak, Türk işçilerle aynı şartlara haiz olmaları sağlanmalıdır, Suriyelilere ait iş yerleri kanunlarımız ve piyasa şartları çerçevesinde denetlenmeli ve disipline edilmelidir.’ *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BÖYLE BİR ANLAŞMA GÖRÜLMEDİ... DENİZİ YOK ANLAŞMAYA LİMANLAR KONULDU...

SAHTEKARLIĞI NORMAL KARŞILIYOR!

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR