ARAPLARIN KEŞFEDEMEDİĞİ GÜZELLİKLER DE VAR
YAŞAR EYİCE
*- EKMEĞİ ZOR ALDI!
Bu güzel yaz gününü Adalar halkına göre rezil edenler de olmuş.
Aşkın Yeşilköy ile ‘Günaydın!’ diye selamlaşırken, ‘Araplar adayı sanki bastı! Motorlarla akın akın Arap getiriyorlar!’ haberini yetiştirdi.
İstanbul’un ama İstanbulluların nedense ömürlerinde belki bir kez gidip gördükleri, yararlanabilmeye çalıştıkları, şehir hatlarının da şimdi kış aylarında bile sefer düzenlediği adalardan söz ediyorum.
İzmirli gazeteciler Muzaffer Tezel ile Sözcü’nün o günlerdeki sorumlu yazı işleri müdürü yine İzmirli Enver Kaya sıradan tüm adaları gezmiştik.
Yine bindiğimiz motor ve İstanbul şehir Hatları vapurlarında Arap, az da olsa İranlı arasında neredeyse ezilecektik.
Rağbet aynen Urla, Çeşme, Ayvalık, Bodrum, Marmaris ve Antalya gibi idi.
Ama buraları da kim oldukları belli olmayan, çoğunluğu genç erkek Suriyeli ile Iraklı sözde sığınmacılar işgal edecek gibi iğne atsan yere düşmeyecek şekilde doldurmuşlar.
Plajlar otel gibi!
Bazı Arap severler, sözde insancıl düşünüyorlar ve ‘İnsanı haklarından!’ söz ediyorlar.
Onlara şu bilgiyi aktarayım:
*- TÜRK SIĞINMACININ HALT YEMESİ?
‘Amerika Birleşik Devletlerinde, New York’ta, 15 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ettiği iddia edilen Türk sığınmacı tutuklandı
New York eyaletinin başkenti Albany’de, evinden kaçan 15 yaşındaki küçük bir kız çocuğuna arabasında tecavüz ettiği iddia edilen 21 yaşındaki Türk sığınmacı Şakir Akkan tutuklandı.
Akkan’ın Meksika sınırından ABD’ye kaçak girerek iltica talebinde bulunduğu öğrenildi.
Bazı Türkler bu kişinin gerçekte Türk olmadığını ama bir şekilde Türk kimliği ve pasaportu aldığını ileri sürüyorlar…
Tabi hiç kimse kabahati kabul etmez, hele böylesini…
Bir atasözümüz var:
‘ Kabahati gelin yapmışlar, hiç kimse kabul etmemiş!’
Türk sığınmacıların gerek Avrupa gerekse Amerika’da neler uydurduklarını, söylediklerini artık o ülkeler de öğrendiler…
İşlerine gelen varsa ‘Tamam!’ yoksa ‘Kapı dışarı!’
Ama bu işlerden milyarlar vuranlar var, bunlar içinde Türkler de var yabancılar da…
Uluslararası şebeke diyebiliriz…
*- ARALARINDA ZOR YÜRÜDÜ
Aşkın Yeşilköy sohbetimizi şöyle tamamlamıştı:
‘Hiç sorma ekmek almaya zor yürüdüm.
Sanki gökten yağdılar.
Motorlar getiriyor onları akın akın!
Kapanmışlar, denize de öyle giriyorlar.
Her taraf pislik içinde…
Marketler bile…
Söyleyecek başka bir laf bulamıyorum!’
Sevgili Yeşilköy Hanım, daha ne anlatacak.
Biz de Türk milleti de her şeyi görüyor ve biliyor.
Herhalde Aşkım Yeşilköy son günlerde sosyal medyaya ve de tabii ki izleyince hayretler içinde kaldığımız görüntüleri görüyoruz.
Özellikle kadınlarımız ve genç kızlarımız oldukça şikayetçiler…
Ne demek istediğimi anlamışsınızdır…
*- HELAL ÜZERİNE
Meslektaşım Doğan Bey, ‘İşin gerçeği; işte buyuz!’ dedikten sonra anlatıyor:
“Amerika’dan gelen bir misafirime su verdim, boğazına kaçtı, öksürdü, ‘helal!’ dedim.
Anlamadı.
‘Ne anlama geliyor?’, diye yüzüme baktı.
Anlatmaya çalıştım.
‘Helal!’ kavramını daha iyi anlatabilmek için ‘haram’ kavramını anlatmaya çalıştım.
*- HELAL EDİNCE
‘Suyu sana helal ediyorum, için rahat olsun!’ dedim.
‘Helal etmesen ne olur?’, dedi.
‘Kul hakkıyla karşıma gelmeyin’ anlayışından söz ettim.
Dikkatle dinledi.
‘Bu dediğin bir değer olarak yaşıyor mu, yoksa bir slogan gibi konuşulan alışkanlık haline gelmiş bir söz mü?’, diye sordu.
‘Ne fark eder eder?’, diye sordum.
Gerçekten bir değer olarak yaşıyorsa sizin ülkenizde rüşvet ve hak yeme olmaması gerekir, insanların birbirini kazıklamadığı bir toplum olmanız gerekir, diye düşünüyorum dedi.
Yüzüne baktım.
Göz göze bakıştık.
Yalan söyleyemedim.
*- BAZILARIMIZ MI, ÇOĞUNLUĞUMUZ MU?
‘Biz!’ dedim, ‘Yalan söyler, kazık atar ve hak yeriz.
Ama dürüstlüğü dilimizden hiç düşürmeyiz.
Güçsüzsen, arkan yoksa, sıradan bir vatandaşsan, bu ülkede hakkını araman çok zor, hakkını elde etmen daha da zor.
Örneğin, rüşvet vermeden bir inşaat ruhsatı alman kolay değildir.
Ve bunu herkes bilir.
Rüşvet alanların çoğu oruç tutar, rüşvet alanlar ramazanda iftar sofraları kurar. Ve bu sofralarda hakkını helal etmekle ilgili konuşursan, Yüce Allah’ın ‘karşıma kul hakkıyla çıkmayın’ dediği bir dinimiz olduğu söylenir. Bunu rüşvet alanlar da söyler.
Söylediğimiz yalana inanana enayi olarak bakarız ve onu kazıklamaya hak kazanırız.
Ama senin içtiğin suyu helal etmeyi de ihmal etmeyiz.
*- ÖNEM VERDİĞİMİZ
‘Peki, neden böyle?’, diye sordu.
‘Çünkü biz inanırmış gibi konuşmaya önem veririz, ama konuştuğumuz gibi yaşamaya önem vermeyiz!’, dedim.
‘Mış Gibi Yaşamlar’ adında bir kitabım olduğunu ve orada anlattığımı söyledim.’
‘…Mış gibi!’ tanımını anlamakta zorlandı, ama sonunda anladı.
‘Neden mış gibi?’, diye sordu.
Güldüm!
‘Len yetti gari çok sorma, suyumu haram ederim yoksa!’, dedim.
*-
Yorumlar
Yorum Gönder