İZMİR'DE KADINLARIN SÖZÜ GEÇİYOR

YAŞAR EYİCE *- KEYİF ALARAK ÖĞRENDİM Abartısız söylüyorum; Son yıllarda ilk kez 40 dakikalık bir televizyon programını dikkatle ve ilgiyle izledim. Uzun süredir, elimi eteğimi çekmiştim bu tip program ve haberlerden. Birçok insanımız gibi bana da bıkkınlık gelmişti. Birkaç dostum ısrarla ‘İzle!’ deyip, ‘you tube’ nin (https://youtu.be/bWwenIAX9zo?si=pTRHwM0jZZpSgy7h) şifresini göndermişlerdi. Karşıma önce iki tanıdık, genç kadın gazeteci çıktı. Tüm birikimini, harcayarak, pandemi döneminde ‘Demokrat Gündem’i kuran Halide Demir Polat ile Aydın Bilgin’in yönettiği gazetelerde ve yaşama geçirdiği Haber Ekspres’te birlikte çalıştığım Jülide Yurteri Şehitoğlu… Karşılarında da, son zamanlarda adı çok geçen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer… Tam arkalarında da koskocaman bir duvar saati… İbre ile yelkovan saat 12’yi gösterirken kameralar çalışmaya başlamış… Pardon gece yarısı 24.00’ü gösterirken… Çünkü randevu yoğun çalışma dönemi içinde olunduğundan ancak bu saat için alınmış… İzmir’de, sonra milletvekili olan bir valimiz vardı. Onun da sabah saat 06’ya, hatta gece yarısı 01.30’a randevu verdiğini anımsıyorum. Bir gün bu ziyaret ve randevuları yazdığımda, basın danışmanı bile ‘Olur mu?’ demişti… Yani onun bile bana verdiği bilgiden haberi yoktu… Böyle yöneticiler geçti İzmir’den… Tunç Soyer anımsattı: Çok 1800’lü yılların sonunda, İzmir’de ‘Hasan Paşa’ isimli yöneticilik yapan bir vali vardı… Bir gün ekmeğe, o günün şartlarına göre ‘okkalı’ denilecek bir zam yaptırmış. ‘Yapmayın, etmeyin!... İnsanların bu parayı ödeyecek güçleri yok!’ sözlerine de kulak asmamış… Ama ‘İzmirli kadınların fendi, erkeği yani Hasan Paşa’yı’ yenmiş… Ayağa kalkmışlar… Fırınların önlerinde nöbet beklemişler, çocuklarıyla birlikte… Birkaç gün ya da bir hafta içinde Hasan Paşa, ‘Dediğim dedik, çaldığım düdük!’ ısrarından vaz geçmiş… Yani biz birçok ‘işçi hakları’ konusunda, ya da önemli konularda hep Avrupalı ve Amerikalı kadınları örnek gösteririz ya, başta İzmirli olmak üzere bu konuda çok anlatılacaklar var. Hemen birini anlatayım: Sanıyorum 1966 ya da 1967 yılı idi… İzmir’de de kasaplar et fiyatlarını arttırdılar. Hiç ama hiç unutmuyorum; Başta astsubay ve polis eşleri örnek bir dayanışma göstererek, mahallelerindeki kadınları topladılar ve Konak Meydanı’nda toplandılar. Sonra da ikinci Kordon’dan Cumhuriyet Meydanı’na, Atatürk heykeline çelenk bırakmak ve seslerini duyurmak için yürüdüler. Ancak Gümrük denilen yerde, o zamanlar başlarındaki miğfer şeklindeki beyaz şapkaları nedeniyle ‘Fruko’ adı takılan toplum polisi engeli ile karşılaştılar. Düşünün memur eşleri ve karşılarında ‘evinize dönün!’ diyen eşleri… Koşuşturmalar arasında bir kadının ayakkabısı ayağından çıkarak havaya fırlamış ve rahmetli foto muhabiri Ahmet Gümüşçü bunu görüntülemiş ve Demokrat İzmir Gazetesinde yayınlanmıştı. O zaman da kadınların dediği olmuş, kasaplar geri adım atmış, fiyat düşürmüşlerdi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının anlattığı gibi İzmir ‘Amazon’ şehridir. Bornova’da Milletvekili de olan, belediye başkanlarından Cengiz Bulut, tarihi anımsatarak ‘Amazonlar!’ isimli bir heykel de yaptırmıştı. Tarih boyuncu, kadınların seslerinin daha güç olduğu bir şehir İzmir… İzmir’de başarılı olmak istiyorsan, bir girişimci isen mutlaka arkana bir kadını, eşini almalısın… Yoksa başarı şansın hiç yoktur… İzmir’de bir kadın yolcu, toplu taşıma aracında, istediği yerde, durak harici, özel araçta olduğu gibi inmek isterse, dileğini söylesin yeter… İzmir’de, bazı birçok kentimizde olduğu gibi erkek işlerinde, yani ağır işlerde de olduğu gibi örneğin iş makinalarında da görev yapıyorlar. Bunun örneklerini, ağır iş araç ve makinaların operatör mevkiiinde Moskovalı kadınları Rusya’da görmüş, hayret etmiştim. *- LEŞ GİBİ… Tunç Soyer’le birlikte yurt dışı atağı da başladı. İzmir olarak, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, birçok tanınmış şehirde ‘İzmir Ofisleri’ açılıyor. İtalya’dan, Almanya’dan, Avusturya’dan daha doğrusu birçok Avrupa ülkesinde rengi değişik nehirlerden, akarsulardan hep söz ederim. Hatta iki ay önce Londra’da thames nehrini inceledim. Koyu, içinizi karartacak bir renk.. Bunu insanlar öyle yağlayıp bağlayıp, turistlere pazarlıyorlar ki, her santimetresinden büyük para kazanıyorlar. İşte şimdi bu ‘izmir ofisleri’ kentimizi ve Türkiye’yi tanıtıp turist çekiyorlar. Başkan Tunç Soyer, Halide ile Jülide’nin sohbetinde bu konuyu da gündeme getirip, keyifle dinlememizi ve öğrenmemizi sağlıyor. İzmir’in ‘Demokrat’ bir şehir olduğunu ait şu örneği de öğrenmiş olduk… Bayındır İzmir’in az sayıda da olsa AKP’li bir belediye yönetimine sahip ilçemiz… Sanıyorum CHP ile AKP arasındaki oy farkı 10 ya da sadece 20 kadar az ve yakın… İşte ‘Kooperatifçiliğe’ önem veren İzmir’de, Büyükşehir Belediyesinin CHP’li Başkanı Tunç Soyer şunları anımsatıyor: ‘İzmir yalnız İzmir değildir. Hollanda kadar büyüktür. Bütün Ege bölgesi ile birlikte kastediyorum. 10 milyonun üzerinde nüfusu geçindiriyor. İzmir bir tarım şehridir, aynı zamanda. Bayındır’da dört tane fabrika korduk, biz! Süt fabrikası, su fabrikası, geri dönüşüm fabrikası, et entegre tesisi.. Bunların hepsi aynı zamanda istihdam sağlıyor, daha önemlisi piyasanın dengesini sağlıyor. Şu anda Amerika’da, Kanada’da olduğu gibi birçok önemli mağaza ve marketlerde ‘İzmirli’ adı ve markası ile süt ürünlerini bulabilirsiniz… Bu da şunu gösteriyor? İzmir’in köylerinde ‘geri dönüşüm’ başladı… Bunun son örneği Seferihisar’ın Turgut köyünde görüldü… Değer görmeye başlayınca kentlerdeki gençler, baba mesleğine yani tarlalarının başına, hayvanlarının yanına dönüyorlar… Boşalan İzmir köyleri, yalnız gençleri değil, ileri yaştakileri ve emeklileri de bağrına basıyor. Sadece Urla ve köylerine 40 bin İstanbullu ve başka şehirden gelip yerleşenler olduğunu da geçenlerde üretici Mehmet Dönmez’den duymuş, öğrenmiştim.’ Sokak röportajları ile İzmir’in nabzını tutan ve gerçekleri dile getiren ‘Demokrat Gündem’in genç gazetecileri sevgili Halide Demir Polatlı ile sevgili Jülide Yurteri Şehitoğlu’nu kutluyorum. Belirttiğim gibi keyifle izlediğim, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile yaptıkları sohbet toplantılarından çok yararlandım… Bu yazdıklarım konuların sadece yüzde biri… Fırsat bulursam, yalnız İzmirli değil tüm insanlarımız ve ülkemiz için önemli diğer olumlu adımları, yapılanları, yaşama geçirilen projeleri de paylaşmaya çalışacağım… *- PARA MUTLULUĞU SATIN ALABİLİR Mİ? ABD'de yapılan ‘Finansal Mutluluk’ anketinin sonucuna göre, Amerikalılar’ın yüzde 59'u paranın mutluluğu getirebileceği görüşünde. ‘Para mutluluğu satın alabilir mi?’ sorusuna Y kuşağının yüzde 72’si, Z kuşağının da yüzde 67’si, ‘evet satın alabilir!’ cevabını verdi. Bu da bana milyonlarca takipçileri olan, ama şu anda cezaevinde olan Fenomenleri, Engin – Dilan Polat çifti ile diğerlerini anımsattı. *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR