ENİŞTEN NEDEN ÖPTÜ?

YAŞAR EYİCE *- ‘DELİ’ SİSTEMİ! 1969 yılında Denis Ruhan isimli fanatik bir Yahudi, Mescid-i Aksa'yı ateşe verdi. Güney kanadında tavanın yarısı yandı içinde büyük tahribat oldu. Yangında yüzlerce yıllık birçok tarihi eser ve fethin nişanesi olarak Salahaddîn Eyyubi tarafından Kıble Mescidine konulan, sembolik değeri oldukça yüksek olan ahşap minberdir kül oldu. İsrail, Mescid-i Aksa’ya sabotaj girişiminde bulunanları genellikle akli meleke yetersizliği raporu vererek serbest bırakırdı. Bunlardan biri de Denis Ruhan'dı. Camiyi ortadan kaldırmanın Mesih’in gelişini hızlandıracağını söyleyen Ruhan'a rapor verilerek sınır dışı edilmişti. *- UYUYAN ÜMMET İki İslam ülkesi olayı kınamakla yetindi. Başka da kimseden ses çıkmadı. İsrail’in ilk kadın Başbakanı olan Golda Meir şunları söylüyordu: ‘Zannediyordum ki, Müslümanlar dört bir taraftan İsrail'e girecekler. Lakin sabah oldu ve korkulan olmadı. İşte o zaman idrak ettim ki: Biz dilediğimizi yapabiliriz, zira Müslüman ümmeti uyuyan bir ümmettir.’ Doğru söylemiş… Bunu her zaman görüyor ve yaşıyoruz. Geçenlerde Pakistanlı bir araştırmacının yazdıklarını anlatmış, rakamlarla durumu anlatmıştım. Görüşlerine ve yaptıklarına hayran olduklarımdan, Bodrum Kalesi ve Müzesini dünyanın en önemli eserlerinden biri haline getiren üstat Oğuz Alpözen yazılarıma genelde şu tek sözcük ile yanıt veriyor: ‘Yaşa!’ Ve ilk kez yorumunu uzatmış: ‘Yaşa! Yedi milyon Yahudi bir buçuk milyar Müslümanı dövüyor. Şaşkın şaşkın bakıyorum. Sevgiler…’ Yazıya bir ilave daha yapayım: ‘Şimdi yapılanlar, atılan sloganlar, ucuz kahramanlıktan başka bir şey değildir! Biz vatanımızı ve Cumhuriyetimizi koruyalım yeter. Acaba bayraklarımızı astık mı?’ CUMHURİYET100YAŞINDA farkında mıyız?’ *- HAKİMİYET İÇİN! A. Hamza Turabi’nin yazdıklarından öğrenmiştim: Belirttiğine göre, birçoğunuzun bilmediği, yeni öğreneceği bir üniversiteden söz etmişti. Evet! İsrail'in başkenti Tel Aviv'de 1956 yılında kurulmuş olan Tel Aviv İslam Üniversitesi'nden bahsediyorum. Yaklaşık 65 yıldır eğitim vermeye aralıksız devam etmektedir. Bu üniversitede, Kur'an, hadis, siyer, kelam, akaid, Arapça, psikoloji, sosyoloji, tarih, coğrafya, gibi birçok alanda dersler okutulmaktadır. Öğrencileri Yahudi çocuklar arasından seçerler. Seçtikleri bu çocukları ‘Müslüman din adamı!’ olarak yetiştirip, mezun olabilmeleri için özel çaba harcamaktadırlar. Daha sonra mezun olan öğrenciler, Müslümanların arasına girip onlarla beraber İslami faaliyetlere girerek Müslümanlarla iletişim kurarlar. *- KİMLİK VE İSİM DEĞİŞİKLİĞİ Şunu da belirtmekte fayda var. Öğrenciler; yetişip mezun olunca, onlara bundan sonraki hayatında kullanacağı isimler verilir. Örneğin; çocuğun ismi Ariel iken, mezuniyeti sonrası ‘Ebu Bekir el-Bağdadi’ gibi bir isimle karşınızda bulursunuz. Ve bu çocuklar; inanıp iman ettiğiniz dininizi, sizden iyi bilen, âlim bir şahsiyet olarak fetva aldığınız, arkasında namaza durduğunuz birileri olurlar. Hatta, cemaat, tarikat kurup Müslümanlara önderlik ettikleri olmuştur. Çünkü; Bu üniversitede yetişen çocuklar, dünyanın her tarafındaki, nüfusu yoğun Müslüman ülkelere gönderilerek, buralarda faaliyet göstermelerine her türlü olanak sağlanmaktadır. Arkalarında maddi güç sağlayıcıları vardır. *- PERDE ARKASINDAKİLER Eveeet... Şimdi gelelim bu işleri organize eden, her türlü faaliyetleri yöneten, koruyup kollayan, gözeten, dünyanın her tarafına, dini, siyasi, ekonomik alanlarda adamlarını yerleştiren, Siyonizmin hakimiyetini sağlamlaştıran günümüzdeki istihbarat oluşumu MOSSAD gerçeğine... Mossad'ın Tel Aviv İslam Üniversitesi'ni kurmasındaki amaç, senin gibi olan; ama senden olmayanları yetiştirip senin içine yerleştirmek ve bu sayede her geçen gün hakimiyetini sağlamlaştırmak. Başarıyorlar mı peki ? Gün geçtikçe gücü artıyorsa demek ki başarıyorlar. Peki buna karşı Müslümanlar ne yapıyor? *- DİKKATLİ OLMALIYIZ Mossad'ın yetiştirmiş hocaların peşinde İsrail'e lanet mitingleri düzenlenip; ‘Kahrolsun İsrail! Kahrolsun Siyonizm!’ Diyerek bir kaç dua ederek, ölenler için gıyabi cenaze namazı kılıp, gazı alınmış olarak eve vicdanı rahatlamış şekilde gitmenizi sağlıyorlar. ‘Yok öyle değil!’ diyen varsa eğer; açsın haritayı koysun önüne son 40-50 yılda İsrail'in nereden nereye gelmiş olduğunu görür. Mossad, yeni Lawrence'ler yetiştirip en can alıcı noktalarda önümüze imam diye yerleştirirken. Müslümanlar slogandan öteye gidemiyor maalesef... Acı gerçek budur. O yüzden; ‘Eğitim!... Eğitim!... Eğitim!...’ Adam akıllı, sağlam eğitim!..’ *-‘ ENİŞTEM BENİ NİYE ÖPTÜ?’ Bu konu iki yıl önce araştırmacı yazar eleştirmen Yavuz Yıldızbaş tarafından da ele alınmıştı. Yazı uzadı… Bir gün Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün benzer konuda bir anısını anlatmaya çalışacağım… Cephede karşılaştığı bir ‘düşman subayı’ hakkındaki anlattıklarını… Bizim ‘din adamı’ olarak tanıdığımız bazı sözde ilahiyatçıların gerçek kimliklerini de… Yani ‘Su uyur, düşman uyumaz!’ sözleri atalarımız tarafından boşuna söylenmemiş. Eğitimin yanında bizim doğruyu bulmamız için bir sözcüğümüz de var, o da şu: ‘Şüphe!’ Şüphe ile yaklaşırsanız, ‘Bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü?’ sorusunun yanıtını bulursunuz… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR