ÇOCUKLAR BİLE

YAŞAR EYİCE *- 7’DEN 70’E HEPİMİZ ‘Geliyorlar… Geliyorlar… Çocuk öyle bağırıyordu ki, herkes ‘Ne oluyor?’ diye merakla sokağa fırladı… Tepelerden aşağıya, yani Boğaz’a doğru, ellerinde Türk bayraklarıyla inmeye, gitmeye çalışanlar başlarını gökyüzüne çevirdiler. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne demişti? ‘İstikbal göklerdedir!’ Ve çocuğun sesini de, yürüyüşe geçen binlerce kişinin alkışlarıyla jetlerimiz alçak uçuş yapıyor, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorlardı. Az sonra ise 100’ncü yılda, 100 askeri gemimiz, denizaltımız, Marmara’dan Karadeniz’e yol alırken, sahili dolduran yüzbinlerce, milyonlarca kişi, onları alkışlarıyla ve ellerindeki bayraklarımızı sallayarak kutlama yapıyorlardı. Geçenlerde yazmıştım: ‘Biz asker milletiz!’ diye… Bunu ispatladı yediden yetmişe milyonlar… Sarışın ileri yaştaki bir hanım kırmızı beyazlı giysisi, elinde sallayarak Türk Bayrağıyla yürümeye çalışırken, yanında boy boy üç erkek çocuk olan orta yaşlı adam, ‘Çocuklar Cumhuriyet Kadınına yol verin!’ diyerek, duvar kenarına çekildiler. Gözümle görmesem, kulağımla duymasam inanmayacağım bir manzara oluşturdular: ‘Yan yana durup anne anneleri, baba anneleri yaşındaki Cumhuriyet Kadınına asker selamı verdiler!’ Ne kimse söyledi, ne de kimse öğretti.. İçlerinden gelen buydu… İşte Türk evlatları, Atatürk çocukları… Kadın da, ‘Sağolun yavrularım, vatan bundan sonra size emanet!’ diyerek, saçlarını okşayarak bayram kutlamaları için halkın arasına karıştı… *- YENİ YÜZYIL UMUTLA BAŞLADI ‘Umut!’ diyorlar ya, işte ‘umut’ böyle bir şeydi… Yorgunluk nedir bilen yoktu… Ya sürücülere ne denir? Belki de ilk kez, hiç ama hiç kimse ağzını açmadan dakikalar değil, saatlerce çakıldıkları yerde beklemek zorunda kaldı… Trafik nasıl kilitlenir? İşte bunu da görmüş olduk… Bir kilometre değil, 100 metre ilerlemek bir aracın abartısız bir saatini alıyordu… Şikayet yoktu… Herkes yaşamından mutlu, araçların radyolarından, cep telefonlarından televizyonları izlemeye çalışıyorlardı. Bu arada şunu da yazmadan geçemeyeceğim. Halkın coşkusu nedense resmi kişiliklerde, örneğin ne belediye başkanlarında, ne de sivil toplum kuruluşlarının başındakilerde yoktu. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 100’nci yıl kutlamalarında yok gibiydiler. Yayınladıkları bayram mesajları bu kadar ruhsuz ve duygusuz mu olur? Girin belediyelerin, hangi partiden olurlarsa olsunlar mesajlarını okuyun.. ‘Baştan savma!’ sıradan kutlama mesajları… Meydanlara dolan, evlerini, işyerlerini Türk bayraklarıyla süsleyen, yollara çoluk çocuk düşen komşularını, kendilerine oy verenlerden acaba utandılar mı? Merak ediyorum… Tabii bu sözlerim her başkana, yöneticiye, ya de resmi kişilere değil… Yeri gelmişken söylemeden etmeyeceğim… *- İZMİR’DEN BAKAN OLUR… 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı öncesinde İzmir Valiliği’nin Basın ve Halkla İlişkiler Yöneticisi, Müdürü Veli Çakır Beyle görüştüm. Kendisini, çalışma arkadaşlarına, düzgün çalışmalarından ötürü teşekkür ettim ve şunu söyledim: ‘İzmir son yıllarda böyle bir yöneticiye hasret kalmıştı. Vali Dr. Süleyman Elban kısa sürede halkın sevgisini kazandı. Çünkü halka sırtını dönmediği gibi sorunların üzerine gidip, çözüm yollarını buluyor. Yeni olmasına rağmen, İzmirlinin sırtından geçinen sülükleri de belirlemiş ve tavrını ortaya koyarak göstermiştir. ‘ Söylemediğim ama aklımdan geçen ise şuydu: ‘Türkiye’ye, İzmir’den yeni bir bakan geliyor…’ Çok yıllar önce Manisa’nın Salihli ilçesine, yanımda Ege ve Dokuz Eylül Üniversitelerinin Almanca hocası Mahmut Zeki Yelken ile gitmiştim. Volkan ve lavlar üzerine araştırmaları ve tercümeleri vardı Mahmut Zeki Yelken hocanın… Kaymakama uğradık… Bize araç tahsis etti ve Baraj çevresi ile Demirci yolu üzerindeki bölgede çalışmalar yaptık. Ben görüntüleri aldım, haberini hazırladım. Dönüşte Kaymakama teşekkür ettik, içimden gelen bir sesle, ‘Yakında sizi Vali olarak görürüz!’ dedim. Tevazu gösterdi, ‘Yok canım!’ gibisinden laflar etti. O zamanlar ne cep telefonu, ne de böyle televizyonlar, haber siteleri yoktu. Saat 13.00’de aracımızın radyosunu açtık. O da ne, birkaç valinin yeri değişmiş ve yeni atamalar yapılmıştı. En fazla bir saat önce ‘Siz Vali olursunuz?’ dediğim, dediğimiz Salihli Kaymakamı, anımsadığım kadarıyla Erdoğan Bey, Ağrı valisi olarak atanmıştı. İzmir’de gazeteye dönünce aradım, tebrik ettim… ‘Vallahi haberim yoktu!’ dedi… *- DOĞUM GÜNÜMÜZ KUTLU VE MUTLU OLSUN Bu arada ben de dostlarıma şunları yazdım: Cumhuriyetimizin 100’ncü yılını onurla, gururla kutluyorum. Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyorum. Kalplere sığmayan bir sevinç, sokaklara taşan büyük coşku, sonsuza dek sürecek bir gururla, yüzümüz hep Ata’mıza dönük, yolumuz daima aydınlık, ilelebet yaşayacak Cumhuriyetimin bu doğum gününü yıllarca, yılmadan, bıkmadan kutlamalarla sürdüreceğiz, sözümüz bakidir. Cumhuriyetimizi 100 yıldır nasıl dim dik ayakta tuttuysak, bundan böyle de aynı heyecanla, her şeye rağmen, karanlık güçlere ve insanlara rağmen zirvede tutacağız, çatlak seslere buradan duyuruyorum. Egemenliğin, hukukun, özgürlüğün güvencesi Cumhuriyetimizin 100’ncü yılında haykırıyoruz, ‘Biz Cumhuriyetiz… Kimseden korkmadan, çekinmeden, yılmadan Atamızın izinde ve çizgisindeyiz… Dost, düşman herkes bilsin…’ Bu arada birilerini, yabancı sevicilerine ve hainlere şöyle sesleniyorum: ‘Biz O’na ait her günü kutluyoruz. O’nun olduğu her fotoğrafı aşkla beğeniyoruz. O’nu canımızdan çok seviyoruz. Biz ona buna değil, bu ülkenin kurucusu, lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le ‘devam’ diyoruz. Anladınız mı, kaz kafalılar? Bu arada onlara şu mesajım da var; Bugün sakın sokağa çıkmayan, her yerde O’nun, Gazi’nin, ebedi reisimizin fotoğrafları ve Türk bayrakları var… Benim evimde de tek değil, iki şanlı Türk bayrağı asılı… Ebediyen Yaşasın Cumhuriyet, Ebediyen kalplerde yaşasın Gazi Mustafa Kemal Atatürk…’

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR