SADECE DOLANDIRICILAR ARIYOR

YAŞAR EYİCE *- YAŞLILARI KİMLER ARAR? Adam ellerini kollarını, gözlerini, vücudunu yani her yanını ileri geri oynatarak bir yandan anlatıyor, bir yandan da kameraya poz veriyor. Birilerini kendine örnek almış, herhalde. İsmailağa Cemaati hocası Hüseyin Çevik Cennette kahvaltıyı anlatırken böyleydi. Söylediği şu: ‘70 bin tabak, hepsi ayrı ayrı çeşit ve bir kahvaltı 70 sene sürüyor 1 kişi 50 ton yiyebilecek..’ Öğle ve akşam yemeği nasıl acaba? Bunlara ne diyeceğimi, yazacaklarımı gerçekten bilemiyorum. Bunlar hep bel altını akıllarına getiriyor, hızını alamayarak bakın ne diyor? ‘Cinsel ilişkiye girmeden önce besmele çekmezsen şeytan da ilişkiye ortak olur. İlişkiden doğacak çocuk şeytana kul olur...’ İşin garip tarafı, Kur’anı Kerimin yazdıklarını bilmeyenler, okumayanlar bu tip asalaklara inanıyorlar. Yozların, yobazların, ırkçıların, faşistlerin, İslam ve Türk düşmanı alçakların palavralarına değil umarım doğruyu, doğru ilahiyatçılara kulak verir insanlarımız. İlahiyatçı Cemil Bey bakın ne diyor? ‘Kemalizm Türkiye'nin ulusal kurtuluş mücadelesinin adıdır. Kemalizme düşmanlık emperyalizme köleliktir. Kemalizm ulusumuzun ve yurdumuzun varlık, yükseliş ve ilerleyiş yoludur. Kemalizm akıl, bilim ve uygarlıktır. Kemalizmin öbür adı Atatürkçülüktür…’ Bu açıklama ‘Yobaz!’ diye adlandırdığımız kişilere… Cemil C. Devam ediyor: ‘Türklük bütün dinlerden ve mezheplerden büyüktür. Dinler ve mezhepler yokken Türklük vardı. Varlığımız Türk varlığına armağan olsun. Biz Aşina'nın çocuklarıyız.’ Anladınız mı? Az kalsın unutuyordum; Bakın ‘En alçak insanı da, nasıl tarif ediyor Cemil Hoca! ‘En alçak insan tipi hangisidir? Laikliğin verdiği olanaklardan yararlanıp laikliğe küfreden... Şeriat gelse şeyhlerin cariyesi olacağını bile bile şeriat isteyen...’ İzmir’de kendisini tanıyan çok dostumuz var. Haberini ben de üzüntü ile karşıladım. Kendisini Türk dünyasına adamış, Atatürkçü, seçkin, çalışkan ve yurtsever Azerbaycan Milletvekili doktor Ganire Paşayeva'nın yaşamını yitirdi. Azerbaycan'ın ve bütün Türk dünyasının başı sağ olsun. Slogan nedir? ‘Türk ölür, Türklük ölmez...’ Bu arada bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum: ‘Hz. Muhammed'in ne zaman doğduğuna ilişkin üç ayrı tarih veriliyor. Söz gelimi Muhammed Hamidullah'a göre doğum tarihi 17 Haziran 569'dur. Conrad'a göre ise doğum yılı 570'tir. Mahmut Paşa el- Felekî'ye göre ise 20 Nisan 571'dir. Şiiler 25 Nisan olduğunu ileri sürüyor. Sünniler 12 Revülevvel derken Şiiler 17 Reviülevvel'i doğum günü olarak kabul ediyor.’ Yeri değil ama yine de Zeki H.’ün gönlünü yapayım ve istatistiki bilgiyi paylaşayım: Ülkemizde; Doktor sayısı; 107 bin, İmam Sayısı; 275 bin! Hastane Sayısı; 1250, Cami Sayısı; 85 bin! Doktor Açığı: 105 bin, İmam Fazlası; 115 bin, Her yıl 9 bin doktor mezun, Her yıl 60 bin imam mezun… Şunu belirteyim: Geçmiş yıllara ait genel rakamlar bunlar... Şu an doktor sayısı 180 bin civarında… Sanırım 10 bin kadarı yurtdışına gitti… Ama ana fikir doğru: Doktordan çok imam, hastaneden çok cami var… Şöyle özetleyeyim: Bize doktor da, İmam da, bir o kadar öğretmen de lazım… Eğitim birinci sırada olmalı, eğitimsizlerin durumunu az önce örnekledim. Daha bugün Tabib Odaları açıklama yaptı: Kaç doktorumuz yurt dışına gitmek için kendilerine baş vurmuş. Çünkü hangi ülkeye giderlerse gitsinler öncelikle Tabib Odası’nda yazı isteniyor. Biliyorsunuz Reis ‘Kapılar açık!’ demişti doktorlara, yani Muharrem İnce’nin Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘Hoş geldiniz, güle güle!’ dediği gibi… Urla Devlet Hastanesi’nde Dermatolog yani ciltçinin 95’nci hastasıydım. Yine de gülmeye çalışmasını ve kapıyı açıp ‘Bekleyen var mı?’ diye sormasını unutamayacağım… Daha beş kişi kapıda duruyordu… Demek ki, ‘Dalya!’ diyecekti hastalara bakarak uzman doktorumuz… Kayıtlar ortada… Bu arada yine bir kulis haberi vereyim: Çok ama çok önemli bir hastanemizin başhekimi hakkında ‘Doktorları kayırıyor!’ anlamında bir soruşturma başlamış… Neymiş efendim; Tüm doktorlara ‘Döner sermayeden pay!’ vermiş… Yani yaşam kalitelerini birkaç kuruş arttırmaya çalışmış… Müfettişler de ‘Olmaz!’ demişler… Şimdi bu ödemeler için Başhekime bir fatura gönderilir mi, dersiniz? Yakında kokusu çıkar… Ben olaya kulak misafiri oldum… Rakamı da söyleyeyim: 900’ar lira… Bin liracık bile değil… *- EH İŞTE! 1 Ekim Dünya Yaşlılar günü nedeniyle beyanatlar da başladı, ziyaretler de… Hepsi göstermelik… Elle tutulur bir şey yok… Aynen emeklilerin durumu gibi… Ne sevgi, ne saygı var… Kimse kimsenin umurunda değil. Ama yaşlılar kimin umurunda söyleyeyim mi? Dolandırıcı ve sahtekârların… Onlar her zaman özellikle ileri yaştakileri arıyor ve aldatmanın yollarını arıyorlar. Bıkmadan usanmadan… Üzülerek söyleyeyim: Özellikle yaşlılar bunlar için yolunacak kaz görünümünde… Şimdi önceki günkü bir olayı anlatayım: Çok yakın bir ahbabımı, bir büyüğümü telefonla arayan kişi, ‘Siz bizim eski müşterimizsiniz, çekiliş yaptık, size şu kadar lira ikramiye çıktı!’ müjdesini verdi. Bugünün şartlarında ‘iyi para!’ ‘Siz bize bankanızın iban numarasını verin, hemen gönderelim yarın alın!’ dediler. Telefonla verdikleri her bilgi de doğru idi, bu büyüğümüz hakkında… Ama o hemen bir bankacı yakınına tanıştı, ‘Sakın ha!’ dedi. Diğer tanıdıkları da… Ama bu büyümüz kulağının üzerine yatmadı, gitti Urla’da o şirketin temsilcisini buldu ve ‘Dolandırılmak üzere’ olduğunu belgelemiş oldu. ‘Savcılığa gideceğim!’ dedi, olayı bildirerek insanlarımızın boş bulunup kandırılmalarını önlemek için… Çünkü kendisini arayan nazik kişi, ‘Size şimdi size bir şifre göndereceğim, onu onaylayın!’ demeyi de unutmamıştı… Eğer boş bulunup ‘Evet’ ya da ‘Beğen’ vs. neyse ‘Tamam’ deseydi belki de bankada bulunan birikimine de ‘Elveda’ diyecekti… İşin özeti: Sakın unutmayın; ‘Bedava peynir sadece fare kapanında bulunur!’ Yani hiç kimse bir kuruş bile vermez, ne kurumlar, ne şirketler ne de sizi çok sevdiğinizi söyleyenler bile… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR