ŞARKIYI KAYBETTİĞİ KARISI İÇİN YAZDI

YAŞAR EYİCE *- ÖZLEMLE BEKLİYORUZ Biz İzmirliler yıllardır, söz verilen ama bir türlü gerçekleşmeyen şu meşhur ‘Hızlı tren’ i özlemle bekliyoruz. Aynen ‘Yapılıyor!’ diye açıklama yapılan İzmir Körfezi’nin geçişini sağlayacak ‘tünel’ veya ‘asma köprü’yü olduğu gibi… Bir de ‘acil’ olarak açıklanan ‘İkinci’ ve ‘üçüncü’ Kuzey bağlantı yollarını… Olacak mı? Olacak tabi! Ama hangi gün, ay, yıl bilemiyoruz. Baksanıza Bayraklı sırtlarında yapılan ‘Şehir Hastanesi’nin açılış tarihi için kaç kez tarih verildi… Ama halâ bekliyoruz! *- HIZLI TREN BÖYLE OLUR ‘Hızlı tren’ denilince günün haberi geldi, uzak bir ülkeden ‘Komünist Çin’den… Çin Havacılık ve Uzay Bilimleri ve Sanayi Grubu tarafından Beijing’de (Pekin) düzenlenen ‘süper hızlı tren’ temalı tanıtım sergisinden alınan bilgilere göre, Çin’de ilk tam ölçekli süper iletken test yolculuğunu tamamlayan süper hızlı trenin hızının saatte bin kilometreye ulaşması bekleniyor. Yanlış yazmadım ve yanlış okumadınız. Saatte hızı bin kilometreye ulaşıyor… Yani biz İzmir’den hızlı trene binince en fazla yarım saat sonra Ankara’ya gideceğiz. Ya da İstanbul’daysak Başkent’e yarım saatten daha az bir zamanda ulaşacağız… Şaka gibi değil mi? Benim gibi gülümsediğinizi hissediyorum. *- SÜPER HIZI GERÇEKLEŞTİRİYOR ‘Uçan tren’de manyetik kaldırma teknolojisini düşük vakum teknolojisi ile birleştirerek süper hızda işleyişi gerçekleştiren bir ulaşım sistemi kullanılıyor. Shanxi eyaletinin Datong kentinde şu anda süper hızlı tren için tam ölçekli bir test hattı inşa edildi ve kısa süre önce model trenin bu hattan ilk tam ölçekli süper iletken test işleyişi gerçekleşti. Süper hızlı trenin gelecekte büyük kentsel yığılmalar arasında ulaşım için kullanılabileceği ve hızın saatte bin kilometreye ulaşacağı bildirildi. Uzmanlara göre bu hıza ulaşmak bir gecede olmuyor ve çok sayıda test gerektiriyor. Test ekibinin daha önce vakumsuz koşullarda gerçekleştirdiği testlerin sonucunda, model trenin hızının saatte 623 kilometreye ulaştığı kaydedildi. Dikkatinizi çekmiştir! Hiçbir önemli buluş, gerekli testler yapılmadan hizmete alınmaz. Yoksa beklenmedik olumsuzluklar yaşanır. Acaba her ülkede bu sistem böyle midir? Dünya lideri olmak, ya da süper ligde mücadele etmek için doğru ve güçlü sistemler gerekiyor. *- ‘YORUM’ YOLU GÖSTERİR’ İstanbul’daki ‘Adalara Bayram Ziyareti’ni anlattığım yazıma gelen yorumlar oldu. Örneğin; Levent Eskiçeri şöyle diyor: ‘İzmir'de de mümkünse bir bayram metro+vapur seyahati yapın, neler yaşarsınız neler?’ Mimar dostum Vildan Kara yorumunda, ‘Yine çok güzel yazılar yazmışsınız, bunun yanı sıra biraz da haber nitelikli olmuş! Bazı bilgileri İmamoğlu’nun danışmanına bildirseniz! ‘Özellikle vapur seferlerini ciddiye alırlar!’ diye düşünüyorum. Şahsen ben sabırsızlıkla bekliyorum yeni yazılarınızı! Kaleminize sağlık, beni de bu arada araya sıkıştırmak iyi bir anektot olmuş, fenomenliğe doğru gidiyorum!’ Yine sürekli takipçilerimden emekli yabancı dil öğretmen Şeniz Ayçiçek hanımefendi mutlaka ya yorum yapar, ya da konuyla ilgili yaşamından ve okuduklarından örnekler vererek, katkı sağlar. Şeniz Ayçiçek öğretmenim de ‘İstanbul’da Bayram ziyaretinizi çok iyi tasvirle anlatmışsınız, kendimi orada gibi hissettim. Bizim, İzmir’imizden çok farklı geldi, insanların yüz ifadeleri. Birbirlerinin yüzlerine bakmayı unutmuşlar sanki, ne bileyim biz alışmışız belki şehrimize o yüzden. Ben ilk o kalabalığı görünce, hepsi, sinemadan hep birden dağıldılar zannettim.’ yazmış. İşte bu yoruma yanıtı da Bornovalı Mehmet Özkurt şu yanıtı vermiş: ‘Şeniz Ayçiçek abi, emeğine teşekkür ediyorum. Arada bizim Ergene Mahallesi’ne göndersene! Öksüz bırakıyorsun…’ Mehmet Özkurt ayrıca bana da şu mesajı göndermiş: ‘Abi ben grup yasaklıyım. Bizim Ergene Mahallesi’ne gelsene!:…’ Dün yazmıştım; İstanbul ve Ankara’da Büyükşehir Belediye Başkanlarına İzmir’den yazmama rağmen yazılarım dosya halinde başkanlara sunuluyor. Hatta İstanbul’da Adalara şehir hatlarının vapur seferleri yoktu. Bunu belirlemiş ve yazmıştım… Kayıtlarda belgeleri var. Ve bunun üzerine, haklı gerekçelerimi dikkate alan yönetim o tarihten itibaren yaz seferleri gibi kış seferlerini de başlattılar. Bunu memnuniyetle belirtiyorum. Ben Bornovalıyım… Mehmet Kardeş, Şeniz (Hanımı) sanıyorum bizim ekipten diye düşündüğü için ona da ‘Yaşar Ağabeyi bizim mahalleye göndersene!’ diye yardım işareti göndermiş. Yaz aylarına, tatile kadar zamanım dolu… Ama Bornovalı Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ belki bu yazıyı görür de, başka yerleri ziyaret ettiği gibi, Bornova’nın yerlilerinin kurduğu Ergene gibi Erzene Mahallesi’ni de ziyaret eder, ev ve mahalle toplantısı yaparak, sorunları dinler, istekleri yerine getirmeye çalışır. Ama ben yine de ‘Ne dendi, ne yapıldı ya da yapılmadı?’ konularını hiç olmazsa Bornovalı arkadaşlarım ve akrabalarımdan öğrenirim. Bir kişinin sorunu hepimizindir… *- GRUPLAR HAKKINDA Mehmet Özkurt’un bir diğer açıklaması da şöyle: ‘Bornova’daki gruplardan biri de ‘Ergene’ adını taşıyor. Yazılarımı orada da paylaşmamı öneriyor. Kendisine özel teşekkür ediyorum.. Hiçbir gruba kendim başvurmadım. Bu arada ’13. Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ isimli bir gruba beni de almışlar. Bazen yazılarımı Mehmet Bey’in söylediği gibi o gruplarda paylaşıyorum. Kullanılıp kullanılmadığını genelde bilmiyorum. Ama tesadüf olacak, ya da geri bildirimden, bu grubun gönderdiğim hiçbir yazıyı kullanmadığını ve sildiklerini öğrendim. Ben de belki de ilk kez, bu gruptan kendimi sildim. Yani ‘admin’ olarak adlandırılan kişilerin de iyi niyetli olduklarını, ya da belli bir beklenti içinde grup kurduklarını düşünüyorum… Yani bilgilendirme ya da aydınlatma gibi bir düşünceleri yok… Bu şunu gösteriyor; Seçimin favorisi olarak önde giden Millet İttifakı ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun işi çok zor… Pirincin taşlarını umarım sağlıklı bir şekilde ayıklayabilirler. *- EFSANE ŞARKI GUİNNEVERE Şimdi, 81 yaşındayken kaybettiğimiz efsane folk-rock sanatçısını, zamanında son derece hüzünlü bir hikayeden damıttığı Guinnevere ile selamlayalım. David Crosby'nin Efsane Şarkısı Guinnevere'in Trajik Hikayesini anlatayım: ‘30 Eylül 1969, Novato, California... Güneşli bir öğleden sonranın ilk saatlerinde Christine Hinton, rock yıldızı sevgilisi David Crosby'nin yeşil Volkswagen minibüsünü sürmektedir. Yanında Kaliforniyalı Country Joe & The Fish grubunun gitaristi Barry Melton’un eşi Barbara Langer vardır. İki kadın, Crosby ve Hinton’un Novato’nun Marin ilçesinde bulunan yeşiller içindeki çiftlik evinden birkaç kilometre uzağa gitmektedir. Christine’nin kedilerinin bakımını yapacak bir veteriner onları beklemektedir. Yolculuk sırasında hayvanlar oldukça tedirgindir. İçlerinden biri aniden arka koltuktan sıçrayıp Christine’nin kucağına atlar. Kedinin bu hareketinden dikkati dağılan kadın aracın kontrolünü kaybeder. Karşı şeritten başka bir araba gelmektedir. Çarpışma kaçınılmazdır. *- SON NOKTA Barbara Langer kazayı ciddi yaralarla atlatırken Christine için yapılacak bir şey yoktur. Olay yerinde ölür. Haberi telefonla alan David Crosby hemen Novato Hastanesi’ne gider. Tam vardığı sırada eşinin kanlı bir çarşafa sarılı sedyesini taşıyan ambulansı görür, korkunç bir şok yaşar... Crosby'nin yasının bitmesi yıllar alacaktır. *- KARISINI ANLATIR O zamanlar sahip olduğu 'Mayan' isimli yelkenlisiyle uzun bir yolculuğa çıkar. Döndükten bir yıl sonra, Sevgili Christine’sinin küllerini Golden Gate Köprüsü’nden Pasifik Okyanusu’nun sularına döker. Bu arada, ölen eşine tüm zamanların en güzel ve ilham dolu şarkılarından birini adar: ‘Guinnevere’ adlı şarkı, yeşil büyük gözlü, çok güzel ve tatlı bir kadını anlatır... *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR