İDDİACI EGELİ ÖĞRENCİLER BOŞ DURMUYOR

YAŞAR EYİCE *- KUTLU OLSUN Sevgili okuyucularım: Baharın, birliğin, barışın, bolluğun ve bereketin müjdecisi 21 MART NEVRUZ BAYRAMI kutlu olsun… *- YALAN MI? ‘Bahaneler üretmeyi bırak!’ diyor Enver Kaya! Önce soruyor ve yanıtını veriyor! İşte birkaç örnek; ‘Yorgun musunuz?’ -Daha erken uyu! Zamanın mı yoktu? - Televizyon izlemeyi bırak! Paran mı yok? - israf etmeyi bırak! Bilgi sahibi değil misin? -Araştır ve öğren! Çok karmaşık mı görünüyor? - Yavaştan başla ve dene! Vücudunu beğenmiyor musun? - Daha fazla spor yap!’ Hepimiz ne yapmamız gerektiğini biliyoruz! Ancak birçok insanımız bunu hâlâ yapmıyor! Çünkü konfor alanımızın dışına çıkmak zor… Ve ‘bahane üretmek!’ daha kolay!. Yalan mı? Aklıma gelmişken paylaşayım; Bakın önceki başbakanlardan Bülent Ecevit’in aşçısı ne demişti! *- BÜLENT ECEVİT AŞÇISINI AĞLATMIŞ! Aşçı yapılan söyleşide şunları söylemişti: ‘Bülent Ecevit Başbakanlık konutuna taşındığında, beni çağırıp, -Evladım, burası benim evim ve devlet bana maaş veriyor. Bütün yediğimiz, içtiğimizin parasını benden alacaksın. Sakın ola, devletin tek zeytin tanesi boğazımdan geçmesin. Ben de çok dikkat edeceğim ama, sizden bu konuda çok hassas olmanızı rica ediyorum, demişti. Bir gün kahvaltı yapılacak ve peynir yok! Her nasılsa ihmal etmişiz. Gittim, bizzat kendisinden peynir almak için para istedim. Bütün ceplerini karıştırdı, para çıkmadı. Rahşan Hanım, ‘bir tasın içinde, o zaman iki buçuk lira vardı’, buldu verdi… Gözyaşlarıma engel olamamıştım...’ Bunları neden mi yazdım? Namık Kemalli dostlarımdan Alim Güngör’ün bazı paylaşımlarından esinlendiğim için… Alim Güngör, birkaç saat önce şöyle demişti: ‘Milletvekilliği bir meslek değildir. Milletvekili emekliliği kaldırılmalıdır…’ Bu konuyu daha önce de dillendirmişti.. Bakalım buna eller kalkacak mı? TBMM’den söz ediyorum… ‘Düşünür’ sıfatını verdiğim Bornovalı hemşehrim Alim Güngör anımsadığım kadarıyla 18 Şubat’ta milletvekili seçimleri ile ilgili çok önemli bir konuyu gündeme getirmişti. ‘Liyakat, bilgi ve dürüstlük ile güvenliği’ dile getirmiş, grupların, örneğin Namık Kemal Lisesi mezunlarının, ya da Atatürk ya da diğer meslek örgütlerinin ‘hizmet erbabı’ kişileri toplanarak milletvekili aday adaylarını parti yöneticilerini önermelerini istemişti. Konu daha titizlikle incelenerek irdelenmişti. Ben de aklımda kaldığınca anlatıp özetlemeye çalıştım. Deprem felaketi olduğu için bu konuya ileri tarihlerde değinebileceğimi belirtmiştim. Tabii ki sözüm söz… Partilii kişilerin değil, vatandaşların isteği ve önerdikleri dikkate alınmalıdır. *- ‘ACABA?’ DİYE AKLIMDAN GEÇİRDİM Haberi öğrenince bir gün önce, toplu ulaşım aracının orta kapısının ağzında, örtülü iki genç kız öğrencinin konuşmalarını anımsadım… İkisinin arasında kalmış, direğe tutunarak dengemi sağlamaya çalışıyordum. Aklımda kalan bir cümle ile şöyleydi: ‘Acaba eylem mi yapsak!’ Saat 14.15 falandı, sanıyorum.. Yani aracın video kaydından ortaya çıkabilir bu kişiler… ‘Muhbir!’ durumuna düşmemek için daha fazla bilgi vermiyorum… Ama şunu da söyleyeyim: Çok güzel ve temiz giyimli idiler, etrafı rahatsız etmeden kibarca konuşuyorlardı, ben aralarında kaldığım için ister istemez kulak misafiri oluyordum… Konulara tanık olmadığım ve benden uzak bilgiler olduğu için arada Fransız kalıyordum… Bunları neden yazdım; Yine bir arkadaşım, bir internet gazetesinin haberini gönderdiği için ‘acaba?’ diyerek paylaşmak istedim… Eğer yalnız seçimlere kadar değil her zaman çevremizi dikkatle izlersek, kuşkusuz çok önemli kararları almamıza yararı olur. Belki de bir facianın önüne bile geçebiliriz… Şimdi konuya gireyim: *- PANKARTLI KARŞILAMA YÖK Başkanı Erol Özvar'ın da, Ege Üniversitesi’nde katılacağı bir toplantı açıklanmıştı. Daha doğrusu; 256'ncı Üniversiteler Arası Kurul Toplantısı, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar ve rektörlerin katılımıyla bu yıl Ege Üniversitesi'nde yapılacak. Toplantı öncesi üniversite öğrencileri, okulun girişinde ve viyadüklere pankartlar astılar. Fotoğraflarını da çekip dağıttılar. Bu bazı öğrenciler için çok önemli bir girişimdi. Ama yöneticiler tarafından hoş görülmeyen karşılanmayan pankartlardı bunlar. ‘Ege'de tacizci akademisyen istemiyoruz!’ deniliyordu. Bir pankartta şunlar yazılıydı: ‘Üniversitemize hoş gelmediniz, Z. tacizcidir, Ege'de tacizci akademisyen istemiyoruz!’ Onlarca fakülte ve yüksek okulu bünyesinde barındıran Ege Üniversitesi’nde binlerce öğrenci bulunuyor. Bu nedenle bu çirkin iddianın her bölümü kapsamadığını, öğrenci ailelerinin da içlerinin rahat olmasını belirtiyorum. Bu sadece Diş Hekimliği’nde bir yerde iddia edilmişti. O zamanı anımsıyorum ve yazmıştım: Bir akademisyen için öğrenciler galeyana gelmişler ve yönetim de konuyu araştırmıştı… Sanıyorum, bu pankart asılması olayın devamı… Öğrenciler işin peşini bırakmıyor.. Ben birçok okulumuzda bir şekilde ‘mobing’ uygulandığı iddialarını duydum, biliyorum. Ve YÖK’ün de bu konulara çok hassas olduklarını da ve her türlü ihbarın üzerini gittiklerini öğrenmiştim. Bakalım önümüzdeki günlerde bu akademisyen ve diğer mobing konuları ele alınıp açıklamalar yapılacak mı? Fakat madalyonun bir de arka yüzü var… Yine iddialara göre, bazı akademisyenler bir şekilde seçimlerden önce üniversitelerden uzaklaştırılacaklar. Yıllar önce görülen ve yapılan sistemin, programın benzeri uygulanacak.. Ben inanmıyorum… Bu halkın kafasını karıştırmaktır. Herkesin diken üzerinde oturmasının nedenidir. Ama Rektörlerin ya da YÖK’ün bu konuda açık ve net açıklama yaparak gönüllere su serpmesi gerekiyor… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR