HAYIRLI UĞURLU OLSUN

YAŞAR EYİCE *- DÖRT MARKETTE, DÖRT AYRI FİYAT Tüm dikkatlerimiz deprem üzerine… Ama, memleketin bazı gerçekleri daha var. Merak ediyorum; acaba bunun üzerinde duracak, düşünecek, tedbir alacaklar nerede? Bugün; Dört ayrı zincir markete gittim. Birinde Patlıcan 36 TL.İdi, diğerinde 30, üçüncüde 45 ve sonuncuda 54 lira idi… İsimleri de hemen hepimizin bildiği şirketler… Herhalde patlıcanı hiçbir yetiştirmiyor… Kendi tarlalarından da gelmiyor… Hepsi halden alıyor… Hepsi aynı nakliyeden yararlanıyor… Hepsi de birbirlerine komşu gibiler… Yani biri İzmir’de, diğeri İstanbul ya da Manisa’da değil… Aynı kentte, aynı yerde, neredeyse aralarında 100’er metre olan zincir marketlerden aldım bu fiyatları… Hani bazı muhalefet liderleri ,’Korkmayın!’ gibisinden laflar ediyorlar ya, bu işletmeler ve benzerleri ise ‘Korkmayın!’ sözcüğünü üzerlerine alarak, serbest piyasa şartlarını, ya da ‘vahşi kapitalizmi’ uyguluyorlar. Ne diyeceğimi, bilemiyorum… Bakın bu anlattıklarımı dikkate alan ve kontrol mekanizmasını çalıştıranlar olacak mı? Fakir fukara halkımız böyle mi korunacak? *- YEDİKLERİ HURMALAR Resmi ‘kamuoyu açıklaması’ yapanlar da var. Ama sorun tüm belediyelerin başında… Hani derler ya, ‘Durun bakalım bunlar iyi gününüz!’ diye… Yarın, öbür gün yine birçok protesto eylemlerini göreceğiz. Özellikle; Her seçim öncesinde rastladığımız görüntüleri yaşayacağız. Çok önceden birkaç kez konuyu gündeme getirmiştim Ama koltuk sarhoşluğu nedense geleceği görmeme, görememe özelliği olan belediye başkanları ile kurumların ‘geleceğim’ dediği, kendilerine göre felaket ortaya çıkıyor. Sıkıntıyı kim yaşıyor! Tabii ki belde, şehir sakinleri… *- İŞ YAPIYOR POZUNDALAR Belirtildiğine göre; Son haftalar, bazı belediye çalışanları örgütlü olduğu sendikaların personel alacaklarının ödenmesinin gecikmesi gerekçesiyle bazı eylemler içinde olduklarını gözlemleniyor. Burada suçlu sendikalar değil… İşçiler hiç değil… Tabii ki yöneticiler ve başkanlar… Önüne geleni işe alırlarsa, bir kişilik işi beş kişiye yaptırmaya kalkarlarsa, ama bundan da olumlu bir sonuç alınmazsa… ‘Arkam var!’ diyerek kulağının üstüne yatanlara göz yumulursa, sonuçta ne olur Tabii ki, kabul ediyoruz; Belediyelerimizin son aylarda artan maliyetler ve azalan gelirler nedeniyle yaşadığı nakit sıkıntısının ödemelerine yansıdığı bir gerçektir. İşçiler, yani personel gibi, bu durumdan esnaf de, müteahhitler de, belediyelerle akçeli işleri olanlar da sancılı… Bilindiği gibi ülkemiz, derin bir ekonomik buhran içerisinden geçmektedir. Bu süreçte personel giderlerimiz yüzde 80-90 oranında, yakıt, elektrik ve sarf malzeme gibi giderlerimiz yüzde 300-400 oranında artarken belediyelerin gelirleri aynı zaman diliminde aynı oranda artmadı. *- PARA OLUNCA KOLAY Belediyelerin temel gelirleri İller Bankası’ndan aylık olarak tahakkuk eden belediye payı ve yılda iki kez toplanan emlak vergisi geliridir. Bütün gelirleri düşündüğümüz zaman hiçbir gelirimiz, giderlerle aynı oranda artmadığını görüyoruz. Bazıları itiraf ediyor; ‘Bu durum da başından öngörülemeyen bir nakit eksiğine ve sıkıntısına sebep olmuştur.’ diyor. Ama benim gibi bir çok kişinin inanmayacağı, inanamayacağı bir şekilde kendilerini sözde koruyorlar! Örneğin; ‘Belediye yönetimi olarak bu sıkıntı nedeniyle gereken tasarruf önlemleri azami düzeyde alınmış, gelirleri artırmak için de her türlü çaba gösterilmektedir. Diğer taraftan personelimiz için sağlamış olduğumuz ücret seviyesinin iyi bir düzeyde kalması için gereken fedakarlığı da her zaman göstermeye çalışıyoruz. Alınan önlemlerin sonucunda personel başta olmak üzere tüm ödemelerimizle ilgili sorunları kısa zamanda aşacağımıza inanıyoruz. Bu dönemde geciken ödemelerimiz nedeniyle yaşanan her türlü mağduriyet için üzüntü yaşadığımızın ve bu soruna aşırı duyarlı olduğumuzun bilinmesini isteriz.’ İyi niyeti ve cabayı tahmin ediyoruz. Ama fedakarlık ve tedbirlere pek inanasımız gelmiyor. Öncelikle ve öncelikle çalışan, halkın mutlu olduğu bir sistem gerekiyor. Bazı kişilere yemekle de bu iş olmaz… Denetim olmayınca, disiplin olmayınca başarı da olmaz… Yani masa başı mesailer, yüksek sayılacak artan maaşlar da kesinlikle hiç kimseyi mutlu etmez. İşte bir şehrimizden, patlıcan fiyatlarını yazdım. Artık gerisin siz hesaplayın… Sevilen değil, sevilmeyen yönetici başarılıdır. Çünkü bizler tembelliği ve dedikoduyu sevenleriz. Emek yüce değerdir. İşçinin, sanatkarın, çalışanın hakkı teri kurumadan ödenmelidir. Ama dedim ya birisi çalışır, 10 kişi bakıp aynı parayı isterse bu olmaz… Suçlu yine yönetimler ve yöneticilerdir… Bol keseden para dağıtmak, mutluluk değil sonunda hüsran getirir. Herkes çalıştığı, hak ettiği kadarını almalıdır… Daha açık nasıl yazayım; Bence sokaktaki vatandaşla konuşun, dertleşin bakalım ne diyecekler? Benim yazdıklarım, kentlinin söyleyeceklerinin yanında bir hiç olarak kalır… Son sözüm şöyle; Örgütlü mücadele ve gerçek sendikacının yanındayım… Ama ‘iğneyi kendine çuvaldızı başkasına’ atasözümüzü de benimsiyorum… Ağalıkla, patron edasıyla hiçbir hareket doğru değildir. Yönetici basiretle tacir gibi davranmalıdır… Yani ‘Aldım gitti!’ demekle iş yürümez ve bir gün ayaklarına dolanır… Yöneticilikte ‘acımak’ yoktur… Hele hele halkın parasını hesapsız harcamak, ‘acıdım’ diyerek kimseyi kurtarmaz, kurumları da… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR