EL ÇIRPAN İŞVEREN VE SANAYİCİLER DE VAR

YAŞAR EYİCE *- AKILLARI FİKİRLERİ AHLAKSIZLIK Ahlaksızlık bu kadar olur… Tabii ki daha önce ‘zillet’ sözcüğünü anlattığımda belirttiğim ‘rezillik’ de! Haluk Levent’in önderliğinde, idealist kişiler tarafından yaşatılan ve yürütülen önemli ve güvenli sivil insiyatıf kuruluşu ‘Ahbap’ çılar, psikologların önerisiyle, depremzede çocuklarımızı biraz olsun mutlu etmek için prova yapıyorlardı. Görüntüleri çekildi… Sakınılacak değil övünülecek bir durum var. Ama o da ne? Troller, yani ‘sivrisinekler’ prova yapılan birinci videoyu, kamuya nasıl yansıttılar? Söyleyeyim: ‘Ahbaplar eğlencede!’ *- BAŞINIZI KUMDAN ÇIKARIN Birleşik Kamu- İş Sendikası Şubat ayında, yani yeni şu açıklamayı yaptı: ‘Açlık sınırı 10 bin 259 liraya, yoksulluk sınırı ise 26 bin 994 liraya çıktı!’ Acaba, tüm hesapları açık ve denetlenen Ahbap’la ve kendini iyiliklere adamış bir sanatçı Haluk Levent’le uğraşan zavallılar, başlarını kumdan çıkarıp biraz da halkın geçim derdi ile ilgilenirler mi? Ya da bir fakir fukarayı yedirip, içirip, doyururlar mı? Bu arada bazı büyük firmalar, belli medya kuruluşlarına büyük paralarla büyük ilanlar veriyorlar, ‘Deprem bölgesine şu kadar yardım yaptık!’ diye… İnanmak istiyorum ama güven meselesi bunlar yardım makbuzlarını da halka ibraz etseler ya! Nedenini söyleyeyim: Hani Spor muhabirliğinden, belki de Türkiye’nin en zenginleri arasına giren medya patronu olan Acun Ilıcalı açıklamıştı: ‘Televizyondan yaptığımız, örneğin Ayvalık’taki Orman yangını destek canlı yayın akşamında, bağlantı kurduğumuz birçok ünlü kişi ve kuruluş büyük maddi yardım sözü verdiler. Ama ne ertesi gün ne de hiçbir zaman bunlara ulaşamadık ve bunlar halka açıkladıkları yardımlardın bir kuruş bile vermediler. Bu yüzden bir daha böyle bir kampanya yapmama ve dikkatli olma kararı aldım…’ İşte böyle konuşmuştu Acun Ilıcalı… İşte bu nedenle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de, sürekli taciz edilen, aslı astarı olmayan iftiralara uğrayan Haluk Güney de, yardımları kuruşu kuruşuna açıklıyor, bağımsız yeminli mali müşavir ve kuruluşlar tarafından gönüllü denetimlerini yaptırıyorlar. Tabii ki nereye ne kadar destek verildiğini de açıklıyorlar… *- TAKİP BÖYLE OLUR Sanatçılardan bazıları, örneğin Yıldız Tilbe yüklüce bir bağış yaptı. Herhalde Acun’un lafı aklındaydı, ya da yaşantısında görmüştü, kibarca ne dedi? ‘Benim yardım vaat ettiğim 9 aile ile tanışmak istiyorum. Ayrıca kendilerini sık ziyaret edip her türlü, başka ihtiyaçlarını da karşılayacağım…’ Doğrusu bu! Güven perçinlenmiş olur… Yıldız Tilbe’nin son yorumlarından birini de bu arada paylaşmak istiyorum: ‘Sakın benim cenazeme hiçbir politikacı gelmesin!’ Bilmem size bu büyük vasiyet bir şeyler hatırlatıp, düşündürüyor mu? Hep diyoruz; Güven olmazsa, verilmezse, geçmişten ders alınmazsa bir adım ileriye gidemeyiz. *- MEÇHULE DOĞRU Depremzedeler, ücretsiz olarak istedikleri kentlere gönderiliyor. Sadece isimlerini yazdırıyorlar ve hangi şehre gideceklerse Jandarma nezaretinde gidecekleri yerde isterlerse kamu yöneticilerine, isterlerse yakınlarının yanlarına… Geçen Hafta İzmir Valisi açıklamıştı: ‘4 bin kişilik yer hazırladık, ama talep çok olunca, imkanlarımızı zorlayarak bu sayıyı 5 bine çıkardık!’ Yine Vali Bey’in açıklamasına göre; İzmir’e ilk anda 40 bin depremzede geldi. Çoğunluğu da yakınlarının yanlarına sığındı. Güzel ama bir de şu söze dikkat çekmek lazım; Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan şöyle diyor: ‘Deprem bölgesinde, ezgin, yitimli, çaresiz sevgili yurttaşlarımız. Ne olur, İstanbul ile Marmara’ya göçmeyiniz! Mersin, Mardin, Diyarbakır, Batman, Siirt, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Yozgat, Sivas, Bayburt, Gümüşhane ile kıyı Karadeniz bölgesi geçici yerleşim için uygun!’ Ama bu Jeofizikçi hocamıza Ali Kılıç ismindeki bir belki de Niğdeli vatandaş şöyle yanıt veriyor: ‘Niğde’de 5,3 büyüklüğünde deprem olmuş! Niğde uygun diyorsunuz… Her yerde deprem oluyor. Önemli olan uygun yer değil, uygun yapılar inşa etmek. Depreme dayanıklı binalar!...’ Şu anda İstanbul’da kalan İstanbullu sayısı, oranı yüzde 7- 8 civarında…. Yani 16 milyonun yüzde 10’undan bile az… İstanbul’da doğum yapanları saymıyorum… ‘Ah canım İstanbul’ deyip duruyorlar, İzmirliler gibi… *- SÖMÜRÜ FIRSATÇILIĞI Ama neredeyse Bursa’ya kadar dayanan İstanbul’da göç isteyenler kimler? Söyleyeyim; Sanayiciler, işverenler… Yalnız büyük değil, küçük işletmeler bile… Çünkü çırak dağil, ucuz işgücü geliyor… Kaçak çalışanlar, çalıştıranlar mantar gibi çoğalacak… Umarım bu konu üzerinde de çalışmalar yapılıyordur. Malları, canları, her şeyleri gitmiş, bir anda yok olmuş binlerce inşamızın bu şekilde de soyulmaları, sömürülmeleri engellenir… *- KUTU KUTU PENSE Belki duyan ve ilgilenen bir yetkili çıkar diye, Prof. Dr. Özlen Güzey’in şu sözlerine kulak verilmesi gerekiyor düşüncesindeyim.. İddiasına göre; ‘Sağlıklı zemin etüdü yapılmamış, İş, eğitim, sağlık alanlarına uzak, Sosyal donatısı eksik, Yaşam kalitesi düşük, Erişim imkanları düşünülmemiş, Yörenin kalkınma planından uzak, Kutu kutu pense evler geliyor, yine…’ Ben de apartmanları gördükçe, ‘Kibrit kutusu’ yakıştırmasını yapıyor ve ‘Maşallah Mimarlarımıza, müteahhitler, yüklenici firmalara vb’ diyorum… Aşın kendinizi artık, mimarlar, mühendisler, ustalar, kalfalar… Hatta doktorlar… Özetle tüm meslek sahip ve gurupları…. Eğitim… eğtim… eğitim… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR