ALDATMA YOLUNA GİDENLER

YAŞAR EYİCE *- MAKSATLI SÖYLENTİLER! Urla’dan komşumuz, gerek TRT’de, gerekse Dr. Burhan Özfatura döneminde, bilgi ve tecrübesinin yanı sıra, araştırmalarıyla kamuya büyük yarar sağladığına inandığım Gazeteci Haluk Narbay’dan ve yine Urla’dan komşum Usta Gazeteci Ünal Tümin’den çok fazla söz ederim. Hiç kimseyi kırmadan, üzmeden, sorunları dile getirir ve bazen benim aracılığımla yetkililere duyurmaya gayret ederler. İnanmış kişilerdir. Haluk Narbay konuşmasında, ‘Fakat, ama…’ gibi bağlaçlara bel bağlamadan hemen konuya ‘Esas belirtmek istediğim husus!’ diyerek şöyle devam etti: ‘Depremle ilgili olarak yatılı ve görsel basın ile sosyal medyada yoğun tartışma devam ediyor. Birçok iddia da ortaya atılıyor bunlardan en önemlisi haarap Tekonolojisi ile depremin doğal değil suni olarak üretildiği ve Amerika’nın son deprem de dahil Türkiye’deki son zamanlardaki depremleri tetiklediği öne sürülüyor. Bu kadar yoğun tartışma ortamında Hükümetin açıklama yapması gerektiğini düşünüyorum. Hatta muhalefetteki siyasiler de konu üzerinde tavırlarının açıkça ortaya koymalıdır. Bu konu kesin olarak sen ben bizim oğlan sohbetinde ortada bırakılmamalıdır. Şimdi İstanbul’un ayni yöntemle tetikleneceği korkusunu da vatandaş içlerinde hissediyor.. İddialar gerçekse durum vahim… Ben böyle düşünüyorum…’ Usta Gazeteci Haluk Narbay, selamlaşmamızda söylediği cümleleri tekrarlayarak, topu bana atmış oldu: *- BİZİM CANIMIZ YANIYOR Ne demişti, ilk başta: ‘Sevgili Dost Yaşar’cığım: Deprem yüreklerimizi yaktı. Canlarını kaybeden on binlere Rahmet olsun, yaralılara Allah acil şifalar nasip eylesin , Evsiz barksız, anasız babasız, kardeşsiz evlatsız, eşsiz kalanlara da güç kuvvet, sabır versin…’ Bu sözlere ne denir? ‘Amin!’ *- BAZILARI NELERLE UĞRAŞIYOR Konuyu yazıp yazmamakta tereddüt içinde idim.. Nedeni belli? Acaba yanlış anlaşılır, ya da söylenti doğru imiş gibi bir algı yaratılabilir miydim? Ama, bırakın fısıltı gazetesini ‘iktidara yakın’ olarak adlandırılan bir Televizyon kanalında konu kaç gün gündeme getirildi. Aynı noktaya gelen, getirilen, halkın zihnini bulandıran birçok senaryo üretenler de var… Ben bunlara katılmıyorum… ‘Bilimin ışığında’ diyorum… Ama aykırı tezleri ortaya sürenler de ‘bilim!’ diyorlar… Söyledikleri iddia ettikleri, ya da olasılık dahilinde olduğunu ileri sürenlerden biri de, yine dostlardan öğrendiğime göre, ‘yüksek enerji saklı faylara ısı taşıma yöntemini doğrularken bu teknolojinin bizim denizaltılarımızda da bulunduğunu belirtmiş… Yalnız ben bu iddiaya şöyle yanıt verebilirim: *- BİLİYOR AMA UMURSAMIYORDUK Bizim bilim insanlarımız, jeo fizikçilerimiz, açık ve net ‘Kahramanmaraş’ta deprem olacak!’ diyerek bizleri uyarmadılar mı? Yer hareketlerini anlatmadılar mı? Hatta 2- 3 yıl önce, yani bilim insanlarımız uyarıyı yapınca, bölgede, geniş şekilde ‘Deprem tatbikatı’ yapılmadı mı? Bu konuda raporlar düzenlenmedi mi? Hepsi yapıldı! Demek ki, burada, dışarıdan bir saldırı, ya da etki yok! *- BİZİMKİLER DE BİLİYOR Ben de fikrimi söyleyeyim: Bu alçaklığı yapacak olanlar, neden bizi, yani Türkiye’yi seçsinler ki! Ne bileyim Amerika’nın karşısında Rusya ya da Çin yok mu? Amerika’da ya da dünyanın başka ülkelerinde ‘deprem’ tehlikesi yok mu? Filmlerini bile yaptılar… Bizim bilim insanlarımız ki bu konuda dünyanın en önde gelen isimleridir, bilemez, farkında olamazlar mı? Aklıma daha çok ‘karşı tez’ ve ‘sorular’ geliyor… Herkes ‘Neden?’ sorusunu araştırır ve her iddiaya, söylentiye ‘şüphe’ ile yaklaşırsa, doğruyu bulur… Doğru birdir… Gerisi laf-ı güzaftır… *- GÜVENİLİR KAYNAKLAR Söylentilere inanmayalım, sadece bu konuda resmi açıklamalara ve bizim güvendiğimiz gerçek bilim insanlarımıza inanalım… Nedense bizde de ‘senaryo üretmekte’ çok usta olanlar var… Bilgisi olan, bilmediklerimizi bilenler bunu yetkililerle paylaşırlar ve ellerindeki dokümanları, belgeleri sunarlar… Halkı paniğe ve korkuya sevk etmezler… Bunlar acaba yaraların sarılması için AFAD’a, Kızılay’a, Ahbap gibi sivil sosyal yardımlaşma derneklerine veya İzmir Büyükşehir Belediyesi gibi önemli kamu kuruluşlarımızın yardım ve destek amaçlı kampanyalarına bir kuruşluk yararları oldu mu? Açıkçası bu tür insanlara ve sözde bilirkişilere, hayal tacirlerine kesinlikle imkan tanımamalı, prim vermemeliyiz. Bir bilgilendirme olsa bunu da resmi ağızlardan mutlaka duyar, öğreniriz. *- ALDATMA YOLUNU TERCİH EDENLER ‘Dünya bir öküzün boynuzları üzerindedir’ düşüncesinde olanları ise önceki yazımda belirttiğim Magnetoterapi Uzmanı Dr. Emel Oğuz’u dinlemelerini öneriyorum, inançlı biri olarak… Bunları yaratıcı bile Bakara Süresi’nin (2/92) sekizinci ayetinde tanımlıyor: ‘İnsanlar içinden bazıları vardır, ‘Allah’a ve ahiret gününe inandık!’ derler ama onlar inanmış değillerdir….’ Bunlar her zaman gördüğümüz gibi ne yaparlar? ‘Aldatma yoluna giderler!’ Yazımı bir de 12. Ayetti paylaşarak tamamlayayım: ‘Dikkat edin, gerçekte onlar, bozgun getirenlerin ta kendileridir de bunun bilincinde olmuyorlar.’ İşin özü bu… Sizden, bizdenmiş gibi görünen, sözde bilirkişi gibi görünen aldatıcılara, menfaatleri ve talimatlar doğrultusunda iş yapan ve bundan büyük şahsi çıkar sağlayanlara aman dikkat! *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR