KENDİMİZİN VE ÇOCUKLARIMIZIN HAKLARINI YEDİRMEMELİYİZ

YAŞAR EYİCE *- SAKIN GÜVENMEYİN! ‘Hatta patronunuza da fazla güvenmeyin!’ Bu cümleyi çok kez kullandım. Şimdi ise kim bu cümleyi dersiniz? Fazla meraklandırmadan açıklayayım: İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener! Ben bir örnek vereyim: *- ‘ARTIK YETER!’ DİYOR Parin İsmail eski kuşak gazetecilerinden… Bir ara, uzun soluklu olarak Türkiye’nin en fazla satan, ilk ofset yayınlanan gazetesinde önemli haberlere imzasını atmıştı. Kayserili ama Tekirdağ’da yaşıyor. Kayserilileri ve Aksekilileri ‘İyi tüccarlar!’ olarak biliriz. İzmir’deki Aksekililerden rahmetli Ceyhan Gür ve Ahmet Yazıcıoğlu ile birlikte Urla’ya belediye otobüsü ile giderken, Ceyhan Gür’ün meslektaşımız Ahmet Yazıcıoğlu’na ‘Herhalde en fakir Aksekililer biziz!’ dediğini dün gibi anımsıyorum. Kayserili Gazeteci Parin İsmail 2023 öncesinde ‘Ben ahmağım!’ deyince şaşırdım… ‘Usta’ olarak bilinen bir meslektaşım, durduk yere, neden ‘Ben ahmağım!’ desin? Anlattı! *- ‘BEN AHMAĞIM!’ Gazeteci Parin İsmail şunları anlatıyor; ‘Ben bir ahmağım… Hem de büyük bir ahmak… Yıllardır basında; Ankara ve İstanbul’da çalış.. Emekli olduktan sonra Tekirdağ’a gel… Ahmaklık yap! İki naylon gazete patronuna hizmet et… Onlarda beş kuruş alma… Kadronu göster… Her gün köşe yazısı yaz… Benden büyük ahmak olur mu? Neden ahmaklık yaptım? ‘Biraz katkıda bulunarak onlara gazetecilik heyecanı vermek istedim…’ Başaramadım… Paradan başka bir şey düşünmüyorlar… Basın İlan kurumunu uyarıyorum… Küçük bir inceleme ile neler ortaya çıkar, neler?’ *- SÜREKLİ BASIN KARTI OLANLAR BİLE VAR Bu tespit yalnız Tekirdağ’da mı? En büyüğünden başlıyor bu ‘hak ve emek sömürüsü!’ İşin garibi, ‘emek!’, ya da ‘sendika’, ya da ‘organize’ gibi sözcükler bazılarında ‘gıcıklık’ ya da ‘tepki’ yaratıyor ve işin derinine girmiyorlar. Sıkıntı yaratmak istemiyorlar… Ya da sıkıntıya girmek gibi bir lüksleri yok… Parin İsmail’e anımsatayım; Birçok patron, gerçek habercilerle ‘mukavele’ yapmıyor… Yani gerçek haberciler her türlü olumsuz şartlarda, hayatlarını tehlikeye atarak, yağmur çamur demeden bazen cebinden masraf yaparken, ya da üç beş kuruşa talim ederken, basın kartlarını almaları ve ‘caka’ yapmaları için, sevgilileri, şoförleri, berberleri, ayakçılarına, tabii ki kızlarına, eşlerine, yani aile efratları ile akrabalarına bu imkanı yaratıyorlar. Daha doğrusu yarattılar… Tek tek isimlerini ben de veririm, gerçek haberciler de… Ne kadar saklarlarsa saklasınlar bunlar bellidir. Ve devletten bunlar adına büyük paralar kazanmanın yollarını da bilirler. Tabii ki ‘Alan memnun, satan memnun’ misali… 50 tane bile alıcısı olmayan, ya da satış rakamlarını abartanlar, çok ama çok büyük paralar kazanırken, büyük iş insanları gibi ‘ağlamayı’ da seviyorlar… İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ‘Patronunuzu güvenmeyin!’ derken belki başka bir şeyi dolaylı yönden anlatıyor. Ama ben tüm gençlere, meslektaşlarına ve tüm çalışanlara şöyle diyorum: ‘Sakın ve sakın ne patronunuzu, ne iş yerinizi, ne de şeflerinizi ve müdürlerinizi met etmeyin! Bir gün pişman olacaksınız. Neden mi? Sizden yararlanmaları bitecek… Sizin yerinize bir başka emekçiyi bulacaklardır… Siz olmazsanız onlar da olmaz!’ Yalakalar, patronların sahtekârlıklarına, dolandırıcılıklarına, yardımcı olanlar, sonunda mutlaka sizin gibi kendilerini kapıda bulacaklardır. *- Şimdi sözü yine ‘Ahmak Gazeteci’ Parin İsmail’e veriyorum: ‘Biliyorsunuz ulusal gazetelerin merkezleri İstanbul’dur… Ankara bürolarına çok önem veririler… Kazanç kapısı Ankara’dır… Ankara büro temsilcilerini yetenekli adamlardan seçerler… Başka işleri olduğu için temsilciler iş bitirici olurlar… Tabi ki onlarda hisseleri alırlar… Gelmiş geçmiş Ankara müdürlerinin bazıları çok zengindir… *** Şimdi öyle değil… İhtiyaç yoktur temsilcilere… Artık gazete sahipleri değişti… Ankara’da iş bitiricilerin istedikleri adamlar gazete sahibi oluyorlar… Bunların çoğu çete diye da adlandırılabilir. Nasıl gazete ve kanal sahibi olmuşlar? Bir de tüpçüyü soktular mı aleme.. Devamlı yalan haberler yayınlayarak gaz veriyorlar… Fakat gazeteler satmıyor… Destek olmasa hepsi kapanacak halde… Yerel basının hali de iç açıcı değil… Tek bir tane satmıyorlar… Yeterli kadroyu çalıştırmıyorlar… Biz emekçiler bu işi bilmiyoruz… Biz sadece çalışmayı ve patronları zengin etmeyi, bedavadan, emek vermeden lüks yaşam sunmaya devam ediyoruz. Çünkü çoğumuzun üç beş kuruşa ihtiyacı var… Bir de en önemlisi, ‘hizmet aşkı’ Bizden öncekiler de ne derlerdi? ‘Bir kere mürekkep kokusunu aldın mı, yandın!’ *- BÖLÜCÜLER HER ZAMAN OLUR Parin Ismail’in beğendiğim Aralık ayındaki köşe yazılarından birini de ‘Haberiniz olsun!’ diyerek paylaşmak istiyorum… ‘Keşke, bu altı güzel insan altılı masayı 12 Eylül öncesi kursaydı! Bu altı güzel lider 12 Eylül öncesi olsaydı Kenan Evren ihtilal yapmazdı…’ diyor ve şöyle devam ediyor: ‘Kan gövdeyi götürüyordu… Sağcılar ve solcular birbirlerini vatan hainliği ile suçluyordu… Siyasi parti liderleri dillerini tutamıyorlardı… Hep hakaret ediyorlardı… Türk Türk’ü vatan hainliği ile suçlarsa onun kanından şüphe ederim… Türk hakaret etmez… Atatürk düşmanları Türk değildir… Soyunu sopunu araştırsan acı gerçeklerle karşı karşıya kalırız… Seçim havasına girdik… Bazı politikacılar ağzını iyice bozdu… Vatan haini suçlamasına kadar gidiyorlar… İftira yalan dolan onlarda… Ben diyorum ki onlara… 12 Eylül öncesini hatırlayın… O günkü siyasi partiler ülkeyi sağ sol diye ikiye ayırmışlardı… Üniversite öğrencileri caddelerde savaş ediyorlardı… Bombalar atılıyordu… Her gün kayıplar vardı… Sağcı ve solcu gençler ölüyordu… O zamanki politikacılar bir altılı masa kursaydı Kenan Evren ihtilali ile karşı karşıya kalmazdık…’ Ben de ilave edeyim: Radyo haberlerinde, spikerler sağ ve solcu oldukları için 10-15 dakika katledilenlerin isimlerini sayıyordu… Polis de, öğretmenler de, işçiler de, siyasiler de, aklınıza kim geldiyse herkes önce ikiye bölünmüştü. Bölünenler de kendi aralarında amip gibi bölünüyorlardı… Yani çok zor günler her zaman birileri tarafından başımıza örülmeye çalışılıyor… Tabii ki, doğru, dürüst, duyarlı, güvenli, kendi yağıyla kavrulmaya, yaşamaya çalışan haberciler gibi patronlar da var… Ama sayıları çok az… *- ·

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR