DOĞRUSU ŞÜPHE İLE BULUNUR

YAŞAR EYİCE *- ‘Kızıyorum. Çok kızıyorum...’ Dr. Uygar Özesmi, lafı dolandırmadan konuya giren ender isimlerden biri. Kurduğu ekibiyle, sorunu olanlarla ilgileniyor ve birçok kişinin sesi olmaya çalışıyor. Bıkmadan, sıkılmadan, hayvan hakları için, ilacına ulaşamayan çocuklar için, şiddete uğrayan kadınlar için, çevre için, öğrenciler için mücadele eden Dr. Uygar Bey gönderdiği son mektubuna ‘Kızıyorum, çok kızıyorum!’ diyerek sorunlarını ve halkın bazı konularda ilgisizliğine değiniyor. Son cümlesi bana, dolayısıyla herkese, şöyle diyerek mektubunu noktalıyor; ‘Türkiye’de varlığımızı sürdürebilmemiz için… Yani mücadeleye devam etmek için sana ihtiyacımız var!’ Ben de ekliyorum; Hepimizin birbirine ihtiyacı var, hem madden hem de manen! Ama öncelikle güven lazım… *- DİNİ ALET EDENLERE Geçenlerde kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’in 43’üncü suresinden söz etmiş birkaç ayeti yazmıştım. Önemle ve dikkatle okuduğum üçüncü ayette yaratıcı şöyle diyor: ‘Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’an yaptık!’ Beşinci ayet de çok açık ve net; ‘Onun bunun hakkından savurganlık yapan, azgınlardan oluşmuş bir toplumsunuz diye, o zikri/Kur’anı sizden uzak mı tutalım?’ Aynı sureden birkaç ayetten daha fazla söz etmiş, mealini uzmanlara bırakmıştım. Arap hayranları ve Türkiye’yi Araplaştırmak isteyenlere herhalde bundan daha açık bir ifade olmaz, hem de kutsal kitaptan… Bugün de yine Kur’andan biraz söz etmek istiyorum. Örneğin 18 ayetten oluşan Hucurât Suresi’nden… Konusu; Müslümanların kendi aralarında çıkan ihtilaflarda nasıl bir tavır sergilemeleri gerektiğini belirtiyor. Dördüncü ayet sanki zamanımızı da anlatıyor; ‘Odaların arkasından sana seslenenlere gelince, onların çoğu aklını çalıştırmamaktadır’ denilerek ‘aklın önemi’ vurgulanıyor. Altıncı ayete de dikkat çekmek istiyorum; ‘Ey iman sahipleri, özü sözü bozuk birisi size bir haber getirdiğinde, hemen araştırıp inceleyin/delil arayın! Yoksa, bilgisizlikle bir topluluğu suçlar da, yapmış olduğunuza pişmanlık duyar hale gelirsiniz…’ Bizim atasözümüz, ‘Son pişmanlık fayda etmez!’ sözü de herhalde bu ayetten kaynaklanıyor… Kur’an okuyanlar bilir: Okumak, araştırmak, bilim ilim hep öndedir ve önerilmektedir. Ama sahtekârlara ve aldatanlara dikkat edin, yani Afganistan’daki Telebanlara, ya da Hizbullahçılara, bedevi kılıklılara dikkat edin, iman sahipleri ve inanmışları yalanlarla, düzmece laflarla nasıl aldatmaya çalışıyorlar bunların ülkemizdeki uzantılarıyla birlikte. Dini siyasete alet ediyorlar, alakası olmayan sözlerle… Belirtmeye çalıştığım 40’ncu sürede, bunların, ‘Öz söz bozuklukları, küfrü, çirkinlikleri, azgınlık edenleri, adalet ve dürüstlükleri, titiz davrananları, merhameti’ okuyorsunuz ve bizleri ikiye bölmek isteyenleri, kardeşi kardeşle düşman etmeye çalışanları, yani bana göre bazı siyasetçilerin hallerini de görüyor, anlıyorsunuz… Ama nedense görmek, bilmek, anlamak istemeyenler çoğunlukta… Bunlara belki de ne yapsan fayda etmez… Buna rağmen bıkmamak, anlatmaktan, doğruları, gerçekleri göstermekten vaz geçmemeliyiz. Şunu da unutmamalıyız! Bazen alay ettiklerimiz, ya da alay edilenler, çok daha hayırlı ve başarılı olabilirler.. ‘Bey Kemal’ gibi… Terleyerek, sık alnını mendille silen İmamoğlu gibi… Örnekleri çok… Zandan sakınmalıyız… Ama sakınmayanları, uydurukçularla her an karşılaşıyoruz… Gıybet edip, birinin, birilerinin arkasından konuşanlara ne diyelim? Sakınmayı bilmezsek, sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırız… Herkes seçkin ve kıymetlidir… Kıymeti bilmezsek ne mi oluruz? Sürünürüz!.. Bu arada çok ama çok önemli ama yanlış kullanılan sözcüklerden bahsedeyim… ‘İman etmek’ başkadır, ‘Müslüman olmak!’ başkadır… Tekrarlıyorum: Bunları ‘sahtekârlara’, ‘dini kendilerine, menfaatlerine’ kullanan ve kullandıranları bir noktada ‘Aman dikkat!’ demek için yazmaya çalışıyorum. Umarım yanlış anlaşılmam… *- ŞÖPHE DOĞRUYU BULDURUR Biliyorsunuz ben gerçeklerden oluşan platformları desteklerim… Bir de menfaat gruplarının kurdukları sözde platformlar var… Bunların her adımına, yaptıklarına, yazdıklarına ‘şüphe’ ile yaklaşırım. Zaten ‘şüphe’ doğruyu bulmamızda en büyük etkendir. Birçoğu işsiz, ya da işinden olmuş bazı habercilerin birleşerek kurdukları, biraraya geldikleri Ege Medya Platformu, çoğu yemekli ziyafetli toplantılar ayarlıyorlar. Bazılarını destekliyor, bazıları için ise ‘Kel alaka!’ diyorum.. İzmir Kent Konseyi İzmir Ege Medya Platformu İle Buluştu Bu arada İzKK Başkanı Nilay Kökkılınç isimli birinin olduğunu öğrenmiş olduk. Her toplantıda olduğu gibi izmir Kent Konseyi'nin yapısı ve yürüttüğü çalışmaları anlatmış. İyi işlerdir umarım. Akıllı ve başarılı olduğuna eminim. Ne diyor Başkan Kökkılınç; ‘Bundan sonra da bu tip organizasyonların devam etmesi gerektiğini..’ ifade ediyor. İzmir Ege Medya Platformu Başkanı Ahmet Kaplan ise, İzmir Ege Medya Platformu'nun, 5 yıllık bir süreçte kendine özgü bir anlayış içerisinde ve ihtiyaçtan dolayı ortaya çıktığını kaydetti. Konuşmalar ve açıklamalar yoruma müsait… *- HARCAMANIN ÖNEMİ Bizi ilgilendiren bir konu da şu: Harcamalarda önemli derecede düşüş oldu. Varlıklıların, lüks araba ve pahalı elektronik cihaz ve cep telefonlarını bir yana bırakalım, çoğunluğun haline bakın sıkıntıyı görürsünüz. Bundan etkilenen, tabii ki küçük esnaf oluyor.. Gider arttı, gelir azaldı… Bu neyi etkiler söyleyeyim mi? Büyümeyi! Gelişmeyi! Toplumun yapısını! Beklentileri kamçılar… Sıkıntı artar… Buna da acil bir çözüm bulunmalı… Alışverişin azalması sorunların büyümesi demektir. *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR