VEFASIZLIK BU KADAR OLUR

YAŞAR EYİCE *- ÖĞRENİNCE SEVİNDİM Geçenlerde ‘Hüseyin’ adında bir il emniyet müdürlüğünden söz etmiştim. Ne kadar disiplinli olduğunu ve ciddi çalıştığını anlatmaya çalışmıştım. Kim bu Emniyet Müdürü? Hatta yazımda ‘Tireli’ yani İzmirli olduğunu da belirtmiştim. Emniyet Teşkilatı bilir… İzmir’den sonra İstanbul’da da 15 Temmuz’a kadar İl Emniyet Müdürlüğü yapan Hüseyin Çapkın’dan söz etmiştim. Sonra aynı dönemde çalıştığı Vali ile birlikte tutuklandı… Suçlama çok ağırdı; ‘Fetöcü!’ denildi… Sanıyorum bir ben bir de yine İzmirli bir başka meslektaşım, ‘Bunda yanlışlık var!’ yazmıştık… Benimi birkaç tane daha lehinde yazım vardı… Eminim görmemiştir, bilmiyordur… Bugün doğru yazdığım ortaya çıktı… En üst yargı, tüm isnatların yersiz olduğunu ve hakkında mahkemece yanlış karar verildiğini açıkladı… Yani ‘temiz’ kağıdını aldı Hüseyin Çapkın! Peki bunu kim biliyor? Çünkü öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, bir de mahkeme ‘suçlu!’ diye karar veriyorsa o kimse ile ilişkimize hemen keseriz. Başlarız atmaya tutmaya, ‘Zaten ben biliyordum’ ya da ‘Söylemiştim!’ gibi sözlere… Çok iyi anımsıyorum; ‘Aman müdürüm’, ‘Sen bilirsin müdürüm!’ diye önünde kırk takla atanları… Bir saniyede döndüler… Hiçbiri ‘Olmaz böyle şey!’ demedi… Hiçbirisi ‘Yanlış hesap Bağdat’tan döner’ demedi… Hiçbirisi, ‘Kesinleşinceye kadar suçlu sayılmaz!’ diyemedi… Bir anda defterlerinden sildiler… Yılların dostlukları bir saniyede bitti… Bilmiyorum, Hüseyin Çapkın için de bunlar bittiler mi? Çünkü, daha önce benzer olmasa da, aynı paralelde olmasa da, bir şekilde makamından ayrılan, emekli olan, ya da işinden olan nice müdürün yerine gelen için, ‘Kral öldü, yaşasın kral’ diyenleri gördüm… Bir kaçını dolaylı yönden uyardım… Anlamadılar, anlamak istemediler… Oluyor mu? Oluyor işte! Şimdi aleyhinde atıp tutanların tutumu ne olacak? Attıkları kara lekeyi nasıl silecekler? ‘Gülme komşuna gelir başına!’ diye bir ata sözümüz var… Bunu da onlara hatırlatmak istiyorum… Kantar Karakolunda bir zamanlar ve uzun süreli ‘Haydar Başkomiser’ vardı. Birkaç kez bir iki konuda dalaşmıştık… Ama onu da bir başka nedenle haksız yere görevden almışlardı. Gittim, üst makamlarla ‘Yanlışlık var!’ dedim… Kendisinin çok dürüst olduğunu ve bazı usulsüzlüklere karşı geldiği için bir noktada sıkıntıya düşürüldüğünü anlattım. Çok yıllar sonra yolda karşılaştık… ‘Sana teşekkür borçluyum!’ dedi. Kendisini savunduğumu duymuş… Hâlbuki belirttiğim gibi çok kez anlaşmazlığa düşmüştük. ‘İyi oldu!’ dememiştim, arkasından… Dürüst bir emniyet mensubu olduğunu biliyordum… Doğru bildiğimiz hallerde bundan şaşmamalıyız… Yine eski emekli baş komiserlerden Eray Karacalar ile terör olaylarında çok karşılaşmıştık… O da emekli olduktan sonra hep beni örnek gösteriyordu… Dostluk pazara kadar değil mezara kadar olmalı… Hele bu zamanda… Yine çok iyi anımsıyorum, Hüseyin Çapkın İstanbul İl Emniyet Müdürü olunca, onlarca kişi uğurlamıştı. Bakalım şimdi İzmir’e gelirse kaç kişi kendisini kucaklayacak? Ya da yine önemli bir görev verilecek mi? Yakın zamanda öğreniriz… Görev verilirse, tebrik edenlerin yine kuyruğa gireceğine dair iddiaya girerim… İnsanın işi gereği onlarca değil, sağlam güveneceği bir dostu olsun yeter… Zaten ne demiş büyüklerimiz, ‘Söyleme sırrını dostuna, dostunun da dostu vardır’ diye… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR