HAK YEMEDE ÜSTÜMÜZE YOK

YAŞAR EYİCE *- ÖZEL BİR MESLEK Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, cumhuriyetimizi ileri, uygar bir seviyeye taşıyan ve cumhuriyet değerlerine bağlı gençler yetiştiren değerli öğretmenlerimizin ve ailelerimizin eğitmeni (öğretmeni) kabul ettiğim tüm kadınlarımızın günlerini yürekten kutluyorum. 24 Kasım Öğretmenler Gününüz kutlu olsun… İyi ki varsınız… Hepimiz biliyoruz; Hiçbir öğretmen, sabah, öğrenciler gibi karanlıkta evlerinden çıkarken ‘İşe gidiyorum!’ demez. ‘Okula gidiyorum!’ der… Bu önemli ayrıma dikkat çekmek istiyorum. Öğretmenlik özel bir meslektir. Hakları ödenemez, sevgili öğretmenlerimizin… Öğretmenlerimize minnettarız… *- AT GÖZLÜĞÜ İLE BAKMAYALIM 10 gün kadar önce, konuyu ilk gündeme getiren AKP’li bir İzmir Milletvekili oldu. Daha önce gündem Buca idi… Gerek İzmir Büyükşehir Belediyesi, isterse CHP ve muhalefet partileri ve odalar, dernekler hemen herkes kaldırılan Cezaevi alanının halka açık yaşam alanı olması için bakanlığa karşı mücadele veriyordu. Bakanlık ne yapmıştı? Önceki planlarda ‘AVM’ gösterilen yerleri ‘Ticaret Alanı’ olarak değiştirmişti. Yani ‘Halkın istediğini yerine getirdik!’ denilen buydu… Peki bu kadar saldırıya AKP boş duracak değil ya! Onlar da, yine binlerce kişiyi ilgilendiren bir önemli konuyu gündeme getirdiler. Ahmet Soysal’ın da belirttiği gibi, Urla’nın İskele mahallesini bilmeyen yoktur. İzmir kent merkezinin hemen yanı başında şirin bir Akdeniz kasabası yapısında olan İskele, bugünlerde bu yapısını tamamen bozacak bir imar planı değişikliği tehditi ile karşı karşıya… Duyarlı dostlarımız, Haluk Narbay, Gül Tulunay, Hüsnü Atak da aynı görüşü duyurma yarışına girdiler. Denilen şu: Bilindiği gibi Urla’nın İskele Mahallesi 12 İyon kentinden biri olan Klazomenai Antik Kenti’nin üzerine kurulmuş. Bu nedenle de I. derece arkeolojik sit alanı kapsamındaydı, ama bu sit derecesi anlaşılamayan bir nedenle, durup dururken, İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 06.06.2018 tarihli ve 7593 sayılı kararı ile 3.derece arkeolojik sit alanına düşürüldü. Nedenini öğrenmek için çok da fazla beklemedik; kısa süre sonra ortaya çıktı. Şimdi işin püf noktasına geleyim, yani AKP’nin de üzerine atladığı konuya; Bölgedeki ‘bazı mülk sahiplerinin’ isteği ile 14.10.2022 İzmir Büyükşehir Belediyesi apar-topar plan değişikliğine giderek, bölgedeki yoğun yapılaşmanın önünü açtı. Şimdi ne olacak? Her şeyden önce söz konusu imarı artıran plan değişikliği 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na göre, Koruma Bölge Kurulu tarafından incelenecek ve eğer kurul tarafından onaylanırsa İzmirli kısa süre içinde ulaştığı, dinlendiği, huzur bulduğu bir Akdeniz kasabasını; Urla İskelesini büyük ölçüde yitirecek… Çünkü Koruma Bölge Kurulu’nun onayından sonra Büyükşehir Belediyesince onama işlemi tamamlanacak ve plan askıya çıkacak. Askı sürecinde itirazlar kabul edilmezse kısa süre içinde inşaatlar başlayacak… Çevreciler daha doğrusu bazı İzmirlilerin iddiasına göre; Şirin İskele’mizi yitireceğiz. Tıpkı Narlıdere’yi, Güzelbahçe’yi, Çeşme’yi ve daha birçok İzmir’in şirin köşesini yitirdiğimiz gibi… AKP’liler, ‘Nerede Meslek Odaları?’ diyerek mühendislere, mimarlara, ona buna çatıyor… ‘Buca’da bize karşısınız, neden Urla’da CHP’ye karşı çıkmıyorsunuz? Diyorlar. Çünkü; İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de içinde yer aldığı bu büyük kent suçunu durdurabilmek için sadece iki yol var. Birincisi meslek odalarının konuyu yargıya taşıması, ikincisi ise İzmirlilerin kentine ve sağlıklı yaşam hakkına sahip çıkması… Söylenen böyle… Bildiğim kadarı ile TMMOB’ne bağlı Şehir Plancıları Odası ile Mimarlar Odası İzmir şubeleri süreci yakından izliyor, büyük olasılıkla planın askı aşamasında gerekli itirazlarını yapacaklar. Eğer bu itirazları İzmir Büyükşehir Belediyesi dikkate almazsa planı yargıya taşıyacaklar. Çünkü AKP’nin yaptığı suçlama üzerine uzun süren bir yanıt verdiler ve açıklama yaptılar. Aslında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önceki zamanlarda da, örneğin Kültürpark’ta ve Karabağlar, hatta Güzelbahçe ve Balçova’da birçok projeye karşı çıkmışlardı. Basmane’de olduğu gibi mahkemeye başvurmuşlardı. Urla İskele’de yazlarını geçiren biri olarak tabii ki ben de bu karara karşıyım. Anımsadığım kadarıyla geniş ve çevresi çitli bir ya da iki yer var. Bunun dışında belli bir kişi ya da ailenin iddia edildiği yerleri bulunuyor. Bizler de buralara da sahip çıkıyor, ‘Hiçbir şey yapamazsın!’ diyoruz. Aynen İnciraltı’nda olduğu gibi… Düşünün üç, hatta iki yıl önceye kadar 50 bin liraya müşteri bulamayan 200 metrelik arsalar bile şimdi 6 milyon lira… Yani bazılarımız, hatta çoğunluğumuz milyonerler sıfatına katıldı. Ama ya atalarından kalan yerleri olan bu kişiler, belki de imarı olmadığı için bir kuruşu muhtaç haldeler. Milyarlık yerleri belirttiğim gibi bir kuruş edemiyor. Başkasının, yani onların mallarında birçok kişinin gözü var. Ne yapmalı? Bence değerinden bu yerleri devletimiz ya de hazinemiz almalı… Ve yeşil saha olarak bırakılmalı, bizlerin Buca’da istediğimiz gibi… O yer bizim, bizlerin olsaydı, ‘Bize yazık değil mi?’ diye ağlamaz mıydık? Ne onları, ne de diğerlerini tanımıyorum… Bir kuruş da menfaatim de beklentim de yok… Zalim olmamalı, kötülük yapmamalıyız, siyasi düşüncelerimiz için… Klozmanai tabii ki yerle bir edilmemeli.. Ama şu atasözümüzü de unutmayalım; İğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batıralım.. Eğer bu işten, gerçek sahiplerinin dışında menfaati olanlar varsa, önemli olan onları bulup ortaya çıkarmak lazım… Olaylara at gözlüğü ile bakmamamız lazım… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR