YİNE İÇİMİZ YANIYOR, YİNE ŞEHİDİMİZ VAR

YAŞAR EYİCE *- MİLLETİMİZİN BAŞI SAĞOLSUN Değerli okuyucularım; Yine üzücü bir haber ile yazıma başlıyor. Büyüklerimin söyledikleri gibi, ‘Sebep olanları Allah kahretsin!’ Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit olan askerimiz Piyade Uzman Çavuş Faim Bozkurt'a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun! İçim yanıyor dostlar, içim yanıyor… Şehitlerimiz için, üzüntümü anlatacak sözcük bulamıyorum. Afola! *- BANA ANLATMASINLAR Merhaba Cumhuriyetçiler! Hepinize merhaba… Bazılarımız, belki de haklı nedenlerle karşılar… Ama bu kez, yani bugün, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı şerefine İzmir’de toplu ulaşım araçlarındaki tarife 1 Kuruş… Sadece bir kuruş… Acaba hangimizde bir kuruş var? Cebimizde ‘beş kuruş’ bile yok… Dilenciler bile ’10 lira versene!’ diyor, avuç açtıklarında… Önceki bir yazımda; çocukluklarımızdan söz etmiş, yüz para olarak bildiğimiz 2,5 kuruşu anlatmıştım. Hızımı kesemeyip, ’10 paralıklar’ ile ’40 paralıkları’ da dile getirmiştim. Tarihten bir kesitti… *- ATIP TUTMAYIN Biz cumhuriyetçilere karşı Atatürk düşmanları, laiklik karşıtları, Osmanlı ve Arap hayranları meydanı boş bulmuşçasına atıp tutuyorlar. Hatırlatayım: Osmanlı diye insan yoktur, Türk vardır, Çerkez vardır, Arnavut vardır, Gürcü vardır ama Osmanlı yoktur! Tarihçi İlber Ortaylı’nın da belirttiği gibi; Osmanlı olunmaz Osmanlı doğulur, onun için de "Osmanoğulları’ndan” olmanız gerekir. Bu da bir millet değil ailedir. Benim de tanıdıklarım vardır. Ve hepsi de ‘Atatürk hayranıdırlar’ Bu ortak dostlarımızı isim vererek İzmirli Yılmaz Özdil yazmıştı. 600 yıl boyunca Türkçe’nin ırzına geçilmiş, Osmanlıca denilmişti. Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmişti. Kelimelerin yalnızca %5 kadarı Türkçeydi. Arap alfabesiyle Türkçe yazmaya çalışıyorlardı. Arap hayranları, ‘Harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, köpekleştirildik…’ diyor ya biraz da bundan söz edeceğim… Biz bunlar yüzünden bugün bile hâlâ tarihi hastalıklarımızdan biri olan cehalet ve yolsuzluklarla savaşıyoruz. Sinop'un kimi köylerinde cenazelerde eskiden kadınlar ağıt okurdu. Bu ağıt okuma olayına ‘sagu savmak’ denilirdi. Gerçekte ‘sagu sagumak’, bu Arap hayranları, gericiler tarafından bilinmez ama bildireyim: ‘Ta Alp Er Tunga'dan beri sagu saguyan bir budunuz biz. Bedevî yalellisine benzemez sagularımız...’ Şimdi de kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’den söz edeceğim: Tevbe Suresi’nin 97’nci ayetinde şöyle denilmektedir: ‘Bedeviler; küfür, fırkalaşma/ikiyüzlülük yönünden daha şiddetli, Allah’ın resulüne indirdiği şeylerin sınırlarını tanımamaya daha yatkındırlar. Allah Alim’dir, Hakim’dir.’ Bir de yine Tevbe Suresi’nin bir sonraki 98’nci ayetini okuyalım: ‘Bedevilerden öylesi vardır ki, infak ettiğini, bir angarya/bir ceza ödeme sayar ve sizin başınıza belaların gelmesini bekler, durur. En kötü bela onların başına olsun. Allah çok iyi işitir, çok iyi bilir.’ Tabii ki hepsi aynı değildir. Biz ne diyoruz? ‘Beş parmak bir değildir!’ Yine Tevbe Suresi’nin (9/113’ncü sure) bir de yine ‘Bedevilerden’ söz eden 99’ncu ayeti okuyalım: ‘Bedevilerden bazıları da Allah’a ve ahiret gününe inanır, harcadığını Allah yanında yakınlıklara ve resulün dualarına vesile edilir. Dikkat edin! O harcadıkları gerçekten kendileri için bir yakınlık vesilesidir. Allah onları rahmetinin içine sokacaktır. Allah çok affedici, çok esirgeyicidir.’ Madem bu güzel günde, Cumhuriyetimizi kutladığımız bu günde, bir de aynı surenin 101’nci süresini paylaşacağım: ‘Çevrenizdeki Bedivilerden münafıklar var. Medine hakkında da münafıklığa iyice alışmış olanlar var. Sen bilmezsin onları. Ama biz biliriz onları. İki kez azap edeceğiz onlara, sonra da çok büyük bir azaba itilecekler…’ Bir gün de 107’nci ayeti paylaşacağım… Aslında bu ayetlere hiç ama hiç açıklama gerekmez. Gayet açık ve net… Geçenlerde ‘Müşrikleri’ de anlatmaya çalışmıştım. Bunlar için indirilen ayetlerden de söz edecektim… Müşrikler çok zengin ve varlıklıdırlar. Yalancıdırlar… Ama kendi kendilerini kandırmaktadırlar. Belki önümüzdeki zamanda din bilginlerimiz bunları da bize anlatır ve tanıtırlar. Biz de kimler olduklarını hemen anlarız… Yazımı ‘Bir kuruşluk Seyahat’ten söz ederek başladım. Buna kesinlikle karşı olan gençlik arkadaşım Ali Kıray’a rağmen şimdi de ‘Bedava’ yolculuğa geleyim: 26 Ekim 2022 tarihli 6296 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle, 29 Ekim 2022 Cumartesi günü saat 00.00’dan 24.00’a kadar İZBAN seferleri ücretsiz olarak hizmet verecek. *- YAŞASIN CUMHURİYET Gelenek haline getirdiğim için, önceden ‘Cumhuriyetimizin Kuruluşunun 99. Yıl Dönümü Kutlama Programı’nı paylaşmak istiyorum. İzmir Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre, bir gün önceden yani 28 Ekim 2022 Cuma günü saat 14.00’de Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk anıtına çelenkler sunulacak. Tebrikat töreni ise yarın 29 Ekim 2022 Cumartesi günü valilik makamında gerçekleştirilecek. 10.30 - 10.45 arasında; İzmir Valisi, Ege Ordusu ve Garnizon Komutanı ile Büyükşehir Belediye Başkanı’nın tören aracı ile halkın ve törene katılanların bayramını kutlayacak. Bu dakikalarda Karşıyaka Halk Eğitim Merkezi Folklor Gösterisi olacak. Gün boyu; Metro İstasyonları, Tramvay Durakları, ana akslar (Koro konserleri, piyano dinletileri, dans performansları) sürecek. Saat: 19.45’te Cumhuriyet Meydanı’nda Cumhuriyet Bayramı Zeybek Gösterisi gerçekleştirilecek. Fener alayı saat 20.00’de Cumhuriyet Meydanı - Gündoğdu Meydanı – Fuar Çim Alanı arasında halkın katılımıyla olacak. Yine gün boyu: yat ve yelken yarışları, spor karşılaşmaları, çeşitli şenlikler, konserler verilecek. *- YAŞASIN DEMOKRASİ İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de şu açıklamayı yaptı: ‘Savaşlar ve işgallerle, güçlülerin zayıflara zulmüyle yazılan insanlık tarihinin karanlık döngüsü, bundan 100 yıl önce bu topraklarda kırıldı. Ekonomik ve askeri gücü arkalarına alarak yeni sömürgeler kurmak hayalindeki istilacılar ilk yenilgiyi burada tattı. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verilen tarihin en onurlu direnişi güçlülerin değil haklıların zaferiyle sonuçlandı. Atatürk sadece bir askeri deha değildi. Çağının çok ötesinde bir liderdi. Halkının kaderine yön verecek yönetim şeklini daha Kurtuluş Savaşı yıllarında belirlemişti. Hedef Cumhuriyet’ti. Ve savaştan bir yıl sonra zafere anlam katan o büyük adım atıldı. 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Cumhuriyet, Türk halkı için sıradan kavram değildir. Ömrünü halkının istiklaline, bağımsızlığına ve özgürlüğüne adamış bir neslin, canı ve kanı pahasına kazanıp bizlere bıraktığı en değerli mirastır Cumhuriyet. Halkın egemenliğidir. İnsan onuruna yakışan çağdaş demokrasinin temel taşıdır. Egemenliği ulusa teslim eden yönetim şeklinin adıdır Cumhuriyet. Kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyet, kibirli ve hak tanımaz emperyalistlere karşı kazandığımız görkemli zaferdir. Anadolu halkı kendi kaderini tayin edemez, batılı sömürgecilerin himayesi olmadan çağdaş bir toplum olamaz diye düşünen mandacılara ve yerli işbirlikçilerine verilmiş en güzel cevaptır. Cumhuriyet, ülkenin anahtarını işgalcilere elleriyle sunan, sonra da bir gün onların gemileriyle kaçıp giden teslimiyetçilere rağmen, bu toprakları canı pahasına kurtaran yurtsever Anadolu evlatlarının eseridir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Cumhuriyet barışın tatlı güneşidir.” Cumhuriyeti demokrasinin tatlı güneşiyle aydınlatacak olan ise bizleriz. Cumhuriyetimizi tüm değerleriyle ikinci yüzyılına taşımak, onu kurmak kadar önemlidir. Bunu başarmanın bir ayağı bayrağımızı, topraklarımızı ve bağımsızlığımızı korumaksa, diğer ayağı ise birbirimize iyilikle bağlanmak, toprağımızla, suyumuzla ve doğamızla uyum içinde yaşamaktır. İzmir olarak kurtuluş mücadelemize önderlik ettiğimiz gibi Cumhuriyetimizin korunmasına da önderlik edeceğiz. Bunu bizi biz yapan toplumsal değerlerimizi koruyarak başaracağız. Ve her ne pahasına olursa olsun, Atamızın bizlere emanetini, Cumhuriyetimizi koruyacağız. Seneye bu günlerde yüzüncü yılını kutlayacağımız Cumhuriyet’i çok daha güçlü kılacağız. Bu kararlı duruşun ilk adımını Şubat 2023’te ‘Geleceğin Türkiyesi’ni inşa ediyoruz’ sloganıyla düzenleyeceğimiz İktisat Kongresi ile atacağız. İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz ortamında bizden sonraki nesillere bugünün Türkiyesi’nden pozitif, onları aydınlatacak, onlara ilham verecek ve onlara yol gösterecek mesajlar vereceğiz. Bu tarihsel sorumluluk ışığında topraklarımızın bereketini artıracağız, refahımızı büyütüp, adil bir şekilde paylaşacağız. Geleceğe umutla, cesaretle bakacağız. Hedeflerimizle kararlılıkla yürüyeceğiz. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında demokrasisi çok daha güçlü, çalışan, üreten ve hakça paylaşan bir Türkiye’yi el birliğiyle inşa edeceğiz. Cumhuriyet'e hep beraber sahip çıkacağız. Çünkü Cumhuriyet'te bağımsızlığımız var, egemenliğimiz var, geleceğimiz var. Yaşasın demokrasi, yaşasın Cumhuriyet!’ *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR