10 PARADAN 40 PARAYA

YAŞAR EYİCE *- ON PARA ETMEZ! Sevgili arkadaşım Aynur Can paylaşmış… Bilmeyenler olabilir.. Bilenlere de anımsatayım: Ünlü ozanımız Aşık Veysel, evli olduğu zamanlarda, eşi başka bir adama aşık olur ve kaçmaya karar verir. Gece uyumak için yataklarına girdiklerinde, eşi kalkar, hazırladığı bohçasını alır, arkasına bakmadan kaçar! Biraz sonra ayak parmaklarına bir şeyin vurduğunu hisseder. Pabuçlarını çıkardığında, gördüklerine inanamaz! Aşık Veysel’in tüm birikimi, parası buradadır… Davranışlarından, tutumundan, karısının kendisini terk edeceğini hissetmiş, anlamıştır! Bu nedenle tüm parasıyla birlikte bir de mektup iliştirmiştir, Aşık Veysel; ‘Al bu parayı, ananın ak sütü gibi helal olsun. Gittiğin yerde kendini ezdirme!’ yazmaktadır… Kağıdın altında bir de şu not vardır: ‘Bir de güzelliğin on para etmez, bende bu aşk olmasa!’ ‘Benim sadık yârim kara topraktır!’ diyen Aşık Veysel bu kadar hassas ve düşünceli bir ozanımızdı… Zamanımızda ayrılmak isteyen eşlerini katledenlere, kadının yerini toprak olarak görenlere örnek, gençlerin değişiyle kapak olsun… *- 40 PARALIK ADAMLAR! Burada ‘on paradan’ söz ettik.. Delikle yüz paraları bilenlerdenim, yani 2,5 kuruşları… Çok değerliydi.. Birkaç bardak turşu suyu içerdik, ya da keten helva alırdık, kapımızın önünden geçen seyyar satıcılardan. Şimdi bir de ’40 paralıklardan!’ söz edeyim… Halit Kakınç’ın da belirttiği gibi, toplumumuzda çok kullanılan bir sözdür. ‘Kaç paralık adam ki!’ sözü.. Sanki adamlığın ölçü birimi paraymış gibi. Parası olana beyefendi denir. Parası olmayan adam bile değildir. Belli yaşın üstündekiler ve mürekkep yalayanlar bilir! Eskiden özellikle büyük şehirlerde öğrenciler de parayla değerlendirildi. İşte bu ‘40 paralık adamlar’ sözü ve değimi bundan, bunlardan gelirdi. Eylem yapan, hakkını arayan öğrencinin genel adıydı bu. Peki, neden 10, 20, 30 değil de, 40 paralık adamdı öğrenciler?. Tarih; Teşrinisani 1924'tü. Yani 1924 yılının Kasım ayı. Bundan çok yıllar önce. İstanbul'da tramvay şehir ulaşımı Konstantinopol isimli bir Belçika şirketine aitti. Cumhuriyet kurulduktan sonra yabancı şirketlerle masaya oturulmuş ve sözleşmeye bazı şartlar konmuştu. Bu şartlardan birine göre öğrenciler kimliklerini göstermek şartıyla yarı fiyatına tramvaya binecekti. Belçika şirketi Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm şartlarını kabul etti… Tramvayda tam bilet 80 para, öğrenci 40 paraydı. Ancak Osmanlı döneminde her istediği yapılan Belçika şirketi sorun çıkarıyordu. Öğrencilerden de tam bilet parası, yani 80 para istiyordu. 15 Kasım 1924'te Tıp Fakültesi öğrencileri örgütlendi. İstanbul'un tüm duraklarında tramvaya binecekler ve 40 para ödeyeceklerdi. Harbiye durağından binen bir grup öğrenci 40 para verince biletçi kabul etmedi ve tramvayda olaylar çıktı. Kavganın büyümesi üzerine vatman tramvayı durdurdu. Olay yerine yetişen şirket işçileri ile öğrenciler arasında arbede yaşandı. İşin garibi, yoldan geçen bazı vatandaşlar da hakkını arayan öğrencilere tepki gösteriyordu. ‘Ne olacak, bunlar 40 paralık adamlar’ diyerek aşağılıyorlardı. Bir anda iki el silah sesi duyuldu ve iki öğrenci vurularak yaralandı. Silahı ateşleyen polis Harbiye karakolunua sığınarak linçten zor kurtuldu. Ertesi gün İstanbul'daki tüm üniversite öğrencileri ayaklanmıştı. Belçika şirketinin Beyoğlu'ndaki Metrohan'da bulunan merkezini basıp herzeyi talan ettiler. Şirket yetkilileri canlarını zor kurtarıp Sirkeci'de bulunan Sansaryanhan'daki İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne sığındı. Polisin ve şirket yetkililerinin tüm girişimlerine ve sözlerine rağmen olaylar 3-4 gün yatışmadı. Sonunda 21 Kasım 1924'te, yani 98 yıl önce bugün Konstantinopol şirketi pes etti. Artık öğrenciler her yerde tramvaya 40 paraya binecekti. Bu, Cumhuriyetin ilk toplu öğrenci eylemiydi. İki öğrenciyi yaralayan polis memuru Hüseyin Efendi ise, ‘Silahım kendiliğinden ateş aldı’ deyince, hapisten kurtuldu ama meslekten el çektirildi. Usta Gazeteci Halit Kakınç olayı anlattıktan sonra şöyle ilave ediyor: Bugün öğrenciler toplu ulaşım araçlarına yarım biletle biniyorsa, bu 1924 yılındaki o ‘40 Paralık adamlar’ın sayesindedir… Zamanımızda da bu ’40 paralık adam’ sözü kullanılıyor ama tabiriyle işe yaramaz, ciğeri beş para etmez kişilere… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR