RUSLAR DURMAK BİLMİYOR, GALATASARAY'İN RAKİBİ BARCEHONA

YAŞAR EYİCE *- YARINI ANLATAYIM! Bir hafta önce, önemli bir yabancı şirketin CEO’sunun kaptan şoförü İskenderunlu Abidin Bey, ‘Sen bilirsin; Rus tankları Ukranya’ya girecek mi?’ diye sordu… Yanıtım tek ve kısa cümle ile oldu: ‘Girdiler bile!’ Bu konuşmamız sırasında herkes beklemede idi! Şimdi son durumu söyleyeyim: Ruslar bir değil, üç değil dört bölgeden saldırıya, işgale geçti. Önlerine geleni ezip geçiyorlar… Kafasını kaldıranları da ateş altında tutup, bombalıyorlar… Yani hep kendilerini koruyorlar, hem de karşısındakileri korkutuyorlar. Burada asker sivil ayırımı yok! Dün gece Kiev’e 15 kilometre uzakta idiler, şimdi öğle saatlerine doğru Kiev’e de girdiler. Ukranya’da halk güvendiği Amerika ve NATO’dan, Avrupa’dan beklediği ve umduğunu bulamadı, büyük hayal kırıklığı içinde… Yıllar önce İran’da görmüştük… Irak saldırdığında, ellerindeki son model silahları kullanamamışlardı. Çünkü bunları kullanacak nitelik ve nicelikli yetişmiş elemanlar o zamanlar yoktu ve yeterli değildi. Aynen yıllar önce Ege Üniversitesi’ne getirilen son model tıbbi cihazları kullanacak yetenekli, becerikli, usta elemanlar olmadığından depolara ambalajları açılmadan atılırcasına konulduğu gibi… Batı milyonlarca dolar değerinde son model harp silahlarını Ukrayna’ya yığmıştı, ne oldu? Bir iki yerde, parlayan ateş gibi kullanıldılar, ama etkili olamadılar. Hemen hepsi Ukrayna’nın açıkladığı gibi Rusların eline geçti. Bizim için en önemli nokta şu: Yüzlerce, binlerce öğrencimiz ve işçimiz, çalışanımız yani insanımızı bu cehennemden nasıl kurtaracağız? Dışişlerimiz öğrencilerimize ya da Ukrayna’daki Türklere ulaşarak ön bilgileri topladı, ‘Evlerinizden ayrılmayın, güvenli bölgelerde kalın, talimatı bekleyin!’ denildi… Güvenli bölge zaten evler ve sığınaklar… Burada meraklı olmayacak, başını pencereden çıkarmayacaksın… Yoksa kör kurşuna ya da bir bombanın etkisi altında kalıp canından olursun… Belirttiğim gibi Rus askeri nerede hareket görürse ne ‘Dur!’ diyor, ne de ‘Nedir?’ diye sormadan ateş ediyor… Yani sivil asker ayırımı yapılmıyor, yapılamaz da… Söyleyeyim: Ruslar açık ve net, Kiev’in içine girdikleri gibi, kenti ayrıca abluka altında tutup, Cumhurbaşkanı ve ailesine ‘teslim ol!’ diyerek Moskova’ya götürmek isteyeceklerdir. Belki de bu sorumluluğu almamak için ‘kaçmalarına’ göz yumulacaktır… Bunun zorlamasını yapacaklar… Sonuçta; Daha önceden belirledikleri, anlaştıkları, bazı yandaş Ukraynalıları, ‘Bunlar bizden, aslında Rus’ dedikleri kişilerle sözde geçici kabine kuracaklardır. Herkes bunu bilecek, ama ‘Hayır!’ diyemeyecektir… Herkes ‘Benim bu işten çıkarım ne?’ diyerek, bir noktada bazı olaylara gelişmeleri görmezden, duymazdan geleceklerdir, önceki yıllarda olduğu gibi… Ukranya tarihine bakılırsa, Avrupalıların bu konuda ne kadar iki yüzlü oldukları ve güvenilmeyecekleri açıkça ortada. Bugün olmazsa yarın, yani yarınlarda sıkıntı yine uluslararası bir şekilde, belki de genişleme politikası ile ortaya çıkacaktır. Bunu da ileride, sular durulunca yorumlayacağım… Görünün köy kılavuz istemez… Rusya’yı gören, yaşayan, izlenimleri olan biri olarak anlatacağım… Göç başladı.. 20 bini bulan Türk vatandaşlarımızdan bazıları sınır bölgelerine ulaştılar ve ulaşmaya çalıştılar. Yani sınırlarda bekleyenler de var… Şunu da belirteyim: Lafla peynir gemisi yürümüyor! Yani Ukraynalılar ‘yem olarak’ kullanıldılar, Rusların niyetlerini okumak için… Rest çekildi ve resti gördüler… Bu işe neden olanlar da ‘pass!’ dediler… Olan çoluk çocuk Ukrayna halkına oldu… Herkes ‘Ne yapacağını bilmeden!’ yardım bekliyor… Bu kadar insanımız nasıl tahliye edilebilir? Uçak biletleri 300 liradan 10-15 bin liraya yükseldi… Türk öğrencilerin belirttiklerine göre iki uçak şirketinin yetkilileri ‘Dinamik tarifi uygulanıyor’ diye yanıt veriyorlarmış… Türklerin ellerinde araçlar var… Yani bir Türk görevlinin eskortunda konvoy oluşturulabilir. Belli bir güzergah belirlenir, örneğin Moldova sınırına doğru Türk Bayrakları ile donatılan araçlarla çıkış yapılabilir. Bu da sağlıklı bağlantılarımız olduğunu düşündüğüm Rus yetkililer yani Putin ile ve de şu anda hala görevde olan Ukranya Cumhurbaşkanı ile olabilir. Hatta her gün kameraların önüne çıkan Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasly Bodnar’dan da yararlanılabilir... Tabii bunlar benim aklıma gelenler, tabii ki Dışişleri Bakanlığımızın uzmanlar çok daha iyisini ve değişiklikleri, alternatifleri düşünüyorladır. İlk hedefimiz Türkleri güvenli sahalara ve ülkemize getirmektir herhalde… Dün bizim ‘Hayatımızla oynayanları’ anlatmaya çalışmıştım. Şimdi de, az sonra, bir başka örnek vereceğim. *- ‘BOL BOL NASİHAT ÇEKİYORLAR’ Cumhurbaşkanı Erdoğan cuma namazı sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik operasyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, "NATO kararlı bir adım atmalı. Bu iş, arka arkaya kınama cümbüşüne dönüşmemeli." dedi. Tahliyelere ilişkin Erdoğan, "Karadan güvenli bölgelerden tahliye organize ediliyor." dedi. AB'ye tepki gösteren Erdoğan, "Batılı zihniyetler kararlı bir duruş sergilemedi. Bol bol nasihat çekiyorlar. Ne yaptınız, ne yapacaksınız, ne adım atacaksınız. Baktığınızda herhangi bir adım yok." dedi. *- ŞAMPİYONLAR LİGİ FİNALİ RUSYA'DAN ALINDI UEFA, 2021-2022 Şampiyonlar Ligi final maçının, Rusya'nın Saint Petersburg şehri yerine Fransa'nın başkenti Paris'te yapılacağını açıkladı. Rusya'nın Ukrayna'ya askeri müdahalesi sonrası olağanüstü toplanan UEFA Yönetim Kurulu, 28 Mayıs'ta oynanacak Şampiyonlar Ligi finali ev sahipliğinin, Saint Petersburg'dan alınarak Paris'teki Stade de France'a verildiğini duyurdu. Ayrıca Rusya ve Ukrayna kulüpleri ile milli takımlarının, iç sahadaki UEFA müsabakalarının tarafsız sahada oynanmasına karar verildiği belirtildi. *- GALATASARAY’IN RAKİBİ UEFA Avrupa Ligi'nde son 16 eşleşmeleri belli oldu. Galatasaray, İspanyol devi Barcelona ile eşleşti. Sarı-kırmızılı ekip grubunu lider tamamlamış ve doğrudan son 16 turuna yükselmişti. Şampiyonlar Ligi'nin grup üçüncüleriyle Avrupa Ligi'nin grup ikincileri arasında oynanan play-off turunun ardından turnuvadaki son 16 eşleşmeleri belli oldu. Kura çekimine seri başı olarak katılan Galatasaray'ın Avrupa Ligi son 16 turundaki rakibi Barcelona oldu. *- ZARARI ÇOK BÜYÜK Eski defterleri karıştırırken, dikkatimi çekti. Bir zamanlar gazlı içeceklere karşı büyük bir tepki vardı. Çok şeyler söylendi yazıldı. Önceki günlerde ‘Hayatımızla oynuyorlar!’ diye bir yazıdan söz etmiştik. Bazılarının kendi işlerini garanti altına almak ve büyük kârlar kazanmak için neler yaptıklarını, insan ve canlılar için kullandıkları zararlıları bir bilim insanının ağzından duyurmuştuk. Şimdi neredeyse unuttuğumuz, büyük reklamlar karşı unutturulan bir olaydan gazlı içeceklerden söz edeyim: *- BİR BARDAK YETİYOR 1 bardak içtiğinizde kanınıza 10 çay kaşığı kadar şeker giriyor. Yani almanız gereken günlük şeker dozunun yaklaşık 100 katı. Bir zamanlar çok takipçisi olan Prof. Dr. Canan Karatay, bir bardak örneğin kolanın 60 dakikada vücuda verdiği zararı sekiz başlık altında şöyle özetlemişti: 1. İlk 10 dakikada: Kanınıza hemen 10 çay kaşığı kadar şeker girer. Bu normal günlük dozun 100 katı kadardır. Bulantınızın olmamasının nedeni içinde bulunan 'fosforik asiddir'. 2. İlk 20 dakikada: Kan şekeriniz aşırı şekilde yükselir. Bunun sonucu pankreasınızda aşırı derecede insülin salgılanır ve kan şekerinin fazlası karaciğerde yağ olarak depolanmaya başlar. 3. 40 dakika içinde: Kafeinin tamamı dolaşıma girmiş olur. Kan basıncı yükselir, karaciğerden daha fazla şeker yapılarak kana geçer ve kan şekeri tekrar yükselir. 4. 45 dakika içinde: Beyinde dopamin yapımı artar, mutluluk hissi başlar (eroinin etkisine benzer bir etki meydana gelir.) 5. 60 dakika içinde: Ani açlık hissi oluşur. 6. Tekrar kolaya ve tatlılara saldırırsınız. 7. Bu kısır döngü devam ettiği süre karaciğer ve göbek yağlanması artar, vücudun tüm hücrelerinde leptin ve insülin direnci gelişir. 8. Şişmanlık hastalığını başlatmıştır ve bütün dejeneratif hastalıkların nedenidir... Çok daha fazla ve değişik söylemler, yazılar da oldu ama dedim ya ‘para’ her türlü kiri de, sakıncaları da bazen ‘reklam’ ya da halkın değişiyle ‘ilan’ olarak karşımıza çıkıyor ve algı dedikleri olayı ortaya çıkarıyor. Tatil günü biraz da yiyecek ve içeceklerimize daha dikkatli seçmek, haftaya ‘diyet’ programı ile başlamanızı önlemek için bunları hatırlatmak istedim. *- HABERLERİ VAR MI? Yine zaman zaman yazıyorum: İş Sağlığı ve Güvenliği çalışma hayatının önemli ve olmazsa olmaz bileşenlerinden bir tanesidir. Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak ve çalışanların sağlığını korumak işveren ve yöneticilerin başlıca sorumlulukları arasındadır. Acaba kaç işveren ya da kurum İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Eğitimi - İş Kazalarında Kaza İnceleme ve Risk Değerlendirmesi isimli benzer eğitimleri yapıyor? Umarım bu yazdıklarım İzmir’de dikkate alınır da, yurt dışındaki bazı sözde yardımsever kuruluşların yardımı beklenmez! *- 11 YILDIR SÜRÜYOR Genç meslektaşlarımızdan Gökçe Adar, ‘doğanın sesi’ olarak çevreci hukukçu Av. Şehrazat Mercan ile yaptığı söyleşide, 11 yıl önce Çeşme’nin Garmiyan Mahallesine yapılmak istenen RES için sürdürülen mücadeleyi anlatmış. Çeşme’nin büyük bir talanla karşı karşıya kaldığı olayları da dillendirmiş. Bu konuda yalnız başına kalan Madleine’yi unutmamak lazım… Kendisinden para isteyen mi, tehdit eden mi ararsınız? Bunları anlatmıştık… Şimdi ‘bilgi’ tarafına geçelim: Türkiye rüzgar enerjisinde en çok kurulum yapan 3. ülke oldu! Bir başka gerçek de şu: Türkiye Avrupa’nın en büyük 7. rüzgar ülkesi! *- BİRÇOK YERDE VAR Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği (WindEurope) 2021 raporuna göre, AB ülkeleri geçen yıl elektrik ihtiyaçlarının %15’ini rüzgar enerjisinden elde etti. Türkiye’nin rüzgar enerjisinden elde ettiği elektrik üretimi ise 2021’de rekor artış göstererek %10’a ulaştı. 2021 yılında Türkiye’nin Avrupa’da en çok kurulu kara rüzgar enerjisi gücünü devreye alan 3. ülke olduğunu belirten Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, potansiyel rüzgar enerjisinin henüz 5’te 1’ine erişen Türk rüzgarının daha da sert eseceğinin altını çiziyor. *- RAPOR YAYINLANDI WindEurope tarafından Avrupa Birliği ve çevre ülkelerinde yapılan Avrupa Rüzgar Enerjisi araştırmasının 2021 raporu yayınlandı. Araştırmada Avrupa’nın geçen yıl rüzgar enerjisinde 17 GW kurulu gücü devreye aldığı ve toplamda 236 GW kurulu rüzgar enerjisi gücüne ulaştığı raporlandı. 2021’de rüzgarın parlayan yıldızı ise yaklaşık 1,5 GW kapasiteli rüzgar enerjisi kurulumu gerçekleştiren Türkiye oldu. Avrupa’da toplam kurulu rüzgar gücü bakımından 7. sıradaki konumunu koruyan Türkiye’nin rüzgar arenasında rekorlarla dolu bir yılı geride bıraktığını aktaran Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, 2021 yılında Avrupa’da devreye alınan kurulu rüzgar enerjisi gücünde Türkiye’nin 3. sırada olduğuna da dikkat çekiyor. *- YARISI GERÇEKLEŞTİ Ekonomide yaşanan darboğaz ve küresel tedarik zinciri sorunları Avrupa’nın rüzgar enerjisindeki yıllık hedeflerine ulaşmasını geciktirdi. Geçen yıl yaklaşık 17 GW kurulu gücün devreye alınabildiği Avrupa’da toplam kurulu rüzgar enerjisi kapasitesi 236 GW’ye ulaşırken, rüzgardan elde edilen elektrik üretimi ise %15 olarak saptandı. Avrupa’nın aksine rüzgar enerjisine büyük yatırımlar gerçekleştiren Türkiye ise kara rüzgarında 1.400 MW yeni kapasite ile en çok kurulum gerçekleştiren 3. ülke olurken, 12 milyon hanenin de elektriğinin rüzgardan karşılandığı bir yılı geride bıraktı. Türkiye’nin 2021 yılındaki rüzgar enerjisi yatırımlarının yüksek olduğuna dikkat çeken Ali Aydın’a göre, yapılan yatırımlar ve gösterilen üstün gayretlerle Türkiye’nin orta vadeye ait enerji projeksiyonlarında kurulu rüzgar enerjisi gücünü 20 GW’ye ulaştırabilmesi için yatırımlara devam etmesi gerekiyor. *- İŞİN KOLAYINA KAÇINCA Çok güzel bir anlatım değil mi? Tabii ki birileri için çok önemli ve verimli bir gelir kapısı.. Tabii ki hepimizin işine geliyor. Ama sıkıntıları da çok, özellikle İzmir’in yarımada ilçeleri için… Bu yüzden sivil toplumcular ve yerel halk sık sık buna karşı geliyor, ‘Buraya değil, insan ve hayvan yani canlıların bulunmadığı yerleri seçin’ diyorlar. Bu da büyük masraf gerektirtiğinden işin kolayını seçenlerle doğa severler sık sık karşı karşıya geliyor. *- ALİAĞA’DA AT-ÇEK HEYECANI Aliağa Belediyesi’nin bu yıl 26-27 Şubat 2022 tarihlerinde 4’üncüsünü düzenleyeceği At-Çek Balık Avı festivali, Mavi Bayraklı Plajı Ağapark’ta organize ediliyor. Festivale Türkiye'nin dört bir tarafından balık avı tutkunları yoğun ilgi gösterirken sınırlı tutulan kontenjanlar da kısa sürede doldu. Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar’ın Çevre ve Turizm vizyonu kapsamında düzenlenen At-Çek Balık Avı Festivali iki gün sürecek. 26 Şubat Cumartesi günü (yarın) saat 13.00’ten itibaren başlayacak balık avı festivali 27 Şubat Pazar sabahı saat 10.00’da düzenlenecek ödül töreniyle son bulacak. Festivalde, amatör olta balıkçılığının tanıtılması, sürdürülebilir avcılık ruhu kapsamında yakala-bırak alışkanlığının kazandırılması ve amatör balıkçılığın bir dalı olan spin (at-çek) avcılığının sevdirilmesi amaçlanıyor. *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR