'DÜN DÜNDÜR!' DEYİP GECECEK MİYİZ?

YAŞAR EYİCE *- MEHMET DÖNMEZ ADALET ARIYOR Çocuğa sormuşlar; ‘Gece ne zaman olur?’ diye… Yanıtı şöyle: ‘Babam eve gelince!’ Kimyacı Gülnihal Yelken’den Japonya’da araştırma yaparken dinlemiştim: ‘Bir Japon erkeği eğer bir şekilde işinden olduysa ailesine daha doğrusu çocuklarına belli etmemek, onları üzmemek için her sabah işine gidiyor gibi evinden çıkar ama akşamları geç döner… Çocuklarının uyumasını bekler! Sorularına doğru yanıt veremeyeceği endişesinden.. Bir de ihtiyaçlarını belki de anında karşılayamayacağından…’ Belki de ‘ekonomik nedenlerle’ ve ‘işsizlik’ nedeniyle aynı sorunu yaşayan pek çok bebelerin, yavrucakların babası vardır… Biliyor ve hissediyorum, ‘Çok insanımız var!’ dediğinizi… Nasıl Ukrayna’nın işgaline ve savaşa karşısak.. Böyle bana göre insanlık dışı olaylara da karşıyım… Her çocuk, her insan aç yatağa giremez.. Aç bilaç okula gidemez… Büyüklerimiz ne demişler; ‘Komşumuz açken biz yatağa giremeyiz!’ Ama bir de şöyle üzücü bir durum var… Olayı anlatmadan yetkililere yasalardan yararlanarak bir anımsatma yapayım: Geçenlerde İzmir’de Mahkeme önemli bir karar aldı: İşin derinliğine girmeyeceğim, özeti şu: Bir zamanların kudretli Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz ile zamanın tıp fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ersin Değer, ‘Görevi ihmal’den 20’şer bin lira para cezasına çarptırıldılar. Dikkatinizi çekerim mahkemenin kararı yıllar sonra geldi… Yine dikkatinizi çekerim; Bazı kişilerin görevlerini ihmal etmesi, savsaklaması, önemsememesi üst yönetici durumundaki insanlarımızı da yakından ilgilendiriyor… Bunu da hiç ama hiç kimse kulak arkası etmesin, duymazdan gelmesin… Şimdi de size ‘Adalet aramak için, çocuğunun, nafakasının elinden alınmasını önlemek için yollara çıkan, bir o yana bir bu yana koşuşturan’ Üreticimiz Mehmet Dönmez’in başına gelenleri anlatmaya çalışayım.. Tabii önce kendisini tanıyalım; *- İNSAN ve İNSAN! Urlalı üretici ve bahçıvan Mehmet Dönmez’i herhalde çeyrek yüzyıldır tanıyorum. Çünkü müşterisiyim… Nasıl tanıştığımı da daha önce yazmış ve olumlu tepkiler almıştım. Urla’da çok samimi ve güvenli komşularım da, esnaftan tanıdıklarım da var. İnanın 30 yıl önce yaptırdığım elektrik tesisatının parasını zorla ödemiştim. Her gidişimde, ‘Senin masrafların çok oldu, biraz kendini topla sonra alırız!’ demişte Özen Elektrik sahibi… Daha çok örnek veririm.. Tabii ki, 3 liralık domatesi 8 liraya satanları da, 15 dakikalık bir bahçe çapalamasından sonra aylığımın yarısını alanları da, budama yapıp üç dal kesti diye çok büyük rakam çıkaranları da… Bunlar yüzünden, ‘Avrupa’dan işçi ya da usta getirir, bunlara muhtaç olmam!’ dediğim günler de oldu.. Yani beş parmak bir değil… Şimdi geleyim konuma; Karpuz, kavun, enginar, bizim ‘darı’ dediğimiz mısır yetiştiricisi Mehmet Dönmez ile kardeş gibi olduk. Yalnız ben değil, kimle görüşsem benimle aynı görüşte, ‘Böyle kibar, sessiz, yalansız, doğru dürüst insanlara hasretiz’ diyor… İşte bu Mehmet Dönmez ile geçen hafta sonu yaptığım telefon görüşmesinde bir sıkıntısı olduğunu anladım… ‘Ağzındaki baklayı çıkar!’ dedim… Hissettiğim doğru çıktı! Kalabak Mahallesinde, kiraladığı 4546 adadaki tarlada, şöyle tanımlayayım; Güzelbahçe’den Urla yönüne gelirken, iskele çatağını geçtikten sonra sol tarafta biraz iç kısımdaki tarlada yıll *ardır enginar yetiştiriyor. Şanssızlık bu kadar olur! Geçen yıl o sel felaketinde ürünü yok oldu. Herkese yardım yapıldı, onu geçtiler… Sessiz ve sakinliğin sonucu herhalde.. Ya da ağlamayı bilmiyor… Ya şimdi: Bir süre önce birileri geldi kümes hayvanlarını kesti, yedi, götürdü… Yani önemli zarar verdi… Mehmet Dönmez de gerekeni yaptı, durumu aynı zamanda kayyum olarak görev yapan Kaymakama dilekçe ile bildirdi… Tabii ki her Urlalının malının ve canının birinci derecede sorumlusu Kaymakamlık Tarım ilçeye durumu iletti… Hani bütün gün haklarını koruduğumuz ve haklarının yenildiğini iddia ettiğimiz Ziraat Mühendisleri de, yine Mehmet Dönmez’e de doğruladıklarına göre, yol üzerinden bakıp, ‘Zarar falan yok!’ diye bir zabıt tutup imzalamışlar. Görevleri sadece ‘Hayvanların kapalı olup olmadığına bakmakmış!’ ne demekse… Bunu da öğrenir sizlerle paylaşırım… Asıl konuya geleyim: Mehmet Dönmez’in icara tuttuğu, kiraladığı yere girişi bazı kişiler tarafından, Kaymakamlığa bildirdiği için, önü kesilerek yasaklanmış… Dediği şu: ‘Enginar ürününün bu günlerde bakıma ihtiyacı var. Ürün hasat dönemi de başladığından tarlaya girmeyi bırakın oraya gitmeye bile korkuyorum…’ Ben de ‘Hemen Kaymakamlığı, Cumhuriyet Savcılığına, Tarım Müdürlüğüne, karakola dilekçeni ver durumunu anlat!’ dedim. Nasıl bir üretici, kim olursa olsun, önü kesilerek ‘Sakın tarlaya ayak basma, içeri girme!’ diye tehdit edilebilir. Hem de ürün varken… Hem de kümes hayvanları varken… Unutmadan söyleyeyim: Bir de ziyan olsun diye bazı tehditkârlar hayvanlarını ekili tarlaya sokmuşlar… Her geçen gün işler kötüye gidiyor… Kamulaştırma olduğunda bile ürün tarladan kalkmadan kimse dokunamaz… Bu nasıl olur?. Çiftçinin önü nasıl kesilir, tehdit edilir, korkutulur… Ürün hayvanlara yedirilir, kümes hayvanları da birileri tarafından ziyafet için kullanılır… Mehmet Dönmez Cuma günü Kaymakamlığı gidiyor, dilekçesini almıyorlar… Ziraat Mühendislerine gidiyor, ‘Bu nasıl olur? Ben yine dilekçe vereceğim!’ diyor yanıt olarak, ‘Baktığımız için iade ederiz!’ diyorlar… Cevap hazır! Ben müşteki Mehmet Dönmez’e ‘Hemen Cumhurbaşkanlığına da dilekçeni ver, sıkıntını anlat!’ dedim… Çünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı var: ‘Ekilmemiş bir karış toprak bile bırakılmayacak!’ diye… Nasıl ürüne ve hayvanlara zarar verilir, telef edilir, yok edilir? Nerede yaşıyoruz ki, kaba kuvvetle, tehditle sorun yaratılır? Buradan da Vali Beye durumu anlatıyorum… Bu arada Urla İskele Karakolu personeline Üreticimiz adına teşekkür ediyorum. Çok ilgilendiklerini ve sorunu kendi sorunları gibi algıladıkları için… Günlerce koşuşturan, sürekli masraf yapan, üstelik belki de ölüm sıkıntısı yaşayan üretici Mehmet Dönmez’in giderlerini, zararını kim karşılayacak? Bu da apayrı bir sorun… İnşallah; ‘Dün dünde kaldı cancağızım, bugün güzel sözler söylemek lazım!’ denilmez ve gereken yasalara göre, hukuk kuralları içinde yapılır, bizim de, Mehmet Dönmez’in de içi ferahlar… Demokrasiye inandığımıza göre, halka saygı sistemi içinde sorun çözülür…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR