ÇÜRÜKLERİ TEMİZLEYELİM

YAŞAR EYİCE *- HEBERDEN HABERE Her kafadan bir ses çıkarken Reis ne demişti? ‘Eniştemden öğrendim!’ Nedense bu söz sadece belge olarak kayıtlarda kaldı… Kim nerede idi? Bilmiyoruz ama herkes kendine göre bir şeyler söyleyerek, kendine pay çıkarmada ustaca hareket etti… Bu yorumum yakın zamana ait… Ben de ‘haberi’ cumartesi sabahı erken saatlerde Manisalı Usta Gazeteci Ahmet Ünsal’dan öğrendim! Şu istifa ve yeni atamadan söz ediyorum… Önceki Adalet Bakanı Gül gitmiş, yerine Bekir Bozdağ gelmişti… Her yetkilinin söylediği şu cümleyi de ezbere biliyoruz: ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle…’ Cuma gecesi, daha doğrusu gece yarısı elimde kumanda aleti dolaşıp duruyor, ilgimi çekecek programlar arıyordum… Bir ara konuşmacı şöyle diyordu: ‘Resmi Gazete hâlâ yayınlanmadı!’ Biliyorsunuz, biliyoruz; Atamalar genelde, hep gece yarısı yapılıyor… Herhalde 4 gün önce TÜİK Başkanının görevinden alınmasından sonra yine bir önemli değişiklik vardı… Merak ettim! Ama sağlık öne geçti ‘Nasılsa yarın öğreniriz?’ diye düşündüm… Dediğim gibi bazılarının beklediği haber Manisa’dan, Gazeteci Ahmet Ünsal’dan geldi; Ahmet AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tensipleriyle yapılan değişikliği, yani halef selef Adalet Bakanlarını anlattı. ‘Acaba?’ dedim… Çünkü haberlerde henüz görmemiştim… Bildim bileli, sadece işini, yani mesleği olan haberciliği yapan ve geçimini bundan sağlayan ender gazetecilerden olan Manisalı Ahmet Ünsal daha sonra ‘akıl tutulmalarından’, ‘Sabırdan’ laf ederek ‘Güzel günler göreceğiz!’ diyerek yazışmayı noktaladı. Sevgili Gazeteci Kardeşim Ahmet Ünsal’a teşekkür ettim ama ‘Ne oluyor?’ diyerek saat 13.00 haberlerini beklemeye başladım… Yumurta kıramayanların bile olduğu zamanımızda sorumluluk çok önemli ve keyifli bir iştir… İnsan mutlaka ve mutlaka keyif alacağı bir şeyleri yapmalı… Şimdi de yine işini keyifle yapan bir İzmirli’den söz edeceğim: *- PERDE ARKASI Siyası görüşleri bir yana İzmir’de çalışmaktan keyif alan Cem Kavur’dan gelen uzunca mesajın sonu şöyle bitiyordu: ‘Ülkemizin son dönemlerdeki yönetim şekli insanlara yoksulluk vadediyor! Gün aşırı zamlarla yaşam mücadelesi veren insanımız, bu tip provakatif yapay gündem algılarıyla asla ayrışmayacak! Kısaca ayrıştıramayacaksınız!...’ Cem Kavur bir futbol kulübümüzün hasta taraftarı… Kan bağışından tutun da; fakir fukaraya, ihtiyaç sahiplerine açtığı kampanyaları unutulacak gibi değil… Şunu da itiraf edeyim: AKP’deki çözülmeleri, partinin içindeki kaynamaları belki de Türkiye’de ilk dile getiren siyasetçi idi… Onun, yani Cem Kavur’un paylaşımlarından, yorumlarından çok yararlandım ve kendi gözlemlerimle birleştirerek, birçok gelişmeyi okuyucularıma verdim. Nasıl şu anda Soylu ve İstanbul grubunun kazandığı haberini ilk önce Manisa’dan, Gazeteci Ahmet Ünsal’dan, Türkiye’de birçok kişiden önce öğrendiysem, Cem Kavur’dan da siyasette perde arkasını bir figürden duydum… Ama İzmir’de haftanın konusu olan, ‘kaymak tabakanın’ adamı ya da başkanı Sıtkı Şükürer’e koydukları tepkinin son cümlesi beni üzdü… Birlik ve beraberlikten söz eden birine, bana nasıl ‘Ayrıştıramayacaksınız!’ diyordu… Genelde, herkesin görüşüne hürmet ettiğim için eleştiri yapmam… Zaten söyleyeceklerimi yazıya döküyorum… Ama içime sindiremedim ve Cem Kavur’a döndüm… ‘Yazdıklarını destekliyorum; Yani bizi hiç kimse ayrıştıramaz… Daha önce yazdım; Neredeyse herkesin tepki gösterdiği, önemli bir noktada bulunan Sıtkı Şükürer’in bu ilk gafı değil!’ dedim… Onları yazsam iş daha da vahimleşir… *- YUVALARINDAN ÇIKIYORLAR Zaten daha sonra baktım, bir ara İzmir ve Egelilere rağmen desteklediği, benim de ‘olmaz olamaz!’ dediğim bazı sözde bir grubun, kentin sözcüsü gibi duran ama İzmir sayesinde trilyoner olanlar, bey gibi yaşayanlar da İzmirliye hakaret de sıraya girdiler… Buna da tek tepki veren Ödemiş Belediye Başkanı oldu… Ödemiş’deki efelerden ve ‘İlk kurşun’ anıtını anlattı… O kadar! Birçok kişi bunu da ne gördü, ne de duydu… Bunları da geçelim; Cem Kavur’a son sözü kabul etmediğimi anlattım, mektubundaki… ‘Ben vatansever, yurtsever, insanları seven, bölücülere ve hainlere karşı biriyim!’ İçimi rahatlatan şunları özetle söyledi: ‘Basın bülteniydi size gönderdiğim… Telefonunuz bende kayıtlı olmadığı için böyle yaptım. Telefonumun hafızası gitti. Siz benim için çok ayrısınız. İçimizdeki hainleri hepimiz biliyoruz…’ AKP, CHP, MHP başta olmak üzere, her partinin İzmir milletvekilleri, birçok dernek, parti yöneticileri, tepki gösterdi… Sessiz kalanlar ve az önce ucundan belirttiğim gibi İzmir ve İzmirlilere bam tellerinden dokunarak dolaylı yönden destek verenler de oldu.. Yani yine tek yumruk olamadık… Küçük bir örnek; *- AÇIK ve NET OLAMIYORUZ Olayı ilk duyuran Alsancak’taki bir tenis kulübünün yöneticileri oldu… Karşıyaka ve tenis yapanlara Sıtkı Şükürer’in söylediklerini kabul etmediklerini açıkladılar. Daha sonra, belki de, gelişmelerin üzerine bu kez Fuar olarak adlandırdığımız, Kültürpark’taki ‘Tenis Kulubü’ de bir açıklama yaptı. Ya da yapmak zorunda kaldı… Söyledikleri şu: ‘Sağduyulu davranarak, fevri kınama mesajlarından kaçınarak, kendisiyle iletişime geçtik.’ Benim de önceden yazdığım gibi, ‘özür mesajı da bilgimiz dâhilindedir!’ de demişler… Son cümleleri de şöyle: ‘Kendisinden çok daha net ve samimi bir özür mesajı beklediğimizin bilinmesini isterim!’ Kaç gündür bu mesajı saklıyorum… Bu neyi gösteriyor, bana göre: ‘Çevir şiş yanmasın!’ı… İzmir işte böyle… Yarımız ya da çoğumuz duyarlıyız… Bir kısmımız, ya da belli yerde olanların görüşü de böyle… Pislikler halının altına süpürülsün, görülmesin… İzmir’de öyle pislikler, yaramazlar, hainler, sahte duayenler, menfaatçiler var ki, bunları herkes biliyor, ama görmezden bilmezden, duymazdan geliyor… Önceki, sevilen valilerimizden biri ile konuyu görüşmüş, konuşmuş, ‘Sayın valim bari siz bu sahtekarlara selam vermeyin, yanınıza almayın, ellerini sıkmayın!’ demiştim… İşte protokol denilen bir rezalet var önümüzde… Nasıl görmeyecek, nasıl elini sıkmayacak? Yoksa ne denir, neler yazılır? Perdenin ya da madalyonun arkasını çoğunluk biliyor ama sanki bir şekilde elimiz kolumuz bağlı şekilde duruyoruz… Aklımızdan geçeni, özellikle belli yerde olanlar, kapıların arkasında, kuliste konuşmasınlar… Açık ve net olsunlar… İzmir’in üzerinde kara bulutları birlikte dağıtalım… İçimizdeki hainleri, yaramazları, pislikleri temizleyelim… Geldikleri yere gönderelim… Çöplüklerine… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR