HİZMET ÖYLE DEĞİL, BÖYLE ALMANLARIN GİBİ OLUR

YAŞAR EYİCE *- NE DEMELİ? Böyle saçmalık olur mu? Haber şöyle: ‘İl Milli Eğitim Müdürüne hemşehri desteği!’ Bu nedir? Ayrımcılığın ta kendisidir. Ben de İzmirli olduğuma göre, ‘Böyle müdür istemiyoruz!’ diyor ve ekliyorum: ‘İzmir’i sadece ve sadece İzmirliler bilir, en azından 10 yıl ikamet etmiş olmalıdır. Yoksa sadece memur zihniyeti ile hareket eder ve aybaşında alacağı maaş ile gününü gün etmeye bakar…’ Aslında böylelerini çok gördük… Mesaisinde bulunmayanları, günlük işlerini yapmayıp, ileriki zamanlara bırakanları… Sadece burada değil, hemen her kentte bu tiplere rastlanır. Bu yüzden ‘arkan var mı?’ sorusu da, ‘Nerelisin?’ sorusuna paralel olarak günümüzde öne çıkmıştır. Arkası olamayan, torpil bulamayan için de çareler tükenmez! Örneğin ‘çorbacıyı bulmak’ gibi… İş takipçilerini öğrenmek gibi… ‘Hemşehri desteğini’ sağlayan kaç kişi? Fotoğrafa bakıyorum, bir elin parmakları kadar değiller… Biraz fazla olsalar, ‘Bir elin nesi var, iki elin sesi var’ diyeceğim… *- TÜRKİYE’YE SIĞINAN ALMANLAR Göç ve mübadele konusundan yazdığı kitaplarla Türkiye’nin yanı sıra yurt dışında da ismini duyuran Yazar Kemal Yalçın, Selçuk Efes Kent Belleği’nde düzenlenen söyleşi ve imza gününde Efes Selçuklularla buluştu. Mübadeleyi bir kopuş, bir ayrılık olarak nitelendiren ve “Anadolu göçmenler ülkesidir” diyen Kemal Yalçın söyleşinin ilk bölümünde, Denizli Honaz’da yaşayan bir Rum ailenin, sürgüne gönderilirken ailesine emanet ettiği kızlarının çeyizinin yaklaşık 80 yıl sonra aileye geri veriliş öyküsünü anlattığı Emanet Çeyiz adlı kitabından bahsetti. Yalçın; ‘1996 yılında babama emanet edilen Rum ailenin çeyizlerini sahiplerine geri vermek için Yunanistan’a gittim. Emanet Çeyiz’i yazarken karşılaştığım insanlardan biri olan Baba Yorgo’dan şöyle bir söz duymuştum; ‘Tek meyve ile bahçe olmaz.’ Bir ülkede ne kadar çok din, dil, ırk varsa o kadar zenginlik vardır. Bu kitabın ana düşüncesi budur. Emanet Çeyiz barışın, dostluğun ve hasretin, vefanın kitabıdır. Bu kitabım Türkiye’de mikro tarih belgesel roman tekniğinde bir yenilik getirdi. Bu kitap çıktıktan sonra 1998 Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü, 1998 Kültür Bakanlığı Roman Başarı Ödülü ve 1999 yılında Türkiye- Yunanistan Dostluk ve Başarı Ödülleri’ni aldım” dedi. *- NAZİ ALMANYASI’NDAN KAÇAN BİLİM İNSANLARININ HİKÂYESİ Söyleşinin ikinci bölümünde Türkiye’ye sığınan Alman bilim insanlarının hikâyesini anlatan kitabı Haymatlos’dan bahseden Kemal Yalçın; “Haymatlos Türkçe ’de yersiz yurtsuz vatansız demektir. İlk kez 1944 yılında Çorum, Yozgat ve Kırşehir’e enterne edilen Almanlar için kullanılmıştır. Almanya’da Naziler iktidara el koyduktan sonra ilk yaptıkları şey 3100 kadar bilim insanını üniversitelerden atmak oldu. Nazi barbarlarının ırkçı yasalarıyla mesleğini icra edemez hale gelen Ord. Prof. Dr. Ernst Eduard Hirsch İstanbul ve Ankara Üniversitelerinde Hukuk Fakültesi’ni kurdu. Sosyal Sigortalar Kanunu’nu çıkardı. 1933- 1945 yılları arasında Türkiye Alman bilim insanlarının ikinci vatanı oldu” dedi. *- KATKI BÖYLE OLUR Kemal Yalçın ayrıca Haymatlos kitabında yer alan Mimar Clemens Holzmeister, Müzisyenler Ernst Praetorius, Paul Hindemith ve Eduard Zuckmayer, Tiyatro ve Opera Yönetmeni Carl Ebert, Siyasetçi ve Şehir Planlamacı Ernst Reuter, Yaşar Kemal’in romanlarını Almanca’ya çeviren Cornelius Bischoff gibi isimlerin hikâyelerini ve Türkiye’de akademik alanlarda sundukları katkıları anlattı. *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR