30 AĞUSTOS 'İZMİR MARŞI' İLE BAŞLADI

YAŞAR EYİCE *- İZMİR MARŞI İLE… Çok değerli okuyucularım, dostlarım: Bugün büyük bir heyecanla yeni haftaya başlarken, yeni bir heyecan ve coşkuyu yaşadık… Yaşıyoruz da… 30 Ağustos Zafer Bayramımızı büyük bir coşku ile kutluyoruz… Birkaç gündür yurdumuzun neredeyse büyük bölümünde çalınan hep ‘İzmir Marşı’ idi… Yüzlerce binlerce insan ‘Yaşasın Mustafa Kemal Paşa’ diye haykırdı… 29 Ağustos gecesi tam saat 24.00’de İstanbul’da Boğaz’da her yerden duyulacak şekilde ‘İzmir Marşı’ çalınmaya başlandı… Birçok kişi de eşlik ediyordu… Bunu bu coşkuyu İstanbul’da en son 2019’da yerel seçimlerde görmüş, yaşamıştım. Ekrem İmamoğlu ilk seçildiğinde de, ikincisinde yani tekrarında da her yerde izmir Marşı çalınıyor, söyleniyordu; ‘İzmir’in dağlarında çiçekler açar, yaşa Mustafa Kemal Paşa’ diye… Yaşasın büyük bayramımız, 30 Ağustos Zafer Bayramımız…. Yaşasın Mustafa Kemal Paşa… *- 300 YILIN SONUNDA Büyük heyecanla beklediğimiz 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı yine büyük bir coşku ve heyecanla, keyifle, mutlulukla kutluyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başkomutanlığındaki ordumuzla kazandığımız en büyük zafer olan Kurtuluş Savaşımızın 99. yıl dönümünde gönüldaşlarımızla buluştuk. 30 Ağustos Zafer Bayramı, aynı zamanda Cumhuriyetimizin de müjdecisidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Büyük Türk Milleti, Büyük Taarruz’la, Kurtuluş Savaşımızı zafere ulaştıran yolu açmış ve ardından Cumhuriyetimizi kurdu. Bu önemli gün için, caddeler boydan boya Türk Bayrakları ile donatıldı. Kamu Binaları, İş hanları ve fiziki uygunluğu olan ilçedeki yüksek katlı yapılara büyük Türk Bayrakları ve Atatürk Posterleri asıldı. Belediyeler, kurumlar yine apartmanları dev bayrak ve posterlerle donattılar. Her zorlukta tek yürek olmayı başaran milletimiz, 30 Ağustos 1922’de yazdığı şanlı destanın asla unutulmayacağını tekrar gösterdi. 30 Ağustos birlik ruhumuzun en güzel örneklerinden biri; Bağımsızlık ve özgürlük için her daim önde mücadele ettiğimizin destansı örneği olduğunu yine kanıtladık. Türk tarihi, milletimizin hiçbir şart ve koşul altında ve tarihin hiçbir döneminde boyunduruk altında, tutsaklık içerisinde yaşamadığının, yaşayamayacağının kahramanlık destanlarıyla dolu. 30 Ağustos da bunun en güzel örneklerinden biri… ‘30 Ağustos Zafer Bayramı Türkiye'nin kurtuluş tarihinin en önemli noktalarından biri’ de diyebiliriz. Ülkemiz kurtuluş mücadelesini verenlerin kazandığı ve Cumhuriyetimizin temelini atan zaferler, yarınlara taşıdığımız miraslarımızdır. Bu mirası, nesilden nesile aktaracağız. Sarılıp kucaklaşmayı çok özlediğimiz bu zamanda, her zaman olduğu gibi; Atatürk’ün hedefi doğrultusunda ülkemize sahip çıkacağız… Çağdaş ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına giden yolda en önemli kazanımlardan biri olan 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk’ü ve kahraman silah arkadaşlarını, şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla her an anıyoruz. 30 Ağustos Zaferi ile Türk Orduları bir devri kapatmıştır. Bu zafer dünyanın diğer mazlum ve tutsak milletlerine örnek olmuştur. Bu zafer sonrasında birçok millet ulusal kurtuluş savaşları ile esaretlerinden kurtulmuşlardır. 30 Ağustos Türk milletinin asla tutsak olamayacağının ve hürriyet ve istiklaline ne kadar düşkün olduğunun da göstergesidir. Bizler de 99 yıl önce kazanılan bu zaferin her zaman idraki içinde ülkemizi Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef koyduğu medeni ülkelerdeki refah ve yaşam standardına ulaştırmak için daha çok çalışmalıyız… Çok zor şartlarda Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri ve siyasi dehasıyla kurulan ülkemize her zaman sahip çıkacağız. Karanlık düşüncelere, bağnaz tutumlara inat bizlere miras bırakılan değerlerimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Milli mücadelenin en büyük mirası olan Cumhuriyet aydınlık yarınlara ulaşmamızda rehberimiz olmaya devam edecektir. Üç yüzyılı aşkın süre boyunca devam eden toprak kaybına en güçlü meydan okuyuş olan 30 Ağustos Zaferi, ayrıca ekonomik ve sosyolojik olarak yok edilmek istenen bir milletin de dirilişinin miladıdır. *- MADALYONUN BAŞKA YÜZÜ Şimdi ise süslü sözcükler kullanmayacağım; Bazıları gibi değil, içten ve yürekten söylüyorum: Yaşasın 30 Ağustos Zafer Bayramımız… ‘Bayramı’ demiyorum, ‘Bayramımız’ diyorum… Şimdi herkes ‘kahramanlıklardan’ söz edecek, kimisi ‘Yunanlı’ demeyecek ‘Düşman’ diyecek politikası gereği… Kimisi de bir gerçeği dile getirecek ‘emperyalistlere’ çatacak… Durumdan vaziyet çıkaran, yani kendine yontan siyasileri de göreceğiz, yan çizeni ya da beylik laf edenleri de… Ama insanımız ‘Vur patlasın, çal oynasın!’ diyecek günün güzelliği ve aşkı için… Bizim için önemli olan ‘Barış ve sevgi feneri’ değil mi? Ama bizi bugün olduğu gibi dün de vuranlar vardı… Ben nedense birçok yöneticinin ya da siyasinin görmek istemediği ya da unutturmaya çalıştığı bazı gerçekleri anlatmak istiyorum… Anımsatan da Sibel Yılmaz Hanım oldu… Önce Hülagü Han’ın günümüze kadar gelen sözü paylaşayım: ‘Tanrım seni dinlemeyeceğim; Ya beni yaratmayacaktın, ya da Arapları!..’ Araplar Hülago Han’ı hep lanetle anarlar… Arap dostları ya da Türk düşmanları kendisini yerden yere vururlar. Şu kadarını söyleyeyim: ‘Ortadoğu’daki Türkler için büyük bir kültürel yıkımı sonlandırdı. Şimdi de örneklerini gördüğümüz gibi büyük ölçüde Araplaşmış ve Farslaşmış olan bir kısım Selçuklu Türklerinin elitlerini yerle bir etti onların Bağdat’taki kollarını… Böylece Ortadoğu Türklerinin asimilasyonunu sona erdirdi. Bununla da kalmadı; orta Asya’dan gelen ordusundaki binlerce çadırlık Türk ve Tatar aşiretlerini başta Anadolu olmak üzere ele geçirdiği topraklara yerleştirdi. Hülügü Han da, Türklüğü öne çıkardı. Özetle Arapları geri itti, Türkleri öne geçirdi… Bu yüzden Araplar tarafından kesinlikle sevilmez… Şimdi de Sibel Yılmaz’ın yazdıklarını paylaşayım: *- BİR BAŞKA EZELİ DÜŞMANIMIZ ‘Türklerin ezeli düşmanı Araplardır. İki bariz örnek verelim; Talkan ve Curcan katliamları. 70 sene süren Türk- Arap savaşlarının en ehemmiyetli noktaları ve sonuçları ; 1- 100.000’in üstünde Türk katledilmiştir. 2- 50.000’in üstünde Türk genci köle ve cariye yapılmıştır. 3- Şehirler yağmalanmış , ganimet diye halkın her şeyi talan edilmiştir. 4- Tüm zenginlikler, tarihi yapıtlar yok edilmiş, yakılmış, yıkılmıştır. 5- Dünyanın en büyük katliamlarından biri olan ‘Talkan Katliamında’ 40.000 Türk kesilerek 24 kilometre yol süresince ağaçlarda sallandırılmıştır.(Tarihte örneği çok azdır.) 6- Aynı şekilde ‘Curcan Katliamında da esir alınan 40.000 Türk’ün nehir kenarında kafaları kesilmiş, nehrin suyu kıpkızıl olmuş, cesetler yine ağaçlarda sallandırılmıştır.) 7- ‘Teslim olursanız canınız bağışlanacak’ sözü hiç bir zaman yerine getirilmemiş , ‘Şeriat söz tanımaz’ denilerek kadın-erkek kılıçtan geçirilmiştir. 8- Araplar tarihte yaşadıkları bu en büyük yağma ve talandan çok büyük servet ele geçirmişlerdir. 9- Türkler böyle bir vahşet ve mezalimi Çinlilerden bile görmemişlerdir. 10- Bu tarihi gerçekler ‘İslam etkilenmesin’ düşüncesiyle gizlenmekte, söz edilmemektedir.’ Sibel Hanım’ın son sözü şöyle: ‘Bu gün halkı İslam dini kullanılarak Araplaştırmaya çalışanlar atalarına ve tarihlerine en büyük ihaneti yapanlardır.’ Siyasilerin söyleyeceklerini aşağı yukarı biliyoruz. Bakalım bu konuda tarihçiler ne diyor? Ama biz her şeye rağmen ‘dost elimizi’ uzatıyoruz bunlara… Onlar ne yapıyor? Amerika, İngiltere, Fransa ya da diğer emperyalist ülkelerin kışkırtması ve destekleriyle ellerine fırsat geçer geçmez bizim işinsanlarımızın, girişimcileremizin su yollarını kesiyorlar… Türk Mallarını boykot ediyorlar… Satmıyor, sattırmıyorlar… Bunlar da dün değil bugünün notları… *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR