BAŞKANLAR SINIFI GEÇTİLER Mİ?

YAŞAR EYİCE *- VERİLEN SÖZLER NEREDE? İzmir’i sivrisinekler bastığında suçluyu biliyorduk; Menemenli çeltik ekicileri… Şimdi öyle mi? Çünkü Menemen’de çeltik ekimi de bitti, bataklıklar da kurutuldu. Şimdi oradan geçen Foça’da Denizli buluşan bir Gediz nehri var. Geçenlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer kaynağından başlayarak Foça’ya kadar 4 gün, nehrin boyuncu bir yolculuk yaptı ve acı gerçek ortaya çıktı. Bir zamanlar kanun zoruyla yaptırılan arıtma tesisleri, elektrik paralarının çok yüksek olmasından dolayı çalıştırılmıyor. Fabrika zararda… Ama AKP’li bir yönetici ‘Kim olduklarını bilmediğimiz bazı Afgan ya da Suriyeli gençlere’ karşı çıkanlara şu açıklamayı yaptı: ‘Bunlar sayesinde sanayi ayakta duruyor!’ Sanayici de yüksek elektrik parasını çıkarmak için, Türk işçi çalıştıracağına bu kadrosuz işçileri çalıştırıyor anlaşılan… Sigorta da yok, başka vergiler de, tazminat da, şu da buda yok… Alan memnun satan memnun gibi… Örneğin Suriyelilere her şey serbest diğer bazı ülkelerden Türkiye’ye gelenler gibi… Bir zamanlar kapitülasyonlar belimizi bükmüştü… Şimdi bunlar… *- SAHA AMA HANGİ SAHA? Şimdi CHP başta olmak üzere tüm muhalefet partileri ‘Baskın seçime’ karşı bir ön çalışma başlattılar. Bunun adına ‘sahaya inme’ deniyor.. Bu bunaltıcı sıcaklarda ne yapıyorlar, nerelere gidiyorlar, kimlerle hangi şartlarda görüşüyorlar bilmiyorum. Bildiğim AKP’liler de Genel Başkanlarının talimatı doğrultusunda sahadalar. Her gittikleri yerde benzer açıklamalar yapıyorlar… Ama kaç yıl önce verdikleri seçim sözlerinin yerine getirilememesinden tek laf yok… Ne bileyim; ikinci çevre yolu, ne bileyim İzmir – Ankara hızlı tren projesi, ne bileyim İnciraltının durumu, ne bileyim körfeze yapılacak asma köprü ya da tünel, ne bileyim; şu Alsancak ve Karşıyaka statları, ne bileyim; Halkapınarı otogara bağlayacak metro hattı, Selçuk kent merkezinin kanal ile denizle buluşturulması, İstanbul kanalı gibi İzmir’in yarımadasını ikiyi bölecek Süveyş kanalının bir benzeri… Daha neler neler? Yahu şu İzmir’in göbeğindeki, Gaziemir halkının ‘Çernobil’ adını verdiği kimyasal ve yüksek radyasyonlu atığa bile bir çare bulunmadı! Daha ne diyeyim? Ben en iyisi Halide Demir Polatlı’nın CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel ile yaptığı özel söyleşiden dikkatimi çeken bir paragrafı paylaşayım: ‘Sınıfta kalmak üzere olan belediye başkanımız yok Allah’a şükür’ diyen Yücel, ‘Belediye başkanlarımız bizim bu dönem göğsümüzü kabarttılar. Gerçekten vatandaşın ihtiyacı olan, halka dokunan, CHP’ye yakışan sosyal demokrat belediyeciliği, en iyi şekilde gösterdiler. Bizim göğsümüzü kabarttılar’ ifadelerini kullandı. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun temsilcisi İl Başkanının bu söylediği doğru olabilir… Ama yanlış şurda; ‘Sakın bunları şımartmayın… Kendilerini üstün görürlerse halka sırtlarını dönerler, performanslarını düşürürler, başlarlar başkaları gibi bol keseden atmaya tutmaya.. Sonuç da hüsran olunur. Örnekleri çok… Aman dikkat!’ *- FARK NEREDE? İzmirli ve İstanbullu farkını Tülin Tekin yazmış. İzlenim ve gözlemlerine göre; Çeşme artık İzmir halkının mekânı değil. Hiç bir İzmirli daracık, milletin geçerken masalarına çarptığı sokaklarda oturup Blush’ın şişesine 225TL vermez. ‘İzmirliler Blush içmez bir kere. İzmirli dediğin zaten 250 metrekare evinin geniş terasında kurar rakı sofrasını takılır orada!’ diyor ve devam ediyor: ‘Alaçatı bugün Alaçatı ise sebebi İstanbul... Neyse, Alaçatı’nın o bilindik sokağını unut. Orası Alaçatı Port artık. İlerde kaza olmuş gibi bekliyorsun. Hatunlar yanmış… Kumsal yanığı değil, kumsalda yananlar Alaçatı’nın o ana sokağında… Bunlar solaryum yanığı, ya da tekne yanığı çünkü başka türlü o kadar eşit yanamazsın. Suada’nın havuzunda hazirandan beri yattıkları için yanmışlar.’ *- ÖZGÜR RUH Tülin Tekin yazısına devam ediyor; ‘İzmirliler vermez o kadar para açık havaya, zaten onlar hep açık hava. Cam hep açık onlarda. Dikkat et 34 plakaların hepsinin camları kapalıdır, Çeşme’de 35’ler camı açar. Klimalı araba alamadıklarından değil, en iyisini alırlar ama dertleri özgür ruh. Hepsi birer Özgür Willy.’ İzlenimi bu kadarla kalmıyor Tülin Tekin’in… Şimdi anlattıklarını nakledeceğim sanıyorum okuyucularım 10 üzerinden 10 verecektir. ‘İzmir halkı bu kadar hengâme sevmez. İzmirli adama rakısını ver balığını ver yeter! Daraltma adamı, ara sokaklara sokma, trafiğe sokma, park yeri düşünmesin, telefonu hep çalmasın… İstanbul bu yüzden sevilmiyor İzmirliler tarafından. Rahat olmaları lazım onların.’ *- BİZİM GİBİ DEĞİLLER ‘İstanbullular öyle değildir ama hep farklı bir yer ararlar, düzeni bozmak isterler. Ahtapot Carpaccio yemek için buradan kalkıp 50 km öteye giderler. İzmirli adam gitmez. Alıştığı balıkçıya gider. Ahtapotu bildiği gibi yer. İstanbullu çaba sarfeder, İzmirli önüne ister. İzmir Starbucks’ın tutmadığı tek yer dünyada, ya ötesi var mı? Starbucks’ın zarar ettiği tek şehir olabilir bence. izmirliler kendilerini üzmüyorlar. Starbucks dediğinin olayı, işe gitmeden önce falan kahve almak yani hani hareket halindeyken de kahve içmek… İzmirli zaten işe 10’da gidiyor. İzmir’de büyük şirket mi var %80’i kendi işini yapıyor zaten. Niye acele acele içsin kahvesini adam? Cuma akşamı 3’te otobana çıkıp Çeşme’ye gidecek zaten. İstanbullu gibi Cuma günü yarım saat önce çıkmayı 2 hafta önceden planlayıp zorla kuaföre gitmiyorlar. İzmirli bilmez Long Weekend için 476 TL uçak bileti vermenin ne demek olduğunu. Kısacası; İzmirli kendini sever, İstanbullu sevilmek ister. Tatil biraz da bizi kimsenin tanımaması, bizim kimseyi tanımamamızdır aslında ama İstanbullu ister ki herkes bizi tanısın, biz herkesi tanıyalım.’ *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR