YAŞAR EYİCE *- OTURMAYINCA OLUYOR
Arada İzmirli cesur, kahraman, gözü pek kadınlardan söz ediyorum… Bunların parada pulda gözleri yok… Sadece inandıkları yolda hiçbir engellemeye aldırış etmeden ve üstesinden gelerek yürürler… İşte onlardan biri de, on parmağında 10 hüner olan, hiçbir beklentisi olmadan sadece ve sadece hak ve adalet savaşçısı olarak yoluna devam eden Gözde Dilek Köktaş… Biliyorsunuz bir ara resmi kurumlarımızda, okullardan tutun da vilayetlere, belediyelere kadar ‘T.C.’ yani ‘Türkiye Cumhuriyeti’ levhaları kaldırılıp ya da silinirken, bu idealist hemşerimiz Gözde Dilek Köktaş adının başına birçok İzmirli gibi ‘T.C.’ rumuzunu koydu… Şimdi geleyim ‘Gözdemiz’ Dilek Hanım’ın, gönlümüze su serpen açıklamasına… *- SANIK OLDU ‘Değerli İzmirli Hemşehrilerim: Beklenen gün geldi! Erzurum Girişimci Kadınlar Dernek Başkanı ve Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Şafak Ertan Çomaklının annesi Zekiye Çomaklı isimli kadın, İzmir’e ve İzmirlilere yaptığı hakaretlerin sonucunda yapılan suç duyurularına istinaden, İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinde ‘sanık’ olarak yargılanmaya başlamıştır... Değerli hâkimlerimizin adaletin gereğini yapacaklarından hiç şüphem yok... İzmirli, girişimci, çalışan, üreten, aydın bir Cumhuriyet Kadını olarak bende tepkisiz kalamadım ve pandemi dönemi de olsa gittim adliyede şikâyetçi oldum... Kimsenin İzmir'e ve İzmirlilere kötü sözler hakaretler etmesine asla izin vermem. Herkes haddini bilecek... Susmakla görmezden gelmekle olmuyor... Bize ‘Gavur İzmir’ diye hakaret eden herkes, zamanı gelince yaptığından ve söylediğinden utanır... İzmirli olmaktan her zaman onur ve gurur duydum... Ne mutlu Türküm diyene…’ *- MEHMETÇİĞİN ÖYKÜSÜ Mevlüt Kaplan eğitimci… Çok eskiden, Demokrat İzmir Gazetesi günlerinden tanırım… Bu arada anımsadığım kadarıyla çocuk kitapları da yazdı… Örneğin ‘Atatürk ve Çanakkale Zaferi’ adlı kitabında ‘Bigalı Mehmet Çavuş’u anlatıyor… Özgür Kaplan bunu anımsattı… Lafı uzatmadan birlikte okuyalım, çünkü tam zamanı; ‘Mehmet Çavuş, Biga Bahçeli köyüne yerleşen bir göçmen ailenin çocuğudur. Mart 1915’de 5 zırhlı ve 7 torpido desteği ile Seddülbahir tabyasını ateş altına alan düşman, Seddülbahir iskelesine 75 dolayında asker çıkarmıştı. Bigalı Mehmet Çavuş komutasındaki 20 asker Seddülbahir cephesine önceden yerleştirilmişti. Bigalı Mehmet Çavuş siperlerindeki askerlerine dönerek şöyle seslenmişti; ‘Bana bakın, üzerinde durduğumuz, ayağımızı bastığımız yer ata yadigarıdır, vatanımızdır. Ha anamızın ırzı, ha vatanın ırzı! Bu gelenler de unutmayın ki ırz düşmanlarıdır... Bu ırz düşmanlarını buraya geldiklerine pişman etmeliyiz!...’ *- KÜREK İLE… Düşman karaya ayak basar basmaz müthiş bir cayırtı kopmuş, Mehmet Çavuş’un askerleri ateşe başlamıştı. Kalabalık oldukları görüntüsü vermek için sürekli yer değiştiriyorlardı. Mehmet Çavuş bir ara tutukluk yapan tüfeğini de düşmana fırlatarak istihkâm küreği ile saldırmayı sürdürmüştü. 3 saat süren çarpışmadan sonra İngilizler çok sayıda kayıp vererek yaralılarıyla gemilerine kaçmışlardı. Bizden de 6 şehit, 13 yaralı vardı. Mehmet Çavuş’da başından ve göğsünden yaralanmıştı. Köyüne gönderildi, kısa süre sonra da ‘Arkadaşlarım cephede savaşırken ben burada yatamam’ diyerek yeniden cepheye dönmüştü. 19. Tümen komutanı Yarbay Mustafa Kemal’in isteği ile Mehmet Çavuş madalya ve saat ile ödüllendirilmişti. *- ASKERİN ADI Halk tarafından çok sevilen Mehmet Çavuş’a Mehmetçik adı takılmıştı. Ondan sonra da askerin adı hep Mehmetçik olmuştur. 16 yıl askerlik yaparak terhis olan Mehmet Çavuş, geçimini sağlayabilmek için çiftçilik yapmış, Atatürk tarafından kendisine teklif edilen maddi yardımları’ Ben vatanım için savaştım, para için değil’ diyerek almamıştır. ‘Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır. Bugün posta günü canım sıkılır Ellerin mektubu gelmiş okunur Benim yüreğime hançer sokulur.’ *-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR