DOĞA SAVAŞÇISI DA DİYEBİLİRİZ

 




YAŞAR EYİCE

 

*- ÇEŞME’de YALNIZ SİLAHŞOR;

 

Benim lejyoner olarak tanıdığım bir isim vardı;

İzmirli sosyalist iş adamı, Altaylı Rıdvan Burteçin…

Siyah- Beyazlı kulüpte yöneticilik yaparken, kurslara katılmış Teknik Direktör sertifikası da almıştı.

‘Neden?’ diye sorduğumda, ‘Aldanmamak, kandırılmamak!’ için, demişti…

Şimdi de bir ‘silahşor!’ tanıyorum;

Çeşmeli Madeleine Staaf Kura!

Çok yıllar önce Türk eşiyle birlikte Çeşmeli olan İsveçli Madeleine Staaf Kura tek başına büyük bir mücadelenin içine girmiş durumda…

Bana Miguel de Cervantes’i anımsatıyor:

Bizler ‘Don Kişot’un ‘Yel değirmenlerine’ karşı mücadelesini biliyoruz.

Onları nasıl ‘canavar’ olarak adlandırdığını…

Zamanımızda ise doğayı yok eden RES’ler var…

Bunları İzmir’de, İzmir’in yarımadasında görüyoruz…

Zaman zaman toplu olarak halkın yöresel çıkışları medyaya yansıyor, o kadar…

Rakip çok kuvvetli…

Büyük balık küçük balığı her zaman yer…

Sadece karikatürlerde olduğu gibi, küçükler birleşirse, büyürse karşısında hangi güç olursa olsun kaçırır…

Ama Madeliine gibi Çeşme’de yalnız kalırsan, ya da onun gibi birkaç idealist ‘Ne oluyor?’ diye cılız bir ses çıkarırsa, bazı parti ve kurumlar ise ‘sözde’ destek veriyor gibi oy için ortaya günlük çıkarsa sonuç alınamaz…

İşe siyaset girdi mi, olaylar da ‘Arabın yalellisi’ gibi uzar gider, bitmez…

Ama zamanımızın silahşoru Madeleine Staaf varını yoğunu bu iş için bıkmadan harcıyor…

Bir gün bir mahkemeden çıkıyor, diğer gün diğer mahkemeye giriyor…

Tehditler de vız geliyor…

 

*- DAHA MI ÖNEMLİ

 

Daha bu gün Madeleine Staaf Kura, şu sözünü benimle paylaştı:

‘Bir Fuar Çeşmenin toprağı daha önemli mi?’

Olabilir mi?

Konu şu:

Çeşme Belediyesi önemli bir karar almış ve Traval Turkey fuarına katılmama kararı almış!

AKP’liler bunu fırsat bilerek, ‘olur mu?’ diyerek, CHP’li belediyeye yükleniyorlar.

Daha önceleri yazdım:

Bir ya da iki aydır, AKP il ve ilçe yönetimleri her fırsatta ve neredeyse her gün bir şekilde CHP’li yönetimlere, belediyeleri çatıyorlar.

Biliyorsunuz;

Halk dilinde bir söz vardır:

‘Çamur at izi kalsın!’ diye…

Böyle yorumlayanlar da var, ‘gerçekleri dile getiriyorlar. Halktan yanalar!’ diyenler de var…

Bunun yorumu size kalıyor…

Bu arada bir anımsatma yapayım:

Arşivlere bakılırsa benim görüşüm ortaya çıkar!

Özellikle İstanbul’daki fuarlara kesinlikle İzmir ve Egeli kurum ve kuruluşların katılmaması gerektiğini yazmıştım.

Bir değil birkaç kez!

Oralarda bu fuarlara gitmiş, günlerimi geçirmiş ve kesinlikle hiçbir ziyaretçinin gelmediğini, kentin çok uzağında iki üç saatlik yolda olduklarını, sadece güvenlikçilerle personelin bulunduğunu bir de standı olanların yevmiyeleri, harçlıkları ve giderlerini alıp gelerek günlerini gün ettiklerini, sözde bir iki kişi ile görüntü verip, halkı kandırdıklarını yazmıştım.

Parayı kazananların da sadece organizasyonu yapan şirketlerin olduğunu da örnekleriyle belirtmiştim.

 

*- KISIR ÇEKİŞMELER

 

Neyse lafı daha fazla uzatmadan sözü ‘Yalnız Silahşor’ Madeleine’ye veriyorum…

Sosyal Medya’dan Çeşme AKP ilçe Başkanı Av. Yeliz Karataş’a şu yanıtı vermiş:

‘Efendim, efendim; ‘Şaşılaş ve üzücü’ değil - Vahim ve berbat!

Tarih, kültür, tarım - agriturismo yok ettikten sonra Fuara gitmeye ne faydası olacak ki?

Efendim, fuar mı önemli, toprağımız mı?

Ak parti teşkilatı nerede?

‘EPDK hem halka hem Adalet Bakanı ezdi’ diye Cumhurbaşkanımıza teşkilat olarak anlattınız mı?

Ya da onu yerine bir fuar mı ‘sahip’ çıkıyorsunuz.

Öncelikleri anlamak zor efendim.

Saygılarımla…’

Bu arada yine anımsatayım:

Çeşme AKP İlçe Başkanı Av. Yeliz Karataş, ‘Belediyemiz bir fuar katılmayınca  için ‘Şaşılası ve üzücü durum; Travel Turkey İzmir Fuarı’nda bu yıl Çeşme yok!!!’ twetini paylaşmıştı…

 

*- ÇETE KURMUŞLAR

 

Sevgili okuyucularım inanın, şu anda çok önemli olan bir haber, bir bilgi bir saat sonra değerini kaybettiriyor.

Çünkü yenisi geliyor, ardından…

Ülkemizin dışında sanıyorum böylesine hızlı bir gelişme olmuyordur.

Olmuyor da!

Şimdi okuyacağınız haberi belgeleriyle birlikte Foçalı Gazeteci Servet Vural’dan aldım…

‘Duruyor, duruyor turnayı gözünden vuruyor!’ sözü sanki Servet Vural tarafından söylenmiş…

Merak edenlere söyleyeyim;

Olay İzmir’den de, Foça’dan da oldukça uzak bir yurt köşesinde Antalya’nın Kaş ilçesinde geçiyor.

Bizim Foça’mız, Çeşme’miz, Urla’mız, Karaburun ya da Dikili’miz gibi Antalya’nın Kaş ilçesinde Patara Antik Kenti çevresini ve Fırnaz Koyu’nu yapılaşmaya açan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın düzenlemesini halkın ve ilgilenenlerin isyanı üzerine mahkeme iptal etti.

Bu arada belirtmeden geçmeyeceğim;

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Genel Merkezi ile Mimarlar Odası Antalya Şubesi ve Kaş Turizm ve Tanıtma Derneği’nin Antalya 4. İdare Mahkemesi’nde açtığı davaya, bölgede faaliyet gösteren iki ayrı yapı kooperatifi ise ‘Davalı Bakanlık’ yanında duruşmaya katıldılar.

Tabii mahkeme gerekeni yaptı.

Bu arada bir iki anımsatma yapayım:

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı tam bir yıl önce 2020’nin Şubat ayında ‘2020’yi Patara Yılı’ ilan etmişti.

Eşinin dışında dünyanın hayran olduğu Patara Bölgesi First Leydi Emine Erdoğan da ziyaret edilmiş ve günlerce söz edilmişti.

Bunlar kısa birer kesinti bölgeden…

 

*- İLK 8 KİŞİ

 

Kaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 22 Şubat 2021 tarihli ‘bilgi notu’nun konusu şu idi:

‘Kamu Kurum ve kuruluşlarından; Hırsızlık, görevi kötüye kullanma ve Orman Kanunu’na Muhalefet!’

Kaş İlçe Jandarma Komutanlığı Kınık Jandarma Karakolu tarafından yürütülen ‘Kamu Kurum ve Kuruluşlarından, Hırsızlık, Görevi Kötüye kullanma ve Orman Kanunu’na muhalefetten 8 kişi gözaltına alındı.

Diğerlerinin kim olduklarından önce içlerinden birinin Aydın E.’nin Kalkan İlçesi Orman Şefi olduğunu belirteyim.

Burada bir parantez açarak konuyu İzmir’in Urla ilçesi ile bağlayayım…

Belki anımsarsınız:

Urla’da içlerinde ormancılar da olan bir çete çektirilmişti 2020 yılının sonlarında…

Ucu Kaymakam ve Urla Belediye Başkanı Kayyumu olan devlet memuruna kadar dayanmış ve İçişleri Bakanlığı hemen görevden el çektirmiş ve yerine Antalya’nın bir ilçesinin kaymakamını atamıştı.

Yine bir anımsatma yapayım:

Urlalıların büyük oy çoğunluğu ile seçtiği Belediye Başkanı İ. Burak Oğuz iki AKP’linin ihbarı ile ‘FETÖCÜ’ olduğu iddiasıyla mahkemeye verilmiş ve İçişleri Bakanlığı yerine Kaymakamı Kayyum olarak atamıştı.

O da ilk icraat olarak belediye meclisi toplantılarını iptal etmişti.

Denetim olmayınca sonuç ortada:

Görevden alınan kayyumun bu arada çok değerli, üzerinde an az 6 tane villa yapılacak büyüklükteki bir arsayı satın aldığı ortaya çıktı.

Değeri üzerinde çeşitli yorumlar yapıldı.

Burada şunu belirtmek ve İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin benzer yerlerdeki, yani toprağın çok kıymetli olduğu yerlerde alım satım işlerini değerlendirerek benzer organize çeteler varsa çıkarmalarını öneriyorum.

Tabii Urla’da ve Kaş’da olduğu gibi istihbarat birimlerimize, polisimize, jandarmamıza büyük iş düşüyor.

Yine yazmadan geçemeyeceğim;

Urla Belediye Başkanı İ. Burak Oğuz duruşması sırasında ‘Ben 2010 yılından bu yana CHP üyesiyim.  İşim ve mesleğim gereği her çeşit insan ve işadamı ile tabii ki ilişkilerim ve bilgilendirmelerin oldu’ derken, siyaseten beklentisi olan bazı CHP’liler ‘Fırsattan yararlanarak!’ tuhaf sesler çıkardılar.

‘Vur abalıya!’ diye seçtikleri hemşehrileri için neler söylediler, neler?

Tabii ki bunlar üst mahkemenin kararından sonra konuşularak, gündeme gelecek…

 

*-  NE TUTTURURLARSA

 

Kaş ilçesinde ‘suçüstü’ yapılarak yakalananlar;

Mustafa B., Nihat U., Emin T., Tevfik T., Hasan K., Osman D. K. İsimli şahıslardan, Osman’a  Jandarmanın nezarethanesinde yer kalmadığından, başka sanıklarda olduğundan savcı talimatı ile Kaş İlçe Emniyet Müdürlüğü Polis Merkezi Amirliği nezarethanesine  alındı.

Bu da ayrı bir konu…

Memleketin şu andaki halini gösteriyor…

Şimdi işin önemli noktasını söyleyeyim:

Belirtildiğine göre;

AKP’li oldukları bildirilenlerden M.B. Kaymakamlıkta görevli H.K. ile birlikte Temmuz 2020’den bu zaman kadar, mülkiyeti ormana ait kumul araziden  çıkardıkları deniz kumlarını kamyonu 20 lira ile 750 lira arasında değişen fiyatlarla sattıkları belirlendi.

Gözaltında olanlardan;

N.U. ile AKP’li eski bir belde başkanı olan T.T:’nin yanı sıra O.D.K’nın da kendi arazilerine kum taşıdıkları ortaya çıktı.

3 binden fazla kamyonla kum çekimi yapıldığı da belirlendi.

Bazılarının mahkemelerinin de ayrıca sürdüğü anlaşıldı.

Ben buradan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da dikkatini ‘deprem’ konusuna da çekmek istiyorum.

Deniz kumu ile yapılan binaların en ufak bir sarsıntıda yerle bir olacağı uzmanlar tarafından belirtildiğine göre, hemen bu kumların hangi inşaatlarda kullanıldığı belirlenmeli ve güvenli olup olmadıklarının belgelenmelerinin hayatın gerçeği olarak önümüze çıktığını duyurmak istiyorum.

Bakalım bu AKP’lilerin oluşturduğu çete layık bulduğu cezaya çarptırılacaklar mı?

Yoksa kanunlardaki boşlukları gösteren avukatlar ortaya çıkacak mı?

 

*-

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR