DEMEK DAHA DİKKATLİ SEÇMEK GEREKİYOR
YAŞAR EYİCE
*- BİR YOLUNU BULUYORLAR!
Yeni öğrendim:
Bunlar da güncel, yasal dolandırıcılar.
Pahalı bir semtte ya da Urla, Çeşme, Karaburun
gibi yıldızı parlayan bir ilçede, çok değerli bir binayı satılığa çıkarıyorlar,
neredeyse yarı fiyatına…
İlgilisi ve meraklısı çok ya, ciddi alıcıya, ‘Az
önce satıldı! Ama size göre çok daha iyisi var!’ diyerek fahiş fiyatla başka
konutları gösteriyorlar.
Tabii alan yok!
Yok ama, dolandırıcı nasıl para kazanacak, ilanın
parasını çıkaracak?
Size ‘danışmanlık!’ ya da ‘yer gösterme!’ adı
altında neredeyse asgari ücret tutarında paranızı alıyorlar…
İsterseniz vermeyin!
Bu arada bir ‘uyarı’ görevi yapayım:
İnternet sitelerinin bazılarında; Sağlık Bakanlığı
ile Belediyelerin destek birimleri sayesinde başvuranları pandemi desteği
sağlanacağı’ belirtiliyor.
Böyle bir şey yok…
Başvuranlar bir şekilde mutlaka dolandırılıyor…
Benden anımsatması…
*- ÜRETİM AMA…
Hep ‘üretim… Üretim…’ diye kendimizi paralıyoruz,
değil mi?
Sonunda bunları alkışlarla ödüllendiriyor, şaşalı
toplantılar yapıyoruz!
Ama perde arkasını hiç ama hiç incelemiyor,
irdelemiyoruz…
Birkaç kişiyi ‘bedava’ denilecek bir ödemeyle
çalıştırıyorlar ya!
Ya da ihracat yapıp birkaç kuruş döviz
kazandırıyorlar ya!
Bu bize yetiyor!
Soruyorum;
Herkesin şikayetçi olduğu, ‘merdivenaltı!’ denilen
ürünleri sıradan kişiler mi üretiyor!
Çok büyük firmalar bunun çözümünü bulmuşlar!
Başka marka ile benzer ürünleri çıkararak piyasaya
sürerek…
Aslında bunlarda bir sıkıntı yok..
Ama ya diğerleri, daha çok para kazanma hırsı
olanlar…
Siz bunu düşünedurun bakın güncel bir olayı
anlatayım;
Antalya’da Düden Çayı’nda, aynen bizim Gediz ya da
Menderes nehirlerinde gördüğümüz ve alıştığımız gibi görülen köpüklenme ve kötü
koku devam ediyor…
Zaman zaman rastlanılan balık ya da diğer canlıların
teleflerini de okuyor, görüntülerini biliyoruz.
Birkaç meraklı çıktı ve araştırdı;
İlk belirlemelerine göre; çevredeki tesisler
yıkama sularını ya da atıklarını yerin 80 metre derinliğindeki yeraltı sularına
deşarj ediyorlarmış…
Tabii bu sular hem derelere taşınıyor, hem de
çevredeki çiftçiler bu suları bizim afiyetle yediğimiz tarım ürünlerinin
sulanmasında kullanıyor…
Çok değil 30 yıl önce bu derelerimiz, nehirlerimiz
tertemizdi…
İçiliyordu…
*- GÜLE GÜLE SİZE!
Biri İzmir olmak üzere üç milletvekili CHP’den
istifa etti!
İkisini ayıralım şu İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Çelebi’ye bakalım?
Bu güne kadar ne gördüm, ne de adının geçtiği
olumlu bir haberden haberim yok…
AKP’lileri tanıyorum da, programına oy verdiğim
CHP’de bu ismi tanımıyorum…
Sanıyorum;
Partililer de tanımıyordur..
Kim bu kişi?
Asker kökenli imiş…
16 yıl ağır hapse çarptırılmış bir gencimiz imiş…
Kemal Kılıçdaroğlu, birçok partilinin belki de
haklarını yiyerek, ama bir vefa örneği göstererek, tutukevinde nikah
şahitliğini yapmış, evlendirmiş, kötü günlerinin, acı çektiği günlerin karşılığında
‘vatansever’liğinden şüphe etmeyerek gelmiş kendi kontenjanından İzmir
milletvekili yapmış..
Genç adam diyor ki;
‘Saray operasyonu arıyorlarsa Menemen ve Urla’ya
baksınlar!’
Doğru bunlar incelenebilir…
Hatta; İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm
CHP’li belediyelere Ankara’dan bazılarının yüksek maaşlarla gönderdikleri
isimleri de, gönderenleri de, kabul edenlerin gerekçelerini de incelesinler…
Örneğin;
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde bir Genel Sekreter
var…
Tunç Soyer’den önce geldi ama şu anda tüm ipler
elinde…
Herhalde bu zaman içinde İzmir’i de öğrenmiştir…
Kadifekale’de bıraksak deprem nedeniyle boşaltılan
Konak’taki Belediye Binasını bulur da, bir zamanlar İhsan Alyanak’ın bürosunun da
bulunduğu yeni makamının yerini bulabilir mi?
Çünkü ara sokaklardan geçmesi gerekiyor…
Ama kendisini tebrik ediyorum;
O kadar güzel bir oda seçmiş ki, İzmir ayaklarının
altında…
Daha önce dayanılmaz bir Körfez manzarası vardı…
Yoktan iyidir vatandaşlar açısından, bari kenti
görüyor, tepeden…
Ama yine insan unsuru yok…
Merak ediyorum; İzmir için ne yaptı da bazıları
methiyeler düzüyorlar, Tunç Soyer’den daha fazla…
*- AVNİ ERBOY’dan SONRA
Buradan sonrasını okuyacaklar için, usta Gazeteci
Cemal Bilge’den alıntıyı paylaşacağım…
Bence ‘tam isabet!’ diyeceğim tespitleri var.
Geçenlerde spor camiasının ve Karşıyakalıların
yakından tanıdıkları Akhisarlı Avni Erboy’dan söz etmiştim…
Şimdi kaçtığı İstanbul’dan geldiği Çeşme’de 6 yıl
geçiren Cemal Bilge’ye sözü veriyorum:
İşte bir başka gerçek!
*- ‘BİLGE’ USTA YAZIYOR
‘Geçenlerde Reis’e uzunca bir mektup yazdım.
Kendi medyasının geldiği ve içinde bulunduğu
durumu anlattım geniş geniş
Eskiden yazdıklarına kısmen de olsa inanılan
medyasının bugün ne yazarsa yazsın neden inanılmayan bir medya haline
geldiğinden bahsettim.
Mektuptan çok medyasının içinde bulunduğu durumu,
geldikleri durumun nedenlerini anlatan bir rapordu aslında yazdıklarım
Televizyon programlarında eskiden muhalif
konuklarla kıran kırana kavga edercesine Reis’i ve hükümetini anlatan ve
savunanların şimdi aynı programlara konuşmak ve dinlemek bir yana ‘Ulan program
bitse de evimize gitsek’ diyen iç düşüncelerle geldiklerini görüyoruz
Hele bir tanesi var ki, bir zamanlar
gazetecilikten çok havariliğini yaptığı hükümetle ilgili kendisine soru
sorulmaması için program boyunca adeta Allah’a yalvarıyor
Birçoğu ise gizliden gizliye döndü. Artık
gazetelerinde yazdıklarıyla sokakta konuştukları aynı değil.
Çünkü onlar da şundan emin
“Kimi, kime anlatacağız? Kimse inanmıyor ki”
Mektubu gönderdiğimin birkaç gün sonrası Reis’in
adını taşıyan sosyal medya hesabından ‘Müsait olduğunuzda sizinle görüşmek
istiyoruz’ diyen bir mesaj geldi.
Gelmesiyle silinmesi bir oldu
Ben de anlamadım; neden geldi neden silindi
Merak da etmedim.
Aransaydım, konuşacaklarım da yazıp gönderdiğimden
farklı olmayacaktı.
*- BUZ GİBİ..
Velhasıl: Reis’in medyası güneş görmüş buz gibi
eridi, erimeye de devam ediyor
Yani 2023’e inanan pek kimse kalmadı etrafında.
Arada bir soruyorum kendime;
‘Acaba kendi inanıyor mu sandıktan çıkacağına?’
Onu bilemem.
Az da olsa bir umut vardır herhalde içinde
*- TEKERLEKLERİ EKSİLİYOR
Hani güzel bir söz var, der ki, ‘Musibete musibet
deme, gelmişse başına bin hayır saklıdır içinde!’
Corona’nın gelişi kepin düşmesine kelin
görünmesine vesile oldu
19 yılda halk göremediklerini Corona sürecinde
gördü.
Ve dedi ki kendi kendine:
‘Biz saç var sanıyorduk, meğer kelmiş kepin
altında ki kafa!’
Reis’in medyası şimdilik iki teker eksikle
seyrediyor yollarda
Gazeteleri kendileri basıyor, kendileri satın
alıyor, yaptıkları haberleri kendilerinin bile okuduğundan emin değilim ama…
*- ÇARK ETME BAŞLADI
Televizyonlar: Birçoğu çoktan çark etti.
Şimdiler de Reis’in ‘Bağlansınlar bana’ talimatını
yerine getirmenin dışında kanal içinden pek bir hizmet ve destek yok
Çünkü onlar da izleyici kaybetmek istemiyor,
haklılar aslında
Bak atv’ye, bak ahaber’e, bak göbekten bağlı
olanlara
İzleyen mi var?
Kim ne yapsın Erkan’ın abukluklarını
Bu halkın aklı Erkan’ınki ile aynı mı?
Konur mu iki farklı akıl, sağduyu terazisinin
kefelerine?
Vermişler mahallenin delisine bir program, onun
saçma sapan laflarıyla mutlu oluyor az sayıda ki bazıları…
Anlayacağınız filmin sonu yaklaştığından salonu
ufak ufak boşaltıyor izleyenler
‘Kalabalığa kalmayalım!’ diyor sinemaseverler.
Bu yüzden perde de ‘Son’ yazısını görmeden çıkmayı
tercih ediyorlar salondan…
Üç kişi kaldı içeride
Onlar da Reis terk etmeden çıkmak istemiyorlar
koltuklarında oturdukları sinemadan (!)
Ben de bir ekleme yapayım:
Acaba o kişi, hâlâ ‘Ver Mehteri!’ diye halkı
coşturuyor mu?
AKP’li dostlara soracağım?
***-
GÜNCEL
*- ‘KOOPERATİF KORUN!’
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer,
yasayla mahalle statüsüne geçen doğayla iç içe orman köylerinden Yamanlar'ı
ziyaret etti. Başkan Soyer, özellikle bölgeye has lezzetli domatesiyle adından
söz ettiren yine tarım, hayvancılık, zeytincilik ve arıcılığın geçim kaynakları
arasında bulunduğu köyde Muhtar Ferhat Serçekuş ile köylüler tarafından
karşılandı.
Muhtar Ferhat Serçekuş, ‘Gençler köyde kalmıyor.
Şehirlere kaçıyor. Burası orman köyü. Ne
yapacaklar. Burada insanların para kazanmasını sağlayacak şeyler olmalı’ dedi.
Serçekuş, köylünün vadi içinde 5 bin zeytin ağacı
olduğunu, geçmişte yol olmadığından ulaşmakta, ürünü toplamakta zorlandıklarını
ancak Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı yollar sayesinde rahatladıklarını
söyledi, teşekkür etti.
Tunç Soyer, Ferhat Serçekuş'a kooperatif kurma
önerisinde bulundu. Soyer, bölgede yetişen domatesin köy için önemli olduğunu
öyleyse bunu tanıtmak gerektiğini belirterek, “Kurun bir kooperatif, biz de
ürünü satın alarak işi büyütelim. Üretin, ürettiğinizi satın alalım. Siz
yaptıkça biz de satın alırız. O zaman gençler de köylerini terk etmek zorunda
kalmaz. Onlar da köylerine sahip çıksın ve üretsinler. Siz ürettiğinizin
karşılığını aldığınız zaman daha çok üreteceksiniz. Bu üretim devam etmiyorsa,
ürünü satamadığınız içindir” dedi.
*-
.
Yorumlar
Yorum Gönder