MUHALEFETE İŞ ÇIKTI!
YAŞAR EYİCE
*- DERS ALMAYI BİLMELİYİZ
1980’den önce idi…
Hemen her gün TRT’de
bülten gibi sağ ve sol çatışmalarında öldürülen faili meçhullerin isimleri
okunurdu…
Düşünün her gün 60-70
isim…
Aynı korona virüs belası
gibi bir şey…
Ondan da beter!
Manisa’nın Akhisar
ilçesinde de ‘Bir senden, bir bizden’ örneğinde olduğu gibi iki grup arasında silahlı
baskınlar düzenlenmişti.
Anımsadığım kadarıyla
Kuzey mahallesinde üç, güney mahallesinde de üç olmak üzere 6 gencimizi
kaybetmiştik, hiç yoktan…
Kin tohumları ekiliyor,
yeminler ettiriliyordu, ‘intikam’ için…
Bunlar anlatılmaz,
yaşanır…
*- KENDİMİ TUTAMADIM!
Hiç unutmuyorum;
Yine Manisa’nın Turgutlu
ilçesinde gariban bir sokak bekçisi öldürülmüştü.
Evine gitmiştim;
Bir gecekondu…
3-4 ufak yavru…
Ellerinde kuru ekmek…
Kalabalığa anlamsız bir
şekilde bakıyorlar…
Arada ‘anne- baba’ diye
ağlıyorlar…
Bir oda sözde evi nasıl
anlatayım…
Nasıl ben de diğerleri
gibi ‘Babanız artık yok!’ diyeyim…
Başladım ağlamaya…
Kendimi tutamıyorum…
Bardaktan boşanırcasına
yağan yağmur gibi hıçkırıklarımı da tutamıyorum, gözyaşlarımı da…
Artık gerisini siz
düşünün…
Herhalde bundan memnun
olanlar da vardır, o gün olduğu gibi de…
Zaten ezilen de,
öldürülen de, ölen de hep bizdendir…
Akhisar’ı anlatırken
birden aklıma Turgutlu’daki bu olay aklıma geldi….
Herhalde o çocuklar
nasıl olduysa bir şekilde büyümüş, şimdi çoluk çocuğa kavuşmuşlar belki de
torun sahibi bile olmuşlardır…
Ama onlar hala ‘Babamız
neden yok! Neden öldürüldü?’ sorusunun yanıtını bulamamışlardır…
Belki o katiller de
aramızda yaşıyorlardır…
Pişmanlık duydular mı,
yoksa gözleri kana bürümüş bir şekilde başka olaylara karıştılar mı?
Ancak itirafla olur!
Ama bugüne kadar itiraf
edene rastlamadım…
Ya da ben duymadım…
*- ÇOK TECRÜBELİ İDİ
İşte o günlerde Akhisar
Emniyet Müdürlüğünü ziyaret ettim…
O yıllarda ilçelerde ‘Emniyet
Müdürü’ rütbesinde bir görevli olmazdı.
‘Komiser’ ya da ‘Başkomiser’
rütbesinde memurlar olurdu…
Sanıyorum Akhisar’a
atanan ilk Emniyet Müdürü de o saygın ve kibar kişi idi…
Sağ-sol olaylarını iyi
incelemiş ve irdelemişti…
İşin kökenini anlattı…
Ve bu arada ilk kez
kendisinden duyduğum bir bilgiyi paylaşmıştı:
‘Uyuyan’ ya da benzer
bir güvenlik sözcüsü…
Bir şekilde eylem
yapılacak, devleti güç durumda bırakacak kişiler, hatta aileler o kente
yerleştiriliyor…
Bunlar o kadar sekin ve
iyi insanlar ki, çevreye uyum sağlıyorlar ve herkesin adeta sevdiği kişi haline
geliyorlar…
Tavırları, hareketleri,
yardımseverleri, yurtseverlikleri tam numara…
Ama ne zamana kadar?
Bir gün talimat gelene
kadar!
Ve o zaman gerçek
yüzleri ortaya çıkar…
Ya bir yeri havaya
uçururlar, ya da önemli bir kişiyi…
Yani kentte ne huzur
bırakırlar ne de güven…
Bunlara ‘casus’ da
diyebiliriz, ‘vatan haini’ de…
Bunları ne siz, ne biz
ne de mahalle halkı bilir…
Bilemez…
Sadece ve sadece bu işte
uzmanlaşmış, eğitim almış görevlilerimiz bilir…
Tanır…
Bulur, yakalar…
Bizlere sorduklarında
ise ‘İyi insanlardı!’ deriz…
Bu nedenle büyüklerimiz
hep şöyle derler, böylelerine ‘İyi kemiklerin kırılsın!’
Kirli oyunlar hemen her
gün ortaya çıkıyor…
Bunları anımsadım…
Yani su uyur, düşman
uyumaz…
Mutlaka ve mutlaka çok
ama çok tedbirli olmalıyız…
Bu gün biraz nostalji
yapmak aklıma geldi bunları yazdım…
Çünkü hemen unutuyoruz…
Balık hafızalı olduk…
Ve de partili olması
bazılarının önemli yerlere yerleştirilmesi yeterli görülüyor…
Bir kız isterken, ya da
damat adayı bile araştırılıyordu, ‘Kimin nesi?’ diye…
Önemli sanayi
kuruluşlarımızdan tutun da devlet kurumlarına girenler, adaylar iyice
araştırılmalıdır…
Yoksa kayıplarımız devam
eder, farkında bile olmayız…
Bunların önüne de
liyakat ve şüphe ile geçeriz…
Artık insanları tanımadan
ikiye bölmeye, birbirine düşman etmeye çalışanlara imkân tanımayalım…
Çünkü asıl tehlike
bunlardan geliyor…
Korku yaymak, düşmanlık
yaratmak, insanları ikiye ayırmak,
*-
GÜNCEL
*- ÖMÜRLERİ DOLUNCA
Ödemiş Belediyesi, cadde
ve sokaklarda tehlike arz eden ağaçlar için önlem almaya devam ediyor.
Hastalık nedeniyle
kurumaya başladığı ve ömrünü doldurduğu tespit edilen ağaçlar, can ve mal
kaybına yol açmaması için kesiliyor.
Kent genelindeki
ağaçların bakım ve budama işlemlerini sürdüren Ödemiş Belediyesi Park ve
Bahçeler Müdürlüğü, Zafer Mahallesi Ortaç Sokak’ta bulunan kavak ağaçlarının
ömürlerini doldurduklarını, hastalık nedeniyle kurumaya başladıklarını ve
tehlike arz ettiklerini belirledi.
Daha önce de bazıları
şiddetli rüzgârlarla devrilen ve yıldırım düşen kavak ağaçları gerekli incelemeler
sonrası önlem alınarak kesildi.
Ortaç Sokak’ta yapılacak
düzenlemelerde yaya geçişlerine engel olmaması adına kavak ağaçlarının
bulunduğu bölgenin hemen yanındaki 125. Yıl Kültürpark içerisine duvar hattı
boyunca yine gölge sağlayacak türde ve daha fazla sayıda ıhlamur fidanı
dikilecek.
*- URLA BİR ÖRNEK
Bence Ödemiş Belediyesi’nin
bu çalışması örnek alınmalı…
Özellikle İzmir’in
ilçelerinde, örneğin Urla’da, gelişigüzel dikilen ve her an mal ve can kaybına
yol açacak ağaçlar budanmalı ya da kesilmelidir.
Özellikle yollardaki
ağaçlar ile yol kenarlarındaki konutlara öncelik tanınmalıdır.
Bu konuda Dr. Burhan
Özfatura’nın ‘A’ takımındaki Gazeteci Haluk Narbay önceki yıllarda da bir iki
öneri taşıyan yazı yazmıştı.
Ama nedense hep kulak
tıkandı...
Şimdi tam zamanı…
Umarım ‘Kayyım’
dedikleri kişi yani Başkan Vekili sıfatını da taşıyan Kaymakam bu işi ciddi
tutar ve çalışmaları yönetir…
Önceki Belediye
Başkanlarından Ahmet Sarışın gibi ben de ‘İster yapın, ister yapmayın!’ diyeyim…
Ama şu da bir gerçek,
yapan ile yapmayan sadece maaşlarını düşünenleri bu halk kolay kolay unutmuyor…
İleride geniş şekilde
ele alacağım bir öneriyi de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile
İzmir’in merkez belediye başkanlarına sunuyorum:
*- BÜYÜK SAKSILARDA
İstanbul’da Beşiktaş
Belediye Başkanlığı ve halkın benimsediği gibi büyük saksılar içinde binlerce
ağaç fidanı tüm caddelere ve balkonlarda sergilenmek üzere dağıtılmalı…
Kent kısa sürede yeşil
bir örtüye bürünecektir.
Bakımı da kolay,
görünümü de…
Dikkat ettiyseniz ‘çiçek’
demiyorum, ağaçtan söz ediyorum…
Yorumlar
Yorum Gönder