BU KEZ YAŞ TAHTAYA BASTILAR

 




YAŞAR EYİCE

 

*- İnönü’ye buruk anma

 

Konak’taki evinde ölüm yıl dönümünde kalabalıklarla anılan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başbakanı İsmet İnönü, bu yıl pandemi nedeniyle sadece Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ve CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu tarafından anıldı.

 

*- 47 yıl oldu

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başbakanı, ikinci Cumhurbaşkanı, Lozan Barış Antlaşması’nın mimarı, ulusal kahraman İsmet İnönü, ebediyete uğurlanışının 47. yıldönümünde, Konak’ta doğduğu evde buruk bir törenle anıldı.

Daha önceki yıllarda kalabalıkların katıldığı törenle anılan Atatürk’ün yol arkadaşı İsmet İnönü, bu yıl pandemi nedeniyle sadece Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ve CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu’nun hazır bulunduğu sade bir anma töreni düzenlendi.

İsmet İnönü’nün Konak Belediyesi’nin restorasyonuyla müzeye dönüştürülen evindeki İnönü büstüne kırmızı gül bırakan Belediye Başkanı Abdül Batur ve ilçe Başkanı Çağrı Gruşçu, pandemi nedeniyle böyle bir anma gerçekleştirmekten duydukları üzüntüyü dile getirdi. 

 

*- Ne unuturuz, ne unuttururuz

 

Konak Belediyesi’nin her yıl düzenlediği anma töreninin bu yıl pandemi nedeniyle kalabalıklarla gerçekleştirilemediğini vurgulayan Başkan Batur, ‘Biz ulusal kahramanımız İsmet İnönü’yü her yıl bugün düzenlediğimiz törenlerle anıyorduk.

Ancak bu sene maalesef pandemi birçok etkinliğimize engel oldu. Şehrimize kazandırdığımız İsmet İnönü Anı Evimizde de bu yıl, salgın nedeniyle alınan önlemler çerçevesinde törenimizi yapamadık. Ancak, pandemi belki kalabalıklarla anmamıza engel ama sade bir anma düzenlememize engel olmaz. Bizlere özgürlüğümüzü kazandıran Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yol arkadaşı, ilk başbakanımız, ikinci Cumhurbaşkanımız,

Partimizin genel başkanı İsmet İnönü’yü ne unuturuz ne de unuttururuz.’ diye konuştu.

 

*- Birileri var!

 

Anma törenine katılan CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu da, ‘Birileri İsmet İnönü’ye dil uzatma cesaretini kendinde bulabiliyor ama şöyle tarihe bakıp, o yıllarda ülkeyi ayakta tutma başarısını, Türkiye Cumhuriyeti için yaptıklarını göz ardı edebiliyor. İsmet İnönü o dil uzatanların dahi rahmetle anması gereken bir ulusal kahraman.

Kahramanlarımıza borcumuzu ödememiz de onları unutmamız da imkânsız. Onları sevgi, saygı ve şükranla anıyoruz’ dedi.

 

*-

 

Ben de o günü anımsıyorum…

Zaten o yıllar ‘Demokrat İzmir Gazetesi’ olarak hazırlıklı idik.

Sanıyorum birkaç gün önce bir iki çalışanla birlikte bana da ‘İnönü sayfası hazırlama’ görevi verilmişti.

İmkanlar bu günkü gibi değil ki…

Girdim Demokrat İzmir’in arşivine fotoğrafları buldum, hayatını ve ilginç anılarını da …

Hepsini hazırladım…

Her ihtimale karşı ‘Büyük Devlet Adamı İsmet İnönü’ için tam sayfa bir ‘Kayıp ilanı’ gibi bir sayfa hazırladık…

Sadece üzerinde tarih yoktu…

Bir de başka haber…

Ne zaman geçenlerde kaybettiğimiz Gazeteci Büyüğümüz Necdet Onur telefonla üzücü, yüreğimizi yakan haberi geçti ki, bir yandan Baş Makinist Yılmaz Düzbastılar ile yardımcısı Nedim usta ile Başmürettip İbrahim Usta ile dizgici Pepe Engin ile Selami Usta ve Servet Yayöz evlerinden toplandılar.

Ve ‘ikinci baskı’ yaptık, 20 bini aşkın gazeteyi İzmir halkını haberdar etmek üzere bayilere dağıttık…

O yıllar gazetecilik vardı, heyecan vardı…

Halk gazete okuyordu…

Ya şimdi…

İşte küçük bir örnek!

 

*- Yalan habere ‘tokat" gibi cevap

 

İzmir'de yayınlanan bir gazetede çıkan yalan haberi kendi sosyal medya sayfalarından paylaşarak gündem yaratmaya çalışan merkezi hükümetin İzmir ve Selçuk'taki sözcülerine Başkan Sengel'den tokat gibi yanıt geldi. Yapılan karalama ve yalan haber üzerine konuyu yargıya taşıyarak, tazminat davası açılacağını belirten Başkan Sengel, tazminat davasından elde edilecek parayı ise SMA hastası olan çocuklara bağışlayacağını duyurdu.

 

Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel,  iş kadını olan kuzeni Cevher Karahan’ın Efes Tarlası Halk Bakkalı’nın başına getirildiğine ilişkin yandaş medyada çıkan iddialara sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımla sert tepki gösterdi.

 

*- Hukuki süreç

 

Konu ile ilgili olarak hukuki sürecin başlatılacağını belirten Başkan Sengel, sosyal medya sayfalarından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

‘Selçuk’un tanınan iş insanlarından kuzenim Cevher Karahan’ı işe aldığıma ilişkin yaratılmış yalan ve asılsız haberlere ve bu haberlerle gündem yaratmaya çalışanlara ilişkin tüm yasal haklarımı kullanarak suç duyurusunda bulunmuş ve tazminat davası açmış bulunmaktayım. 

Dava sonucunda elde edeceğim maddi bedeli SMA hastası çocuklarımıza bağışlayacağım ki; AKP’nin kendisinden fayda yok bari yalanlarından fayda olsun!’

 

*-Yalnızlık, ölümden de acı!

 

Farkındasınızdır; ortalama 20 haber alıyorsanız, 15’i kaybettiklerimiz,4’ü yaş günü, biri ise pandemi ile ilgilidir.

Tabii bu arada bundan yararlanıp, insanların cebindeki üç beş kuruşu da almak için bir şekilde araya girenler…

Hafta sonu ya da tatil için böylesine bir sözden, ‘ölümden’ laf etmek istemezdim ama ‘Her canlı bir gün bunu tadacak!’ bu yüzden acı da olsa bu ayrılıktan bahsetmek istiyorum…

Çünkü görüyor, duyuyoruz bu kadar

 

*-  Köylerden şehirlere

 

Hasan Çat bir süre önce kaybettiğimiz Aktör Süleyman Turan’ın ardından şunları yazmıştı:

‘Bakın, köylerde kimse yalnız ölmez!

Mega kentlerde ise?..

Öldüğünden gün geliyor, kimsenin haberi bile olmuyor…

Apartman yaşamı komşuluğu tarihe gömdü…

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanlarındaki gibi…

Pencereden pencereye…

“Huuu Aysel, n’apıyorsun?” diyen yok artık…

Oğlunun eline bi’fincan tutuşturup; ‘Git, Emine Teyze’nde şeker varsa biraz versin!’ diyen, apartman sakini de kalmadı…

Aslında o “bi’fincan şeker” bahane!..

‘Komşu iyi mi, tuvalete giderken düşmüş filan olmasın…’, dümenidir o…

Yalnızlık acı kaderdir…

Ama…

Yalnız ölmek, ölümden de acıdır…

Şimdi bu yazıya ara verip sözü İzmir’in ünlü ve sevilen şovmeni ‘Mikrop Hikmet’ (Durmuş)’a verelim.

 

*- Ne hallere düştük

 

‘Bir müzisyen kardeşimiz kendini astı!

Lafı uzatmaya gerek yok...

Sahne sanatı (müzisyen) yapan bizler aylardır hiç çalışmıyoruz...

Bu zor zamanlarımızda arayan soran unutmayan ‘gerçek dost’ yüreği öpülesi İnsanlar çok azda olsa var...

Sahnelerimizde ya da sahne dışı fark etmez, sizin mutluluğunuza hep katkı koyduk ve bu mutluluğunuza şahitlik ettik!...

Söylemek istediği şudur ki!..

Bir telefonla da olsa, utanarak çekinerek ‘yanlış anlarım, kırılırım!’ diye sıkılan o ses tonu ile ‘Mikrop'um nasılsın? Var mı ihtiyacın kardeşim?’

diye aramanız sormanız gönlümüzü almaya yetiyor…

Tüm müzisyenler adına çok teşekkür ederim...

Bu hep böyle olmayacak elbet bu kötü günlerde geçecek...

Ama biz yine gönlünüzü yapmaya devam edeceğiz...

Allah'a Emanet Olun...’

İşte bir sorun, bir üzüntü ancak bu kadar güzel ve üzmeden İzmirli bir şovmen tarafından anlatılabilir.

Tabii ki anlayana saz anlamayana davul zurna az!...

İşsizlikten, yalnız bırakılmaktan, sıfırı tüketmeden sonra canına kıyan bu müzisyenden kalan mektupta şu satırlar vardı:

‘Lütfen köpeğimi aç bırakmayın!’

Ve şerefsizlerin yazdıkları bir satır:

‘Köpeği olduğuna göre aç değildir!’

Hatırlıyorsunuz değil mi, Denizli’den çıkan bir AKP’li milletvekili de ‘Kuru ekmekle yatan insanlarımız için ne demişti:

‘Demek ki aç değiller!’

Bunları Allah ıslah etsin, ne diyeyim?

Şimdi Hasan Çat’ın mektubuna devam edeyim:

 

*- Yapayalnız!

 

‘Sonbahar ya…

Yeşilçam Çınarı’ndan yapraklar dökülüyor habire…

Türk Sineması’nda…

Esas oğlanın sadık dostu rollerinde…

Sevecen tiplemesiyle…

Milyonların sevgilisi olan Süleyman Turan…

83 yaşında…

Yapayalnız öldü…

İşin en acı yanı…       

Ünlü aktörün kalp krizinden hayatını kaybettiği…

İki gündür…

Kapıdaki gazeteleri almadığı için…

Şüphelenen komşularının polisi aramasıyla ortaya çıktı…

Çilingir geldi, kapı açıldı…

Polisler ve komşuları ‘Süleyman Abi’nin cesediyle karşılaştı…

Cenaze evden çıkarılırken…

Komşularından biri şöyle dedi:

‘En son bir hafta 10 gün kadar önce görüşmüştük…’

Neden ‘komşuluk sizlere ömür!’ dedim, işte bundan!

 

*- Azrail’e çalım attı…

 

Kader, bazen ağlarını çok garip örüyor…

Yakınlarının dışında pek kimseler bilmez…

Yıl; 1970…

Neredeyse 50 yıl önce…

Seyahat etmeyi çok seven Süleyman Turan…

Hawaii'ye giden uçağı 15 dakika geciktiği için kaçırıyor…

O uçak iki saat sonra Büyük Okyanus'a çakılıyor…

Kurtulan olmuyor…

Ne garip di’mi?

Yarım asır önce Azrail’e çalım atan ünlü aktör…

Dünyaya gözlerini açtığı İstanbul Kadıköy’deki evinde…

Yapayalnız ruhunu teslim etti…

 

*- Gönüllü idi…

 

Aslında, şunu da bilenlerin sayısı azdır…

Süleyman Turan…

Bir Kore Gazisi’dir…

Yedek subay olarak askerlik yaparken Kore Savaşı başlamıştı…

Gönüllü olarak Türk birliğine katıldı, Japonya’ya gitti…’

Sevenlerine, bizim yaşımızda ya da yakınında olanlara da Süleyman Turan’dan söz etmeye devem edelim:

 

*-  Az değil…

 

Kader bu ya…

Aklından artistlik geçmeyen bir genç düşünün…

Japonya’da bir gece kulübüne gidiyor ve…

Sular, seller gibi İngilizce konuştuğunu gören yönetmen…

‘Şu bar sahnesini seninle çekmek istiyorum’ diyor…

İşte bak!

Dönüyor Türkiye’ye…

Üçüncü sınıfta ara verdiği…

İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi bölümüne devam etmiyor…

Çünkü, aklı-fikri tiyatroda…

Bir oyunda küçük bi’rol buluyor…

Ancak hayatını da kazanması gerekiyor…

At yarışlarında bilet satmaya başlıyor…

O tarihlerde (1963) Ses Dergisi ‘Sinema Yıldızı’ yarışması açıyor…

Balıklama dalıyor…

Ajda Pekkan ve Ediz Hun birinci seçiliyor…

Yarışmanın hatırına…

‘Sayın Bayan’ filminde minik bir rol veriyorlar…

Matrak bi’şi daha var…

Afişe sığmaz diye…

Gerçek soyadı ‘Başturan’ı kısaltıp ‘Turan’ yapıyorlar…

Biz O’nu bugüne kadar hep…

Bu yüzden ‘Süleyman Turan’ olarak tanıyıp, sevdik…

 

*- Gözümüzün önünde

 

52 yıl boyunca durmadan film çekti…

Sanat hayatı boyunca bi’kez olsun…

Esas Oğlan, yani “jön” rolü yakalayamadı ama…

Biri Adana Altın Koza’da…

Diğeri Antalya Altın Portakal’da…

‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’ ödüllerini topladı…

‘Dikkat Kan Aranıyor’ filmindeki…

Akıl hastanesinden kaçan deli rolündeki performansı…

Türk Sineması’nda hala “Oscar”lık rol” olarak konuşuluyor…

 

*- Nedense reklamını hiç yapmadı

 

70′li yılların ortasında…

Yeşilçam’da seks furyası başlayınca…

Tasını tarağını topladı, köşesine çekildi…

Dergi ressamı olarak ekmeğini taştan çıkardı…

Yıllarca çizgi romanları gazetelerde yayınlandı…

Mizah dergisi Akbaba’da karikatürleri baş tacı oldu…

Film afişleri çizdi, kitapları resimledi…

Durmadan senaryo yazıyordu…

Yeşilçam’ın unutulmaz filmlerinden…

‘Dönme Dolap’, ‘Baş Belası’ ve ‘Sevgili Dayım’ın senaryolarında…

Süleyman Turan imzası ışıldar…

 

*- Sedece lafta!

 

Bitiriyoruz…

Görün bakın  cenazede herkes ‘O’nu çok arayacağız!’ diyecek…

Ben de diyorum ki…

Bu sahne her cenazede hep tekrarlanır…

 

‘Eee, arasaydınız o zaman… Arasaydınız da böyle sessiz ve kimsesiz veda etmeseydi sevenlerine…’

Şimdi…

Yüzlerce Türk filminde…

Esas kızların hiç aşık olmadığı iyi adama veda zamanı!

Işıklar içinde uyusun…

Alman Edebiyatçı Goethe der'ki...

 ‘Yalnızlık tek kelime, söylenişi ne kadar kolay…

Halbuki yaşanması o kadar zordur ki’…

Büyük Sanatçı Süleyman Turan Anısına Saygıyla Hasan Çat bunları kaleme almış, anlatmış…

Bizleri duygulandırdı…

Yani artık çok geç kalmadan, telefonla da olsa sevdiklerimizi arayalım, hatırını soralım, ‘Seni seviyorum!’ diyelim…

Yoksa gerisi hikâye…

 

*-

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR