CEZAYI ÖDEYENİN AKLI BAŞINA GELİR!
YAŞAR EYİCE
*- Aklımızı
başımıza almalıyız!
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan beklenen konuşmasını Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptı…
Son zamanlarda daha doğrusu Pandemi’den bu yana
belki de ilk defa önce kararları anlattı, sonra da her zaman olduğu gibi ‘Bay
Kemal’e ve ‘CHP’ ye çattı…
Bir noktada meydan da okudu…
Biliyorsunuz, geçen hafta içinde İYİ Parti Genel
Başkanı Meral Akşaner ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da ‘Hodri Meydan’
diyerek seçim istediklerini açıklamışlardı.
Tabii ki bu arada TUİK’in verileri var…
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Temmuz-Eylül
dönemini kapsayan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verileri doğrultusunda,
Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 6,7 büyüdü…
Anlatılana göre biz şu anda tüm Avrupa
ülkelerinden de daha ilerideyiz, kalkınma yüzdesinden söz ediyorum…
Bildiğim şu;
Yüzde, yani yatırımlar arttıkça, işsizlik azalır…
Umarım evdeki hesap çarşıya uyar…
Baksanıza daha Reis konuşma yapmadan yandaş
dernekler ‘pozitif’ yani ‘Pembe haberleri’ basın açıklamaları ile belirttiler.
*- Daha açığı olur mu?
Kararları hepimiz biliyoruz…
Zaten ‘bilmiyorum’ diyen, ceza öderken öğrenir…
Bakın, ‘Nur Banu Molla’ ne yazmış?
Tabii ki bir iki gün öncesinde…
Tabii ki, tüm uyarıcıları dikkate almamız için…
En iyisi lafı fazla uzatmadan paylaşayım ki,
ciddiyeti artık öğrenmeyen kalmasın!
‘Bugün bir yakınımıza, covid olmayan bir sebeple
İstanbul hastanelerinde yatak aradık. Koç Üniversitesi Hastanesi'nde, annemin
çıktığı yatağa onu aldıralım dedik, "O yatağın sırasında üç kişi var"
dediler. Aldıramadık.
Parayla olur sandık, en pahalı yerlere giriştik.
Olmadı!
Yatak yok.
Yoğun bakım asla yok.
Altınızdaki arabayı, malın mülkün tapusunu
verseniz yok.
İnsan kalp krizi, trafik kazası geçirebilir.
Bunlara bile yer yok.
Gözümle gördüm, bizzat yaşadım.
İnternet efsanesi değil.
Akıllı olun.
Ev ziyaretlerini kesin.
Maske takmayana girişin.
Sopayla ama; Virüs bulaşmasın!’
Yazımı bitirmeden önce okuduğum ve çok beğendiğim
bir yazıdan alıntı yapayım;
Tabii ki anlayana saz, anlamayana bilmiyorum:
*- Nedense
göremiyoruz!
Sufi düşüncesinin kendisi; dinin nerede bittiği ve
insan unsurunun nerede başladığı konusunda oldukça inceliklidir.
Bir tasavvufi hikâyede, bilge biri Allah’a sokakta
dilenciler ve sakatlar olduğundan ve Allah’ın onlar için hiçbir şey yapmadığından
şikayet eder.
‘Bir şey yaptım!’ diye yanıtlar Allah;
‘Seni gönderdim!’
***-
GÜNCEL
*- Performans düşüyor
Türk Sağlık Sen İzmir-1 Nolu Şube Başkanı Barış Koçak, ‘Bir sağlık çalışanın vefatı, hepimizin
sağlığından bir parçanın ölmesi demektir.’ dedikten sonra sözleri özetle şöyle
sürdürdü:
‘Her geçen gün artan covid-19 vakaları yüzünden
sağlık çalışanları çok büyük bir yükün altında. Hastaneler birinci basamak
sağlık kuruluşları tam kapasite ve hatta kapasitelerin üzerinde çalışmaktadır.
Vatandaşlarımızın tedbirlere uymaması bizim gücümüzü azalttığı gibi bizlerin de
sürekli virüse maruz kalmasından dolayı hastalanan veya ölen sağlık
çalışanlarının sayısını artırmakta.
Bir sağlık çalışanı hastalandığında; Yoğun bakımda
görev yapan bir sağlık çalışanın hastalanması 3 ila 20 ağır hastanın alacağı
hizmetin veya tedavinin aksaması, Covid servisinde görevli bir sağlık
çalışanının hastalanması 10-30 arası kişinin tedavisinin aksaması, Hastane acil
servisinde görevli bir sağlık çalışanın hastalanması acil servise başvuran 20
ila 40 kişiye müdahalenin gecikmesi, 112 Acil yardım ambulansında görevli bir
sağlık çalışanının hastalanması 15-20 kişinin alacağı acil sağlık yardımının
gecikmesi, Filyasyon ekiplerinde çalışan bir sağlık personelinin hastalanması
20 ya da 30 aile veya bireyin tedavisinin gecikmesi, Bir sağlık çalışanı
hastalandığında tüm bu hizmetlerin, tedavilerin belirttiğiniz kişi sayısı kadar
en az 7 ila 21 gün arası alınamaması veya gecikmesi demektir.
Sayılar bu istatistikleri verirken biz sağlık
çalışanları hala hak ettiğimiz değeri maalesef görmüyoruz.
Biz hala hakkımız olan; Ek göstergeyi, Kadrolu iş
güvencesini, Tek kalemde ödenen bir maaşı, Makul bir yıpranma payını, Tüm ek
ödemelerin emekliliğe yansımasını, Vefat eden sağlık çalışanı arkadaşlarımızın
şehit sayılmasını, Liyakatsiz idarecilerin yaptığı mobbingin bitmesini
bekliyor, artık hasta veya yakınları tarafından darp edilmek öldürülmek
istemiyoruz.
Az önce bahsettiğimiz bir sağlık çalışanının
görevini yapamaz hale gelmesi bu hizmetlerin 7 ila 21 gün arası yapılamaması
halini alıyor. Tabii ki sağlık çalışanları hizmetin aksamaması için, geride
kalan diğer sağlık çalışanlarımız, zaten çok fazla olan iş yüküne ek bu
hastaların da tedavilerini sağlıyorlar.’
*- İzmir’de son çadır da kaldırıldı
İzmir’i sarsan depremin birinci ayı dolarken İzmir
Büyükşehir Belediyesi’nin kurduğu çadır alanındaki son çadır da kaldırıldı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, tek bir aileyi bile yaklaşan kış
mevsimi öncesi çadır köşelerinde bırakmayacaklarının sözünü verdiklerini
hatırlatarak, “Halkın desteği, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin imkanları ve
devletimizin gücüyle el ele vererek başarı bir hikayesi yazdık” diye konuştu.
*- Destek miktarı 40 milyonu geçti
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in
çağrısı ile başlatılan Bir Kira Bir Yuva kampanyası kapsamında destek miktarı
40 milyonu geçti.
Böylelikle ilk etapta kiraya çıkmak isteyen
depremzede ailelerin 5 aylık kira gideri karşılanmış oldu. İzmir Büyükşehir
Belediyesi’nin Uzundere'de bir yıllık kullanım için depremzedelere açtığı dört
bloktaki 224 konuttan 112’sine aileler yerleşti.
Beyaz eşyadan koltuk takımına kadar her türlü
ihtiyacın giderildiği dairelerde kalan depremzedeler konutlardan ayrılırken
mobilyaları ve beyaz eşyaları da yanlarında götürebilecek.
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 380 odası
depremzedelere açılan, geçmişte Hilton oteller zincirinin işlettiği ve
sözleşmesi bitince boşalttığı 5 yıldızlı otel binasına da depremzede aileler
yerleşmeye devam ediyor.
Binada toplam 83 kişi kalıyor.
Otelde ücretsiz olarak üç öğün yemek servisi de
yapılıyor.
Ayrıca Bir Kira Bir Yuva kampanyası kapsamında boş
evlerini paylaşan ailelerin evine de 3 aile yerleşti.
*-
Yorumlar
Yorum Gönder