SONUCUNU DÜŞÜNMEK LAZIM
YAŞAR EYİCE
*- Sonucuna
katlanacaksın!
Yapamazsın kardeşim,
yapamazsın!
Kim olursan, ne olursan
ol…
Özellikle sen milletin,
namusunu, malını, canını korumakla görevliysen bunun hesabı sana sorulur…
Sorulmalıdır da…
Olayı ilk kez, emekil
Başkomiser, eski güreşçilerimizden Eray Karacalar’dan duydum…
Hemen her gün anılarını
ve memleket meselelerini bizim anlayacağımızdan dilden anlatıyor Bornovalı
Eray…
*- Hikaye değil,
gerçek!
Sevgili Eray Karacalar
hasta ve halsiz haliyle şunları yazmış:
‘şimdi haberleri
dinliyorum;
Kolları baştan başa
dövmeli iki bayana polis durduruyor, maske takmadılar, diye…
Ceza kesiyorlar!
Polis yapmaması gereken
hareketi yapıyor!
Ne olursa olsun;
hakaret etsin bayan ama sen o bayana hatta hiç kimseye o muameleyi yapamazsın!
Her zaman söylüyorum:
İmam Hatipli’yi polis
yaparsan, bunların başına tecrübeli polis ağabeylerini vermezsen, - ki bunlar
kalmadı- bu tür olaylar normal olur…
*- Akıllı ve kurnazlar
Bu bayanlara gelince;
Bizim açığa alınan iki
polisten daha akıllı ve daha kurnazlar!
Televizyon kameralarına
bakarak şunu ama doğruyu söylüyorlar:
‘Bizimle birlikte
beraber yüzlerce maska takmayan geçiyor!
Neden biz!’
Haklılar…’
Emekli Başkomiser Eray
Karacalar devam ediyor:
*- Olur mu?
Bayanlar anlatıyor:
‘8 saat bir odada bize
ceza kesen polislerle beraber kaldık.
8 saat içinde
istememize rağmen bir bardak su vermediler.
‘Su yok!’ dediler…
Bırak polisi, kim
olursa olsun, bir bardak suyu vermemezlik edemezsin!’
Gazeteci Ünal Tümin’in
de bir süre önce bana söylediği gibi, Eray Karacalar da devam ediyor:
‘Bu maske takmayanlar
vallahi çok eğitimli..
Eğitim şart…
Ama kurallar doğru
uygulanmalı…
Adamına göre değil…’
*- İşte poliis
Çocukluk arkadaşım Eray
Karacalar’ı anlatmak için bir kitap yazmam lazım…
‘Polisin günlüğü’ bile
olur…
Bizim için nelere
katlandıklarını biliyorum…
Bir zamanlar, o anarşi
döneminde Aydın Bilgin yönetiminde çalışırken, ‘Hayatımızı korumakla’
görevlendirilmişti…
Hayata sıfırdan
başlamış Başkomiser olmuştu…
Eminim ki, Emniyet
Müdürü olacak bilgi ve beceriye sahip ender, ahlaklı, namuslu, vatanını
milletini seven, menfaatini düşünmeyen evine, ailesine helal ekmek götüren eski
değerli polislerimizden biri idi…
Eray Karacalar gibi çok
polisle çalıştık…
Şimdi de birçoğunu
tanıyorum…
Ama onun özellikle gençlere
şu öğüdünü iletmek istiyorum:
‘Evinde senden ekmek
bekleyenleri unutma. Asıl görevini unutma… Bir gün sana olmadık iş verenlerin
seni bir anda unutacaklarını da unutma!’
Yeri gelmişken
söyleyeyim:
Bir gün Çiğli’de bir
devlet kurumunda bir güvenlik memurunun bir vatandaşı dövercesine dışarı atmaya
çalıştığını gördüm…
‘Bak kardeşim; bu kişi
yaşlı… Kalp kirizi de geçirir, tansiyonu da yükselir, elinde kalır…
Sana ‘Bunu dışarı at!’
diye talimat veren, ‘Haberim yok!’ der…
Seni bir anda satar…
Senin işin vatandaşa
saygılı dayanmak, kuralları çiğniyorsa hatırlatmaktır.
Müdür ya da amir istedi
diye ‘devletin yani hepimizin olduğu bir mekandan kesinlikle hiç kimseyi dışarı
atamazsın ve böyle davranamazsın. Ben şu anda şahidim…’ dedim…
Biraz düşündü ve bana
hak verdi…
*- ‘Kardeşim’ in
önemi..
Bu arada söyleyeyim:
Ben ya da bir İzmirli
‘Bak kardeşim!’ diye birine hitap ediyorsa mutlaka sinirlenmiştir.
Yani dişlerini
göstermeye hazırlanıyordur.
Ama bir memura ‘Bak
kardeşim’ derseniz o da hatasını anlamış ve müdafaya ‘Ben senin nereden
kardeşin oluyorum!’ diyerek yanıt verir…
Seni tahrik etmeye
başlar…
‘Neden yüksek sesle
konuşuyorsun?’
Ya da,
‘Sakin ol, bağırma!’
gibi seni tahrik edici laflar eder…
Sen ‘Ben sinirli falan
değilim’ diye dur, o devam eder;
‘Ben memurum,
görevliyim… Beni dinle…’ falan filen diyerek olayı büyütür…
Sonuçta ‘Memura
hakaretten’ hakkında işlem yapılır…
Aman bu tuzaklara
düşmeyin, ‘Haklısın’ diyerek, haksızlık yapanın yanından ayrılın…
Şunu da hiç unutmayın,
her zaman ama her zaman yalnızsınızdır…
Sizi koruyacak,
hakkınızı arayacak hiç kimse yoktur…
Arkanızı döndüğünüzde
de bunu görürsünüz…
Vazife ve Salahiyet
Kanunu vardır!
Dahası Anayasa vardır…
Bunların dışına çıkan
ve çıkaranlar da bir gün ‘Ben ne yaptım?’ sorunusu kendilerini sorduklarında da
yine az önce belirttiğim gibi, kendilerini savunacak bir kişi bile bulamazlar…
Yine tekrarlıyorum;
İş işten geçer…
İnsanlarımızı sevmemiz,
iyilikleri güzellikleri paylaşmamız şart…
*-
Yorumlar
Yorum Gönder