REİS DE EL KOYDU BAKALIM KURTULACAK MI?


*- Bakan açıkladı; Okullar 31 Ağustos’ta açılabilir!

YAŞAR EYİCE

*- Bakalım kaç gün sürecek

İçim acımıyor, kanıyor!
Ne diyeceğimi, yazacağımı bilemiyorum...
5 gündür kayıp olan Pınar’ın cansız bedeni bulunmuş. Hayatının baharında bir can gitmiş.
Çok üzgünüm.
Allah’tan rahmet diliyorum.
Yüreğimizi yakan ölümler yaşanırken İstanbul Sözleşmesi’ni tartışarak, sosyal medya yasaklarını konuşarak boş işlerle uğraşıyoruz.
Ben onu bunu bıraktım...
Tarkan'dan Pınar Gültekin isyanını paylaşmak istiyorum...
Söylediği şu:
'Ey yetkililer! Siz nasıl rahat uyuyorsunuz?'
Muğla'da beş gündür haber alınamayan üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'in korkunç bir cinayete kurban gittiği ortaya çıktı.
Cinayet itirafından sonra birçoğumuz gibi ünlü şarkıcı Tarkan sosyal medyadan isyan etti.
Muğla’nın Ula ilçesine bağlı Akyaka Mahallesi’nde yaşayan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisat Bölümü son sınıf öğrencisi 27 yaşındaki Pınar Gültekin’den acı haber geldi.
Beş gündür haber alınamayan ve korkunç bir cinayete kurban gittiği öğrenilen genç kızın cansız bedeni Menteşe ilçesinde ormanlık alanda varil içinde bulundu.
Olayla ilgili gözaltına alınan genç kızın eski sevgilisi Cemal Metin Avcı ilk ifadesinde genç kızı öldürdüğünü itiraf etti.
Vahşi cinayetin ardından ünlü isimler de yaşananlara isyan etti. Bunlardan biri de Tarkan idi. Tarkan yaptığı paylaşımda
şunları söyledi:
‘Katillere, canilere lanet okumak ne işe yaradı bugüne kadar?
Hiç bir işe yaramadı, yaramıyor...
Katillere hak ettiği cezaları vermeyip, bir de cezalarını hafifletecek abuk sabuk gerekçelerle bu canavarların yanında duran bu düzen ne zaman değişecek?
Ey yetkililer!
Siz nasıl rahat uyuyorsunuz geceleri?
Her gün ülkemizde kadınlar öldürülüyor, şiddet görüyor ve bir türlü yapılması gerekeni yapmıyorsunuz.
Hafifletilmiş cezalarla bu canileri tekrar topluma salıyorsunuz. İçiniz, vicdanınız nasıl rahat ediyor?

Yazıktır, günahtır kadınlarımıza.
Daha kaç Pınar Gültekin ölecek?’
Bu arada hatırlatayım;
30 günde 27 Kadın cinayeti işlendi...

*- Ah nerede?

Emine Elat yazmış;
Oğullarınıza vazgeçebilmeyi,
Bir kadını incitmemeyi,
Gülüşünü eksiltmemeyi,
Kendinden sakınmayı,
Kıymetli bir kuştüyünü elinde tutar gibi tutmayı,
Ve en önemlisi de, vakti gelir, uçmak isterse, avuçlarını açıp nazikçe serbest bırakmayı öğretin...
Ve eklemiş;
Pınar Gültekin, ‘Kadın cinayetlerine son!’
Bu arada yine bir hatırlatma yapayım;
İçini terbiye etmemiş dile kelepçe vuramazsın,
Yalanı kitap etmiş insana doğruyu anlatamazsın!
Zor şeydir insan olabilmek,
Dürüstlük doğruluk ister,
Güven ister!
Merhamet, vicdan ister!
Alçak gönüllülük, tevazu ister...
Hoşgörü, saygı ister...
Kendini bilmek, haddini bilmek ister...

*- Adamına göre muamele!

Sevgili Arkadaşım Aylin Onart yazmış:
‘Erkek şiddeti, daha kaç kadını hunharca öldürünce ikna olacaksınız?
Kaç gülümseme böyle buz gibi betona gömülünce anlamak işinize gelecek?
‪CMA yazmayacaksın, böyle; katil Cemal Metin Avcı yazacaksın, ölenin değil öldürenin fotoğrafını açık seçik basacaksın, teşhir edeceksin ki insan olamayan bu yetersizleri, canileri herkes görsün.
‪Bak, papyon takmasını da öğrenmiş, kravata verdiğin iyi hal indirimini papyona da verecek misin?
Erkek Şiddetini bu bitmek tükenmek bilmeyen şiddet fırtınasını yaratanlar kim diye hiç öyle oturup arpacık kumrusu gibi düşünmeyelim; koyu bir ikiyüzlü toplumun bireyleri, bizleriz. Hepimiz...
Hepimizin ortak şiddet ve sevgisizlik açığından beslenen katran havuzundan çıkma bir vahşet...
Suç kimde?
Hepimizde...
Mesela...
Şiddete meyilli arkadaş kontenjanından olanlara göz yuman bizlerde... Bir de bu arkadaşlar, bu ikiyüzlü toplumda sözde nüfuzlu ve tanınmış popüler erkeklerse daha bir korunur, pamuklara sarılıp sarmalanır; şiddet gören eşleri, sevgilileri de psikolojik veya fiziksel erkek şiddeti nedeniyle kanser olur...’
Aylin Onart beynimize beynimize, yüreğimize yüreğimize, vicdanımıza, acı gerçeklere değinerek yazısını sürdürmüş...
Her zaman okunacak, ibretlik bir kalemşorluk yapmış...
Belki bir gün tamamını paylaşırım....
Çünkü günlüklerimin içine büyük harflerle yerleştirdim...

*- Birilerinin işine gelmiyor

‘Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi’nden bir mektup aldım.
Mektupta: ,’Bugün maalesef 5 gündür haber alınamayan 27 yaşındaki Pınar Gültekin’in cansız bedeninin ormanlık alanda bulunduğu haberi alındı.
‘Kadına yönelik şiddeti önlemek için kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açmanın bu cinayetlere ortak olmak’ olduğunu söyleyen Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi yasanın uygulanmasını talep ediyor, Seni de aramızda görmek istiyoruz. Lütfen sen de görüşümüzü paylaş!’ diyor.
Söyledikleri ve istedikleri şu:
‘İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun Uygulansın!’
Parolaları da şöyle;
‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!’

*- Uygulamaya geçilmeli

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleyebilmek için kabul edildi.
Ancak uygulanmadıkları için ülkemizde kadına yönelik şiddet artarak devam ediyor.
Eğer bu yasa ve sözleşmenin hükümleri yerine getirilirse, artarak yaşanan kadına yönelik şiddet olaylarının önüne geçebiliriz.
Biliyoruz ki, yasanın uygulanmaması nedeniyle karakola giden kadınlar, çoğu zaman şikayetleri yazılı olarak alınmadan evlerine geri gönderiliyor. Kocasının şiddetine maruz kaldığı için boşanmak isteyen kadına mahkemede ‘Sen iyi bir eş olarak görevlerini yaptın mı?’ diye soruluyor. Uzaklaştırma kararları uygulanmıyor.
İşte bunları anlatan ‘Yaşamak İstiyoruz’ inisiyatifinden Pınar Hanım, ‘Bu kampanyanın amacı, bu sözleşme ve yasanın etkin bir şekilde uygulanmasını talep etmek.’ diyor ve devam ediyor:
‘İstanbul Sözleşmesi ve 6284 nolu yasanın içeriğinden haberdar değilseniz, lütfen kampanya metnini okumaya devam edin.
Çünkü yasayla kadınlara tanınan haklar, tüm kadınlar için yaşamsal önem taşıyor.
Kampanyayı imzalayıp paylaşarak, hem var olan haklarımızı talep edebilir hem de bu haklardan haberdar olmayan kadınlara bu kampanyanın ulaşmasını sağlayabilirsiniz.’

*-Hakları var ama...

Var olan ama etkin şekilde uygulanmayan 6284 nolu yasa kadınlara aşağıdaki hakları tanıyor:
● Kadının ve çocukların, bulunduğu veya başka bir ilde bulunan sığınma evine yerleştirilmesi,
● Hayati tehlike olması halinde geçici koruma (yakın koruma) verilmesi,
Şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılması ve şiddete maruz kalan kadının konut, okul, işyeri gibi adreslerinize yaklaşmasının engellenmesi,
● Şiddet uygulayanın telefon, mail, sosyal medya gibi iletişim araçlarıyla rahatsız etmesinin engellenmesi,
● Şiddete uğrayan kadının adresinin herhangi bir kurumda görünmemesi için gizlenmesi,
● İşyerinin değiştirilmesini,
● Şiddet uygulayanın silahını polise teslim etmesini (Polis ve jandarma olarak görev yapıyor dahi olsa),
● Geçici maddi yardım bağlanması,
● Kadının oturduğu eve aile konut şerhi konulması,
● Geçici velayet ve tedbir nafakası,
● Kimlik ve ilgili diğer bilgilerinizin değiştirilmesi talep edilebilir,
● Ayrıca kadın sigortalı değilse ya da sigorta prim borcu olsa dahi koruma kararının geçerli olduğu süre boyunca, sağlık hizmetlerinden sigorta kapsamında yararlanabilir ve ilaçlarınızı sigorta kapsamında alabilir.

*- Yasalarımız var da!...

Yukarıda gördüğünüz gibi, aslında erkek şiddetine uğrayan kadınların haklarını korumak için çok etkili olabilecek bir yasamız var.
Ancak maalesef uygulanmadığı için her yıl çok sayıda kadın katlediliyor.
Bu yasanın uygulanması için ‘sonuna kadar sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz’ diyen insiyatif elemanlarını da destekliyorum.

*- İstanbul sözleşmesi nedir?

Resmi adı ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ olan İstanbul Sözleşmesi, İmzacı devletlere kadınları her türlü şiddete karşı korumak, ayrımcılığın önüne geçmek ve kadınların güçlendirilmesi yoluyla eşitliğin sağlanması bakımından yükümlülükler getiriyor.
Bu sözleşmeyi ilk imzalayan ülke Türkiye.

Türkiye’de Sözleşme kapsamında kadın örgütlerinin büyük mücadeleleri sonucunda atılan somut adımlardan biri 2012 yılında çıkarılan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun.
Yani yasalar ciddi bir şekilde uygulansa, sözleşmelere uyulsa mesele kalmayacak.

***-

 GÜNCEL

*- Günlük iki örnek!

Pangaltı’da; market çalışanı trans kadına saldırdı.
Ölümle tehdit etti!
Mahalleli saldırıyı protesto etti!
Nokta!
Erzurum; Nenehatun Kadın Doğum Hastanesi önünde çekilmiş bir görüntü:
Şerefsizin biri, bir kadını döverek yere yatırıyor...
İşlemine devam ediyor...
Kadını yalvartıyor...
Daha ne diyelim?

*- Sanal yaz kampı

2020 yazında yaşanan salgın süresince kamp alanı Afacan Gençlik Evi'nde düzenlenemeyen ‘Düşlerim Gerçekleşiyor’  kamp programı geçen ay yapılan pilot uygulama sonrasında elde edilen olumlu geri dönüşler doğrultusunda 46. kamp döneminde yine sanal ortamda kampçılarıyla buluştu.
20-24 Temmuz 2020 tarihlerinde Gönüllü Hizmetler Derneği’nin Düşlerim Gerçekleşiyor gönüllü ekibi Ege Çağdaş Eğitim Vakfı'ndan katılan 14 kampçıyla 2. Dönem sanal yaz kampında bir arada olmanın heyecanını yaşıyor; onların hem eğlenip hem de farkındalıklarını artıracak unutulmaz bir kamp haftası yaşamalarını amaçlıyorlar.
Kampa katılan 10-14 yaş aralığındaki EÇEV kurum çocuklarıyla her gün 2 saat ve 5 günlük  kamp dönemi boyunca yazar Füsun Çetinel ile yazı atölyesi, çocuklarla felsefe,  masallarla toplumsal cinsiyet atölyesi, sağlık ve hijyen, TEMA Vakfı işbirliğiyle çevre bilinci ve ileri dönüşüm atölyesi, el becerisi ve maske yapımı, olimpiyatlar ve grup oyunları gibi farklı etkinliklere yer veriliyor.

*- Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'tan önemli açıklamalar

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk katıldığı canlı yayında pandemi nedeniyle okulların ne zaman açılacağı ve eğitim-öğretimin nasıl devam edeceği, nasıl tedbirler alınacağı konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Selçuk, okulları açma kararının şu an tarihi bir karara dönüştüğünü belirtti ve '31 Ağustos'ta okulları açmaya hazırız' dedi.
İşte Bakan Selçuk'un açıklamalarından öne çıkanlar:

*- Bizim aslında her kararımız zor.

Verilen her karar bir çocuğun geleceği ile ilgili. Bir çocuğun geleceğine dokunuyorsunuz. Ve bu kararı vermenin kişisel bir sorumluluğu yok, ahlaki vicdani sorunu var.
Emin olun en küçük kararlar da bile bunu danışalım soralım.
Arkadaşlar bununla ilgili risklerimiz nelerdir? Bütün bunları konuşarak almaya çalışıyoruz.
 Hiçbir çocuğumuzun riske gireceği bir duruma asla müsaade etmeyiz. Çocuklarımızın sıkıntı yaşayacağı bir duruma onları sokarak ülkede karmaşa oluşturabilecek bir adım atmayız böyle bir şey söz konusu olmaz.
Bilim Kurulu’na tekrar tekrar danışıyoruz.

*- "Tarihi bir karara dönüştü"

Biz meseleyi öyle güçlü tutuyoruz ki, bu tutmamızın sebebi şu; bu bizim dünyada savrulmamızı engelleyecek bir şey.
Ben eskiden bir okulun açılma tarihini bir daire başkanı imzalar gönderir kolaydı.
Ama bu şimdi tarihi bir karara dönüştü. O yüzden de şuna inansın toplum, böyle bir karar alınırken eğer riskle ilgili durumlarda bir sıkıntı varsa asla bir karar almayız. Toplum buna şiddetle inansın ve verilecek kararı çok büyük bir dikkatle verdiğimize emin olsunlar.

*- '31 Ağustos'ta okulları açmaya hazırız'

Her yerde normalleşmeden söz ederken okullarla ilgili tümüyle ilgili bir kısıtın olması elbette söz konusu olmayacaktır.
Biz bununla ilgili takibi yapıp en sağlıklı kararı çocuklarımız ve öğretmenlerimiz için veririz. 31 Ağustos'ta okulları açmaya hazırız.
1 milyon 403 bin çocuğumuz sınava girdi, sadece 1 çocuğumuzda vaka tespit edildi.
Sistem o kadar iyi çalışıyor ki öğleden sonra testi yapılan çocuğun sabah 10'da bilgisayara sonucu düşüyor.
Saat 10'u 5 geçe bizi arıyorlar.
Bu çocuğun sonucu düştü diye. Sadece 1 çocukla ilgili bize bilgi geldi ve biz hemen tedbirimizi aldık.
Bu çocuklar sporda pazarda daha riskli durumdalar, okulda olduklarından daha az riskli durumdalar.
Ulusal düzeyde kararı bu şekilde veririz. Açılması yönünde arzumuz takibimiz var.

*- "Türkiye'deki bütün okulların standartını çıkardık"

İlk kez burada açıklıyorum.
Sanayi Bakanlığımızla Türk Standartlar Entitüsü ile bütün Türkiye'deki okulların standartını çıkardık.
Her bir okul 2 bin denetmenle.
Her bir okulumuzun öğretmeni yöneticisi bu kontrol listeleri üzerinden okulun idarelerini yapacaklar.
Pandemiye karşı mekan mekan her birinin ayrıntısı var.

*- "Farklı senaryolar üzerinde çalışıyoruz"

Bir problem var.
Problem benim için kötü bir şey değil.
Benim şuram ağrıyorsa vücudum bana haber veriyor.
Problemi görmemezlikten bahsetmiyoruz asla.
Bir problem varsa biz farklı senaryoları ortaya koyuyoruz.
Okulun içinde sanal tur atıyoruz.
Diyoruz ki "Bu okulda ne tür problem çıkabilir."
Ya da B senaryosuna geçiyoruz. Mesela Nisan ayında hangi vurgular yapılacaktır? Bunlar hazırlandı bitti. Yüzlerce teknik detayı ile bunları hazırlıyoruz. Finalsal şartları ne bunun, zaman şartları ne bunun, mekan şartı ne bunun? Bütün bu şartları göz alarak bu senaryoların işleyip işlemeyeceğine bakıyoruz.


*- 4 senaryo

Bizim üzerinde çalıştığımız 4 senaryo var. Birisi tamamen açık. Allah esirgesin diğeri kapalı.
1'i okullar açılıyor. Bizim için bir senaryo. Kısıtlamasız. Okulların temizliğine, öğretmenlerine, malzemeleri tam mı?
Okulun tamamen kapalı olması da bir senaryosu. Peki okullar kapalı olursa bu çocukların eğitimi nasıl sürecek. Biz sadece online çalışmaktan söz etmiyoruz.
Esaslı bir senaryo ve ciddi bir alt yapı gerektiriyor.
Ben bu senaryolardan bahsettiğim de bir olasılıktan bahsediyorum. Fakat basına şöyle yansıyor.
 "Okullarda şöyle olacak." Hayır böyle olmayacak. Biz her şeye hazırız. Bize güvenin emin olun demek için söylüyoruz.

*- "Seyreltilmiş Eğitim Modeli uygulayabiliriz"

sü şu; Bizim belirli günlerde okulları açıp, mesela diyorum pazartesi salı günü okulları açtık.
1 sınıfın yarısı okula geldi.
Çarşamba günü okulu temizledik perşembe cuma sınıfın diğer yarısı geldi. Cumartesi de sınav grupları ayrıca geldiler.
Pazar günü okulu temizledik.
pazartesi günü devir daim tekrar başladı. Seyreltilmiş eğitim modeli uygulayabiliriz.
Riskli olan 5 ilden söz ediliyor şimdi.
Bu 5 ille hiçbir vaka olmayan illerin durumunu eşit koşullarda ele alamayız.
Bu da 4. senaryo. Ola ki 3-5 ilde problem var.
Türkiye'nin geri kalanında yok.
O zaman o illere özel uygulama yapılır.

*-




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR