CHP KURULTAYI HALA KONUŞULUYOR




YAŞAR EYİCE

 

*-Sağlık içinde nice bayramlara!

 

Mesajı vereyim:

Sağlıklı ve mutlu bir geleceğimiz dileklerimiz ve düşüncelerimizle Kurban Bayramımızı kutluyorum.

 

*- Çoğunluk maskeli idi...

 

Kurultay’dan bu yana her gün izlenimlerimi notlar halinde yazdım.

Ama sizlerle paylaşmadım...

Bekledim; ‘Kim ne diyor?’ diye...

Hep aynı sözler, birkaç kişinin dışında....

Örneğin bugün Doğan Karabulut’un bir yazısından öğendim.

Doğan Karabulut, ‘CHP Kurultayının bir galibi daha..’ başlıklı yazısında Mülkiyeli arkadaşı Devrim Barış Çelik’i anlatmış...

Devrim Barış Çelik’in dikenli yoldaki yılmadan süren mücadelesini okurken, ‘Hakkım yediler’ diyerek ‘küsenlere’ örnek olmasını düşündüm.

Şimdi Pazar akşamına gidelim ve bugünü kadar gelişmeleri anımsayalım:

 

*- ‘Kaçak dövüşme!’ herhalde böyle olur!

 

Nedense, CHP’yi diri tutmaya çalışan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu  için bir şey söyleyemeyenler, ekibi için kulislerde atıp tutuyor.

Öyle ki, aynı gemide olanlar bile...

Sonuçlar belli oldu ya, genel başkanın listesi ortaya çıktı ya, şimdi plağın arka yüzünü çalmaya başladılar.

İnanın en geç bir hafta içinde çeşitli söylentiler çıkacak...

Ama hepsinin arka yüzünde değil açık ve net ‘bencillik’ olduğunu göreceksiniz.

CHP'nin 37'nci Olağan Kurultayı öncesinde bir noktada bölücülük yapanlar, başarılı olamayacaklarını anlayınca öyle bir dönüş yaptılar ki, şaşırmamak elde değil.

Sorgulanan kim?

Dolaylı yönden tek aday ve şu an için ‘yenilmez armada’ görünümündeki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu...

Öncesinde söylenenler şöyle idi;

‘Kılıçdaroğlu’nun etrafı yenilenmeli!’

Peki yenilenmek isteyenler kimler?

Yorumları okuyunca bunları anlayabilirsiniz...

Herkes kendine göre yontuyor, bunu da anlayabilirsiniz!

Gerçekten Genel Başkan Kılıçdaroğlu, tarihi bir misyonu üstlenmiş durumda...

Bildiğimiz şu:

CHP'nin ideolojisi hem evrensel değerlere çok kıymet veriyor, hem de Türkiye'de kapsamayacağı hiçbir değer yok!

Kılıçdaroğlu, son yerel seçimlerde, hem sözünde durdu, hem de çok önemli bir başarıya imza atınca, hakkındaki sözde imzacılar yani istemezükçüler tarafından da geri adım atmalarına yol açmış oldu.

 

*- Alışılmışın dışında

 

Söylenen şu:

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 37. Olağan Kurultayı coşkusuz geçti.

İddiaya göre,  CHP’nin resmen ‘tek başına iktidar’ iddiasından vazgeçtiği kurultay olarak tarihe geçecek.

Pandemiyi  yani Koronavirüs’ü bir yana bırakalım:

Önceki yıllarda diğer partilerde de olduğu gibi; ellerde ayakta sallayacak bayraklar yoktu.

Havada u çuşan konfetiler de yoktu.

Tempolu şarkı ve slogenlar da yoktu...

İtişip kakışmalar, kendini tanıtmalar, hararetli tartışmalar da yoktu...

Taraftarlar, seyirciler hak getire...

Tabii bu da renksizlek ya da soğukluğu oluşturdu...

Tenkit edilen noktalardan bir de şu;

Kurultayın yapıldığı Bilkent Odeon’a tempolu bir şarkı eşliğinde eşi ile giren Kemal Kılıçdaroğlu’nun doğrudan oturacağı koltuğa yönelip delegeleri selamlamak için podyumun sonuna kadar bile gitmemesinden itibaren bir ruh eksikliğinin olması..

Ben de birkaç zamandır, nedense Kılıçdaroğlu’nu biraz sinirli görüyorum...

Henüz tikleri yok ama yakında bu adamlar ya da kadınlar yüzünden olacak...

Biri çıkıyor, ‘Bir yıl önceki yat seyahatinden’ bile hesap sorma hakkını kendinde bulabiliyor.

Hadi canım sende!

Dedim ya, çoğunluk gerçek yüzlerini maskelemiş...

Anlamakta zorluk çektiğim noktalardan biri de Parti Meclisi’ne girme çabasında olanların tavırları..

Sanki bir şey yapacaklar ya da yapabilecekler?

Çoğunluk  bir yerlerden sebeplenecekler...

Hic unutmuyorum;

Normalde selam bile vermeyeceğiniz biri, önemli bir belediyenin, daha doğrusu başkanın danışmanı idi...

‘Senin görevin nedir?’ diye sorduğumda, bana ‘Ben kurultay delegesiyim!’ diye yanıt vermişti...

Bilmem bu dialog size bir şey anımsatıyor, ya da bilgi veriyor mu?

6. kez genel başkanı seçilen Kılıçdaroğlu’nun, kurultay konuşmasında bir kere bile CHP’nin tek başına iktidarından bahsetmemesi de tenkit ediliyor.

Ama yapılması gerekenleri tek tek maddeler halinde gayet güzel ve örnekleriyle anlatan ve ayakta alkışlarla kabul edilen maddaler için hiç kimse bir laf etmiyor.

Yani herkes öküzün altında buzağı arıyoır ve kendinden söz ettirmek istiyor.

Bunlara ‘Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye!’ demek lazım...

 

*- Kılıçdaroğlu’nun manifestosu

 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun merakla beklenen manifestosunun başlığı “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”ydi.

13 maddeden oluşan ve Kılıçdaroğlu’nun delegelerin oylarına sunduğu beyannamenin adı kadar, Kılıçdaroğlu’nun kurultay için ortaya koyduğu iddia da dikkat çekiciydi.

‘Türkiye’nin 5 temel sorunu olarak sıralananlar, 2018 kurultayında sıralananlar ile aynıydı; demokrasi, ekonomi, dış politika, eğitim ve toplumsal barış...’ diyenlere şunu söyleyeyim:

Kılıçdaroğlu ne yapacaktı?

Yeni sorunlar mı icat edecekti?

Bari siz söyleyin de öğrensin!

Biliyorsunuz, daha önce 16 madde vardı, şimdi bu sayı 13’e indi.

CHP Parti Meclisi oy sayımı da geceyarısını geçtikten sonra bitti.

Toplam 1324 oy kullanıldı. 1241 oy geçerli oldu, 83 oy ise geçersiz...

 

*- Rifat Nalbantoğlu’nun başarısı

 

477 oy aldı Tuncay Özkan, büyük olasılıkla yarışı kaybetti. Çünkü ilk 20’nin arasına giremedi.

Yani ilk 60 ‘ a girmesi imkansız gibi..

Çünkü kadın ve gençler kotası var.

Kadın kotası yüzde 30, gençlik kotası ise yüzde 20 olarak uygulanmak zorunda tüzüğe göre...

Faik Öztrak 982 oy ile en fazla oy almış oldu.

Gürsel Erol 824 oy alarak listeyi deldi ve ilk 10’a girdi. 40 yıl

İzmirli Rifat Nalbantoğlu  848 oy alarak büyük sürpriz yaptı.

Oğuz Kaan Salıcı  844 oy aldı.

Bu üç kişi listeyi delmiş oldu.

Sonuç; Kurultay delegesyonu ilk seçime Kılıçdaroğlu’nun yönetim kadrosu ile gitmeyi onaylamış oldu.

Büyük olasılıkla Gazeteci Ali Ertunç, İzmirlilerin yediği Tuncay Özkan’ın yerine geçecek,

Gelelim bir sonraki güne;

 

*- İmamoğlu’nun dediği çıktı!

 

CHP'nin 37'inci Olağan Kurultayı’nda en etkili isim kimdi?

Söyleyeyim:

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu?

Nereden nereye?

CHP Parti Meclisi seçimlerinden önce, gazetecileri ziyaret etti, bir istekleri olup olmadığını sordu ve sorularını yanıtladı...

Açık ve net;

‘Genel Başkanımız bir tanedir. Ama yanındakiler için bir şey diyemeyeceğim’ diyerek, hatta konuyu daha da açarak, bazılarının değiştirilmeleri gerektiğini vurguladı.

Seçim henüz bitmeden, sandıklar açılmadan bu konuda açık seçik fikir yürütmek her babayiğidin harcı değildir.

Ve sandıkların açılımı gece yarısı bitti...

Ama asıl sonuç ancak bir gün sonra açıklandı.

Çünkü;tüzüğe göre ‘Kadın’ ve ‘genç’ kontenjanları da vardı...

Yani ilk anlarda açıkladığım gibi,Tuncay Özkan gidici idi...

Çünkü aldığı oy yeterli değildi...

Yani 60 kişi arasına giremezdi...

Ve bunu İzmir’in başarısı olarak göstermiştim.

Çünkü İzmir’de çok kişi çok şey kaybetmişti Özkan sayesinde...

Ankara’dan talimatları ile biliniyordu...

Demek ki, Tunç Soyer ile İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da bazı konularda anlaşmışlardı.

 

*- Önceden yazmıştım

 

CHP'nin 37. Olağan Kurultayı'nda 222 kişinin başvuruda bulunduğu PM ve 47 kişinin aday olduğu YDK seçimlerinin resmi olmayan sonuçları açıklandı.

Yine belirtmiştim:

Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak 982 ile delegeden en fazla oyu olan isim oldu.

Anımsatma yapayım:

Bilkent Odeon'da yapılan CHP'nin 37'inci Olağan Kurultayı'nda delegeler 44 sandıkta, 52 Parti Meclisi (PM) üyesi ile 15 kişiden oluşan Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) üyelerini ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından aday gösterilen 12 kişilik Bilim Kültür ve Sanat Platformu'nun (BKSP) 8 üyesini belirlemek için oy kullandı.

Seçimin resmi olmayan sonuçları saat 01.15 civarında belli olurken, resmi sonuçların parti tüzüğünde belirtilen kotaların uygulanmasının ardından ilan edileceği bildirilmişti.

Gece yarısı yazdım:

Öztrak'ı Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu 862 oyla, Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç ise 855 oyla takip etti.

Eski CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Turuntay Nalbantoğlu 848 oy alırken, Genel Başkan Yardımcılarından Oğuz Kaan Salıcı'ya 844, Onursal Adıgüzel'e ise 836 oy çıktı.

Bu isimler, Genel Başkan Kılıçdaroğlu tarafından hazırlandığı belirtilen anahtar listede yer bulamamıştı.

Ama listeyi deldiler...

Biri diğer iki listede yoktu...

İkisi vardı...

Ama şu belli oldu; CHP’liler bu isimlere sahip çıktılar.

Zaten Kılıçdaroğlu da bu konuda herhangi bir şey söylemedi.

Belki de içinden ‘İyi oldu!’ dedi, birçok partili gibi...

Değişim de lazımdı, mücadele de...

Her ne kadar konuşmasında ‘iktidar’ sözünü hiç söylememesine rağmen, Kurultay’ın sloganı belli idi:

‘Hedef iktidar!’

Tarafsız gözlemciler de, AKP iktidarının sallamadan gideceklerini belirtiyor.

İlk seçimde ama bugün, ama yarın bu işin rengi belli olur...

 

*- Dört genel başkan yardımcısı


 

Yeterli oyu alamayan mevcut genel başkan yardımcıları Ünal Çeviköz, Yıldırım Kaya ve Tuncay Özkan yönetime veda eden isimler oldu.

Bir başka Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu ise ilk 52 kişinin arasına girmeyi başardı ancak parti tüzüğü gereği uygulanan cinsiyet kotasıyla liste dışı kaldı.

Böylelikle bu dört ismin genel başkan yardımcılığı görevleri sona erdi.

Aslında bu sonuç yazımın başında da belirttiğim gibi Ekrem İmamoğlu’nun öngörüsü idi...

Parti içi demokrasi de yeşermiş oldu...

Kılıçdaroğlu'nun hazırladığı belirtilen anahtar listede yer almayan Elazığ Milletvekili Gürsel Erol 824, PM üyesi Eren Erdem 637, eski milletvekilleri Müslim Sarı 592, Gaye Usluer 661 ve Gökhan Günaydın 641 oy alarak PM'ye girebilecek oya ulaştı.

Sanatçı Onur Akın'ın, 777 oy almasına rağmen cinsiyet kotası nedeniyle BKSP'ye giremedi.

 

*- İlk kez başörtülü bir isim

 

CHP'nin 37. Olağan Kurultayı'nın ikinci gününde Parti Meclisi için seçim yapılırken adaylardan biri olan Sevgi Kılıç, CHP Parti Meclisi'ne aday olan ilk başörtülü isim oldu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 80 kişilik listesinde Sevgi Kılıç ismi de yer aldı.

Avukat olan ve CHP Beykoz İlçe yönetiminde görev yapan Kılıç, CHP PM'ye aday gösterilen ilk başörtülü siyasetçi oldu.

Yine unutmadan bir satır da olsa belge olarak kalacağı için belirteyim:

Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu başarılı bir şekilde Divan Başkanlığını yönetti.

 

*- Hilafet çağrısı yapanlara!

 

AKPi Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada ‘Türkiye'nin siyasal rejimiyle ilgili siyasal kamplaşma üretmek yanlıştır. Cumhuriyetimiz tüm nitelikleriyle gözbebeğimizdir. Dünden beri sosyal medyada siyasal rejimimizle ilgili ortaya çıkan sağlıksız tartışma ve kamplaşma, Türkiye'nin gündemi değildir’  ifadelerini kullandı.

Bir derginin, 'Hilafet' çağrısı yapmasıyla birlikte büyüyen sosyal medya tartışmalarına AKP Sözcüsü Ömer Çelik'ten bu açıklama geldi.

 

*- Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’

 

AK Parti Sözcüsü Çelik'in Twitter hesabından yaptığı açıklamalar şöyle;

‘Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.

Bu nitelikleriyle Cumhuriyetimiz hepimizin ortak çatısıdır.

Ülkemizin siyasal rejimi büyük sosyal ve siyasal tecrübelerden geçmiş ve geleceğe yürümektedir.

Türkiye’nin siyasal rejimiyle ilgili siyasal kamplaşma üretmek yanlıştır. Cumhuriyetimiz tüm nitelikleriyle gözbebeğimizdir.

Dünden beri sosyal medyada siyasal rejimimizle ilgili ortaya çıkan sağlıksız tartışma ve kamplaşma, Türkiye’nin gündemi değildir.

Türkiye Cumhuriyeti güçlü ve büyük bir devlet olmasının yanı sıra, tüm dünyada “bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.” Sorumluluğumuz ahlaki ve siyasidir.

Siyasal temeli olmayan kamplaşmalar yerine ortak ideallerimizle geleceğe yürümeliyiz.

Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’

Bir gün daha geçelim...

 

*- CHP’de aynı terane!


 

Bir zamanlar, ‘Deniz Baykal gitsin!’ diyenler, şimdi de, hatta değişimden bu yana, ‘Kılıçdaroğlu gitsin!’ diye tutturdular...

Arada solukları kesilince duruyor, ara veriyor, sonra da yine aynı nakarat üzerinden devam ediyorlar.

Bunlar Osmanlı’dan bu yana içimizde olan ‘İstemezükçüler!’...

‘Peki kim olsun?’ sorusuna yanıt veremezler...

Zaten hiç kimse tüm partilileri ya da içten, yürekten bağlı olanları, tüzüğün maddelerini ezbere bilenleri bilemez...

Sayılara yok gibidir...

Şöyle söyleyeyim:

Eğer bir hakem maç öncesinde kuralları bir daha okumazsa, ‘Biliyorum!’ diye sahaya çıkarsa çok büyük hatalar yapar...

Aynı kural sporcular için de geçerlidir...

Tüm meslek sahipleri için de geçerlidir...

Tekrar şarttır..

Hazırlık şarttır...

Her madde tek tek incelenip, mutlaka ve mutlaka karşılığını bulamıyorsa, daha doğrusu kritiğini yapamıyorsa onda iş yoktur...

Sadece çarıklı grubuna girer, kasabalarda rastladığımız cinsten olanlar gibidirler.

Hatırlayın;

Bildiğimiz kadarıyla İsmet İnönü’den bu yana aynı sistem geçerli...

Bülent Ecevit’i hatırlatmama gerek yok...

Eski, köklü partililer ya da siyasetle ilgilenenler bilirler...

Bilmedirler...

Eğer anlatılanları dinlerseniz çok yanılırsınız....

 

*- Yakıştırıyorlar

 

Yine yakın zamandan bir anımsatma yapayım:

Ne zaman ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu evinde ziyaret edip görüştükten sonra Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ilan etti ve büyük başarıdan sonra neler söyleniyordu;

‘Cumhurbaşkanı adayımız İmamoğlu olacak!’

Biz ne dedik?

‘Ne yiğitler, isimsiz aslanlar vardır, durun bakalım!’ Önce en azından iki dönem başkanlık yapsın, sonra düşünürüz!’

Arkadan, Mansur Yavaş adı kulislerde konuşulmaya başlandı...

Daha doğrusu birileri yeni gündem yaratmak istedi...

Onlar ne dediler?

‘Hayır Cumhurbaşkanı adayımız Mansur Yavaş olacak!’

Ne kadar bilgililer, ne kadar vizyon sahibiler?

Bunların hiç ama hiç fikirleri ve güvenleri yok...

Bunlar sadece birilerinin güdümünde yorum yaparlar...

Denizi görmeden paçayı sıvayanlar...

Bir işyerine personel alınacağı zaman bile kaç araştırma ve sınavdan geçilir...

Tabii ki ciddi ve kurumsal niteliği olanlar için söylüyorum...

 

*- İmamoğlu gerçeği

 

Şimdi bir iddia atıldı;

Canan Kaftancıoğlu, yani CHP İstanbul İl Başkanı Tuncay Özkan ve Yıldırım Kaya’nın seçilmemesi için çalışmış, bir liste çıkarmış... Bunları koymamış...

Ama asıl dört kişiyi seçtirmeyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ....

Bunu ilk yazan ve söyleyen benim...

Biliyor muydum, hayır!

Ama siyaseti bir parça takip eden anlar...

Çünkü daha sandıklar açılmadan, oylar atılmadan sabah erken saatlerde İmamoğlu Kurultayı takıp eden gazetecilerin yanına gitti ve soruları yanıtlarken açıkça, ‘Genel Başkanımızın yanındakileri istemiyoruz!’ dedi.

Yine belirtmiştim

Bunu söyleyecek babayiğit bulmak yok gibidir...

Çünkü bu sözler iki ucu keskin kılıç gibidir...

Bumerang gibidir...

Gider, döne ve seni hiç beklemediğin bir anda vurur...

Yok eder...

 

*-  İzmir ayağı!

 

Tabii ki İzmir’de de özellikle muhalifler, umduklarını bulamayanlar da hep Tuncay Özkan tarafından yenilenler..

Öyle ki, sanki genel başkan gibi her dediğini yapanlar bile var...

Bakalım bundan sonra ne olacak?

Tuncay Özkan’ın İzmir’de belediyelere yerleştirdiği kişiler ve etkinlikleri ne olacak?

İstifaya mı zorlanacaklar, yoksa pasifize mi edilecekler?

Sanıyorum Bayramdan sonra bunları da duyacak, şahit olacağız...

Çünkü CHP teşkilatı gibi başkanlar da bundan rahatsız..

 

* - Erken seçim açıklaması

 

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan dikkat çeken 'erken seçim' açıklaması geldi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, önümüzdeki sürecin parlak olduğunu belirterek ‘Yeter ki önümüze sandığı koysunlar’ dedi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin TBMM Grup Toplantısı'nda. 'Erken seçim' açıklaması yaptı ve ‘Önümüzdeki süreç parlak bir süreçtir, yeter ki önümüze sandığı koysunlar. Bir kişi karar verecek ona, cesareti varsa sandığı koyar’ dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın cuma hutbesindeki sözlerine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, ‘Atatürk'ün TBMM'yi açış konuşması vardır. 13 Ağustos 1923.

‘Her gün Ayasofya'ya haç asıp gözdağı vermeleri ile hassas duygularımız incindi’ diyor.

Dönemin Mustafa Kemal'i diyor.

Bu beylerin haberi var mı bundan?

Dolayısıyla liyakat dediğiniz farklı bir kavramdır.

Adaletli olacaksınız.

O koltuğa kimlerin gelip oturduğunu bileceksiniz.

Siz kalkıyorsunuz, bir din insanına asla yakışmayacak lanet sözcüğü kullanılır mı?

Birlik, beraberlik varken.

Belki lanet sözcüğünü Erdoğan için kullanmış olabilir onu da söylesin. Ona rağmen bu sözcüğü bir din adamının kullanması asla doğru değil. Dua okunur, okusaydın o zaman. Bunlar liyakatin de ne olduğunu bilmiyorlar.

Gerçeğin de ne olduğunu bilmiyorlar.

O koltuğun kendisine paye vereceğini sanıyorlar. Siz sadece o koltuğu kirletiyorsunuz’ diye konuştu.

Bu arada şunu da ekleyeyim:

CHP’liler artık ‘İlk seçim’ değil ‘Erken seçim’  demeye başladılar.

Ve yine açıkça ‘hesap’ sözcüğünü da, konuşmalarının içine koyuyorlar.

 

*- Kesinlikle...

 

Bu arada bizim ‘Nadide’ Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1931 yılında CHP’nin üçüncü kurultayında söylediklerini hatırlatmış:

‘Partide; bir yanlışı, bir eksikliği gördüğünüz  zaman, kayıtsız şartsız eleştireceksiniz. Yapılan herhangi bir yanlaşa müsamaha göstermek, son derece ‘Yanlış’ tır. Mahsuru, faydasından büyük olur.’

 

**-

 

GÜNCEL

 

*- Gökyüzü pembeleşince

 

Gürol Tulunay akşam saatlerinde bildirdi.

‘Nihayet teleferiği da yaktılar!’

Şükrü Akın da özetlemiş;

‘Ülkeyi yaktılar be üstadım.

Beş yaşındaki Poyraz Ata Başev bile gökyüzüne baktı ve şöyle konuştu:

‘Maviliğin yerine pembe renk almış, yine nereyi yaktılar?’

‘Hadi canım!’ dedim...

Meğer İzmir’in akciğerlerini yakıyorlarmış...

 

*--

 

 

 

 

 

 







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ACİLDEN DE ÖNCELİKLİ

OKULUN DUVAR GAZETESİNDE ATATÜRK

NEREDEYSE İÇ ÇAMAŞIRLARINI BİLE ALACAKLAR