DİYANET mi? .BU KADARINI BEN DE BEKLEMİYORDUM...
*- İçimizdeki ‘hainleri’
çok yazdım... Ama şimdi herkes birbirini ‘hainlikle’ suçluyor. Bunu anlamakta
zorluk çekiyorum. Hatta bu iddialar, çekişmeler 30 Ağustos Zafer Bayramı’mızda Diyanet’in
fetvasına kadar uzadı. Bu arada belirteyim; sadece ve sedece Karşıyaka’da
değerli bir hocamız, her şeyi göze alarak Ebedi Başkomutanımız ‘Gazi Mustafa
Kemal Paşamı’zla birlikte silah arkadaşlarını, şehitlerimizi de unutmadı...
*- Çağdaş yaşamcılar
beni mutlu ettiler. İçten ve samimiler... Ya diğerleri? Onların taktirini de
sizlere bırakıyorum.
*- İzmir mi? Ankara
tanımıyor... Bunlara da kendimizi tanıtmamız lazım... Bakalım birlik ve beraberlik
olacak mı?
YAŞAR EYİCE
*-
Çok tenkit geldiği
için, okuyucularımdan Sezgin Can ile Enver Kaya’nın söylediklerini özetleyeyim:
Söyledikleri şu:
‘Atatürk'ün idam
fermanını onaylayan padişah, padişahın Kuvayı Milliye'yi yok etmek için kurduğu
Hilafet Ordusu, ‘Atatürk'ün katledilmesi dinen caizdir!’diyen şeyhülislam,
Yunan'ın başarısı için dua eden müftüler ve 30 Ağustos'ta Atatürk'ün adını
anamayan Diyanet...
İhanet sürüyor..’
Bir arkadaşımız da,
Diyanet’i vatandaşı ikiye bölmekle suçluyor...
Ve herkes birbirini
açıkça ‘hainlikle’ suçluyor...
Bu söylediklerim her
kesim için geçerli!
‘Ne oluyor bizlere?’
demekten de ağzım yoruldu...
Ya ben yanlış anlıyor
ve tefsir ediyorum, ya da başkaları...
Emine Elat da şöyle
diyor:
‘Bugün bir kez daha
anladık ki; Atatürk’ün kurdurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı, kurucusunun adını
bile anmayacak kadar,
Cumhuriyetin tüm
değerlerinden uzaktır.’
Daha çok örnek var...
Belki konuya devam
ederim.. Ama bir noktada ‘dini bütün ve inanmış biri olarak Diyanet’e toz
kondurmak da istemiyorum..’
Ya ben duruşumu
değiştireceğim milyonlarca kişi gibi, ya da Diyanet’teki onlarca kişi...
*- Yalnız değiliz!
Dün yazmıştım, bugün
devam edeyim.
Biliyorsunuz; biz
‘üstat’ sözcüğünü kullanmıyoruz ve de sevmiyoruz.
Çünkü içimizde
kurumları da devleti de her kesimi dolandıran sahte üstatlar var.
Bunlar yaşlarını
kullanıyorlar.
Kabaca; ‘her gördüğünüz
sakallıyı deden sanma!’ diye uyaran atasözümüzü anımsatmak istiyorum.
Eş anlamlı çok özlü
sözlerimiz de var.
Nereden nereye değil
mi?
Ben 30 Ağustos 2019
tarihli, yani dünkü Haber Ekspres’ten söz etmek istiyorum...
Tam sayfa Mustafa Kemal
Atatür’ün fotoğrafı ile verilen ve ‘Hürriyete Selam’ başlığı ile ‘Hak, Hukuk,
Adalet’ diyerek seslerini duyurmaya çalışan milyonlarca insanımızın beyninden
geçeni seslendiren bu arkadaşlarımla ne kadar iftihar etsem yeridir herhalde.
Tabii ki her zaman
olduğu gibi anlayana saz, anlamayana davul zurna az...
*- Çağdaş düşünce ne
diyor?
Günümüzde ‘Çağdaş
yaşamcılar’ sizler, bizler ne diyoruz?
‘30 Ağustos, onurumuzdur!’
30 Ağustos 1922’de Gazi
Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kahraman komutanlarımızın, ordumuzun,
yiğit halkımızın yediden yetmişe desteğiyle kazandığı ‘Büyük Zafer’ sömürgeci
devletlerin Anadolu'yu parçalama ve paylaşma kararlarını boşa çıkardı.
Bu zafer ülkemize laik,
demokratik, çağdaş bir hukuk devleti olmanın kapılarını açtı.
Büyük Komutan Mustafa
Kemal Atatürk bu zafer için ‘Ulusal tarihimiz çok büyük, parlak zaferlerle
doludur. Ama Türk ulusunun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız
bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir akım vermekte kesin etkili bir
meydan savaşı hatırlamıyorum. Türk Devleti’nin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin
temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı.’ dedi.
Şimdi bize düşen;
ülkemizin güvenliği, sağlığı, yönetsel, ekonomik, sosyal, siyasal, eğitsel,
çevresel pek çok sorununun çözümünü; tüm yurttaşlarımızın fırsat eşitliği ve
sosyal devlet ilkeleriyle barış içinde çağdaş eğitimden yararlanmasını,
kısacası gerçek demokrasiyi geliştirmektir.
Hukukun üstünlüğünü,
laik ve bilimsel eğitimi yaşama geçirmeyi ilke edinen bir anlayışın iktidarda,
muhalefette, tüm toplum kesimlerinde benimsenmesi ve bu doğrultuda birlikte
çalışılması tek çaredir.
Yurttaşlar olarak,
ülkemizin güvenliği tehlikeye düşmedikçe din, mezhep, etnik ve benzeri hiçbir
savaş istemiyoruz. Yurtta ve dünyada barış istiyoruz.
30 Ağustos 1922’de tüm
varlığını ortaya koyarak özgürlük ve bağımsızlığın bedelini ödeyenlere ve
gelecek kuşaklara borcumuz var. Bunun için 30 Ağustos’ta anma törenlerinde,
meydanlarda, Atatürk’ün hep huzurundayız, dün olduğu gibi, yarınlarda da...
Geçen yıllarda hep
yazdım:
‘Ben bayrağımız her 30
Ağustos’tan bir gün önce asarın ve yalnız İzmir’in değil, Türkiye’nin kurtuluşu
olan 9 Eylül’e kadar indirmem..’
Sanıyorum; bu konuda ve
görüşte yalnız değilim...
*- Bakanlık kabul
etmedi!
Bakanlık İzmir
Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği’ni Reddetti
İzmir Büyükşehir
Belediyesi tarafından hazırlanarak onaylanması için ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’na gönderilen imar yönetmeliği reddedildi.
İzmir Ticaret Odası 67.
İnşaat Komitesi meclis üyesi ve İzmir Müteahhitler Federasyonu başkanı Ziya
Dağlıer, İTO ağustos ayı olağan meclis toplantısında yaptığı konuşmada İzmir
Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliğinin bakanlık tarafından ret edilmesi
konusunu gündeme taşıyarak, yönetmeliğin onaylanması için Mahmut Özgener’den
destek istedi.
Danıştay iptalinin
ardından Bakanlığın hazırladığı yeni imar yönetmeliğinde müteahhitlerin hak
kaybı yaşadığını ve inşaat sektörünün tıkandığını belirten Ziya Dağlıer, ‘Şehir
Plancıları Odası ve Mimarlar Odası’nın Mart 2019’da açtığı davalar sonucunda
Danıştay 6. İdare Mahkemesi Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği hakkında yürütmeyi
durdurma kararı aldı.
İstanbul, Ankara ve
Bursa Büyükşehir Belediyelerinin kendi imar yönetmelikleri olduğu için ruhsat
vermeye devam ettiler.
Ticaret Odası
başkanımız ve milletvekillerimizin de desteğiyle yeni imar yönetmeliği
hazırlanarak geçtiğimiz ay yürürlüğe girdi.
Yeni imar yönetmeliği
ile meslektaşlarımız yüzde 30’a yakın imar kaybı yaşadı.
Daha önce imzalanan kat
karşılığı inşaat sözleşmeleri mahkemelik oldu. Yeni imar yönetmeliği
yayınlanmasına rağmen arkadaşlarımız hak kaybı yaşadığı ve çoğu mahkemelik
olduğu için halen ruhsat alamıyor.
Zaten çok zor durumda
olan inşaat sektörü yeniden tıkanmış durumda’ dedi.
***-
güncel
*- Foça Caz Günleri
Foça, bu yıl ilki
düzenlenecek olan Caz Günleri’ne hazırlanıyor. Foçalıları ve Foça dostlarını
caz müziğinin unutulmaz isimleri ile buluşturacak olan Foça Caz Günleri üç gün
sürecek.
Foça Belediyesi tarafından
organize edilen Foça Caz Günleri, 31 Ağustos-2 Eylül tarihleri arasında
düzenlenecek. Üç gün boyunca birbirinden
ünlü caz sanatçılarının yer alacağı konserler ücretsiz olacak.
Foça Caz Günleri’nin
birinci gününde, Melis Sökmen, Şenova Ülker Quartet ve Sibel Tüzün gibi isimler
yer alırken, 1 Eylül 2019 Pazar günü
Foça Belediyesi Karakum Plajında ise saat 20.00’de İmer Demirer Quartet, Sibel
Köse Band ve Kerem Görsev Trio yer alacak.
Foça Caz Günleri’nin 3.
Gününde sahneye Ricky Ford Quartet, Erkan Oğur Anatolian Blues ve Fatih Erkoç
Jazz Project çıkacak.
*- Yeni bir hikaye
Harita ve Kadastro
Mühendisleri Odası (HKMO) İzmir Şubesi'nin 18. Yaz Eğitim Kampı Seferihisar
Teos Ormancı Kampı'nda sürüyor. Kampın ‘Yerel Yönetimlerde Yeni Bir Hikaye’
başlıklı oturumunu Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu yönetirken,
konuşmacı olarak Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, Menemen Belediye Başkanı
Serdar Aksoy ve Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Cervatoğlu katıldı.
*-
Yorumlar
Yorum Gönder