HER YERDE İMAMOĞLU, SOYER'in ADI BİLE GEÇMİYOR
*- Urlalı da kalabalıktan şikayetçi!
*- Vatandaş İmamoğlu’nu örnek gösteriyor. Tunç
Soyer’den söz eden yok... Acaba yandaşlara yaptığı ziyaretlerin sonucu mu, bu?
*- Yurttaşlar,
belediyelerdeki işe yaramazların temizlenmesini istiyor
*- Boşnak ile Kürtler
işbirliği yapıyor...
*- Seçmen
cezalandırılıyor mu?
YAŞAR EYİCE
*-
Urla’dayım...
Bugüne kadar böylesine
bir kalabalık görmedim...
Trafik tıkandı...
Aynen İstanbul gibi...
Bu arada Urla İskele’de
berbere uğradım...
Aslında İmamoğlu’na oy
vermek için beklemiştim, bu zamana kadar...
Sonra döndüğüm Urla’da aracıma
aldığım gençlerden öğrenmiştim, ‘gençlik festivali’ yapıldığını...
Çadırını kapan gelmiş..
‘Berberden al haberi!’
derler...
Şimdi biliyorsunuz
Berberlere de ‘Erkek kuaförü’ deniyor..
İşte bizim Erkek
Kuaförü Servet de, ‘Hoş geldin!’ dedikten sonra, düşünce yapımı bildiği için ‘Memleketi
İmamoğlu düzeltir’ dedi...
Konuşmalarından
birkaçını anımsattıktan sonra, herhalde kendisi İstanbul’dan sonra Türkiye’yi
de kurtaracak’ diye konuştu...
‘Nasıl?’ diye sorduğumda,
ülkenin dört beş yıl dayanacak güçte olmadığını ve seçimle birlikte İmamoğlu’nun
Cumhurbaşkanı seçilebileceğini anlattı...
Bu arada Urla İskele
Kumdenizi mevkiinde binlerce çadır kurulu ya, bunlardan şikayetçi olduğunu dile
getirdi.
Nedeni ise organizatörlerin
yeterli sayıda seyyar tuvalet getirmediklerinden yakındı...
‘Yalnız ben değil,
gençler de şikâyetçi’ dedi.
Bazı otostoplu gençlere
yardımcı oldum, onlar da Kuaför Servet gibi ‘temizlikten’ şikayet ettiler.
Yani atıklarını poşetlerin
içine doldurmuyorlar, ortalığa saçıyorlar.
Bunlara belediyenin
olanakları ile yetişmek mümkün değil...
Hatta komşularımdan
Necla Hanım da, ‘Başkana söyledim, temizlik yapsın!’ dedi...
Yaşamını kuran dersi
vererek geçiren, Hafız Necla Hanım’a, ‘Nasıl temizlik?’ diye sordum...
‘İmamoğlu gibi işe
yaramayanları atsın, belediyenin içini boşaltsın’ dedi.
Geçenlerde Ankara’ya
gittiğinde, taksici, ‘kapalı’ diye tarif edeceğimiz Necla Hanım’a, ‘Sen AKP’li
misin?’ diye sormuş...
O da, ‘Oğlum sen beni
bu kıyafetime, daha doğrusu örtüme takılarak bu lafı söylüyorsun galiba ben de
her Türk gibi Atatürkçüyüm ve dini alet edenlere karşıyım’ demiş...
Bir anısını da şöyle
anlatmış:
‘Çocuk beş altı
yaşlarında idi...Bakıcısı da, her seferinde çocuğa ‘Besmele çek!’ deyip
duruyordu.
Sonunda dayanamadım, ‘Sen
bu çocuğu dinden soğutacaksın’ dedim...
Kadın da bana, ‘Bir de
başın örtülü’ demesin mi?
Sözde çocuğu doğru yola
sokacağını belirten kadına Kuran-ı Kerim’den birkaç ayet okudum...
Ama o bildiği ya da
öğretildiği gibi hareket etmeye devam etti...
Bu arada Bornovalı Boşnak
Nevin Çınar’in kulaklarını da çınlattım...
Çeşme yolu üzerindeki
bir çiçek üreticisine uğradım, ‘Hazır çim’ sordum...
‘Benim mesaim bitti!’
dedi...
Masayı kurmuş...
Hikmet Kumuk’un ya da
Sezgin Can veya Nevzat Karagülleler gibi ‘Güneş Rakı Burcuna’ girmiş...
Ya da buna benzer laf
ediyor bizim akşamcılar...
Çiçekçi’ye ‘Sen
nerelisin?’ diye sorunca bana şu yanıtı verdi:
‘Elhamdülillah Boşnak’ım...’
İşte bu nedenle Nevin
Hanımın kulaklarını çınlattım...
Ve bu Boşnak Çiçekçi, ‘Dur
sana yardım edeyim!’’ diyerek, ‘Kürt’ olduklarını belirten iki meslektaşını
telefonla arayarak, ‘Elinizde hazır çim var mı?’ diye sordu...
İşi yine İmamoğlu’na
bağlayacağım;
Ya da Urla’nın yeni
belediye başkanı CHP’li İ. Burak Oğuz’a...
Baksanıza, ‘birlik
beraberlik’ sloganları işe yaramış...
Lokantacılar
Federasyonu Başkanı Aykut Yeniceler’in Basın Danışmanı Selçuklu İbrahim Akbulut
da Urla’da idi...
‘Öcal Uluç’u, Ünal Tümin’i,
Mümin Sertbaşı’nı, Haluk Narbay’ı, Işık Ersan’ı , Erol Akıncılar’ı tek tek
sayarak ‘Gördün mü?’ diye sordu...
Selam gönderdi...
‘Henüz beni görmediler’
diyerek yanıt verdim...
*-
Özetle;
Urla Urla olalı böyle
kalabalık misafir ağırlamamıştır...
Organizatörler her
halde çok mutludurlar....
Çünkü, rüyalarında bile
bu kadar gencin bir araya geldiğini ve keş ödeme yaptıklarını görmemişlerdir.
Umarım sanatçılara, ‘Zarardayız!’
diyerek, hak ettiklerini vermemezlik etmemişlerdir.
Biz İzmirliler,
kalabalığı anlatmak için hep ‘Kemeraltı gibi’ derdik...
Şimdi Kemeraltı esnafı
battı batacak...
Her gelen konuya sözde
eğilir ama hep lafta kalmıştır’
Belki de bundan böyle, ‘Urla
gibi’ ya da ‘Urla Gençlik Festivalinde’ olduğu gibi!’ diyerek mahşeri
kalabalıkları anlatmaya çalışacağız.
Bilmem dikkatiniz çekti
mi?
İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Tunç Soyer’den laf eden yok...
Herkesin ağzında Ekrem
İmamoğlu...
Ha sahi ne oldu?
Yandaş gazeteleri
ziyaret ederek, İzmir halkının tepkisini çeken Tunç Soyer hedefine ulaştı mı?
Eğer İzmirli kendisine
sırtını dönerse, kendisini bir daha ne Tuncay Özkan kurtarır, ne de
başkaları...
*- Gece yarılarına
kadar!
İstanbul seçimi bitti,
zamlar arka arkaya gelmeye başladı...
Akaryakıta zaten
alışıktık...
Diğerlerini geçelim;
Şimdi de elektrik ile
bize çarpıyorlar!
En güzelini herhalde
gençlerimiz yapıyor!
Urla’da açılışı
Çarşamba günü 18.30’da yapılan ‘Gençlik Festivali’ binlerce konuğuyla sürüyor.
Hem de gece yarılarına
kadar...
Vur patasın çal
oynasın!
Bence bu tür
organizasyonlar yapılmalı ve stres attırılmalı...
Ancak gençlerin çoğunun
henüz geçimlerini sağlayacak parayı kazanmadıkları göz önüne alınırsa, bilet
fiyatları buna göre ayarlanmalı...
Yani sanatçılarımız da
bu konuda düzenleyicilere yardımcı olmalı...
Aslında şunu söylemek
istiyorum:
Belki okumuş ya da
görmüşsünüzdür;
Kırmızı ışıkta geçen
yayalara kesilen cezalar ile hazineye büyük girdi yapılmış...
Arada böyle uygulamalar
yapılıyor.
Ama o işsiz, sıkıntıdan
avare avare gezen gencin ‘itirazı’ benim gibi birçok insanımızın canını
sıkmıştır.
Önce uyarı gerekmez mi?
Geçene para cezası
yazmak, yani tuzak kurmak yerine, trafik polisleri ya da görevliler, bir
şekilde, örneğin düdük çalarak, eylemi engelleyemezler mi?
Ne demek istediğimi
herhalde anlamayan yoktur...
Vatandaşın zihnindeki,
‘Paraya ihtiyaç olunca, talimat gelir ve her memurun şu kadar ceza yazması
istenir!’ düşüncesi artık silinip atılmalıdır.
Düşünsenize, İstanbul
seçimlerinde, belli semtlerde ya da ilçelerde sandık başına araçlarıyla
gidenlerin birçoğu, çekildiğini gördü...
Özellikle hastane
yakınlarında da bu oluyor...
Ha sahi, işsiz
insanlarımız, iş bulduklarında devlet hastanelerinden sağlık raporu almak
zorunda...
Ve de Suriyeliler ya da
bazı özellikli kişiler bir kuruş bile ödemezken, öncelikleri olurken, cebinde
beş kuruşu olmayanlar, buldukları borç para ile rapor alabiliyor.
Herhalde her vicdan
sahibi bunun düzeltilmesini istiyordur.
‘Vicdan’ denince
Aydınlı Gazeteci Ergün Uyar’ın fotoğraflı haberi aklıma geldi...
Aydın'ın Nazilli
ilçesinde bir üretici kilosu 40 kuruştan bir kamyonet dolusu karpuzu bir saatte
sattı
Nazilli'de ekonomik
kriz nedeniyle vatandaşın alım gücünü düşünen 24 yaşındaki Ümit Dumanoğlu,
kilosu 40 kuruştan bir kamyonet karpuz sattı
*- Çin'in Soya Tedariki Güvencede
Çin Tarım ve Kırsal
İşler Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Güney Amerika'daki soya hasadının ve
bu ürünün ekimine Çin'de ayrılan alanın artmasının ülkenin soya konusundaki
gerekli tedariki garantiye aldığını söyledi.
Çin'in soya ekimi yapılan arazisinin bu yıl
8,7 milyon hektarı (120 milyon mu) aşması bekleniyor.
Bu, hem geçen yıla
kıyasla 1/13'ü (10 milyon mu) aşan bir oranda hem de üstüste dördüncü yıl
meydana gelen bir artış ifade ediyor.
Söz konusu bilgiler,
Tarım ve Kırsal İşler Bakanlığı'ndan bir resmi yetkili olan Pan Wenbo
tarafından bir basın konferansında duyuruldu.
Bu bilgiyi paylaşırken
aklıma gelen şuydu:
‘Soya bizim her
şeyimiz!’ diye bir zamanlar, zeytinyağını unutup, unutturup ona gönül vermiştik
ya, işte bunu...
Belki bizim uzmanlar bu
Çin işi Soya’yı da yorumlarlar.
Ama işin püf noktasını
da söyleyeyim:
Hükümet bu yılın
başında, soya arzının yeterliliğini sağlamak için soya tarımını teşvik edici
bir plan açıklamıştı.
Biliyorsunuz;
Domates üreticimiz
şimdiden kan ağlamaya başladı.
Çünkü hesapsız bir
şekilde üretim yaptı ve bu gidişle para etmeyen ürünü tarlada çürümeye
bırakılacak...
*- Yılsonuna kadar
uzatılsın!
Bu haberi paylaşmakla
iyi mi ediyorum, yanlış mı?
Ama isteyenler ya da bu
işten kazançlı olanlar için yazayım:
Başvuru süresi 15
Haziran'da dolan imar barışına 10 milyon 250 bin kişi başvurdu.
Şimdiye kadar yaklaşık
20 milyar TL gelir elde edildi.
Ancak ödemelerin 30
Haziran’da son bulacağı imar barışında ilk hedef olan 40 milyar TL’lik
rakamının yakalanması zorlaştı.
İnşaat Müteahhitleri
Derneği (AYİDER) Başkan Yardımcısı Mimar Ahmet Erkurtoğlu, sürenin yıl sonuna
kadar uzatılıp taksit kolaylığıyla imar barışından 30 milyar TL’lik hedefin
yakalanabileceğini belirtiyor.
Türkiye’nin en büyük
problemlerinden birini oluşturan 14 milyon civarındaki kaçak, ruhsatsız veya
ruhsat ve eklerine aykırı, 31 Mart 2017 tarihinden önce yapılmış bina stoğunun
imar barışı kapsamında değerlendirilmesi, 15 Haziran Cumartesi günü tamamlandı.
Başvuru kayıt
belgesinin 15 Haziran Cumartesi günü, ödemelerin ise 30 Haziran’da yapılacağı
imar barışında şimdiye kadar 10 milyon 250 bin kişiye karşılık, yaklaşık 20
milyar TL gelir elde edildi.
Hedef 15 milyon
başvuruya karşılık 40 milyar TL’lik gelir elde etmek olsa da ancak gelirin
neredeyse yarısı sağlanabildi.
Mimar Ahmet Erkurtoğlu,
son ödeme tarihine birkaç gün kala başvuru yapacak kişilerin ödeme
yapamayacağına dikkat çekiyor. ‘İmar barışında istenilen gelirin elde
edilememesinin en büyük nedeni, yüksek fiyatlar ve bunun taksitlendirilememesi.
Ziraat Bankası
üzerinden her ne kadar taksitlendirme şansı sunulsa da yüksek faiz oranı,
vatandaşları imar barışına başvuru yapsalar da ödeme yapmaktan uzak tutuyor.
Aynı durumu sanayiciler
de yaşıyor.
Sanayicilerle
yaptığımız istişarelerde, sanayide imar sebebiyle iskan ve ruhsat alamama
şikayeti yaşadıklarını, sanayide toplam inşaat alanının fazla olmasından dolayı
yüksek başvuru bedelleri çıktığından ekonomik koşullar nedeniyle ödeme
yapamayan firmaların olduğunu duyuyoruz’ diyen Erkurtoğlu, yüzde 1’in altındaki
faizlerle yapılacak taksitlendirme seçenekleri ve başvuru bedelleri düşürülmesi
koşuluyla yıl sonuna kadar imar barışının uzatılması halinde en azından 30
milyar TL’lik gelirin yakalanabileceğini sözlerine ekliyor.
Herhalde baştakiler,
bunu değerlendirmek isteyecekler, muhalefet ise ‘Ne yapıyorsunuz?’ diyerek
direnecektir.
-*-
***-
KURDELA
*- Seçmene ceza mı?
Bir süre önce önemli
bir ameliyat atlatan Vural Bozan Bey. ‘Victor Hugo ünlü romanı Sefiller’in
başında: ‘Topluma iyilikten önce adalet lazımdır’ diyor.
Çünkü iyilik olmasa da
toplum yaşar ama adaletsiz asla yaşayamaz.
Emekli Albay Yılmaz
Doğan de, ‘Medeniyet ise doğuştan gelir sonra da yavaş yavaş çürür’ diyerek
sözünü şöyle sürdürüyor.
‘Centilmen olunmaz,
centilmen doğulur.
Yılmaz Doğan Bey,
herhalde birilerine mesaj gönderiyor.
İstanbul’dan
misafirlerimiz, beklediğimizden uzun sürede geldi.
Merak ettik sorduk...
Onlar da merak
ediyormuş, dedikleri şu:
istanbul köprülerinde
hiç olmamış bir şey oluyor.
Bakım için 4 şerit
kapatmak!!!
‘Bugüne dek 2 şerit
kapanarak yapılan iş neden bu kez daha büyük bir eziyete dönüştürülüyor!’ diye
sorgulamadan yapamadım.
Seçmene ceza sanki!
*-
Yorumlar
Yorum Gönder