HAKİM DOSYA YERİNE BACAĞA BAKINCA, DURUŞMALAR İPTAL EDİLDİ
*- Kısa sürede bizim gibi
Adalet Bakanlığı da duydu... Hakim, dosya yerine kadın avukatın bacağına
bakınca, ‘Eteğinin boyu 15 santim kısa’ dedi...
*- Avukat Senih Özay
olayı duyurdu. Meslektaşlar arasında tartışma başladı. Duruşmalar durdu,
davalar ertelendi...
*- Amerika’da da işe
menfaat girince, yasalar alt üst ediliyor... Gücü gücüne yetene!
*-
YAŞAR EYİCE
*-
İzmir Barosu uzun
süredir, yani önceki yönetimden bu yana bence başarılı bir çalışma içindeler.
Belki hukukçular
arasında son yıllarda özellikle bu zamanda büyük anlaşmazlıklar ve görüş ile
mütalalarda anlaşamadıklarını görüyoruz
ama asgari müşterekte anlaştıklarını da memnunlukla karşılayabiliyoruz.
Anlayamadığımız her
hukuk fakültesinde okutulan dersler ayrı mı?
Ya da yargı ile temel
haklar, özgürlük dengesi bozuluyor mu?
Hukukun üstünlüğü ve
Avrupa sözleşmelerini genelde kabul ediyoruz.
Ama bazılarının
görüşünü anlamakta zorluk çekiyoruz.
Türkiye ilerleme
konusunda kararlı olduğunu açıklarken, bakın nelerle karşılaşıyoruz.
Sinsi, yıpratıcı ve
beyinleri başka seye çalışanları da unutmamamız lazım...
*- Yargıda etek boyu
tartışması
İstanbul Kartal’da bir
duruşmada, hâkim, bir kadın avukatın eteğine kafasını taktı...
‘Senin eteğin 15 santim
kısa!*’ dedi.
Kendini haklı çıkarmak
için, rakip avukata da ‘Boyu kısa değil mi?’ diye sordu...
Avukat da, ‘Özel konu!’
diyerek görüş bildirdi.
Bununla kalmayan hâkim,
bu kez Yazı işleri Müdürünü çıkarıp, aynı soruyu sordu ve delil olmak üzere
bayan avukatın fotoğrafının çektirmek istedi.
Olayı önce İzmirli
Avukat Senih Özay’ın şu mesajı ile öğrendim:
Senih Özay saatler önce
şöyle demişti:
‘İstanbul’da
bir yargıç .. Davada avukatın eteğini kısa bulmuş; ölçmeler fotoğrafını
çektirmeler... Başka avukatlara
görüşlerini zabta almalar... Korkunç şeyler oluyor.. İklim fena; yoksa DEĞİL Mİ?’
Ve,
İzmir Barosu’nun açıklaması:
‘Bir kadının giyimine,
konuşmasına, yeme içmesine, ne zaman, nerede, kiminle gezeceğine karışmayı
kendine rol edinmiş patriarkanın eril yargısını ve bu yargının temsilcilerini
reddediyoruz.
İstanbul Anadolu 2. İş
Mahkemesi’nde duruşma esnasında bir kadın meslektaşımızın giymiş olduğu eteğin
boyuna karışan ve hâkim unvanını kullanan kişinin bu eylemi en hafif tabirle
terbiyesizliktir.
Önündeki dosyalar
yerine, duruşma salonunda kadınların giydiği eteğe bakan kişinin etikten
bahsetmesi de ironiktir.
Toplumda, kadınlara
yönelik olarak geliştirilen nefret algısının ve ayrımcılığın yargıdaki tezahürü
ile mücadelemizi sürdüreceğiz.
Kamuoyuna saygıyla
duyurulur.
İzmir Barosu Başkanlığı...
Sonuç:
Adliye’deki duruşmalar
bir süreliğine Başsavcı tarafından iptal edildi.
Çünkü tüm avukatlar, ‘Ne
oluyor?’ diye o mahkemede soluğu aldılar.
Yüksek Hakimler Kurumu
da, Adalet Bakanlığı aracılığıyla şu açıklamayı yapmak zorunda kaldılar:
‘Soruşturma açıldı...’
Yani öfkeyi dindirme
çalışması ve sistemi...
Bakalım bu ve bunun
gibi yargıçlar için ne karar verilecek?
*- Eğitim fark etmiyor!
Kısa süre önce gelen
elektronik postada, ‘Meslektaşımız Av. Müzeyyen Boylu’ nun öldürülmesi “KADIN
CİNAYETİ” dir.
Kadına karşı şiddetin
önlenmesi için her zaman fedakârca çalışan kadın Avukatlar olarak; bu kez kadın
cinayeti nedeniyle bir meslektaşımızı yitirmenin çok büyük üzüntüsü içindeyiz.’
Deniliyordu.
Ülkemizde kadın
şiddetinin geldiği durum açısından vahim ve ürkütücü olan bu olay dolayısıyla
baroların kadın hukuku merkez ve komisyonlarından oluşan TÜBAKKOM tarafından
yapılan ortak basın açıklamasını okumuş ve şöyle demiştim:
‘Eğitimli kişiler
arasında yaşanan bir boşanma davasının bile kadın cinayetiyle sonuçlanması;
ülkemizde kadın şiddetinin geldiği durum açısından vahim ve ürkütücüdür.
Bu cinayet bize kadına
karşı toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, ayrımcılığın geldiği noktayı acı bir
şekilde göstermektedir.
Konu “KADIN” olduğunda
sosyal, ekonomik ve eğitim farkının olmadığını görmek son derece rahatsız edici
bir durumdur.
Bu cinayet bize “KRAL
ÇIPLAKTIR” demektedir.
Son yıllarda kadınlara
yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin artması sistemde birçok yanlışın
olduğunu bize göstermektedir.
Yetkililerin şiddetle
mücadelede başarı gösteremediği bir sonuç olarak karşımızdadır.
Sistemin kadını
korumadığı, önleyici ve koruyucu tedbirlerin etkisiz olduğu bir gerçektir.’
*- İşe menfaat
girince...
Madem yargılamadan
girdik, devam edeyim:
ABD Kongresi Huawei'ye
yönelik yasak getiren 2019 Mali Yılı Ulusal Savunma Yetki Yasası'nı onayladı.
Huawei, ABD'de açtığı
davada karar duruşması talebinde bulundu.
Huawei Teknoloji
Şirketi Baş Hukuk Müşaviri Song Liuping, söz konusu yasanın anayasaya
aykırılığının tespit edilmesini beklediklerini, bu yasanın örnek bir tahdit
koyma adımı olduğunu ve yasal süreci ihlal ettiğini açıkladı.
Aynı yetkiliye göre,
söz konusu yasa Huawei şirketini doğrudan suçlu kabul ediyor ve şirkete
kısıtlatma getiriyor.
Yasa, şirketi ABD
pazarından kovmayı amaçlıyor.
Song Liuping, bunun ‘yargılama
değil yasama zulmü"’ olduğunu, ABD anayasasında bu tip girişimler açıkça
yasaklandığını dile getirdi.
*- Bir ay kadar önce...
Bu yazıyı 8 Mayıs’ta
kaleme almıştım...
Ama günde üç dört kez
gündem değişince, elimde kaldı...
Yani sizinle
paylaşamadım...
Emek vererek, zaman
harcayarak, araştırma yaparak, bilgimi tazeleyerek sizinle birlikte olmaya
çalıştığım için, manavlın elinde kalan çürüyen ürünlerini çöpe içi sızlayarak attığı
gibi benim de benzer üzüntüyü çektiğimi bilenler için, geleceğe, araştırmacılara
imkan sağlamak için, hatta meraklısı için bundan böyle bu yazıları da
paylaşmaya karar verdim.
Ve işte 8 Mayıs’taki
yazım...
*- İmamoğlu ‘Sil baştan’ dedi..
Isıta ısıta, yavaş
yavaş alıştırdılar...
Son hamleyi de iyi
yaptılar...
Sonuçta; ben dahil
binlerce kişiyi üzdüler...
Saatlerce bekledik; şu
Yüksek Seçim Kurulu üyeleri, daha doğrusu başkanı nerede?, diye...
Yazılarımı çok önceden
yazdığım için biraz geriden gidiyorum...
AKP’ye yakın
arkadaşlarım, daha bir gün önceden
‘Seçimler yenilenecek!’ dediler...
‘Yok, olamaz!’ dedim...
Hatta Bülent Arınç’ın,
Ekrem İmamoğlu’nun, AKP yöneticilerinin ‘nefret söylemleri’ nedeniyle şu anda 6
puan daha aldığını belirtmişti.
TKP başta olmak üzere,
büyük olasılıkla diğer partiler de aday çıkarmayacaklar...
Yani bir ‘Türkiye
Birliği’ içinde 23 Haziran seçimlerine girip, Ekrem İmamoğlu etrafındaki
halkayı büyüteceklerdir.
Bütün partiler toplantı
üzerine toplantı yapıyor...
Hazırlıklarını
sürdürüyor...
Öyle ki, ‘İstanbul’da
seçimlere kadar kamp kuracağım’ diyen Devlet Bahçeli de, otomobille kent içi
turlarına başladı...
Çok yıllar sonra
AKP’nin bir başka kozu ortaya kondu...
Çocuk Katili olarak
bildiğimiz bir teröristin açıklamaları avukatları tarafından yapıldı...
Hiç ilgilenmedim...
Ama şöyle düşündüm:
Zaten bu hainin
seslendiği kesimin büyük bölümü CHP’ye oy vermemişti...
Hani bazıları, ‘Millet
ittifakındaki’ başarının kendilerinin de payı olduğunu söylüyorlardı ya,
inanmayın...
Onlar, yani bunlar
menfaat peşinde koşanlardan...
Beleşe alışanlar...
Devletin kendilerini
Suriyeliler gibi beslemesini bekleyenler, bir şekilde yararlananlar...
YSK’lıları değil
AKP’lileri gördük açıklamalarda...
Zaten resmi açıklamadan
üç saat önce AKP’den öğrendik YSK’nın kararlarını...
10 bin 349 oy alan TKP
belirttiğim gibi seçime girmiyor,
Saadet Partisi’nin ise
100 binin üzerinde oyu var...
Bunlar da eğer,
AKP’liler gibi İmamoğlu’na oy verirlerse sanıyorum AKP’nin kurucularından
Manisalı Arınç’ın dediği gibi fark çok
daha büyük olacak...
İzmirli olarak yine öne
geçtiğimizi de söyleyebilirim...
İzmir Barosu Yönetim
Kurulu YSK'nın vermiş olduğu İstanbul seçimlerinin tekrarı kararı sonrası
olağanüstü olarak toplandı, ‘demokrasimize yönelik bu kararı protesto etmek
içi’ Baro merkez binamız önünde demokrasi nöbeti başlatma kararı aldı.
Ve, hemen saat 22.30'da
baro binası önünde eyleme başlanıldı.
İmamoğlu Sultanbeyli’de
bir vatandaşın evinde orucunu bozduktan sonra Beylikdüzü’nde saat 23.05’de
binlerce kişi ‘YSK istifa’ diye bağırırken konuşma yaptı...
‘Ramazan ayında kul
hakkı yenmez!’ derken, binlerce kişi ‘İstanbul seninle gurur duyuyor’ diye tempo
tutuyordu...
Ve ‘Bizim
meydanlarımızda yuh yok! Sevgi var’ dedikten sonra ısrarla kavga etmemizi
isteyenlere de sarılacağız’ diyerek, AKP ve MHP’lilerden de oy istediğini
anlattı...
‘Canınız sıkkın ama
sakın umudunuzu kaybetmeyin’ diyerek binlerce İstanbul gönüllüsüne teşekkür
ederek, ‘Gülün bunlara’ dedi...
Aynı sıralarda Binali
Yıldırım da konuşma yapıyor ve hileden söz ediyordu...
Ekrem İmamoğlu, bunlara
yani AKP’lilere ‘Atı alan Üstüdar’ı geçti, diyeceklerdi, dedirtmedik’ diyerek
binlerce kişiyi coşturttu...
Ve üç kez üst üste,
‘Ben Yüksek Seçim Kurulunu kınıyorum!’ dedi...
Aynı kurullarla yapılan
Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de şaibeli olduğunu
düşündüğünü belirtti.
Kravatını söken,
ceketini çıkaran, gömleğinin kollarını sıvadıktan sonra konuşmasını heyecanla
sürdürdü...
*-
***-
KURDELA
*- Yeni bir ödül daha aldı
2015 yılında Yalta'da
düzenlenen Uluslararası Anton Çehov Tiyatro Festivali'nde 'Bir Delinin Hatıra
Defteri' isimli eseri 'En İyi Yorumlayan' tiyatrocu seçilerek yurt dışından
Türkiye'ye ödül kazandıran Erdem Topuz, bu kez 'OBLOMOV' isimli oyun ile Ekin
Yazın Dostları Tiyatro Ödülleri'nde Küçük Salon En İyi Erkek Oyuncu
seçildi. Erdem Topuz ödülünü duayen
tiyatro sanatçısı Suna Keskin’den aldı.
Erdem Topuz'un
2018-2019 Tiyatro sezonunda, İvan Gonçarov'un ölümsüz Rus klasiği 'Oblomov'
romanından oyunlaştırdığı ve rejisini yaptığı eser Dionysos Tiyatro ile sahnede
seyirciyle buluşmuştu. Erdem Topuz, Işık Tolgay, Eraslan Sağlam, Anıl Doğan
Albayrak ve Arzu Suriçi Kireççi'nin oyuncu olarak yer aldığı bu büyük klasik
oyun ilk sezonundan ödüle layık görüldü.
*-
Yorumlar
Yorum Gönder